ADALET Bakanı Sayın Mehmet Ali (Şahin) Bey, Mehmetçiklerimizin sağ döndüğüne sevinemediğini ifade etmiş. Bunu duyduğum ana kadar kadar sporla ilgili bir başbakan yardımcısı ve devlet bakanı olduğu halde Maldiv Adaları’nın yerini bile bilmeyen bu kişi adına yalnızca üzülüyordum.
Ancak askerlerimizin sağ dönmesine sevinemediğini dile getiren sözlerinin bende bastıramadığım bir öfke ve tiksinti yarattığını itiraf etmek mecburiyetindeyim. Sayın Bakan, şüphesiz askerlik yapmıştır. Ama belli ki, nasıl okulda Maldiv Adaları’nın yerini öğrenemediyse, askerde de, bir çarpışmada, şehadetin de, esaretin de mümkün olduğunu ancak kavganın kazanılması açısından ekseri durumlarda esaretin tercih edileceğini öğrenememiş. Esir, her an düşman için bir tehdittir:
Esarette düşmana zarar verebilir; esaretten kurtulursa kendi ordusuna istihbarat götürebilir. Esaret içinde ve esaretten sonra daha hınçlı, daha azimli çarpışır.
LÜST KİMDİR
Sayın Bakan, engin kültürü nedeniyle kuşkusuz Reimar Lüst adını duymuştur. 20. yüzyılın bu büyük astrofizikçisi 1943’te 20 küsur yaşındayken, İngilizlere esir düşer. İngilizler kendisini pek çok Alman esirle birlikte ABD’nin Dallas şehri yakınındaki bir esir kampına gönderir. Lüst ve esir arkadaşları, Avrupa’dan bu kadar uzakta, kaçıp Alman ordusuna tekrar katılma imkánları olmadığı için gene de savaşan ordularına minicik olsa da bir yardımda bulunmak üzere düşmanın moralini bozmak için, kamp içindeki tüm kaplumbağaları yakalayıp üzerlerine bir örnek gamalı haçlar çizip salıverirler. Bu gerçekten de saf Teksaslı çiftçiler arasında ciddi bir paniğe yol açar ve morali düşürür. (1999 yılında Teksas eyaleti Lüst’ü onur yurttaşlığına seçmiştir.)
Türk Silahlı Kuvvetleri üniformasını sırtımda, yaşamımın en büyük onur timsali olarak taşımış biri olarak Sayın Bakan’a şunu hatırlatmak isterim: Her asker savaşa bir yararı olmayacaksa, canını feda etmemek üzere eğitilir. Şehadet ulaşıldığı an en yüce payedir ama amaç savaşı kazanarak yurttaşlara ve vatana hizmeti sürdürmektir.
Bu nedenle her asker, hayatta kalarak savaşa devam etmek için elinden geleni yapar. Esir düşmek, asla savaşın o asker için bitmesi demek değildir.
Ama tüm bunları bilmek, düşünmek ve takdir etmek, gerçek bir vatan sevgisi ve aslında onunla aynı anlama gelen asker ve ordu sevgisi gerektirir. Sayın Bakan’ın bu hislere sahip olmadığını düşünmek bile istemem. Ne mutlu bize ki, kendi ordusuna küfretmeyi, onu küçük düşürmeye yeltenmeyi marifet sanan birkaç insan müsveddesinin dışında yurttaşlarımızın hepsi her an bu hislerin gönüllerini kabarttığını hissederler. Bakan olmasalar bile!
Prof.Dr.Celál ŞENGÖR
Kurtuluş mu kumar mı
MARMARA Üniversitesi Enerji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi ve Türkiye Çevre Platformu (TURÇEP) Koordinatörü Doç. Tanay Sıtkı Uyar’ın, "Dünya nükleer enerjiyi neden terk ediyor?" sorusuna yanıt arayan yazısından çarpıcı satır başları şöyle:
Kaynağı sınırlı olan fosil yakıtlar gibi nükleer enerji de sonu olmayan bir yoldur. Çünkü nükleer santrallarda kullanılan uranyum doğada çok az miktarda bulunan bir maddedir. Peki ya sonra?
Nükleer enerji dünyadaki iklim değişikliklerini durduramaz. Bu ’koruma’ palavradır. Zaten, nükleer enerji sektörü, nükleer santralların kömür, petrol ve doğalgazın yerine geçemeyeceğini kabul ediyor.
Nükleer santrallar, nükleer atık üretiyor. Kim ister böyle bir mirası?
Nükleer enerji bir atom bombası fabrikasıdır. Yani nükleer enerji, nükleer silahların yayılmasına zemin sağlıyor.
Nükleer enerji, tehlikeli ve gereksizdir. Enerji ihtiyacının karşılanması için nükleer santrallara muhtaç değiliz.
Nükleer enerji, hayatlarımızla kumar oynamaktır. Avrupa reaktör kazası riskinin % 16 olduğunu biliyor musunuz?
Nükleer enerjiye alternatif olarak güneş, rüzgár, su ve organik atıklardan elde edilecek enerji tüm ihtiyacı karşılar.
Son olarak nükleer enerji daha az iş demektir. Almanya’da nükleer enerji sektöründe yaklaşık 30 bin insan çalışırken, tüm yenilebilir enerji dalında çalışan toplam insan sayısı da 120 bin civarındadır.
Meclis’te nükleer santrallarla ilgili yasa görüşülürken yararlı olur mu?
Bosna’ya gitmedim
İTO Başkanı Murat Yalçıntaş dünkü "Bosna’ya akın akın" yazısı üzerine bir açıklama yapma gereğini duyduğunu söyleyerek şöyle dedi:
"Birçok fuar gibi TOBB’un şemsiyesi altında bizim oda olarak organize ettiğimiz fuarlardan biri olan Bosna’daki 4. Türk İhraç Ürünleri Fuarı’na, İTO’dan görevli arkadaşlarımız ve ürünlerini sergileyen işadamlarımız gitmiştir. İki yıl önce ben de bu fuara gittim, ama bu kez gitmedim. Eğer orada Bosna Üniversitesi’nin açılışı varsa, bizim oradaki arkadaşlarımızın üniversiteyi ziyaret etmeleri de gayet doğaldır. Ben İstanbul’da 350 bin tüccarımızı temsil ediyorum. İTO’nun üzerine herhangi bir siyasi gölgenin düşmesini istemiyorum. Görevimi tarafsız bir şekilde yürütüyorum."
AKP İstanbul Milletvekili Özlem Piltanoğlu Türköne de, gönderdiği açıklamada, eşiyle Bosna Üniversitesi’ne bir ziyaret yapmadıklarını bildirerek "Bosna’ya geçtiğimiz ay içerisinde Koza Derneği vasıtasıyla düzenlenen bir gezi programı kapsamında bulundum ve bu ülkeye ilk gidişimdi" dedi.
Biliyor musunuz
GÜMÜLCİNELİ gazeteci Hülya Emin’in hazırlayıp sunacağı Batı Trakya’da 650 yıldır azınlık olarak yaşayan Türklerin tarihinin, yaşam öyküsünün ve yok olmayan kültürünün anlatıldığı 13 dizilik ’Biz Buradayız’ programının 10 Kasım Cumartesi günü 22.30’dan itibaren TRT INT ekranlarında gösterime gireceğini... AMERİKA’daki Mustafa Kemal Atatürk Türk-Amerikan Derneği ve Uluslararası Türk Toplumu Federasyonu’nun, 10 Kasım akşamı Brooklyn Eyüp Sultan Camii’nde Atatürk ve şehitler için mevlit okutacağını, 150-200 kişilik camide izdiham yaratılmaması için rezervasyon yapılmasının istendiğini... CHP Şişli İlçe Başkanlığı’nın organizasyonu ile Osmanbey’deki Atatürk Müzesi önünde meşaleler ve lazer gösterisi eşliğinde 9 Kasım gecesinden 10 Kasım 09.05’e kadar nöbet tutulacağını... KÖY Enstitülü 80 yaşındaki Faruk Sükan’ın Ağrı Dağı’na tırmandıktan ve Anadolu’nun birçok ilinden sonra Trakya bölgesinde de bisikletiyle köy köy dolaşmaya başladığını, ilköğretim öğrencilerine çevre bilinci üzerinde konuşmalar yaptığını (0536-327 41 35)...
GÜNÜN SÖZÜ
"Bir ülkede ilkeli insanlara değil, hacıyatmaz insanlara öncelik tanınırsa, nitelik, nicelik uzlaşmaz, o ülke kalkınmaz, geri vitesi kullanmaktan kurtulamaz."