Paylaş
AHMET Davutoğlu, CHP’nin ‘Merkez Türkiye Projesi’ üzerine, ‘Merkez kelimesini benim kitabımdan çaldılar’ (!) diye sert yaptı. Davutoğlu’nun iddiasına katılmak mümkün değil... Zira, bu proje zaten dünyada üç ülkede uygulanan bir proje... CHP, bunun Türkiye ayağını gerçekleştirmeyi amaçlıyor.
Davutoğlu’na hatırlatayım:
“Yeni Türkiye” ifadesi, çok açık ve net olarak, Atatürk’ten intihaldir. (Bakın, ben sizin gibi, hırsızlık demiyorum. Edebi ve kitabi bir dil kullanıyorum.)
‘Yeni Türkiye’, Atatürk’ün ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye’dir. ‘Yeni Türkiye’ ifadesini ilk kez Atatürk kullanmıştır. Tayyip Erdoğan da aslında, benim uyarılarım üzerine “Yeni Türkiye ifadesini ilk kullananın Atatürk olduğunu” itiraf etmiştir. Ama buna rağmen, sanki ilk kez kendisi kullanmaya başlamış gibi kullanmaya devam etmektedir. Dahası, Tayyip Erdoğan’a göre, “Yeni Türkiye” kendisinin kurmaya çalıştığı Türkiye’dir. Davutoğlu’na bir hatırlatma daha: Erdoğan’ın çılgın proje olarak gündeme getirdiği, ama henüz tek çivisini bile çakamadığı ‘Kanal İstanbul Projesi’ de merhum Ecevit’ten intihaldir. Erdoğan’ın da aday olduğu 1994’deki yerel seçimler arifesinde, Ecevit tarafından, partisinin İBB Başkanı adayının projesi kapsamında açıklanmıştır. Ancak, şunu da belirtmek isterim ki, Ecevit, 21 yıl önce açıkladığı bu projeyi, İstanbul’un bugünkü gibi beton-kent haline gelmemesi için önermişti. O projeyle İstanbul’un çarpık yapılaşma süreci de önlenmiş olacaktı.
Davutoğlu’na bir hatırlatma daha: Partinizin kullandığı ‘Sessiz Devrim’ de -2002 yılında-, DSP Genel Sekreteri sıfatıyla isim babalığını benim yaptığım ‘Sessiz Devrim’ adlı kitabımızdan intihaldir.
Bunu da daha önce belgeleriyle açıkladım... Fakat buna rağmen sizin partiniz de ‘Sessiz Devrim’ adıyla kitap bastırdı.
Ve... Ve...
AKP’nin ısrarla kullandığı “AK Parti” ifadesinin de Ecevit’in dillere destan ‘AK Güvercin” ve ‘AK Günler’ ifadelerinden intihal olduğunu bir kez daha anımsatmamı ister misiniz?
Sizi gidi intihalciler sizi!
Süleyman YAĞIZ
Gazeteci ve eski milletvekili
TURMEPA uyarıyor bakanlık ise ‘Marmara’yı biraz kirleteceğiz’ diyor
Denizlerimizi ‘çöp denizi’ne çevirdik
DENİZ Temiz Derneği/TURMEPA, yeni kitabında “Deniz Yaşasın” demiş, ardından da “Ama nasıl yaşasın?” diye de sormuş. Denizlerimizi, karadan ve denizden gelen kirlilik nedeniyle hızla kaybediyoruz. Her geçen gün deniz ve hayat verdiği canlılar ölüyor. Denizin ürettiği oksijenle yaşam artık daha da zor. Açıkçası özellikle Marmara kritik eşikte...
Rahmi Koç ve Tezcan M. Yaramancı’yı kutlamak gerekiyor. Yıllardır denizlerin ve su varlıklarının korunması için her türlü çabayı gösteriyorlar; kamuoyuna uyarılar yapıyorlar. Koç’un önderliğinde, Turmepa 1994’te kuruldu. Amaç, “Kirlilikle mücadeleyi özendirmek, geliştirmek ve halkın katılımını sağlamak, gelecek nesillere yaşanabilir sağlıklı bir ortam bırakmak...”
TURMEPA’nın bugün sıvı ve katı atık toplayan dört gemisi var; Göcek’teki teknenin harcamalarını 4 yıldan beri Sanko karşılıyor. Arkas ise 9 yıldır Çeşme’ye sahip çıkıyor. Ayrıca Hisarönü ve Marmaris’te çalışan iki tekne daha var. Toplam tekne sayısı 8 imiş. İstanbul’da, yani Boğaz’da iki yıldan beri aksayan çöp toplama teknesinin harcamalarını Ali Ağaoğlu üstlendiğini açıkladı. İki yıl için 500 bin TL kaynak verdiği belirtildi.
Dün Ortaköy’de Feriye Lokantası’nın önünde yapılan törene Rahmi Koç, Yaramancı ve Ağaoğlu da katıldı. Koç herkesi kutladı ve “Bizi çöpçü sanıyorlar. Amacımız 7’den 70’e kadar herkesi eğitmek ve topluma kıvılcım çakmaktır. Denizlerimiz için yapılanları yetersiz buluyorum” dedi. Ağaoğlu, “Karizmatik işadamı’ diye tanımladığı Koç’u bu konudaki önderliğinden ötürü kutladı. Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı Rifat Örnek, teknenin topladığı atıkları belediye olarak imha etmek üzere alacaklarını söyledi. Beşiktaş’ın 8 km’lik kıyısından toplanan 250 ton çöp, denizlerimize ne kadar hor baktığımızı göstermiyor mu? Toplumsal fayda sağlayan projelerin her zaman en büyük destekçisi olacaklarını belirten Ağaoğlu, “Bugüne kadar kendimizi ‘yaşam mimarı’ olarak addettik. Bunu söylerken elbette ki, sadece inşa ettiğimiz binalara güvenmedik. Gelecek nesillere temiz bir çevre bırakmayı, kullandığımız kaynakları yerine koymak için çaba sarf etmeyi ‘yaşam mimarı’ olmamızın bir parçası olarak gördük. Doğa bizim değil; çocuklarımızın, torunlarımızın bizlere emaneti” diye konuştu.
Göcek’e özensiz davrananları yazacağız... Esas Marmara’ya bakmak gerekiyor. Birgün’den Seçil Türkkan’ın derin deniz deşarj yöntemiyle Ergene’nin sanayi atıklarının Marmara’ya akıtılmasını gündeme getirirken, Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan kendisine ne yanıt geldi biliyor musunuz:
“Evet, biraz kirleteceğiz, ama zararı yok!”
Huntingon ne demişti
BAŞBAKAN Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı ‘Merkez Türkiye’ projesini eleştirirken, kendisinin 2001 yılında yazdığı ‘Stratejik Derinlik’ kitabının arkasında Türkiye’de ilk defa kendisinin ‘Merkez Ülke’ kavramını kullandığını“ söyledi, CHP liderini intihalle suçladı ya... Okurumuz Sevginaz Hamevioğlu bu konuda şöyle bir not gönderdi: Samuel Huntington, 1993 yılında Foreing Affairs dergisinde yayınladığı makale ve 1996 yılında yayınladığı ‘Medeniyetlerin Çatışması- Dünya Düzeninin Yeniden Yapılması’ kitabında ülkeleri, her ülkenin ait olduğu medeniyetle ilişkisini o medeniyet içerisindeki nüfusunu da dikkate alarak; üye ülke, yalnız ülke, merkez ülke, bölünmüş ülke ve kararsız ülke olmak üzere 5 gruba ayırdı. Merkez ülkeyi ait olduğu medeniyete beşiklik eden, o medeniyetin kültür kaynağı olarak kabul edilen ülke olarak tanımladı ve Türkiye’yi kararsız ülkeler arasında saydı.
Türkiye’de 1993 yılından 2001 yılına kadar geçen 8 koca yılda yüzlerce bilimadamı, yazar-çizer, siyasetçi ‘Merkez Ülke’ tanımlamasını kullanmıştır. Görülen o ki Davutoğlu, hayli geç kalmış...
Siyasi anlamda da MHP 2007 seçim beyannamesinde, köklerini tarihinden ve kurduğu medeniyetlerden alan ‘Türkiye Merkezli’ yeni bir medeniyet projesinin hayata geçirilmesini stratejik hedef olarak ortaya koyduğunu da hatırlatalım.”
MESAJ PANOSU
HDP çevresinde solculuk yaptıklarını sananlaradır sözümüz, vallaha hepinizin maşallahı var, bu kadar anlı şanlı feyzi nereden aldığınızı bir açıklarsanız solculuğunuz konusunda bizleri de daha fazla yormazsınız. Söz sizin, buyurun konuşun konuşabilirseniz tabii...
Turgut KOÇAK
Paylaş