Paylaş
Bunların en ünlüsü Amerikan Kamyon Sürücüleri (Teamsters) Sendikası’nın başkanı Jimmy Hoffa’dır ve onun öyküsünü Netflix’te ‘The Irishman’ (İrlandalı) adı altında oynayan filmde seyredebilirsiniz. Hoffa, sendikanın milyon dolarlık ihtiyarlık sigortası fonlarını mafyaya ödünç vererek kendisine haksız kazanç sağlama yoluna gitmiş, sonunda mafya bu paraları geri vermemek için filmdekinin aksine Hoffa’nın ayaklarını çimento kovalarında dondurup denize atmıştır ve cesedi asla bulunamamıştır.
Bizde de işçinin sırtından nemalanmak isteyen bir sendikanın ortaya çıkması çok şaşırtıcı olmuştur. 1965 yılından beri içinde bulunduğumuz sendikacılığımızda ufak tefek yolsuzluklara tanık olmuşluğumuz vardır ama hiçbir zaman böylesi olmamıştır. 6 Ocak tarihli Sözcü gazetesinin 9. sayfasındaki haber sendikacılığımıza sürülmüş bir lekedir. İskenderun Demir Çelik Tesisleri işçilerini örgütlemiş ve toplusözleşme yetkisini almış olan Öz Çelik İş Sendikası, yaptığı toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihini, işverenin önerisi üzerine bir dönem, yaklaşık bir yıl ileri almayı kabul etmesi sonunda işçiler bir dönem ücret zammı alamamış. Fakat sendikaya alamadığı sendika üyelik aidatlarının karşılığı olarak, işverence 17 milyon lira bağış yapılmıştır. Bir kere sendika üyeleri istifa etmedikçe sendikasına üyelik aidatı ödemek zorundadır. Yapılan bir sözleşmenin yürürlük tarihini ileri almakla sendikanın üyelik aidatı kaybı yoktur ama işçinin ücret zamlarından yararlanamama gibi ciddi bir kaybı vardır. Bu düpedüz ‘sarı sendikacılık’, patron emrinde sendikacılık demektir ki asla kabul edilemez.
Bu olay mutlaka Aile ve Çalışma Bakanlığı tarafından araştırılmalı ve eğer doğru ise savcılığa suç duyurusunda bulunulmalıdır. İşverenden böylesine protokole bağlı bağış alınması sendikacılığımıza sürülmüş bir ‘kara leke’dir ve mutlaka bunun örnek teşkil etmesi için ciddi adımlar atılmalı, 6356 sayılı yasaya yeni hükümler konulmalıdır.
Türk sendikacılığı bu büyük ihaneti affetmemeli ve gereğini yapmalıdır.
Dr. Engin ÜNSAL
GÜNÜN SÖZÜ
“MERKEZ Bankası felaket tellallarının sesini 5’te 5 indirimle kesti. Yüzde 5’lik büyüme hedefine de manevra alanı açtı. Kamu bankaları takdire şayan şekilde harekete geçti. Şimdi özel bankalar da daha fazla sahaya inmiş görünüyor. Önümüzdeki günlere daha güvenle bakıyoruz.”
İTO Başkanı Şekib Avdagiç
EĞİTİMDE İLK YARIYIL RAPORU
ÖĞRETMENİN DE VELİLERİN DE YÜZÜ GÜLMEDİ
VAATLERLE başlayan 2019-2020 eğitim ve öğretim döneminin ilk yarıyılı bugün sona eriyor. Bakan Ziya Selçuk’un “Türkiye’nin eğitim sisteminin tamamını, tüm alt sistemleriyle birlikte geleceğe hazırlayacağız” diyerek ilk ders zilini çaldığı dönem, eğitimi geleceğe taşımak bir yana dursun, on yıllarca geriye götüren uygulamalara sahne olmuştur. Geride bıraktığımız eğitim döneminde yaşananlara sadece ana başlıklar üzerinden baktığımızda karşımıza çıkan tablo şu: Okulun kapısından girmemesi gereken şiddet, eğitimin demirbaşı oldu. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı can alacak kadar arttı. Bu eğitim döneminde de liyakate rastlanamadı. Tarikatların korunduğu, beslendiği bir dönem oldu. Akademi, bilimin kalesi değil AKP’nin gözcü kulesi oldu. Üniversitelerin başarı oranları daha da utanç verici hale geldi. İmam hatip dayatmaları acı meyvelerini vermeye başladı. Eğitimin bütçesi kısıldı, bilimsel eğitim bir lüks oldu. Değiştirilen okula başlama yaşı yine değiştirildi. Seçmeli derslerde aynı gerici senaryo sahnelendi. LGS ve YKS birer mağduriyet çarkı oldu, on binleri ezdi. Öğretmenin yüzü kamuda da özelde de gülmedi. Taşımalı eğitim sürdü, okullaşma oranı utandırdı. Öğrenciler eğitimden kopartıldı. Cumhuriyet düşmanları daha da pervasız hale geldi.
Evet... Bu bilgileri paylaşan Eğitim-İş, MEB’e soruyor: “Bu hastayı nasıl tedavi edeceğiz?”
YOBAZLARA DİKKAT
OKURLARIMIZ soruyor:
‘İslami Anayasa’ isteğine tüm cumhuriyet savcılarının ve yargıtay cumhuriyet başsavcısı sessiz ve eylemsiz nasıl kalabilir?
Üzücüdür ki Cumhuriyeti koruyacak olan cumhuriyet savcıları artık yoktur.
Bazı yobazlara dikkat edilmelidir ve onların önü kesilmelidir.
‘TİYATRONUN ŞİFRELERİ’
SANATIN arkasına her zaman sığınılmıştır. Bunu her kesim yapmıştır. Selahattin Demirtaş’ın ‘Devran’ oyunu da böyle olmuştur. Şifreleri iyi anlamak lazımdır.
1950 yılların sonlarına doğru Güneydoğulu öğrenciler, Musa Anter’in İstanbul’da ‘Dicle’ adlı yurdunda kalırken, ‘Memleket Geceleri’ adı altında, folklor, tiyatro oyunlarını sergileyerek kamuoyu oluşturmuşlardı. Bu öğrenciler, yasal olmayan, değişik faaliyetlerden dolayı Aralık 1959’da tutuklanmışlardı. Öğrenciler arasında, Sait Kırmızıtoprak, Şerafettin Elçi, Feyzullah Demirtaş (Ziraat Teknisyeni, S. Demirtaş’ın akrabası), Dr. Fevzi Avşar (Hülya Avşar’ın amcası), Said Bingöl (Yavuz Bingöl’ün akrabası) gibi tanınmış kişiler bulunuyordu.
Süreçler, tarihler, mekânlar değişse de kurgular, şifreler hiç değişmiyor. R. TOPDEMİR
BİLİYOR MUSUNUZ?
İLK basımı 1986’da yapılan, meslektaşlarımız Tufan Türenç ve (merhum) Erhan Akyıldız’ın, Abdi İpekçi’nin dramatik yaşam öyküsünü anlattıkları ‘Gazeteci’ kitabının yeni düzenleme ile Remzi Kitabevi’nden çıktığını...
RUSYA Tur Operatörleri Birliği’nden (ATOR) yapılan açıklamada, İstanbul kökenli Anex Tour’un, Rusya’nın en büyük tur operatörlerinden Intourist’i satın almasına yönelik anlaşmanın FAS tarafından onaylandığının duyurulduğunu... (Anex Tour, daha önce Thomas Cook’un Almanya’daki diğer şirketleri Neckermann Reisen, Öger Tours ve Bucher Reisen’i de satın almıştı.)
ÇEKİRDEKSİZ kuru üzümde Türkiye’nin dünyada piyasa yapıcı olması için TMO ile Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ortak hareket etmesiyle 2017’de ortalama 1520 dolar olan bir ton kuru üzümün ihraç fiyatının, 2019 yılı sonunda 2 bin 150 dolara yükseldiğini...
Paylaş