İZMİR’deki seçim yarışı da bütün ülkemiz gibi büyük heyecana sahne oldu. Kentimizde katılım oranı yüzde 87.5 gibi çok yüksek bir oranda gerçekleşti.
İzmir’i seçim sürecinde farklılaştıran en önemli unsur ise kuşkusuz adaylar arasındaki yarışın son derece centilmence yani tam İzmir’e yakışır şekilde gerçekleşmesiydi. Sayın Kocaoğlu büyük oy oranıyla, ikinci dönemi için İzmirlilerden vize alırken, 30 ilçemizin 15’inde belediye başkanları değişti. Aldığı oy oranı Sayın Kocaoğlu’na çok büyük sorumluluk yüklemiştir. Şimdi Sayın Kocaoğlu ve bütün belediye başkanlarından beklentimiz, İzmir’de oluşan bu uyumlu yapı ile birlikte, merkezi hükümetle, İzmir’deki odalar, meslek örgütleri ve sivil toplum örgütleri ile de uyumla çalışarak, İzmir’in bir dünya kenti, bir marka kent olması hususunda çalışmalar yapmaları, projeleri hayata geçirmeleridir.
Hükümetten beklentimiz ise tüm Türkiye’de yaşanan sonuçlar üzerinde büyük etkisi olan ekonomik krizle ilgili seçmenin verdiği mesajları net olarak alması, ekonomideki sıkıntıları giderecek adımları çok hızlı atmasıdır.
YATIRIM, İSTİHDAM
Yaklaşık 7 yıldır kesintisiz süren ekonomik büyüme, 2008 yılının son çeyreğinde negatife döndü. Yılın ilk üç çeyreğindeki büyümemize rağmen, son çeyrekteki yüzde 6.2 küçülme oranı ile 2008’i ancak yüzde 1.1 büyüme ile kapattık. Ekonomik büyüme rakamları son derece ürkütücü. Ekonominin lokomotifi durumundaki imalat sanayi, inşaat ve ticaret sektörlerinde küçülme yüzde 10 gibi çok yüksek rakamlara ulaştı. Bunlar en fazla istihdam yaratan sektörler. Diğer yandan özel sektörün yatırımları da aynı dönemde yüzde 25 azaldı. Öyle ki yılın ilk iki ayında teşvikli yatırımlar bile yüzde 50 azaldı. Tabii bütün bunları üst üste koyunca işsizlik de 3 milyonu geçip çok korkutucu bir noktaya ulaştı. İşsizliğin böyle artması demek, çok ciddi sosyal sorunlara yol açabilir.
Diğer yandan döviz kurundaki yükselme, ihracatçımıza derman olmadı. İhracat rakamları düşündürücü. Çünkü geleneksel ihracat pazarlarımız olan ABD ve AB ülkeleri de krizle pençeleşiyor. Şubat ayında ihracatımız yüzde 25 azaldı. Bütün ekonomik veriler dip noktasına geldi.
2009 yılı içinde tahminler Türkiye’nin küçülmeye devam edeceği yönünde.
Ekonomik bir seferberlik isterken, sadece hükümeti değil, katkısı olabilecek toplumun tüm kesimlerini, piyasanın tüm aktörlerini göreve çağırıyoruz. Bu ekonomiden kazanan herkesi, ekonomik seferberlik anlayışı içinde özveriyle çaba göstermeye davet ediyoruz.
Ne yapılması gerektiği konusunda artık fazla konuşmaya, tartışmaya gerek yok. Odamız da dahil ilgili bütün kesimler sayfalarca rapor hazırladı, görüşlerini açıkladı. Şimdi, hükümetin öncülüğünde bir ekonomik seferberlik anlayışıyla harekete geçmemiz gerekiyor. Bu seferberlik anlayışının temelini güven ortamının oluşturması geliyor. Çünkü ancak böyle yatırım yapılıp istihdam artabilir, vatandaşlar harcamalarını artırır.
Tüm olumsuzluklara rağmen, yerlerde sürünen ekonomik verilere karşın ekonomik bir seferberlikle düze çıkacağımıza inanıyorum.
Ekrem DEMİRTAŞ-İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Biliyor musunuz
DSP İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, DSP’nin ihraç kararına karşılık "Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini, bunu 41 yıllık bir Ecevitçi olarak ve DSP’nin itibarını korumak için yaptığını" belirterek, ’Ecevit mirasyediliği’ lekesi, ihraçla, şipşak kurultayla ve oldubitti bir tüzük değişikliğiyle silinemez" dediğini...
AZERBAYCAN Kültür Merkezi Başkanı Cemal Mehmethanoğlu’nun, Ermenistan’ın Karabağ işgaline son vermeden Türkiye-Ermenistan sınır kapısının açılmasının Türkiye-Azerbaycan kardeşliğini arkadan hançerlemek olduğunu, bu kararın, Türkiye’de yaşayan 500 bin, İran’da yaşayan 35 bin ve dünyada yaşayan 50 milyon Azerbaycan Türkü’nün, Türkiye’ye karşı son yıllarda oluşan güven ilişkisini bir anda sıfıra indireceğini.
Mağrurluk ve mağdurluk
ÇOK mağdur durumdayız. Sakarya’da, İstanbul Şişli’de tahliye kararları, diğer illerdeki mahkemelerde hapis kararları, buna mı yanalım. Diğer tarafta çek vermişiz ödeyememişiz, bir şekilde çalışalım ödeyelim derdindeyiz ama hakkımızda hapis ve devamında yakalama çıkmış; hem kaçıyoruz hem çalışıyoruz ki borç ödeyelim. Senet verseydim şimdi kaçmayacaktım. Banka borcumu ödemeseydim keza. Ama çek verdim. Düne kadar 250 kişiye iş sağlıyordum. Şimdi kaçağım ve borcumu ödeyemiyorum. Hapse girsem ne olacak, çözüm mü? Çekleri, Sakarya’da işim olsaydı, orada verseydim sorun yoktu. Ama Ankara’da verdim. Var mı böyle bir şey? İşin aile, çoluk çocuk kısmına hiç girmiyorum. Allah korusun intiharlardan filan korkuyorum. Bir el atın, bir araştırın. Bu konuda 100 binin üstünde insan mağdur. Hepsi okumuş, kalifiye olmuş insanlar. Bu insanların harcanması bu ülkeye yarar getirmez. İnceleyin derseniz, ki bu uygulama ülkeye fayda sağlar, verelim gitsin canımızı. Deriz ki vatan sağ olsun.
Hüseyin İLKILIÇ
Bizim de savcılarımız var
BULGARİSTAN’da oy karşılığı para ve gıda dağıtanlara hapis cezası veriliyormuş... Niye bizde yok böyle bir yasa... Siyasi partilere oy satın almayı bırakın, diyecek savcılarımız yok mu? Vardır da niye soruşturma açmazlar. Yoksa çok daha fazla insaflı bir toplum mu olduk? Sonuçlarından mı korkuluyor? Unutulmamalıdır ki, canlılar yaşadıkça gereksinimleri süreklidir. Belirli zamanlarda bunların karşılanması bir şey ifade etmez... Bunları düşündükçe cevap bulamıyorum.
Dr. Mürüvvet TÜRKİLİ
SGK’ya; ağzımızdaki dişler dökülüyor
DİŞ Hekimi Kemal Mete yazıyor: Krizin etkileri, sağlık sektörü dolayısıyla diş hekimleri sektöründe de işsizlik sorunu yaratmıştır. Memurlar SGK’ya bağlı işçi, esnaf ve emekliler yakın zamana kadar serbest diş hekimlerinden belli oranda diş hekimliği hizmeti alırken, Şubat 2009’dan itibaren serbest diş hekimliğinden hizmet alımı hükümetçe durdurulmuştur. SGK yetkililerince yapılan açıklamalarda "Yeni bir yönetmelik hazırlanmakta olduğu, bunun da ağustos-eylül aylarına kadar sürebileceği" ifade edilmektedir. Bu açıklama halkımızı beklentiye sokmuş, diş hizmetinin ücretsiz yapılacağı kanaati uyandırmıştır. Bu da diş hekimliği sektöründe zaten mevcut olan krizi tetiklemiştir. Diş laboratuvarları işsizlikten kapanmakta, diş malzemesi satan depolar zarar etmekte, sektörde yardımcı elemanların işlerine son verilmektedir. Hükümetten bir an önce açıklama bekliyoruz.