Paylaş
Bunlar doğru değerlendirmeler.
Artık doğrudan bir kişi ve örgüt ile bağlantısı olmadan genel havadan etkilenerek ses getiren 'bireysel eylem' gündemde yeralıyor.
Danıştay 2. Dairesi üyelerine karşı avukat Alparslan Arslan’ın saldırısı buna uyuyor. Aslan tutuklandı ama siyasetteki yankısı 'tartışmalı' bir şekilde sürüyor; bazı pis kokular ortalığa yayılıyor.
Ancak bu olaya 'komplo' diyenler şimdi bizzat benzer 'komplo'nun içinde değiller mi?
Danıştay’a saldırı yapan avukat Arslan, ifadesinde diyor ki; "Saldırıyı Danıştay 2. Dairesi’nin verdiği türban kararı nedeniyle yaptım. Kararı tek başıma aldım, herhangi bir örgüt bağlantım da yok."
Peki hükümet ve emniyet kaynakları aynı paralelde ne diyor? "Bu hükümete karşı bir komplo, istikrarı hedef alan, bir örgütün yaptığı bir suikast."
Soruşturmayı, daha önce Enerji Bakanlığı'ndaki yolsuzluk soruşturmasını yürüten savcı Hamza Keleş yapıyor ama gündemi İstanbul kaynaklı polis haberleri 'süslüyor'; 'hükümete karşı komplo var, bu derin devlet işi' diye...
Saldırgan "ben olayı bireysel olarak yaptım" diye israr ediyor; dinci basın da israrla 'komplo' iddiasını sürdürüyor.
ARŞİVLER ÇALIŞIYOR
Arşivler, ortadaki gerçeklerin önünü perdeliyor.
AKP iktidarının istediği de bu... Ne yazık ki, delillere dayanarak tutuklama kararı veren savcının bakışı ile kamuoyunu başka türlü 'inandırmaya' çalışmak isteyen bazı bürokratların iddiaları örtüşmüyor.
Çünkü Danıştay'ın 'türban' kararı bazı kesimlerin içine sinmiyor.
AB'ye girmek istemiyor muyuz; o zaman AİHM'nin 'türban' kararı niye gözardı ediliyor?
'Susurluk öyküleri' yeniden gündeme geliyor.
Susurluk'ta 'iş raconuna' göre yapılmış; herkes dersini almıştı.
Daha önceki 'Küre' ve 'Sauna Çetesi' operasyonları sırasında da, sadece bir başka soruşturmada adı geçti diye yargı üyelerini zan altında bırakıcı telefon konuşmalarını basına polis vermedi mi?
Olaylara başka 'yön' verilmeye çalışılmadı mı?
İki sanık telefonda 'savcı' adını geçiriyor diye yargı mensuplarının lekelenmesine, Yargıtay'ın basın açıklaması ve tekzip ile yanıt verildiğini unutmamak gerekiyor.
HANGİ İSTİKRAR
Hiçbir bürokrat, kendisini AKP'ye yakın hissediyorum diye olaylara 'komplo'
yönlendirmesi yapamaz. Kendi kendine görev çıkartamaz.
Bir çok mafya babasına karşı alkışlanacak operasyonlar yapan İstanbul polisi, komplonun bizzat içine girmiş olur o zaman.
Türkiye 'istikrarı' istiyor ama iktidarın bu 'senaryoları' ile değil.
Ama manzara da böyle değil...
Oysa olay çok basit... Danıştay 2. Dairesi'nin verdiği 'türban' kararı sonucu Başbakan, hükümet ve AKP’nin tutumu, laikliğin teminatı yargıyı hedef almıştır. Toplumda buna tepki göstermiştir. Asker de bu tepkiyi alkışlamıştır.
Hükümet ise hala bazı şeyleri görmek istemiyor; gerilimi tırmandırıyor. Askere karşı 'fırsat bu fırsattır' anlayışı ile ne yapılmak isteniyor?
'Sözde tezler' Türkiye'yi daha kötü badirelere götürür.
Laf olsun torba dolsun
DİYELİM ki, büyük olay çıkaracak bir eylem peşindeyim. Hem bu eylemi gerçekleştirmek hem de sorumluluğu başkalarına yıkmak için katili özenle seçer, geçmişini ayarlar, cebine silah koyar yollarım. Katil cinayeti işler, armut gibi yakalanır, iki günde bülbül gibi öter ve değil Türk, dünya tarihinde ilk kez böylesi bir olay bu denli çabuk çözülür. Ya da çözüldüğü iddia edilir! Bir taşla iki kuş vururum. Hem amacıma ulaşır hem de dikkatleri başka tarafa çekerim. Suyu öyle bir bulandırırım ki dibi gözükmez.
Tabii bu yalnızca bir kurgu, laf olsun torba dolsun diye söylüyorum.
B.Uğur BANOĞLU
Biliyor musunuz
> CUMHURİYET tarihinin ilk kadın öğretmenlerinden 91 yaşındaki Refet Angın'ın yaşamı boyunca kendisine takdim edilen ödüllerini, kitaplarını, fotoğraflarını genç nesillerin yararlanabilmesi için Mef Okulları'na bağışladığını, bu konuda adını taşıyan müzenin bugün Ortaköy'deki Mef binasında törenle açılacağını...
> FATİH Belediyesi’nin, İstanbul'un Fethi'nin 553. yıldönümü için 26, 27, 28 ve 29 Mayıs tarihleri arasında bir dizi etkinlik düzenlediğini...
> OKAN Üniversitesi'nin, Akfırat Kampusu temelinin 26 Mayıs saat 10.30'da,Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener tarafından atılacağını aynı gün üniversitenin geleneksel şenliğinin Formula 1 tesislerinde yapılacağını...
TÜRK Parlamenterler Birliği (TPB) Yönetim Kurulu üyesi İrfan Gürpınar, yarın yapılacak kongreleri öncesinde, üye sayılarının 2089 olduğunu, bu parlamentoya da üyelik formu gönderildiğini belirterek, yeni üyelerin dağılımını AKP 196, CHP 108, ANAP 16, SHP 3, DYP 2 ve bağımsız 3 olarak açıkladı. Gürpınar, kongrenin perşembe günü yapılmasının nedeninin, vekillerin hafta sonunda Ankara'yı terketmeleri olduğu belirterek "Mümkün olduğu kadar çok katılımlı bir kongre yapmak istiyoruz" diyerek, karşı aday Yılmaz Hastürk'ün eleştirisine karşılık olarak da "Emekli vekillerin maaşlarının fiili maaşın %40'a inmesinin konusu, bu yönetimin değil bundan önceki yönetimlerin döneminde olmuştur. Özlük hakları ve sosyal haklarımızın düzeltilmesi için ilgili yasanın çıkarılması yönündeki çalışmalarımız yoğun şekilde sürmektedir" dedi. Gürpınar, Hastürk'ü aday oldukları için tebrik ettiklerini de ekledi.
MESAJ PANOSU
> DÜN, devlet içindeki atamalar ile ilgili İskenderpaşa cemaatinin aktif olduğunu belirten bir yazınızı okudum. Bu sadece devlet içinde değil şu anda özelleşmiş olan Türk Telekom için de geçerlidir. Bunu kamuoyunun bilmesini isterim.
F.CAN
> BANDIRMA-Yenikapı arasında çalışan hızlı feribotlardaki tuvaletler tıkalı ve pislikten girilmez bir halde... 12 Mayıs günü Bandırma'ya giderken gördüğüm bu feci manzara karşısında hayret etmiş "Herhalde geçici bir sorun vardır" diye düşünmüştüm. 10 gün sonra gene aynı manzarayla karşılaştım. Bu tuvaletlerin temizliğinden kim sorumlu?
Suphi BEDİZ
17.5.2006 tarihli yazınızda, Cherokee model araçların klima sisteminin sürüş güvenliğine ve sağlığa aykırı olduğu, Sn. Doğan Kasadolu’nun bu araçların sağlığa aykırı olduğunun tespiti istemiyle davalar açtığı ifade edilmiştir.
Önemle belirtmek isteriz ki gerek üretici firma DaimlerChrysler Corporation, gerekse ithalatçı ve distribütör firmalar Mercedes-Benz Türk A.Ş. ve Chrysler Jeep Ticaret A.Ş., tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de satışa sundukları araçların kalite ve konforları ile müşterilerine gösterdikleri yakın ilgi ile tanınmaktadır.
Jeep Cherokee model araçlar Avrupa ve ABD de dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde satılmaktadır. Araç, üretildiği ve satıldığı tüm ülkelerin mevzuatına ve uluslararası güvenlik kurallarına uygundur. Dünyada üretilen ve satışa sunulan aynı model ve aynı kategorideki tüm araçlarda klima sistemi aynı şekilde dizayn edilmiştir.
Jeep marka araçlar, değişik kategorilerde üretilmekte ve her bir kategorinin aksesuar donanımı fiyatla bağlantılı olarak değişmektedir. Bu model ve kategoriler, yakıt türünden, şanzıman sistemi ve aksesuarlara kadar değişik özelliklerde üretilmekte ve her bir kategori, değişik fiyatlarla satışa sunulmaktadır.
Nitekim Sn. Kasadolu dava konusu yaptığı aracını tüm tanıtım belgelerini ve kılavuzları inceledikten sonra satın almıştır. Ancak Sn. Kasadolu, satın aldığı aracının, bir üst kategoride bulunan nitelikte klima sistemine sahip yeni bir araç ile bedelsiz olarak değiştirilmesini istemiştir. Bir başka anlatımla Sn. Kasadolu, aracının bedelsiz olarak, daha üst donanıma sahip bir model ile değiştirilmesini istemiştir.
Chrysler Jeep Ticaret A.Ş. ve Mercedes-Benz Türk A.Ş., müşterilerine sunduğu kaliteli hizmet ve konforun yanında, hiçbir müşterisi arasında bir ayrım gözetmemektedir. Bu nedenle kendisine, talep ettiği özelliğe sahip bir aracı, üst kategoriden araç satın alan diğer müşteriler gibi, fiyat farkını ödenmesi halinde satın alabileceği ifade edilmiştir.
Sn. Kasadolu ise, bu yanıtımız üzerine, şirketimizin yokluğunda incelemeler yaptırmış ve dava açmıştır. İddia edildiği gibi konuya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumundan alınmış bir rapor bulunmamaktadır; sözü edilen rapor, resmi geçerliliği olmayan bir görüş yazısıdır.
Sn. Kasadolu aynı şikayetlerle Sanayi Bakanlığı ’na başvurmuş, yapılan inceleme sonucunda, Jeep Cherokee model araçlarda, klima sistemi de dahil olmak üzere, tespit edilen değerler içinde, insan sağlığına zararlı hiçbir unsur bulunmadığı tespit edilmiştir. Ancak yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, amaç mutlaka insan sağlığına zararlı bir unsur bulmak ise, yalnızca fosil yakıt kullanımı dahi insan sağlığına zararlı olarak telakki edilebilir.
Bu hususlar, halen devam etmekte olan davada bilim adamlarınca yapılacak incelemeler ve mahkemece yapılacak yargılama ile de ortaya çıkacaktır.
Yalçın Canlı-Satış Sonrası Hizmetler Müdürü
DYP Yerel Yönetimden Sorumlu Orhan Keçeli ve yardımcısı Rıdvan Özer, İstanbul'da granitlerle ilgilik ilginç bir açıklama yapıyorlar:
"İstanbul'un kaldırımlarına Çin'den ithal edilerek iki el değiştirildikten sonra (iki şirket) İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne satılan Çin malı granitler döşenmekte idi. Müteakip defalar itirazlar olmasına rağmen Kadir Topbaş bu granitleri kullanmaya devam etti. Hem de Isparta'nın AKP’li Belediye Başkanı Hasan Balaman'ın, Isparta'nın kendi ocaklarından çıkan çok daha kaliteli ve çok daha ucuz garinetler teklif etmesine rağmen Türk malı kullanılmadı. Büyükşehir Belediye Meclisi'nde görüldü, tartışıldı ama yine Çin malı granitler döşenmeye devam edildi. Bizler peşini bırakmadık. Galatasaray Postanesi'nin önünde Kasımpaşa'dan getirttiğimiz bir at arabasında yerli granitleri koyarak yanında Çin malı granitleri de koyduk ve basın toplantısı yaptık. Toplantımıza zabıta engelleme yapılmak istendiyse de Sn. Kadir Topbaş açıklama yaparak, "Büyükşehir olarak artık Çin'den granitler getirmiyoruz. Yerli malı döşeniyor" dedi.
Keramet İstiklal Caddesi'ne at arabası getirmekteymiş."
Paylaş