Sevgili Öğretmenim

2007-2008 eğitim öğretim yılınızı kutlarken sizlerin ruhunuzun en derininde hissettiğiniz ilk gün heyecanını ben de sizlerle birlikte hissediyor ve duyuyorum.

Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk "Çocuklarımız ve gençlerimiz bizim geleceğimizdir. Onların başarısı hem öğretmenlerin, hem ailenin, hem de bizlerin başarısıdır"demiştir. Tabii buna iyi öğrenme koşullarının sağlanması da eklenmelidir. Çocuklarımız bizim geleceğimiz olduğuna göre geleceğimizi güvenilir bireylerin eline bırakmamız gerekmez mi? Onları gelişim süreçleri içinde en

doğru ve bilimsel adımlarla eğitimlerini tamamlamalarını, bu süreç içinde onların zihinsel, bedensel, ruhsal gelişimlerini doğru kullanmasını, güçlü ve güvenilir öğretmenlerle sağlanabilir.

Öğretmenlerimiz çocuğun kendini tanımasını, yeteneklerinin farkında olmasının ve bir birey olduğunu kavramasını sağlar. Öğrenmeye ilgi duymasını da...

Yaşıtlarıyla ilişki kurarak hakkını korumaya ve başkalarının hakkına saygılı olmaya, toplumsal kuralları öğrenerek toplumsal yaşama adım atar.

Bencillikten sıyrılarak işbirliğine yönelir. Bağımsızlık duygusu gelişir ve anne babadan ayrı kalmaya alışır.

Karar verme ve sorumluluk duygusu gelişir. Dil, zihin gelişimi hızlanır. Kendi ihtiyaçlarını karşılama alışkanlığı edinir.

Kısacası öğretmenlerimiz ellerindeki hamurlarla geleceğimizi şekillendiren ’kahraman’dırlar.

Onlardan yeni dönemle ilgili bir de dileğim ve isteğim var.

Son dönemde Çin’den yayılan, bir garip ticari gerekçeye dayanarak her türlü sağlıksız ortamın gelişmesine de neden olan okul malzemeleri, oyuncak ve çanta ile birlikte akla hayale sığmayacak kimyasal zararlı ürünleri, dilimizin bozulması ve yozlaşması aşamasında olumsuzluğa hizmet eden ne

yazıldığı ne söylendiği, içeriğinde küfür, kötü söz de olabilen bu ürünlere

sizler müdahale ediniz.

Son olarak Ankara’mızın çok çalışkan değerli İl Milli Eğitim Müdürü’nden de bu konuda bir uygulama ve tebliğ bekliyoruz. Esasında bu kararı sayın Milli Eğitim Bakanı’nın kökten çözerek yasaklama getirmesini de çocuklarımızın sağlığı, ülkemizin menfaatleri gereğince bekliyoruz.

2007- 2008 eğitim- öğretim döneminin ülkemize ve ulusumuza hayırlı olsun.

Hulusi GÜRPINAR

10 m3 suyun üzeri yüksek zamlı olsun

İNSANLIĞIN, doğanın tüm kaynakların olduğu gibi su kaynaklarını da alabildiğine hoyratça kullandığı bir yüzyılda yaşıyoruz. Kaynakları 58 bintükenme aşamasına geçtiği şu dönemde, sorunlar daha yeni yeni gündeme gelmeye başladı. Başladı da ne oldu, ne gibi önlemler alınmaya başlandı? Bu konunun ’olmazsa olmazı’ olan ’insanın tasarruf konusundaki eğitimi’ ile ilgili neler düşünülüyor?Belediyelerin, yeraltı ve yerüstündeki tüm suları, kendi dönemleri içinde halkın kullanımına sunup, onları kısa bir süre daha mutlu ederek oylarını tazelemekten başka bir şey düşündüklerini sanmıyorum. Olsaydı, Büyükşehir Belediyesi Zabıta Ekipleri, yapılan ihbarları değerlendirip, gerekli cezaları verirdi. Kızılırmak’tan getirilen suya güvenip; susuzluğu, yalnızca kısa süreli bir sorun olarak göstermeye değil, uzun vadeli önlemler alma yoluna giderdi.

Su tüm canlıların hayat kaynağı... Elinde kocaman ağızlı bir hortumla bahçesini sulayan, arabasını, balkonunu, halısını şakır şakır yıkayan baylar ve bayanlar, boşa akıttıkları bu hayat kaynağında, tüm canlıların ve onların evlatlarının hakları olduğu düşüncesini benimsemekten acizdirler. Üstelik kültur seviyeleri nerelerde olursa olsun... Medyanın görevi, halka bunu anlatmak olmalı. Bıkıp usanmadan bu görev sürdürülmelidir.

Kısaca hiç zaman geçirmeden, yoğun bir biçimde, halkın eğitimi gerekmektedir. Ancak, bu eğitim çalışmalarının, duyarlılıktan uzak olan halkın üzerindeki etkillerinin sonuçlarını beklemek yanlış olur. Bu kadar zamanımız maalesef yok. Bu yüzden, öncelikle sıkı bir denetimle kaçak su kullanan kişilleri ortaya çıkarmak gerekir. Özel arazilerde keyfi bir biçimde kullanılan yeraltı sularının kullanımına son verilmelidir. Ayrıca suya, kar amacı güdülmeden, yalnızca onu korumayı amaç edinen bir zam yapılması gerekmektedir. Buna göre, her aileye yetebilecek bir miktar (örneğin 10 m3) saptanıp, bu normal tarifeyle; bunun fazlası ise çok aşırı pahalı olan bir tarifeyle fiyatlandırılmalıdır. Toplumun her kesiminde olmasa da birçok musluğun, bu nedenle kapatılacağı inancındayım.

Dünya hepimizin... Onu korumak, yaşatmak ve içinde yaşayabilmek,bizlerin ve geleceğimizin hakkı..

Zeynep DEMİRTAŞ

Askeri barikat gibi....

ŞAFAKTEPE Mahallesi Altılı Sokak; No 49 adresinde bulunan taşınmazın sahipleriyiz. Mamak Belediyesi tarafından 1.5 ay önce bazı belediye hizmetlerinin verilmesi amacıyla evimizin önündeki yol ve kaldırım kazıldı. Çıkan tüm taş toprak evimizin önüne yığıldı. Şu an evimizin önü askeri bir barikat gibi. Kendi evimize girip çıkmak için akrobasi yapmak zorunda kalıyoruz. Bizimle birlikte yaşayan 86 yaşındaki annemiz Efelek Doğan ise maalesef 1.5 aydır evde hapis durumdadır. Rahatsız olan annemiz aniden fenalaşsa evden ancak itfaiye yardımı ile çıkabilecektir.

Sesimizi duyacak ve Mamak Belediyesi’nin keyfiliğine engel olabilecek herkesten yardım istiyoruz.

Fikret DOĞAN

GÜNÜN SÖZÜ

"Türkiye’yi limanlar konusu başta olmak üzere zor bir sonbaher bekliyor. Bu yılki ilerleme raporunun da olumlu çıkmasının güç olduğu görülüyor."

(CPS Genel Müdürü Tulu Gümüştekin)
Yazarın Tüm Yazıları