Satış olsun da nasıl olursa olsun anlayışı

BATIKENT’deki CarrefourSA’dan 2-3 kez alışveriş yapma gafletinde bulundum ama artık son.

Birkaç ay önceki alımımda bazı ürünlerde fiyat kasada, reyondakinden daha pahalı geçti. Önümdeki müşteride de aynı şey sözkonusu oldu ve adam kızarak burada hep bu oluyor, dedi.

Ben de bunun üzerine fiyatlara dikkat ettim evet öyleydi. İtiraz ettim danışma yardımcı olur, dediler. Danışmanın önü o kadar kalabalık ki hiçbir markette görmediğim kadar... Sıra bana gelince durumu kabul etmediler, kasa fiyatı geçerli dediler.

Gittik geldik reyona, yok diyorlar o başka ürün, barkoduna bakıyoruz aynı ama nasıl çevireceklerini bilemiyorlar. O kadar sinirlendim ki bir daha sizden alışveriş etmeyeceğim, dedim. Bunun üzerine müdürlerini arayıp lütfeder gibi sizin hatırınız için reyondaki olsun ama o fiyat yanlış dediler.

Anlatamadım problemin onlarda olduğunu.

Sonra bir okudum ki danışmadaki yazıyı, kasada fazla ödeme olursa reyondakine göre, alışverişimizin ücreti alınmıyormuş. Güvence vermişler. O zaman idrak ettim niye anlamak istemediklerini, verdikleri güvenceyi yerine getirmek zorunda kalacaklar yoksa.

İki gün önce o taraflardaydım tekrar denemek istedim ufak tefek şeyler aldım. Kasada yine aynı sorun. Bana danışma yardımcı olur, dediler, hayır kalsın gördüm ben danışmanızı daha önce hiç değişmemişsiniz, dedim bıraktım ürünü.

Yine danışma önü çok kalabalıktı, sebebi de ortadaydı. Müşteri memnuniyeti diye bir kavramları yok. Sanırsınız elemanlara satış olsun da nasıl olursa olsun, yardım etmeyin, güleryüzlü olmayın diye söylenmiş.

CarrefourSA’yı kınıyorum. İnsanlar aptal değil, herkese anlatacağımdam emin olabilirsiniz.

Özge ÖZGÜR

Tesettür ve Atatürk

ALANYA’daki Tesettür Otelin Genel müdürü, yanındaki bikinili müşterili otelden rahatsız olup, "Bu oteli de satın alarak sorunu kökten çözeceğiz" demiş.

Türkiye’deki gerçek sorun bu zihniyettir ve unutulmasın ki, eğer Atatürk çok iyi niyetli olmasaydı bu sorun o zamanlarda kökten çözülürdü.

Osman DALGÜN

Yine ÖSS ve kolçaklı sıra sorunu

BER de bu yıl ÖSS’ye giren bir öğrenci velisiyim. 18.6.2007’de Başkent Üniversitesi Rektör Yardımcısının yazısını okudum. Bu üniversitede koşulların uygun olup olmadığını bilemem ancak çocuğumun sınava girdiği Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsünün Yabancı Diller Yüksek Okulunun durumunu çocuğum burada sınava girdiği için biliyor ve uygun olmayan koşullardaçocukların bu okulda nasıl sınava alındığını yazmak istiyorum.

Bu okulda tüm sıralar ’kolçaklı’ olup kolçak genişliği yaklaşık 10-15 cm olup bu sıralarda yazı yazmak dahi olanaksızdır. Bu nedenle sınavdan bir hafta önce bu durumu tesbit ederek çare aramaya başladık. Çare çok uzakta değilmiş. Okulda kolçaklar üzerine yerleştirilen tahtalar imal edilmiş hediyesi 30 YTL’den satıldığını öğrenince almak zorunda kaldık.

Ben koşulları iyi sayılabilecek bir veliyim. Beni bu para etkilemedi. Nitekim 300 YTL dahi talep edilseydi verecektim.

Peki ya bu okulda sınava giren ve bu parayı veremeyecek durumda olan veliler ne yapsın?

M. Veysi HIZAL-Avukat

Gelmek mi zor gitmek mi?..

BAZILARI bir davet sonrası güvenerek belki de bir vefa hissine kapılarak geldiler. Bazıları partinin en güç en zor zamanlarında oradaydılar. Bazıları en güzel en kalabalık mitingleri yapabilmek için yarıştılar. Büyük bir inançla ve özveriyle il-il, ilçe-ilçe, köy-köy dolaştılar. Hele kadınlar, evinin bütçesinin son birkaç kuruşunu ziyaret ettikleri vatandaşlara ufak ta olsa bir hediye götürebilmek için harcadılar.

Seçimi kadınların kazanacağına inandılar. Niçin geldiklerini biliyorlardı. Amaçları demokrat, insan haklarına saygılı, laik, inançlı, milliyetçi güçlü Türkiye için katkıda bulunabilmekti. Ama neden gittiklerini, gönderilmek istendiklerini anlayamadılar, bilemediler. Haketmediklerini düşündükleri sözleri duyunca kalpleri bir kez daha kanadı.

Üzüdüler üzüldüler üzüldüler.

Bazen gidebilmek en onurlu seçenektir. Buruk, hüzünlü fakat dimdik. Birgün başkalarının gitme zamanı geldiğinde bir çift söz söyleyebilmek için. Şairin söylediği gibi siyasette; "Olmak mı olmamak mı? Görmek mi görmemek mi? Bilmek mi bilmemek mi? Gelmek mi gitmek mi?"

Prof.Dr. Timur GÜRGAN- DP eski Kadın ve Aileden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı; Hacettepe Tıp Fakültesi öğretim üyesi.

Ulucanlar Cezaevi

ULUCANLAR
Cezaevi’nin avluları, duvarları, koğuşları çocukların haykırışlarında kahkahalarında, dokunuşlarında yeniden bir var oluş sürecine tanıklık etti.

300’ü aşkın kişi cezaevini ziyaret etti.

Kentlerde sokak oyunlarının neredeyse yok olduğu, dokunabileceğimiz toprak parçalarının azaldığı, doğal hayatın betonlarla teslim alınmaya çalışıldığı bir dönemde, geçmişteki sokak oyunları kültürümüzü çocuklarla paylaşmanın güzelliğini yaşadık. Her birimizin çocukken oynadığı, seksek, köşe kapmaca, istop, birdirbir, kapmaca, ip çekme, dalya, yakar top, saklambaç, körebe, topaç çevirme gibi çok sevdiği bir oyun mutlaka vardır.

Onları yaşadık.

info@mimarlarodasiankara.org
Yazarın Tüm Yazıları