Paylaş
Paris'teki Cezayirli kız, Türk arkadaşına sitem ediyor
Ulusal bayramlarda cumhuriyet ve ulus bilincini canlı tutmak için paneller, seminerler ve sempozyumlar düzenliyorlar. Türkiye’den konuşmacılar davet ediyorlar. Ayrıca Avrupa’da Türkiye aleyhine ortaya çıkan akımlara, özel toplantılara karşı etkili bir bildiri politikası yürütüyorlar. Yani Türkiye’yi her bakımdan savunuyorlar; kültürel ve turistik zenginliklerini tanıtıyorlar. Ciddi bir lobi ve danışman faaliyetlerinde bulunuyorlar. Atılgan, "Türkiye’deki ADD ile organik bağımız yok, gönül bağımız var" diyor.
AADF, iki yılda bir ’Atatürkçü Aydınlanma Ödülü’ veriyor Ankara’da... Bu yılki ödül töreni davetiyesinde Atatürk’ün anlamlı iki özdeyişi yer alıyordu: "Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür" ve "Yargı bağımsızlığı, ulusal egemenliğin temel koşuludur. Adalet gücü bağımsız olmayan bir ulusun, devlet biçiminde varlığı kabul edilemez." Hepsi bugün de geçerli güncel mesajlar... Ödül töreni önceki gün Ankara’daki Türk-Japon Vakfı’nın Or-An Sitesi’ndeki merkezinde yapıldı. Törenin katılımcılar bakımından anlamı büyüktü. Çünkü, Ata’nın geride bıraktığı ’mirası’na sahip çıkanlar, hepsi ’saygın’ isimlerdi. Çoğunun ’çağdaş Türkiye’yi savunan kitapları vardı. Nitekim, Almanya’dan gelerek bu töreni yöneten ADDF Genel Başkanı Dursun Atılgan salonu dolduran davetlileri, "Türkiye’ye kazandırılan değerler dizisinin ve devletin üniter yapısının ödünsüz savunucuları" olarak tanıttı.
TAM ZAMANINDA GELDİ
Türkiye sahipsiz değildi.
Baskı ve korkudan köşesine çekilenleri yüreklendiren mesajlar verdi Atılgan... Korkunun ve sinmenin ecele faydası yoktu. Onlar, Avrupa’da emeklerinin ürünlerini tarikat ve cemaatlerin yönlendirdiği AKP yandaşı dinci holdinglere kaptıranlara karşı ’aydınlanma’ savaşımı veriyorlardı. Hukukçu, bilim adamı, gazeteci ve yazar, emekli asker ve değişik meslek kesiminin temsilcileri törene katılmıştı.
Ödül alan da onlara ödülü verenler de anlamlı mesajlar verdiler:
Prof. Dr. Türkkaya Ataöv ödülünü alırken, "Atatürk Türkiye için tam zamanında geldi. Ancak dünya için erken gitti. Kendi dönemi içinde en büyük devlet adamıydı" diyordu ve laikliğin dünya için bir örnek olduğunu vurguluyordu. Ataöv, Hindistan’ın Keşmir bölgesi liderinin oğluna Mustafa Kemal Paşa adını verdiğine bizzat şahit olduğunu anlatıyordu.
ADD Türk dünyasına açılıyor
Prof. Sina Akşin ödülünü alırken, Turgut Özakman’a ’Çılgın Türkler’ ve ’Diriliş’ kitaplarının inanılmaz yapıtlar olduğunu, ADD’nin Türkiye ve Almanya’da kurulmasının çok önemli olduğunu belirterek, "ADD Türkiye’nin en büyük örgütüdür. Şimdi de başta Azerbaycan olmak üzere Türk dünyasına yayılmak isteniyor. Ortaçağ toplumunu dönüştürmek de kolay değildir. Ama biz umutsuzluğa kapılmayacağız, başaracağız" diyordu. Prof. Dr. Mümtaz Sosyal, "Atatürkçülüğün ’Kemalizm’e dönüşmesi dileğinde bulunuyordu. Mustafa Kemal Paloğlu gür sesiyle, "Atatürkçülerin namus vazifelerinden başka bir şey düşünmediklerini" belirtiyordu. Emekli Albay Orhan Coşkun, "TSK’ya güveniniz, inanınız ve müsterih olunuz" diye konuşurken, Dursun Atılgan da "Merak etmeyiniz, kar izleri örtmeyecek" diye ekliyordu.
Ödülleri kimler aldı kimler verdi?
(Atatürkçü eğitim ve öğretim): Türkan Saylan adına, ÇYDD Ankara Başkanı Ülkü Günay.
(Sanat) Fazıl Say ödülünü, babası Ahmet Say.
(Hukuk ve bağımsız yargı) Ömer Faruk Eminağaoğlu (Tansel Çölaşan), Sabih Kanadoğlu ve Vural Savaş (Yekta Güngör Özden).
(Bilim): Prof. Türkkaya Ataöv, Prof. Sina Akşin (Turgut Özakman), Prof. Mehmet Haberal (Prof. Ayhan Çavdar), Prof. Mümtaz Soysal (Y. Güngör Özden), Dr. Alev Coşkun (Dursun Atılgan).
(Askerlik ve bilim) Em. Kur. Alb. Dr. Orhan Coşkun (Mustafa Kemal Paloğlu).
(Basın) Melih Aşık, Yalçın Bayer, Özdemir İnce, Işık Kansu, Saygı Öztürk (Hürriyet) (Yazarların ödüllerini Danıştay eski Başsavcısı Tansel Çölaşan verdi.)
(Türk dili) Sevgi Özel (Şerafettin Turan)
(Türk kültürünün tanıtımı) Prof. Cafer Tayyar Sadıklar (Dursun Atılgan)
(Atatürkçü dayanışma için şükran plaketi) Em. Alb. Müh. Mustafa Nihat Seçkiner (Osman Özbek)
(Basın) Kanal B, Cumhuriyet ve Sözcü Gazetesi.
İnce: Ödülü almasaydım alanları kıskanırdım
TÜRK Japon Vakfı Başkanı Prof. Dr. Cafer Tayyar Sadıklar, Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde okuyan kızına, Cezayirli bir arkadaşının, "Siz hangi değerlere sahip olduğunuzun farkında değilsiniz. Türkiye nereye gidiyor? Biz, Cezayir’de Fransızlara karşı mücadelemizde hep Atatürk’ü örnek aldık" sözleriyle sitem ettiğini belirttikten sonra "Gerçekten biz nelere sahip olduğumuzun farkında değiliz. Bu ’dáhi’yi unutturmak isteyenlere karşı ne yazık ki mücadele etmiyoruz" dedi.
Osman Özbek ise ödül verirken, "Vural Savaş’ın dediği gibi ’militan Atatürkçü’ olmaya hazırım" diye konuştu. Rahatsızlığına karşın törene katılan Özdemir İnce’nin törene damgasını vuran sözleri şöyleydi: "Benim gördüğüm devrimci eğitim ve öğrenim bana sorumluluğun ne olduğunu öğretti. Bizim için rol modeli denilen kişiler Sabiha Gökçen, Uzun Mehmet’tir. Bu nedenle bu ödülün bana verilmesini normal karşılıyorum. Verilmeseydi son derece kıskanırdım."
Ödüllerin dağıtılması ve anlamlı konuşmaların yapılmasıyla tören tam üç saat sürdü. Günün çekimine kapılan konuklar sanki tören bitmesin istiyorlardı. En çarpıcı olanı da... Hem ödül verenler, hem ödül alanlar birbirlerine de takılmadan edemedi. Hele hele toplu fotoğraf çekilirken, şakaların dozu da arttı ve Türkiye’nin en güncel soruşturma-davasının ismi sıkça anıldı... "Bizi de Ergenekon’dan içeri alırlar!"
Bu törenin sunuculuğunu yapan TRT spikeri Meltem Ersan’dı. Dursun Atılgan, sunucuyu görevlendiren TRT yetkililerine de teşekkür etmeyi unutmadı.
Paylaş