Paylaş
İki yıl sonra patronum oldu.
1994 yılıydı...
Cumhuriyet’ten ayrıldıktan sonra Milliyet’ten gelen teklifi kabul etmemiştim. Hatta bir davette Altan Öymen’in yanında karşılaştığım zaman “Niye gelmiyorsun?” diye sitemli bir soru sormuştu.
Bu soru karşısında kendimi biraz da ‘sıkılmış’ saymıştım.
Aydın Doğan’ı uzun yıllar izledim.
1980 öncesinde ‘basın’ piyasasına girdiğinde iki gruptan etkilenmiştir; 1) Hürriyet: Haldun ve Erol Simavi; 2) Cumhuriyet: Nadir Nadi ve İlhan Selçuk’tan...
Yayın yönetmenliğinde de Abdi İpekçi vardır.
Bunun izleri hep görülmüştür; temelli, dengeli ve tarafsız gazetecilik ilkeleri…
Bir işadamı olarak ‘ticari’ kaygısı her zaman vardır; ama dikkat çeken şudur; Aydın Doğan’ın bugün ‘gazetecilik’ tarafı medya sektöründe‘patron’ diye bilinen isimlerin çok önündedir.
Zaten ‘duayen’liği çoktan tescillenmiştir.
Hem yazılı, hem de görsel basında ‘Gazetecilik Anayasası’na başka sahip çıkan patron var mıdır bugün?
Yayın ilkelerini, etik davranışı titizlikle gündemde tutan ve uygulatan onun ayrıcalığıdır. Şu soruyu kendi kendime sorarım:
“Aydın Bey’in en önemli tarafı nedir?”
Herkesin vereceği ortak yanıt ‘vicdanlı’ olmasıdır.
Anadolu insanı olarak sever ve sayar, gerektiğinde her türlü yardımı yapar. Herhangi bir kişi ya da siyaset ve kuruma karşı önyargılı olmamıştır.
Hele nefret ve kin içinde olduğunu hiç görmedik; her zaman güler yüzlüdür.
Çalışma azmi kadar üretkenliği de onu ‘medya’nın önderi konumuna oturtmuştur haklı olarak (35 yıl)
‘Sahici’ bir patrondur.
Benim ondan aldığım tek eleştiri –eleştiri sayılırsa- neydi diye soracak olursanız, “Sen benim tatlı belamsın!” lafıdır.
Belki de bunu o günlerde bir konu hakkında yazdığım bir yazıda yaptığım ‘ağır eleştiri’ karşısında hissiyatını böyle ‘nezaket’ sınırları içinde belirtmek istemiştir.
Ancak bence, bu sitemin içinde hem ‘sevgi ve güven’, hem de ‘daha fazla ileri gitmemelisin’e varan unsurlar sıralanabilir.
Ben bu sözü ‘ikramiyem’ olarak sayarım.
Aydın Bey’in kıymeti ilerde daha iyi anlaşılacaktır.
Ona yaşamında önce sabır, sonra sağlık diliyorum.
ANILAR GAZETESİ*
Gazetenin başyazısı ‘Türkiye darbelerden çok çekti’ başlığı ile Sema Doğan tarafından yazıldı. Vuslat Doğan Sabancı, ‘Hürriyet’in ilginç satış öyküsünü” anlattı. Sayfa sıralamasına göre Enis Berberoğlu, Ertuğrul Özkök, Selahattin Duman, Yılmaz Özdil, Ayşe Arman, Ahmet Hakan, Kanat Atkaya, Mehmet Ali Yalçındağ, İmre Barmanbek, Yalçın Balcı, Sedat Ergin, Mehmet Y.Yılmaz, Vahap Munyar, Yalçın Doğan, Taha Akyol, Fikret Ercan, Yalçın Bayer, Doğan Hızlan, Tufan Türenç, Fetih Çekirge, Aydın Doğan’la ilgili anılarını yazdılar. Bizim yazımız da bunlardan biri...
Doğan bizlere yönelik konuşurken, “Ben zaman oldu, patronluk yapamadım” (Milliyet dönemi) ve “Gazetecilikte benim için önemli olan yüksek tirajdan öte doğru, saygın, itibarlı, güvenilir olmaktır. Kurumlar büyüdükçe çalışanlar da büyür... Ben eleştiri yapmayın demiyorum; kimseye takıntı yapmayın, nefret dilini kullanmayın... Türkiye artık değişiyor. Değişimi anlamalıyız. Peşin hükümümlü ve kışkırtıcı olmamalıyız” sözleri de dikkat çekti.
-------
*Bu yazımız Aydın Doğan ve Hürriyet gazetesi birlikteliğinin 20 yıldönümü nedeniyle çıkarılan 12 sayfalık ‘iç gazete’de yer aldı.
Üniversite giriş sınavında hile ve kayırmacılığı önlemenin tek yolu var ama
Soruların yanıtları neden verilmez!
OKUR Tarık Konal’ın bu yazısını veliler dikkatle okumalıdır:
Bugün, yaşamsal önemdeki bir konuya değineceğim: Üniversiteye giriş sınavına.
Gencecik insanlar, önce geleceklerini büyük ölçüde etkileyecek “sınav”lara giriyorlar. Sınav sonrası ise kaygılı bir bekleyiş süreci başlıyor.
Sonuçlar açıklandığında ise büyük düş kırıklıkları yaşanıyor.
Kaygılar, düş kırıklıkları...
Sınav öncesi, soruların çalındığı ya da yandaşlara verildiği gibi kimi haberlerin hemen her sınav sonrasında yaşandığını da düşünürsek, gençlerin kaygıları yerindedir.
Oysa, kaygıların en büyüğü olan “hakkım yendi mi?” kaygısını önlemek, olanaklıdır.
Soruların yandaşlara aktarılmasının önlenmesi ayrı bir konu; ancak yapılmış bir sınavın değerlendirilmesinin doğru, hilesiz bir biçimde yapılmasının yöntemi, apaktır.
SAYISAL DA ‘ÇIKTI’ VERİYOR
Hesaplamada her tür hilenin, kayırımcılığın önlenmesi için, sınavdan çıkarken, o kişiye bir “çıktı” vermek gerek! Süper, sayısal gibi oyunlarda bile işaretlediği seçenekleri gösterir bir ‘çıktı’yı yurttaşına veren devlet, üniversiteye giriş sınavı gibi yaşamsal önemdeki sınavlarda, hangi sorunun yanıtında, hangi seçeneği işaretlediğini belirtir bir belgeyi, sınavdan çıkan yurttaşına vermekten neden kaçınıyor?
Neden kaçınmış bu güne dek?
Tüm öğrenci anne-babaları bir birlik oluşturmalı, devletten, çocuklarına sınavdan çıkarken, bir “sınav soruları imleme belgesi” verilmesini istemeliler.
Biliyor musunuz
- SOSYAL Demokrasi Derneği (İstanbul), Gürsel Tekin’in ‘Geçtiğimiz Yerel Seçimler ve Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’ konulu konferansı bugün 09.30-13.30’da Ortaköy Kültür Merkezi’nde; Özgür Siyaset Derneği’nin, Özlem Gürses, Erdal Aksünger, Dr. Mehmet Özkaya, Doç. Dr. Fuat Bayram, Mehveş Evin ve Mehmet Uygur’un katılacağını ‘Soma Faciası ve Siyasi Sorumluluk’ panelinin bugün 15.00’te İstanbul Dedeman Oteli’nde yapılacağını... EMBARQ Türkiye’nin ‘Tarihi Yarımada Yayalaştırma Projesi Mevcut Durum Analizi 2014’ raporu kapsamında önemli bir projeye imza atıldığını; bu çerçevede New York 108. Dönem Belediye Başkanı Michael Bloomberg, İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve EMBARQ Türkiye Direktörü Arzu Tekir ile YKB Canan Ediboğlu, Tarihi Yarımada’yı ziyaret ettiklerini...
SURİYE–IRAK-IŞİD
TÜRKİYE’nin Suriye politikasındaki yanlışlıkları ana başlıklarıyla açıklamak istiyorum:
- Suriye‘de Beşar Esad’a karşı Irak Şam İslam Devletine verilen destek Türkiye’nin IŞİD ile Irak’ta karşı karşıya gelmesi,
Bugün Irak kâğıt üstünde bir devlettir. Ve bölünmenin ilk işaretleri Saddam sonrası başladığını... Irak, El Maliki yönetimi çaresiz ve yaşanan olaylardan bunalmıştır Artık Irak, IŞİD ile bölünme engellenemez görülmektedir.
- Irak ordusu, bir milyonun üzerinde ama askeri disiplin ve manevi birlikten yoksundur. Ordunun kuruluşu, dini ve etnik orantılıdır. Sünni askerlerin Sünni isyancılara neden ateş açacaklar? Irak ordusu yardım almadan İŞID ile mücadele edemez.
- İlk kez radikal İslamcı bir örgüt, sınırlar aşırarak ilerleyip bölgeleri kontrolü altına aldı.
- ABD, Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra yaptıkları yanlışlarla bugünkü Irak’taki
gelişmelerde en büyük katkı payı sahibi... Zira askeri operasyonlar yapılan ülkelerde demokrasi alt yapısını yâda ülkenin güçlenmesini sağlamadığını gördüklerinden “Askeri müdahale kriz çözmeyecek”; bu nedenle Irak’a bir askeri müdahalenin değerlendirme aşamasında açıklaması geldi.
-ABD’nin Kürtlere destek vereceklerini açıkladılar.
TÜRKİYE ASKER GÖNDEREBİLİR
- Türkiye’nin Irak’taki Kürtlere destek olmak için asker göndermesi gündeme gelebilir. Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, Şiileri bertaraf edecekleri umuduyla bölgede teröre destek verdiler.
- Suudi Arabistan, Şii İran’ı düşman ve kendisini de Sünnilerin koruma kalkanı olarak gördü. Suudilerin, IŞİD tehlikesinin kendilerini de sarabileceğini unutmaması gerekir
- Askeri müdahaleden önce Bölgedeki güçler yani Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerin İŞID’e destek vermelerinin önü kesilmelidir. IŞİD tehlikesi ABD ve Avrupa için de bir tehdit oluşturmaktadır.
- IŞİD öncelikle Suriye ve Irak’ta yerini sağlamlaştırmaya çalışacak Ve terör saldırıları düzenlemeleri durumunda Batı ve dolayısıyla Avrupa’da tehdit altında olacak.
- Avrupa ülkeleri pasaportuna sahip olan çok sayıda IŞİD üyesinin, Suriye’de eğitim aldıktan sonra yeniden Avrupa’ya döndüklerine dair kanıtlar bulunduğuna dair açıklamaları hatırlayalım.
“Eninde sonunda IŞİD bertaraf edilecek ancak etkileri aylar ve yıllarca sürecek”.
Mesut DEĞER- CHP Diyarbakır eski Milletvekili
Gizlice sintine depolama tesisi kurmak eski yönetim izin vermiş!
Gökçeda’yı mahvedecekler
ACIMASIZCA Gökçeada’ya Sintine (zehirli kimyasallar içeren gemi atık suyu) depolama alanı yapılmasına onay veren ve belediyeyi de bu tesise ortak eden ‘eski’ belediye yönetimindeki şahıslara bir sorumuz var?
Eğer bu kararınız doğru idiyse neden Gökçeada halkından bir sır gibi sakladınız? Neden adalıların onayına sunmadınız?
Sizler de biliyorsunuz ki bu kararı hiç bir adalı kabul etmeyecektir. Bu cennet adanın üç beş kişinin kar hırsı için kurban edilmesine, denizimizin, çocuklarımızın, balıklarımızın zehirlenmesine izin vermeyecektir. Bu yüzden kapalı kapılar ardında peşkeş çektiniz ve imzalar attınız. Yazıklar olsun!
Şimdi Başkan Ünal Çetin bu kumpası durdurmaya çalışıyor. Atılmış imzaların geçerliliği sorgulanıyor, hukuki yollardan bu girişimin nasıl engellenebileceği araştırılıyor.
Sintine tesisini kimin yapmak istediğine, asıl amacın ne olduğuna, bu yolun nasıl açıldığına ve nasıl engellenebileceğine dair bir dizi yayın yapacağız.
Ancak, hepsinden önce, tüm adalıları seferber olmaya, alarma geçmeye ve Adamıza ve hayatlarımıza yönelen bu ciddi saldırıya karşı ayağa kalkmaya çağırıyoruz.
Altın madencileri gibi bunlar da bize yapacakları tesisin ne kadar güvenli olduğunu döne döne anlatacaklar. İşte bu yüzden şu haberi mutlaka okuyunuz. Daha geçen yıl, Bursa’da bu türden bir depolama tesisinde tank patladı ve deniz zifte ve zehire boyandı. Balıklar öldü, sahiller zift doldu.
Paylaş