Vakıf olarak 1994'ten beri, 29'u
Suriye uyruklu, 46'sı da
Avrupa ülkelerinden olan 75 kişinin şahin kaçakçılığı yaptığını tespit etmişler.
Kayseri-Sıvas sınırları arasında 1900 metre yüksekliğinde 100 kilometre uzunluğunda
Pınarbaşı Uzunyayla bölgesi, şahin kuşlarının en önemli geçiş noktası... Bu yaşama koridoru;
Sibirya-Uzunyayla-Cezayir ve
Afrika'ya kadar uzanıyor.
Türkiye'de mayıs-haziran aylarında konaklayan şahinleri yakalayarak kaçıranlar kaçakçılık kapsamına girmiyor; bu nedenle bu işi yapanlar
Kara Avcılığı Kanunu'na 250 bin lira ön ödeme cezasıyla cezalandırılıyor. Suçlulara arkasından 5 milyar lira tazminat davası açılıyor ama şahin kaçakçısı çoktan
Türkiye'yi terk etmiş oluyor.
Vakıf Başkanı
Nuh Mehmet Yakuter ile konuşuyoruz. Şahincilerin peşinden döndüğünü anlatırken,
‘‘Son kovaladığım arabada üç şahin vardı; kaçtılar’’ dedi. Jandarmanın daha etkin görev yapması gerektiğini söylüyor.
‘‘Bölgede şahin kuşu ve yumutalarını kaçıranlara karşı bölge insanı satın alınıyor. Örneğin, kaçakçılar bir güvercine 5 milyon, bir koyuna 500 dolar vererek, köylüleri 'doyuruyor'. Pınarbaşı bölgesinde birçok koyun yetiştiricisi, koyunlarını
Suriyelilere sattıkları için işlerini bıraktı. Tabii bölgede iki ay kalan Suriyeli kaçakçılar, böylece daha rahat hareket edebiliyorlar.’’
BİR ŞAHİN 80 MİLYAR
- Kaçakçılık nasıl yapılıyor?
-
Reyhanlı'da bu işle uğraşan 250 kişi var. 30 yıl içinde 100 bin şahin kaçırıldığını sanıyoruz. Bir kaçakçı bir günde 10 şahin yakalayabiliyor.
Türkiye'de kaçak bir şahinin fiyatı, 5-6 milyar lira... Daha sonra bunlar
Reyhanlı üzerinden
Halep'e götürülüyor. Burada müzayedede 80 milyar lira fiyat bulabiliyor. İhaleye daha çok Arap şeyhleri katılıyor.
- Arap şeylerinin şahinleri ne için kullandığını da anlatır mısınız?
- Bir şahin hiç durmadan 300 kilometre uçabiliyor. Bunlar açlığa tahammüllü bir hayvan. Böyle bırakılınca, alıştırıldığı yere, yani sahibine geri dönüyor.
Afganistan ve
Pakistan'a götürülen şahinler, ayağına bağlanan yarım kiloya yakın uyuşturucu ile
Arabistan Yarımadası'na sahibine dönebiliyor.
Araplar, işte bu kaçakçılık için bu şahinleri çok seviyorlar. Hatta bazı ülkelerin sembolleri bile şahin...
Evcil ve sahibine sadık olan şahinler, tarla faresi avlayarak beslenir, su içmezlermiş. Avladığı hayvanın vücut nemi ile su ihtiyacını giderirlermiş. Bu nedenle farelerin zararları nedeniyle tarım alanlarının koruyucusu da sayılıyor şahinler. Avcılık için gelenlerin altında son model
Mercedes'ler ve
Kawasaki motosikletler varmış. Kuşların yakalanması sırasında, dağ taş giden birçok
Mercedes'in parçalanması da önemsenmiyormuş.
Kaçakçılığın ciddi boyutlara ulaşması nedeniyle
Yakuter, Demirel, Sezer, Ecevit, Jandarma Genel Komutanlığı ve Kayseri Cumhuriyet Savcılığı'na yazılar yazmış, suçun 118 sayılı
Kaçakçılık Yasası'na 'Tabiat varlıklarının
Türkiye'den izinsiz çıkarılması kaçakçılık suçdur' maddesinin eklenmesini önermiş. Önermiş ki; kaçakçılara 1-5 yıl hapis ve ağır para cezası verilmesi gerektiğini bildirmiş. Ancak bugüne kadar
Adalet Bakanlığı'nda bir çalışma yapılmamış bu konuda; kaçakçılar da
Uzunyayla'da ellerini kollarını sallayarak şahinleri avlamaya devam ediyorlarmış.
Bu yılın ilk operasyonu ise, hafta sonunda
Pınarbaşı İlçesi'nde yapılmış; dört
Suriyeli ile iki
Türk yakalanmış nihayet... Bunda da
Yakuter'in çabaları etkin olmuş. Bu nedenle jandarmaya çok görev düşüyor.
Çocuklarımızın adını biz koyalım
Birkaç gündür basınımızda ve köşenizde yer alan
‘‘Ülkücü tohum’’ tartışmasının açık bir kapısından izin verirseniz ben de girmek istiyorum. Meslek hayatımın 33 yılını tohum ıslahına veren bir kişi olarak benim de söyleyeceklerim var.
Bitki ıslahı, tohum ıslahı bir iş değil bir hobi, bir duygudur. Başka bir canlı ile konuşmak, dertleşmektir. Aynı zamanda ekonomik bir değer yaratmaktır. Çocuğa isim vermek nasıl anne-babanın hakkı ise yeni bulunan, geliştirilen genetik bir varlığa isim vermek de onu geliştirenin olmalıdır.
Bunun ülkücülükle, siyasetle bir ilgisi yoktur.
Tarım Bakanı'nı veya bir genel müdürü, özellikle Sayın
Mızrak'ı savunmak benim işim değil, bugün onları savunacak çok gönüllü var. Keşke o konuda biraz kadirbilir olabilseler, keşke bir lokma fazla ekmek üretenlerin gönüllerini alabilseler! Ama çeşitlere isim vermek onların işi de değil hadleri de...
Onlara isim vermek, ömrünü bu işe verenlerin işidir. Çoğu bugün hayatta olmayan
Gerekler, Altaylar, Yektaylar, Kıraçlar, Berkmenler, Ataylar, Kutluklar, Aytınlar ancak kendilerinden sonra gelen ve onların yaptıklarının değerini anlayabilen insanlar sayesinde hatırlanıp rahmetle veya saygıyla anılabiliyorlar. Devlet kademelerinde yükselmede liyakat ve başarı bir ölçü olmadığı için gönüller ancak bu yolla alınabiliyor, takdir ancak böyle ifade edilebiliyor.
Onun için izin verin çeşitlerimize, çocuklarımıza ad koyar gibi biz bizden öncekilerin adını verelim. Devletin ödüllendiremediği, çeşidi kullananların bile tanımadığı, teşekkür etmediği ve çoğunun bugün hayatta olmadığı kişileri biz yaşatalım.
Bu arada gönlünde başka aslan yatanlar da o aslanın adını kullansınlar. Lütfen bunu siyasi bir düşünceyle ilişkilendirmeyin.
Doç.Dr Fahri ALTAY-KÜTAHYATahtakale dağıtılmalıdır
İstanbul'un göbeğinde
Tahtakale denilen yerde oynanan kirli oyunlar var. Tarihi şan ve şerefle dolu, yoksulluğunda bile dünyanın en büyük armadasına geçit vermeyip
İstanbul'u teslim etmeyen bu millet, şimdi vatanı bunların insafına mı bırakacak?
Bir avuç talancı ve çıkarcılar, bazı hain güçlere çanak tutmaktadırlar. Şimdi talancılara mı teslim olacağız?
Tahtakale'ye giren çıkan kamyon dolusu paraların döviz bürolarında kaydı var mıdır? Yoksa devletin gücü baklava çalan çocuklara mı yetiyor?
Tahtakale olayı ülkemizin bir ayıbıdır. Burası sayesinde yabancılara karşı gülünç duruma düşüyoruz. Buralar tamamen dağıtılmalıdır.
Tüm döviz büroları kapatılmalı, her türlü yabancı para bankalarda kayıt altına alınıp satılmalıdır.
Nevzat GÜNDOĞDU-İSTANBULMesaj
KÖŞENİZDE adımla yayımlanan
‘‘Telekom'un zam cinliği’’ (13.7.2001) başlıklı yazı amacına ulaştı.
Türk Telekom, KDV'de ve kontörde indirim yapacağını açıkladı, sizlere teşekkür ediyorum.
Biz vatandaşlar hakkımızı aramada sessiz kalmazsak, olup bitenler karşısında duyarlı olursak, inancım odur ki toplum olarak her zaman kazanırız.
Bunda sizin gibi yazarların katkıları çok büyüktür.
ÊHalis TAŞÇI-ANKARASu tasarrufu
Türkiye yanıyor, kuraklıktan bütün göller ve dereler kurumuş vaziyette. Barajlarımızda su seviyesi en düşük seviyesinde. Yeraltı suları çekiliyor.
'Asya kaplanı' sivrisinekleri ortalığı kapladı.
Neden hiçbir hükümet yetkilisi, suyun tasarruflu kullanılması için bir uyarı yapmaz; kentler neden zararlılara karşı uyarılmaz? Belediyeler ne güne duruyor?
İSKİ'nin de mi aklına gelmiyor.
Lütfen, geleceğimizi düşünün.
Aynur BEKTU-İSTANBULÖzdemir'e görev
İstanbul Emniyet Müdürü
Hasan Özdemir'e... Genel aramalarda hep bizim gibi normal vatandaşlar, genç kızlar, ellerinde pazar filesi ihtiyar teyzeler arandı. Oysaki benim ve benim gibilerin aylardır göremedikleri
Taksim Meydanı ve
İstiklal Caddesi'ndeki manzara-ı umumiye şöyle (!): 24 saat banklarda uyuyan tinerci-dilenci ve gariban takımı... 24 saat meydan ve
Taksim Parkı'nda Aygaz ocaklı piknik ve içki alemi... 24 saat
İstiklal Caddesi'nde akerdeon ve çeşitli şekillerde dilendirilen çocuklar; kapkaçcılar...
İstiklal Caddesi pisliği, dükkanların caddeye döktüğü çirkef suları, otopark yapılan sokaklar... Herhangi bir gün ve saatte habersiz bir gezseniz daha da fazlasını göreceksiniz.
Erdoğan KIRMANLI-İSTANBULGiresun Vakfı
Giresun Kalkınma Eğitim, Kültür, Spor ve Tanıtım Vakfı ile ilgili olarak bundan bir süre önce bu köşede bazı iddialar yeraldı. Bunları da
İbrahim Özdemir yanıtladı. Ancak Giresun'da çıkan gazetelerde
‘‘Giresun Vakfında kaos!' başlıklı yazılar devam ediyor. Vakıf şu sıralarda
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetleniyor. Bize çok sayıda yeni belge ve bilgiler geliyor. Yarın,
Beşiktaş, Ortabahçe Caddesi'ndeki
Elif Centre'de vakıf genel kurulu toplanıyor; Giresunluların haberi olsun.
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘BEN Mesut Yılmaz ve yakınlarının kuklası olmayı reddettiğim için bana düşman oldular. Bu daha sonra popülaritemin artmasıyla kıskançlığa dönüştü. Liderler rakip olacak kişilerin kendilerine alternatif olmasından hoşlanmazlar.’’
(Şişli eski Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk)