Su gibi aziz ol

BİRLEŞMİŞ Milletler bile ‘‘Su; 2 milyar insan ona ulaşamıyor’’ başlığıyla alarm raporu yayınlıyor. Su sancılı, aşırı tüketiliyor, kirleniyor. Doğadaki su miktarları belli, yani limitte artık... Yeraltı su seviyeleri tehlikeli ölçüde alçalıyor, bazı nehirler denize ulaşamıyor.

Yaşlı dünyanın başı dertte!..

Nüfusu bugün 6.2 milyarı aşmış durumda. Bunun 1.2 milyarı, Dünya Bankası'nın 'salt yoksulluk' dediği günde 1 dolardan daha az bir parayla geçinmeye çalışıyor.

Yeşil örtü tahrip ediliyor.

Önümüzdeki tehlikenin topraksızlık değil susuzluk olduğu vurgulanıyor.

Çevre Günü nedeniyle doğanın bu en önemli sorunu önceki gün valilik ile TEMA'nın, Kocaeli Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde düzenlediği panelde tartışıldı. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 'Barajlar kralı' olarak çok ilginç değerlendirmeler yaptı. Ne yazık ki, davet edildiği her toplantıya yetişmeye çalışan Demirel'in engin deneyimlere dayalı 'filozofi' konuşmaları medyada pek yer almıyor. Kimse bunları banda almıyor; havada uçuşup kalıyor.

Bizleri engin doğaya saldı; derelere, tepelere, göllere, barajlara ve ormanlara götürdü... Bir gün öne Kars'a gittiğini söyledi; ‘‘Uçaktan baktım, aşağısı yemyeşildi’’ dedi. Hangi bölgeye ne kadar yağış düştüğünü; 185 milyon metreküp suyun boşu boşuna denize aktığını; Türkiye'nin 'su zengini' bir ülke olmadığını ancak 'su fakiri' olması için daha 100 yıl geçmesi gerektiğini anlattı.

Bir an aklımıza iktidarları döneminde plansızlık, programsızlıktan ovaların, su havzalarının nasıl tahrip edildiği geldi.

Demirel bu konuya da değindi, fukaralıktan kurtulmanın yolunun 'sanayileşmeden' geçtiğini belirtti:

‘‘Sanayi kurdukça tabiatı yeriz, yaşatmayız... İnsanoğlu gaddardır; yaşamak zorundadır. Çevreyi koruyalım dediğimizde; insanın karnı da tok olmalıdır. Çevre o zaman korunabilir.’’

Sirmen’in, Yuvacık Barajı’nın öyküsü


3 Kasım'da milletvekili seçilen CHP'nin eski Kocaeli Belediye Başkanı Sefa Sirmen'in başının, AKP'lilerle zorda olduğunu gördük panel sırasında... Aynı seçim bölgesinden olan Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Yuvacık Barajı'nın yapımı ve işletilmesiyle ilgili olarak Hazine'ye olan borçlar nedeniyle Sirmen'in üzerine gidiyor. Bizzat verdiği önergeyle Pepe, Özal, Demirel, Çiller, Karayalçın ve Kumbaracıbaşı'nın imzalarının bulunduğu projede 'usulsuzlük ve kayırma olduğunu' ileri sürerek, Sirmen hakkında bir Araştırma Komisyonu kurdurttu. Komisyon başkanlığına da, 3 Kasım'dan önce Körfez Belediye Başkanı olan AKP'li Muzaffer Baştopçu getirildi. Sirmen'in, belediye başkanlıkları döneminde Baştopçu ile aralarının iyi olmadığı biliniyor.

Çalışmalarına başlayan komisyonn geçenlerde İzmit'teki incelemeleri üzerine Sirmen, ‘‘Pepe'nin adaletli davranacağına inanıyorum’’ dedi. İzmitlilerin, Türkiye'nin en kaliteli suyunu musluktan içtiğini söyleyen Sirmen, sayısız teftiş sonunda yap-işlet-devret modeliyle yapılan barajla ilgili iddialara karşılık bir usulsüzlük olmadığını söylüyor. Panelde görüştüğümüz İzmitli bir gazetecinin, ‘‘Hazine destekli yatırımla İzmitliler, damacana suyu içen İstanbullulara göre, arıtılmış, daha yumuşak ve lezzetli suya daha düşük bedel ödüyoruz’’ demesi ilginç geldi bize...

SİYASİ OYUNLAR

Baraj yapılırken suyun İSKİ (Anadolu yakası için), İGDAŞ ve TÜPRAŞ'ın alacaklarına dair bir protokol yapılmış. Ancak ilgili kurumlar daha sonra taleplerinden vazgeçmişler. İSKİ'nin geçen dönemki genel müdürü Veysel Eroğlu -şimdi DSİ Genel Müdürü-, İngiliz Thames Water firmasının yürüttüğü ve çalıştırdığı projenin, yüksek yatırım maliyetinden ötürü pahalı olduğu için İstanbul'a getirilmesine geçmişte olduğu gibi bugün de karşı çıkıyor. Anlatılanlara göre, siyasi dengelere bağlı oyunlarla suyun beklenen şekilde satılamaması ve deprem felaketi, yatırım maliyetinin geri dönüşümünü olumsuz etkilemiş...

Araştırma Komisyonu'nun CHP'li üyeleri ise, ‘‘Projede devletin diğer kurumlarının hataları olmadı mı? Projeye destek ve onay veren Hazine başta olmak üzere diğer kurumların suçu yok mu? Olayın bir de bu yönü araştırılmalı’’ diyorlar. Ancak panel sırasında görüştüğümüz bir bürokrat bize, ‘‘Sefa Bey milletvekili olup gidince 'benden sonra tufan' durumu ortaya çıktı. Yerine seçilen CHP'li Hikmet Erenkaya'nın omuzlarına büyük yük kaldı. Bir de Kocaelispor kümeden düştü; AKP de bunu fırsat bilip salvo atışına başladı’’ dedi.

DEMİREL’DEN ALKIŞ

Süleyman Demirel
paneldeki konuşmasında, baraj konusunda Sefa Sirmen'e üstü kapalı şekilde destek verdi ve şöyle dedi:

‘‘Yuvacık Barajı, Türkiye'de yapılmış en büyük projelerden biridir. Ama burası demokratik bir ülke... Herkes bunu tartışabilir; akla kara ortaya çıkar. Depremde binlerce ev yıkılmış, ama o borular kırılmamıştır, bir tek hastalık olmamış. Bence böyle büyük projeyi yapanları alkışlayalım.’’

Panele davetli oldukları halde Sirmen ile kendisine karşı tavır alan hiçbir AKP'li yoktu nedense... İzmitli bakan Pepe ise gönderdiği mesajda, çevre konusunda 'toplumsal çıkarlar için katılımcı politika gerekir; birbirimizin haklarına saygılı olalım'' yollu mesajı ise, ormanların satışı konusundaki girişimi nedeniyle gülümseme ile karşılandı.
 
Su için ne dediler


SU üzerine panelde söylenen ilginç sözler şöyle:

Hayrettin Karaca (TEMA): Yaşanmayan bir dünyaya doğru gidiyoruz.

A. Nihat Gökyiğit (TEMA): Mera ve topraktan sonra bir su yasası çıkartılmalıdır.

Doç. Alaettin Bobat (Kocaeli Üniv. Aslanbey MYO öğretim üyesi): Barajlarımızın çevresinde bitki örtüsü olmadığından müthiş bir erozyonla karşı karşıyayız.
 
Neden hep ben?


SAYIN Zeynel Özler... Dikmen'de Polisevi yakınlarındaki saha ile ilgili bana yönelik suçlamalarınız haksız... Bu yerin Büyükşehir'in mülkiyetinde olmadığını sanırım bilmiyorsunuz. (Muhtemelen Çankaya Belediyesi veya Hazine'ye ait olabilir). Bizim olmadığına göre nasıl kiraya verebiliriz? Yalnız buranın 5000'lik planı geçti, ancak 1000'lik planı geçmediği için Büyükşehir'in mülkiyetine geçmedi. Biz buranın işgaline her zaman karşı çıkıyoruz. Durumu Çankaya Belediyesi'ne sorabilirsiniz. Lütfen, bir daha bilmeden bu tip suçlamalarda bulunmayınız.

Melih GÖKÇEK-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı


Botanik Bahçesi


TEMA Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Gökyiğit, ‘‘Trakya'da tarım topraklarını zehirleyen Ergene nehrinin rengini, Uşak'ta dericilerin kirlettiği sudan içip ölen inekleri bir an olsun unut’’ diyerek bizi TEM Kavacık çıkışında, rahmetli eşi Nezahat Gökyiğit adına 3 yıl önce 500 dönüm üzerine kurduğu 'Hatıra Parkı'na (botanik bahçesi) götürdü. Kaya bahçesini, menfez galerisini, su arklarını, soğanlıkları, meyvelikleri ve sebze bahçesini gezdirdi; çardaktan etrafı seyrettik. Cennetten bir köşe sanki. Türkiye doğasından getirilmiş yüzlerce nadide bitki; arasında gördükleriniz ve görmediklerinizle 'muhteşem bir kültürel değer' oluşturmuş. Adresi biraz karışık; Ataşehir Kuzey Batısı, Küçükbakkalköy, Anadolu Atoyol kavşağı 2. Çevre Yolu, diye tarif edilebilir. Orada sizi, botanik bahçesinin müdürü Prof. Adil Güner (0535-252 71 74) karşılayabilir. Piknik yapılmıyor; sadece geziliyor. İstanbul'da böyle doğa harikası bir yer yok.
Yazarın Tüm Yazıları