Paylaş
Öcalan PKK’yı kurarken, mücadele ettiği bölgeleri sarı, beyaz ve kızıl renklere ayırmıştır. Sarı renk, devlet ve örgütün ortak denetiminde olan yerleri temsil etmektedir. Beyaz bölgeler ise devletin denetiminde olan yerler olarak belirlenmiştir. Kızıl bölge, örgütün eylemlerinin yaygın olduğu kentlerden oluşmaktadır.
Bu kentler; Şırnak, Cizre, Hakkâri, Şırnak, Yüksekova, Van, Siirt olarak belirlenmiştir. Son günlerde PKK’nın kızıl diye nitelendirdiği bölgeye askeri yığınak yapılmış olması, örgütü huzursuz ettiği için Ankara saldırısı gerçekleştirilmiştir.
PKK, Ankara saldırıları ile şu mesajları vermektedir: Devletin kalbi olan Ankara’ya yani beyaz bölgeye girerek, korku ve dehşet saçtıklarını ortaya koyduklarını düşünmektedirler.
Öcalan, 12 Mayıs 2007’deki bir ifadesinde şunları söylemişti: “Demokratik özerklik istiyoruz. Özerklik olmazsa eylemler artar” diyerek yaşananları adeta tercüme etmiştir.
ANKARA SALDIRISINDAKİ ZAMANLAMANIN VERDİĞİ MESAJLAR
Saldırıların zamanlamasında sosyal motifler ve anlamlar da vardır: 10 Ekim 2015 saldırısı-10 Ekim 680 tarihinde Kerbela olayı cereyan etmiştir. Bu tarih Alevi vatandaşlarımızın yas günü olarak bilinmektedir. 16 Şubat Ankara saldırısı da Öcalan’ın 16 Şubat’ta yakalanarak Türkiye’ye getirilişinin yıldönümüne denk getirilmiştir.
Eylemlerdeki en kritik ay mart ayıdır. Mart ayı Cumhuriyet tarihinin en fazla olayların cereyan ettiği aydır. 21 Mart Nevruz günü özellikle eylemlerin ve provokasyonların yapıldığı zaman dilimidir. 6 Mart 1921’de Koçgiri isyanı; 21 Mart 1937’de Dersim isyanı başlamıştır.
13 Mart 1995’te İstanbul’da Gazi olaylarının başlangıç tarihi olarak arşivlerde yer almaktadır. 13 Mart 2016’daki Ankara saldırısı ile PKK, Kürtlere de şu mesajı veriyor: “Batıda da olsanız sizin sığınacağınız tek yer örgüttür, bizden ayrılamazsınız” diyerek, ülkede kaos oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Devlet ve millet olarak birlik içinde olursak, bu sıkıntılı süreçler de ortadan kalkacaktır.
Yrd. Doç. Dr. Ramazan TOPDEMİR
Menzilciler dünyaya açılıyorlar...
PARALEL yapı operasyonları ile Türkiye başta olmak üzere Orta Asya Cumhuriyetleri ve Afrika’da gücünü kaybeden ve gittikçe de kaybedeceği beklenen Gülen cemaatinin yerini Menzilcilerin almakta olduğu yolunda iddialar gündeme geliyor.Bunu dini çevrelerden bir dostumuz anlattı.
‘Milli Görüşçüler’ eğitim açısından pek güçlü olmadıklarından Menzilcilere bazı görevler verilmesi konusunda iktidara yakın kişiler arasında değerlendirmeler yapılıyormuş...
Bu toplantılar sonucunda, başta Hindistan, Pakistan, Endonezya ve Çin olmak üzere Ortadoğu ülkelerini de kapsayan ‘çekirdek örgütlenmelerle’ ilk önce bu ülkelerde yerel temsilcilikler açılacakmış...
Dostumuz dedi ki: “Şimdiden adı geçen ülkelere temsilciler atandığı ve gelen raporlar doğrultusunda buradaki faaliyetlere başlanacağı anlatılıyor.”Menzilciler beklediler, sonunda turnayı gözünden vurdular.
‘İntibak’ unutuldu mu?
10 milyonu aşkın emekli büyük bir aksilik çıkmazsa bu kez promosyona kavuşacak gibi. Promosyonda olumlu bir aşamaya gelinmesine sevinen emekli, İntibak Yasası’nın çıkmamasından ötürü üzüntülü.
Merak edilen, ne kadar promosyon ödeneceği?
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun daha önce açıkladığı gibi yılda bir kez 300 lira mı, yoksa emeklinin talep ettiği gibi yılda bir kez aylıkları kadar bir promosyon mu? Aslında doğru olanı emekli aylıkları tutarında yılda bir kez promosyon ödemek.
Eğer bu olmuyorsa, SGK 300 liralık rakamı yukarıya çıkarmak için ısrarcı olmalı, bankaları ikna etmeye çalışmalı.
Her yıl aylık ödenmesi için 204 milyar liraya yakın parayı bankalara yatıran SGK, bastırırsa emekli 300 liradan daha fazla promosyon alabilir.
Promosyon haberleri ile sevinen emekli, şimdi İntibak Yasası’nın çıkmasını umutla bekliyor. Şükrü KARAMAN
MESAJ PANOSU
KARŞIYAKA’da ‘Zübeyde Anamızın’ anıtmezarı yanına tuvalet yapımına yurttaş olarak tepkiliyim.Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün “Annem sizin bağrınızda, sizin topraklarınızda yatıyor” diyerek bize emanet ettiği annesinin anıtmezarı yanına yapılmak istenen tuvalet, doğrudan doğruya emanete ihanettir.İhtiyaç olduğu ifade edilen tuvaletin caminin arkasına ya da çay bahçesi yanına yapılabilecek iken özellikle anıtın dibine yapılmasında kötü niyet görüyor ve bu yanlış kararın en kısa sürede düzeltilerek yapının yıkılmasını ve kamuoyuna açıklama yapılmasını talep ediyorum.
Lâle GÜRMAN
OĞLUM Baran Tuncer doğuştan otizm hastasıdır. Eskiden hastane kapısı kuyrukları varken, bu kez telefonda bekleme kuyrukları oluşmuştur. 22 Nisan’a kadar oğlum Prof. Mazhar Osman Hastanesi’nden otizmli olduğuna dair heyet raporu alınamazsa özel rehabilitasyondan almış olduğu aylık 8 saatlik hizmet de kesilecektir. Mağduriyetimi buradan 1 milyon 300 bin otizmli adına iletmek istiyorum. 182 sisteminde engelli hastalara yönelik bir öncelik oluşturulamaz mı?
İsmet TUNCER
Paylaş