Paylaş
Hemen arkasından ‘Kürt açılımı’nın öyle, acemi eğitimini bitiren askerlere yapılan eğlencelerdeki -aç aç açılımları- kadar kolay bir şey olamayacağının farkına varıldı ve tornistan yapılarak, ‘demokratik açılım’, ‘milli birlik açılımı’ gibi çeşitlemeler üzerinden açılım sürdürülmeye çalışıldı. Bu süreçte, AKP, taktik bir hata yaparak lojistik desteklerini -her dediğinde keramet bulan- medya, üniversite mensupları vd.’yi hemen ‘ateş hattına’ sürdü.
AKP’nin hınk deyicilerinin, bu kadar hayati ve iddialı bir politik hamlede, cemaat etkisinde olduğu şüphesi kamuoyunda yaygın olan Polis Akademisi’nde toplanıp, -ne olduğu belirsiz- bir projenin arkasında saf tutmaları, baştan bu açılımın şüpheye batmasına neden oldu. AKP ve kayıtsız şartsız -içeriği meçhul- açılımı destekleyenlerin, başlangıçta oluşan bu güven bunalımını ortadan kaldırabilecek, siyaset sosyolojisi, hukuk sosyolojisi, politik psikoloji konularındaki bilgisizlikleri ile Cumhuriyet’in kurucu ideolojisinindeğerlerini benimsemiş olanların gücünü hesap edememe ferasetsizliği birleşince durum kontrolden çıkma istidatı göstermeye başladı.
SAF İNSANLARIN TEDİRGİNLİĞİ
‘Açılım’ adı altındaki bu ciddiyetsiz tavırlardan etkilenen DTP ve ona yön verenler, pervasızlıklarını günbegün artırarak, bu ülkenin saf (sınıfsız, imtiyazsız ve kaynaşmış bir kitle olmayı hedefleyen) yurttaşlarını tedirgin ettiler ve cin şişeden çıktı, sokaktaki hararet, yangın alarmı vermeye başladı.
Şişeden çıkan cin, Kürtçülerin zannettikleri gibi, ‘Kürtçülere göre çözümün’ -etnik vatandaşlık, Kürtçe eğitim dili, bölgesel özerklik vs.- cini değil, bu Cumhuriyet’e canı ile kanı ile bağlı yurttaşların, Cumhuriyet’in hedeflediği doğrultuda -Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olma iradesinin ifadesi olan- Türklük cini oldu.
SİYASET BEZİRGÂNLARI
Artık bu cini (Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan Türk vatandaşı cinini) tekrar şişeye sokup o şişeden başka bir cin çıkarmak mümkün değildir.
Bu ülkenin Kürt yurttaşlarının, (Kürtçü siyaset bezirgânlarının, ağaların, şeyhlerin, şıhların, uyuşturucu tacirlerinin, silah kaçakçılarının ve içerdeki-dışardaki işbirlikçilerinin tuzağını bozup) bu ülkenin diğer kökenlerden yurttaşları ile kol kola girerek, Türk vatandaşlığı çatısı altında, 1923’te olduğu gibi bugün de bölgenin en uygar Cumhuriyeti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaktan başka seçenekleri yoktur.
‘Biz kimiz, neyiz’
Mardin’de gazete çıkaran ve iki radyosu bulunan Feyzi Şimdi, Mardin’in sevilen bir ismi, aynı zamanda bir aşiret önderi. Geçmişte çeşitli eylemlerinden ötürü içeri girmiş-çıkmış. Siyasetten uzak değil. “Çok acılar yaşadım. Ülkeme karşı hiç de bölücülük yapmadım. Ancak inat için 5 çocuğumun ismini Kürtçe isimlerle değiştirdim” diyor. Devlet dairesinde çalışan hiçbir yakını yokmuş. SHP’de siyaset yapmış; Aydın Güven Gürkan’dan Ahmet Türk’e kadar bütün siyasetçilerle dost.
Anayasa Mahkemesi’nin DTP’yi kapatma kararından sonra endişeli olduğunu söylüyor. Hiçbir zaman ‘ilkel düşünceyi’ savunmadığını belirtirken, sorularımız üzerine şöyle konuşuyor: “Dünyanın ender coğrafyalarından birinde yaşıyoruz. Ama biz Kürtler kimiz, neyiz? Bizim ne olmamız lazım? Barış, barış, barış... Türkiye’yi Kürtlerle, Kürtleri Türklerle kardeş yapmamız lazım. Dilerim, bu yargı kararından sonra Türkiye ateş yerine dönmez.” Türk-Kürt nüfus hesabı yapmak istiyor ancak itiraz ediyoruz. Tartışmalar bu noktaya getirilirse ‘barış’ sözcüğünü dile dolamamak gerekiyor.
Herkes tıs pıs
AYIN 17’sinde (yarın) YÖK katsayı olayını gündemine alacak ve büyük olasılıkla Danıştay kararını dolanacaktır. Dikkat ediniz, muhalefet partilerinden, üniversite rektörlerinden, barolardan tık yok.. Meydanı boş bıraktılar, uykudalar...
N. ÖZKAN
Trakya, İstanbul’un arka bahçesi olamaz
ÇARPIK kentleşme ve sanayileşme sonucu Ergene Nehri’nin kirletilmesi nedeniyle ortaya çıkan çevre sorunlarının önlenmesi, sanayinin kontrol altına alınması, tarım alanlarının korunması amacıyla, Trakya halkının talebi doğrultusunda 2004 yılında ‘Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı’ Trakya Üniversitesi tarafından hazırlanarak, Bakanlıkça onaylanmış ve yürürlüğe girmişti.
Korumacı ve sürdürülebilir bir plan olmasından ve de Türkiye’de bir ilk olmasından dolayı EHÇDP Trakyalılar tarafından sahiplenilmektedir..
Ancak, TRAKAB tarafından, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Metropoliten Planlama Bürosu’na yaptırılan 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı ile EHÇDP korumacı özelliğini yitirmiştir.
Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı’nın korumacı anlayışı, yeni revizyon planlar ile değiştirilerek, Trakya’yı İstanbul’a göre düzenleyen, İstanbul’un marjinal sanayisini ve niteliksiz işgücünü bölgeye aktarmaya çalışan, tarımı yok ederek İstanbul’un arka bahçesi yapma anlayış planına dönüştürülmüştür.
2006 yılı protokolün iptal edilerek İMP’den plan yapma yetkisi geri alınmalı, Çevre ve Orman Bakanlığı’nca onaylı revize plan geri çekilmeli ve bu planlarının Trakya Üniversiteleri uzmanları tarafından yapılması sağlanmalıdır.
Edirne Kent Konseyi
Trafikte ‘kırmızı ışık’ tuzağı geliyor
|
Anadolu Yakası’nda sahil yolundaki EDS kameralı kavşakların hemen hemen tamamında saniye yok ve sürücülerin bunu algılaması gerçekten zor; resmen sürücülere ceza için devlet tuzak kurmuş gibi oluyor. EDS konulacaksa saniye de konulmalı; bu hiç de zor değil ama sanırım işlerine gelmiyor.
İlgililerin bu durumu dikkate almasını bekliyoruz.
Fatih BETEN
Paylaş