Paylaş
Herkesin dikkatle okuması gereken yazı özetle şöyle:
“Fatih Projesi kapsamında, öğrencilere 15 milyon, öğretmenlere 1 milyon ‘tablet bilgisayar’ dağıtılması sırasında dünyadaki son bilimsel ve teknolojik gelişmeler uyarınca gereken uygulama ayrıntıları dikkate alınmazsa: Sadece bugünün öğrencileri değil, onların çocukları, hatta torunları da, yani tüm geleceğimiz de bilinçsizliğin karanlığında; ilkel yöntemlerle çalışmaya mahkûm kalacak.
Bu acı gerçeği belirten, Birleşmiş Milletlerin Bilgi İşlem Federasyonu İntersteno Onursal Başkanı İhsan Yener ve İntersteno İhtisas Komitesi’nin (Scientific And Education Committee of intersteno) tabletlerin ekran boyutunun en az 10.1 (çapraz) inç değil, en az 11 hatta 12 (yatay) inç olması ve klavyesinin dokunmatik ekran içi değil bağlantılı ek veya kılıf klavye ile dünyadaki en bilimsel donanım ve yazılım olan standart (F) Türkçe dizininde olması gereğine dikkat çekti.
Aksi takdirde ülkemizin, bugünlerden başlayarak, gelişmekte olan ülkeler sınıfından, geri kalmış ülkeler sınıfına hızla kayacağının kesin olduğunu bilmemiz gerektiğini belirtti.
Bilgisayar klavyesini bilimsel bir yöntemle (on parmakla, bakmadan) kullanmayı öğrenen bir kimse, ezberleyip, bilinçaltına aldığı klavyedeki harf, sayı ve işaretleri aramayı hiç düşünmeksizin yazabildiği için düşüncesini yazmakta olduğu konuya yoğunlaştırdığı için, düşünerek yazıyorsa fikirlerini yoğunlaştırdığı konuda olabildiğince derinleştirir; bilmediği bir konuyu ve gördüklerini yazıyorsa, anlayarak yazabilir. Böylece: Ders kitabından yazan öğrenci dersini çalışmış olur.
Hem gözlerini klavye tuşları arasında yormamış olur; hem aklını yazmakta olduğu konuda değerlendirdiği için beyin yorgunluğunu en az düzeye indirebilir, hem de düşünce ve fikirler kalitesini = işverimini olabileceği en üst düzeylere çıkarabilir; 2-3 parmak yerine on parmak yöntemiyle yazdığı için: a) Zaman tasarrufu, b) Gözler ve beyin tahribatının azalması kazancı, c) Her 10 dakikalık yazıyı 3-4 dakikada yazarak kazandığı süreleri ihtiyaçlarına en uygun şekilde değerlendirme olanaklarını sağlar; hem de ömrü boyunca...
Q DEĞİL F KLAVYE
Bilim ve teknoloji uzun dönemde ekonomik ve toplumsal gelişmenin en önemli unsurudur. Bilim ve teknoloji politikaları ise bu gelişmenin yönünü, hızını ve verimini etkilemenin en önemli aracıdır. MEB’in öğrencilere vermeyi planladığı tablet bilgisayarlarla birlikte, müfredat programındaki “Bilgisayar Okuryazarlığı” dersinin “Klavyenin Bilimsel Kullanımı” konularıyla takviye edilirken “10 Parmakla Bakmadan F Klavye Dersi”nin de eğitimiyle öğrencileri bilinçsizlikten kurtarmak hedeflenmelidir. Bir önemli diğer husus ise, ‘Q’ yerine ‘F’ kullanılmasının hem hızlı yazım sağlayacağı hem de gelişme çağında olan çocuklarımızın uzun süreli bilgisayar kullanıyor olmaları, başta göz olmak üzere gelişimlerini etkileyecek birçok hastalığı önleyecektir. Neden F klavye? Çünkü; F klavye dünyanın en bilimsel klavyesidir.
Bu özelliğine Türkçe’nin matematikselliği ve bilimselliğinin fiziksel gerekleri de eklenince ortaya mükemmel bir klavye çıkmıştır. Kanıt: Türkiye ilk kez 1957 yılında katıldığı Dünya Klavye Şampiyonaları’nda F Klavye’nin üstünlüğü ve yetenekli gençlerimiz sayesinde bugüne kadar 26’sı rekor olan, toplam 63 Dünya Şampiyonluğu kazanmıştır.”
Yener’den bir uyarı daha... On parmakla bakmadan yazımda gerekli klavye kültüründen yoksun bir toplum, uygar bir gelecekten, bilimden, kültürden, sanattan uygarlıktan yoksun bir toplum sayılır. Klavyeyi on parmakla kullanamayan eller, yazı işlerini iki parmakla yazmak için harfleri klavyede aramaya mahkûm edilmiş gözlerle dimağdaki yıpranan yarım kalmış fikirler, düşünceler, projeler, yarınlar ve yorgun beyinler demektir.
O kaymakam ve onu kurtaranlar unutuldu
ULUDERE Kaymakamı Naif Yavuz’ın başına gelenleri biliyoruz. Kaymakam, saldırganların, taziyeye gidilen köyden olmadıklarını, dışarıdan gelerek saldırdıklarını, görevinin başında olduğunu, saldırılara pabuç bırakmayacağını ifade etti.
Ölenlerin geride kalanlarına özel bir tazminat vermek için çalışma yapılıyormuş. Bölge insanını sevgi ile kucaklayan Kaymakam’a ve devletin kaymakamını eşkıyanın lincinden kurtaranlara da bir özel teşekkür gerekmiyor mu?
Olaylara hep kanun dışı pencerelerden mi bakılacak?
Sevindi’nin önerisi çok önemli
RUMELİ-Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (RUBASAM) Başkanı Av. Özcan Pehlivanoğlu, Nevval Sevindi’nin “Balkanlar’da Türk Temizliği’nin 100. Yılına dair Nevval Sevindi’nin önerisini çok olumlu bulduklarını” belirterek şöyle diyor:
“Biz de, 2010 yılının Mayıs ayında Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nde yapılan 2. Uluslararası Balkanlarda Türk Varlığı Sempozyumu’ndan itibaren konuyu Türkiye ve uluslararası platformda dile getirmeye başladık. Bu konuda 50’nin üzerinde konferans verdik ve uluslararası kongrelere tebliğ sunduk. 8 Ocak’ta Amasya’da ve 28 Ocak’ta Aydın’daki konferanslarımda 100 yıl önce Balkanlarda yaşananlarla günümüzde yaşananların benzerliğine dikkat çekeceğim. Özellikle Balkanlardaki Türk soykırımı, sözde Ermeni soykırımı iddialarına karşı Türk milleti ve devletinin elindeki en büyük gerçekçi kozdur. Bu sebeple herkesi tarihi gerçekleri öğrenmeye ve yüzleşmeye davet ediyoruz. Ancak Türk milletinden dileğimiz bu öğrenmenin kaplumbağa hızında olmaması, yoksa iş işten geçmiş oluyor.”
Biliyor musunuz
TÜDEF Genel Başkan Vekili Ali Çetin’in “Orantısız zamların devam ettiğini, konutlarda çevre temizlik vergisinin %50-55 oranında arttığını, EPDK kararına istinaden doğalgaz sayaç dahil abone bedelinin 315 TL’ye, mekanik sayaçtan ön ödemeli sayaca geçiş ücretinin 122 liraya, açma kapama ücretinin ise 21 TL’ye çıkarıldığını bildirdiğini... ALEVİ Enstitüsü ve Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın ‘Anayasayı Beklerken Aleviler’ sempozyumunun 7-8 Ocak tarihlerinde Bilgi Üniversitesi’nde yapılacağını (konuşmacılar; Ercan Geçmez,
Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya)...
Sözleşmeli aile hekimlerine imtiyaz sağlanamaz
BURSA’dan bir doçent, bir uyarıda bulunuyor. Hükümetin son 663 No’lu KHK ile aile hekimliği uzmanlığı için, mevcut uzmanlık eğitiminin yanı sıra ‘yarım zamanlı uzaktan uzmanlık eğitimi’ getirdiğini belirterek şöyle diyor: “Bu, ‘sözleşmeli aile hekimlerine’ özel uygulanacak olan ikinci bir yoldur. Bir tıp disiplini ve uzmanlık alanında uzman olabilmek için iki farklı standardın kullanılması kabul edilemez. Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır. Yeni düzenleme yalnızca aile hekimliğini değil tüm tıp uzmanlık alanlarını tehdit etmektedir. Haksız düzenleme durdurulmalıdır.”
Paylaş