İZMİR Ege Koop'un geleneksel eğitim ve kültür etkinlikleri çerçevesinde hafta sonu İzmir'de düzenlenen panellerde rejimle ilgili çok ilginç ve çarpıcı değerlendirmeler yapıldı.
Ege Üniversitesi Kültür Merkezi'nde yaklaşık 1500 kişinin altı saat süreyle soluksuz izlediği iki oturumda Yekta Güngör Özden, Prof. Türkan Saylan, Vural Savaş, Prof. Ülkü Bayındır, Prof. Toktamış Ateş ve Prof. Ergün Aybars, 'aydınlanma devrimi'ne karşı yönelik dinsel ve etnik saldırılarıin tehlike boyutlarını, tarihsel ve güncel örneklerle sıraladılar.
Konuşmacıların ortak paydası, cumhuriyete yönelik tehditlerin, yerel seçimlerden AKP'nin yeni bir başarısı halinde daha da artacağına özellikle dikkat çekildi. Bu tablonun Türkiye'nin AB'ye girmesine engel teşkil edeceğine yönelik değerlendirmeler yapılırken, hele dış politikada verilen ödünlerle Türkiye'nin ulusal yapısının nerelere varacağı da bir başka endişe kaynağı olarak gösterildi.
Bu konuşmaları keşke herkes dinleseydi; özellikle bir araya gelemeyen sol ve sosyal demokratlar da... Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan konuşmaları kitaplaştıracağına göre, okurlarsa siyasal ve ekonomik oyunlara karşı ortaya çıkan tehlikenin ne boyutlarda olduğunu daha iyi görebilirler.
BENİ İKİ MİSLİ YAKARLARDI
Eski ANAYASA Mahkemesi Başkanı ve CDP Genel Başkanı Yekta Güngör, ‘‘Devrimlere yönelen tehditler, türban, YÖK’’ konusunda ilgiyle izlenen konuşmasında Atatürk'ün çok dilli ve çok dinli bir ümmet toplumundan bir millet yarattığını söyledi. ‘‘Ancak’’ dedi ve şöyle devam etti:
‘‘Kötüye kullanılan bir demokrasi içinde Atatürk'ün kıymetini bilemedik. Yanlış din, hukuk ve siyaset anlayışı bizleri bugüne getirdi. Bu konuda hepimizin sorumluluğu vardır.’’
Bunun sonucunda da toplumun suskunluğa gömüldüğünü, herkesin üzerine düşen görevi yapmadığını, adam sendeciliğin egemen olduğunu anlattı. 1993'te Sivas'ta Madımak Oteli'ndeki toplantıya bir işi nedeniyle gidemediğini anlatırken ‘‘Eğer gitmiş olsaydım, beni de, hem de iki misli yakarlardı’’ dedi.
Laikliğin değerini bilmeyenlere, ‘‘Laiklik, din ve vicdan özgürlüğünün güvencesidir’’ diye seslenen Özden, ‘‘Bugün 100 yıl önce düşündüklerimizi tersine çeviriyoruz. Atatürk'ün 'Medeni olmak, adam olmaktır' sözünü kimse unutmasın’’ dedi.
Konuşması sık sık alkışlanan Özden, ‘‘Bütün partilerin bir araya gelip ilerici, demokrat ve Atatürkçü adaylar etrafında birleşmelidir’’ diye konuştu.
Özden'in CTP'si ile Prof. Mümtaz Soysal'ın BCP'sinin birleşeceği de bu arada duyuruldu.
Tamam biz varız peki neredesiniz
ÇYDD Genel Başkanı Prof. Türkan Saylan, ‘‘Devrimlere yönelen tehditleri sıralarken özetle şöyle konuştu:
‘‘Atatürk'e olan borcumuzu sadece kendini öne atmış olanları alkışlayarak ödeyemeyiz; 'iyi ki varsınız' sözü yetmez... Biz de diyoruz ki, 'ama siz de varsınız, siz niye elinizi taşın altına sokmuyorsunuz!' Umutsuzluğa kapılmadan ne yapabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.’’
Karşı devrimin 1980'de ilgisizlik, bilgisizlik ve lakaytlık yüzünden ortaya çıktığını anlatırken, ‘‘Ne yazık ki birlik ve beraberliğimizi ülke adına kullanamadık?’’ dedi.
Türkiye, aldatılan artist kızlara benzemeye başladı
Eski YARGITAY Başkanı Vural Savaş'ın konuşması özetle şöyleydi: ‘‘Laiklik modern toplumlarda devletin boynuna asılan bir ilandır. Bu kazanılmış hak saptırılamaz... Türbanlı kadınlarımız, erkek karşısında ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürülmeye başlanmıştır. Devletle kavga edilerek ulus devlet yapısı kırılmak istenmektedir. Türbanı savunanlar, Anayasa'ya karşı ihlal suçu işlemektedirler. Bu durumda Türkiye'yi aldatılan artist kızlara benzetiyorum. Hükümete soruyorum; başörtüyü çoğaltarak mı Avrupa'ya gireceksiniz? Böyle bir tutum bizi çağdaşlaşmaya taşıyamaz.’’
Türbanın sorumlusu YÖK
TÜRBAN sorununun YÖK ile birlikte üniversitelere girdiğini belirten Prof. Toktamış Ateş ‘‘YÖK'ten önce hiçbir üniversitede türban sorunu yoktu. Bunların hepsi YÖK'ün çağdaş olmayan yöneticileri tarafından üniversitelere sokuldu’’ dedi.
Prof. Ateş, AKP hükümetine hiçbir şekilde sempati ile bakılamayacağını da sözlerine ekledi.
Kolektif suç
ÖZDEN konuşması sırasında kendisinin tanık olduğu bir olayı şöyle anlattı:
İsmet İnönü'nün yanına Ankara'dan bir CHP'li milletvekili gitmiş...
‘‘Paşam, iktidar, din, iman diye insanları kandırıyor. Biz de biraz taviz versek’’ demiş.
İnönü kızmış:
‘‘Din, imanla oynamak ateşle oynamaktır. Bir verirsen 10 istenir, vermeyeyim ki onlar da birde kalsın.’’
Ama parti liderlerince verilen tavizlerle geldiğimiz nokta ortada. Buna rejime karşı 'kolektif suç' denmez mi?
Kurbağa haşlama politikası
DOKUZ Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. ErgunAybars, orta burjuva sınıfının Atatürkçülükten taviz vere vere, sonuçta 3 Kasım'da Meclis dışı kaldıklarını söyledi. Bugün 500 milletvekili ile Meclis'e gelen bir partinin 'şeriat istiyorum' derse gayrimeşru olacağını, bunun için de tüm kadrolara sızıp 'kurbağa haşlama' politikasına geçildiğini belirterek, ‘‘Ancak şu bilinmelidir; Atatürkçüler kurbağa değildir. Bardağın son damlasına kadar mücadele edeceklerdir’’ dedi.
Biliyor musunuz?
TBMM Başkanlık Divanı'nda, üyelerin kullandığı araçların masraflarının açıklanmaması yönünde karar alındığını, buna gerekçe olarak basının bu tür konuları büyüterek sansasyon haline getirdiğinin gösterildiğini...
Biliyor musunuz?
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Kıbrıs'ta denge bozulursa önümüze başka şeyler gelecektir. Ortadan kedi gibi kaçarsak, çok büyük bir moral çöküntüsüne uğrarız. Başkalarının gözünde de saygınlığımızı kaybederiz. İçten ve dıştan bir ulusun çözülmesi çok tehlikelidir.’’
(Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı Prof. Mümtaz Soysal)