Paylaş
Ve tüm hammaddeler Türkiye’nin kendi ürünleri... Buradaki üretim sıfır atık ilkesine göre yapılıyor ve bu fabrikalardan çöp çıkmıyor. Ürünlerin yağı elde ediliyor, yağı alınmış tohumlardan gıda amaçlı olarak yararlanılıyor. Kalan posaların bir kısmı da hayvan yemi olarak kullanılıyor.
Fabrikada üretilen ürünler içinde en fazla dikkati çeken de, Tabia’nın patentli ürünü fındık zarı yağı oldu.
Dünyanın antioksidan kapasitesi en yüksek yağları arasında; hem gıda, hem de kozmetik amaçlı kullanılıyor.
E vitamini bu kadar yüksek bir yağ dünyada bulunmuyor.
BUĞDAYLA BESLENMEK
Bu fabrikada buğday rüşeymi yağını görene kadar rüşeymi ayırarak un yapmanın ne kadar anlamsız olduğunu anlayamamıştık. Buğdayla beslenen halkımızın çoğalması için, doğurganlığının artması için rüşeymin ne kadar değerli bir şey olduğunu orada anlatılanlardan anladık.
Bebeğinizin pişiklerinden başlayıp annenin sütünü arttırmaya kadar meğerse hayatımızın temelini oluşturuyormuş.
Özellikle de rüşeymin E vitamininin en fazla ‘kara buğday’da olması düşünülürse, buğday üretiminde kara buğdayın önemi ortaya çıkar. Kuşburnu çekirdeği yağından kızılcık çekirdeği yağına, şeftali çekirdeği yağından, vişne çekirdeği yağına kadar tüm doğal kozmetikler için yağlar üretiliyor.
GENÇLERİ ÇİN’DEN KURTARALIM
Bütün sert çekirdeklerden her derde deva ürünler üretiliyor. Gençlerimizi Çin üretimi yapay kimyasal dolu kozmetik ve gıda ürünlerinden kurtarmanın bir çaresi olarak gördük.
Unutmadan aktaralım: Şu anda
gittikçe önemi artan kantaron da adını, St. George’dan, yani bu bölgeden alıyor.
Türkiye’de meyvelerin sıfır atık ilkesine göre kabuk, çekirdek ve çiçekleri ile yapraklarının da değerlendirilmesi halinde meyveden elde edilen gelirin yüzde 40 oranında artacağı ifade ediliyor. 12 yıl önce kurulmuş olan bu tesisin Türkiye’nin ilk tesisi ve halen de tek tesisi olduğunu hayretle öğrendik.
Oysa Türkiye’nin bu ileri teknoloji ile üretim yapan binlerce tesise ihtiyacı var.
ZEKERİYA BEY ÇALIŞIYOR
Eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in oturduğu ve çalıştığı coğrafya dünya medeniyetlerinin doğduğu yerler... Tales de burada doğmuş, Hipokrat da buralarda yaşamış. Meryem Ana da bu bölgede oturmuş. Bergama’dan Didim’e kadar 12 şehir devleti kurulmuş bu bölgede...
Dünyada ilk meyan kökü fabrikasının kuruluşu da yine bu bölgede olmuş.
Sadece burada belirli üretimleri yapmakla kendini sınırlandırmıyor. Bu bölgenin gerçek tarımsal ekonomik potansiyelini de ortaya çıkarmak için büyük çaba harcıyor.
Araştırmalar yapıyor, toplantılar düzenliyor ve vardığı sonuçları uygulamaya geçiriyor.
Temizel “Bu bölgenin özelliği tıbbi aromatik bitki denilince ilk akla gelen yer olması. İnşallah bu antik kentlerin öykülerini de yazarım” diyor.
Evet, burası Karya bölgesi, medeniyetin doğduğu topraklar. Tarihi ve efsanelerini mutlaka bilmek gerekiyor.
GÜNÜN SÖZÜ
“Ölüm hariç her derde devadır kenevir.” (Dr. Yalçın Koçak)
KENEVİRİ BİLMEK VE TANIMAK
EGE Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Prof. Dr. Nedim Koşum, Prof. Dr. Emre İlker ve Doç. Dr. Sıdıka Ekren ile kenevir ekimi ve işlevleri konusunda uzun uzun konuştuk. Daha sonraki ziyaretimizde İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir’i ‘Ege’nin kenevir merkezi yapacaklarını’ söyledi.
Bu arada okurlarımıza yararlı olur düşüncesiyle Nevzat Kosifoğlu ile yaptığımız konuşmayı aktarıyoruz.
Kenevir Enstitüsü Ar-Ge kadrosundan Nevzat Kosifoğlu kenevir üretiminden kullanımına kadarki sorularımıza “Dikkatli davranmak zorundayız” dedi. Şöyle devam etti: “Türkiye’yi kurtaracak olan tıbbi, nebati, sanayi kenevirinin gündeme getirme görevimiz, aynı zamanda sosyal sorumluluğumuz olarak da kabul ediyoruz. Ben kişisel olarak durumdan vazife çıkardım. Yıllar sonra bize ‘Atalarımız ne yapmış’ diye sorarlarsa, biz en azından kenevirin önemini gündeme getirmiş olduk. Kenevir kimyası, dünya kurulduğundan beri bilinmektedir. İlaç ve gıdanın yanında her türlü sınai imalatlarda kullanılmakta idi. Bilinmeyen bir şeyle uğraşmıyoruz, unutulan ve bilinen şeyleri gündeme getiriyoruz, hatırlatıyoruz. Bu arada, kamuoyunun pek bilmediği bir teşekkürümüzü Sayın Cumhurbaşkanımıza iletmeliyiz.”
- Hocam, nedir bu?
- Başakşehir’de biliyorsunuz, ‘Başakşehir Şehir Hastanesi’ (Çam Sakura)... Japonların finanse ettiği altı yıllık bir hastane, dünyada örneği yok desek yeridir. Amerikan’ın Mayo kliniği ile yarış yapabilecek bir altyapıya sahip. Bilim insanlarının da yavaş yavaş toparlandığı, dünya sağlık merkezi olabilecek, sağlık turizmine büyük katkı sağlayacak bir projedir. Bunun hayata geçirilmesi, hem bilimsel olarak finansal olarak Türkiye’ye büyük katkılar sağlayacaktır. En modern cihazlarla kurulmuştur. Bizler de kenevirin sağlıktaki etkileri konusunda çalışıyoruz.
BİLİYOR MUSUNUZ?
DOĞA koruma ve sağlık alanında çalışan 16 sivil toplum kuruluşunun temsil edildiği Temiz Hava Hakkı Platformu’nun, Türkiye’deki hava kirliliği ve sağlık etkisi çalışmaları kapsamında 4 yıllık değerlendirmelerinin sonuçlarını paylaşacağı ‘Kara Rapor 2020: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkisi’ toplantısının bugün 10.30’da Platformun YouTube kanalından yayınlanacağını...
ANTALYA Turizm Fuarı’nın kurucusu Selçuk Meral’in, yaklaşık 2 bini yabancı olmak üzere 3 bin seyahat acentesi ile birlikte 26-27 Ekim tarihlerinde 8 bin üst düzey turizm profesyonelinin katılımıyla gerçekleştirmek üzere sezonun en önemli sinerjisine imza atmak için hazırlandığını...
Paylaş