‘GAYRİMÜSLİM’ dediğimiz bir vatandaşımız isyan ediyor; Tayyip Erdoğan’ın yaptıkları ile söyledikleri birbirlerini tutmuyor, diyor.
Arada sırada İstanbul Arnavutköy’deki Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal tesislerine gidiyormuş... Burada sadece öğle ve akşam yemekleri var veya çay-kahve içilebiliyormuş.
Tayyip Erdoğan’ınbelediye başkanı olduğu 1994’ten beri alkol verilmiyor bu yerlerde.
Bu gibi sosyal tesisler Florya, Üsküdar, İstinye ve Eminönü gibi birçok ilçe belediye sınırları içinde var.
‘Ramazan ayında öğle yemeği servisi kaldırılıyor; akşam da sadece iftar veriliyor, bir saat sonra kapatılıyor. Eskiden hiç olmazsa 22.00-23.00’e kadar açık kalırdı. Yani bizim oraya gitmemiz için ille de oruçlu mu olmamız gerekiyor?’ diyor.
Sonra da sorusunun yanıtını kendisi veriyor:
‘Başbakan Avrupa gidiyor; Türkiye’yi dışlamayın diğer. Her din mensubuna, hatta ateistlere saygı göstereceklerini söylüyor. Biz de ramazanda bize saygı gösterilmesini istiyor?’
Demek ki, her şey tek taraflı değil.
Suyumuz ısınıyor
KURBAĞAYI kaynar kazana atarsanız can havliyle bir anda sıçrar ve canını kurtarır.Ama kazanı yavaş yavaş ısıtırsanız o kurbağacık yavaşça haşlanır ve sonunda ölür. Bizim de kazandaki kurbağa misali milletçe suyumuz ısıtılıyor. Yalnız bizim farkımız, o kazanın altındaki ateşe kendini odun zannederek atan ve milletin yok olmasını destekleyen güruhun içimizde olması... Evet efendim, haberiniz olsun suyumuz ısınıyor.
Halil ÜLKER
AKP, Hayvan Hakları Yasası’nı işletmezse AB’ye gideceğim
‘HAYVANLARI Koruma Yasası’nın 1 Temmuz’da yürürlüğe girmesine rağmen hayvanseverlere ‘vurun abalıya’ der misali diyet ödettiriliyor. Ben Süsen Erkuş, 20 yıldır hayvanların korunmasına yönelik aktif mücadele ediyorum. Mücadelemiz, samimiyetsiz yerel yönetimler ve geçmişte olduğu gibi şimdi de yürürlükte olan yasayı işletmeyen devletimin ilgili kurumlarının (Av ve Yaban Hayatını Koruma Kontrol Müdürlüğü) hayvan düşmanlığına karşı...
Son 15 gün içinde Üsküdar, Esenyurt, Beylikdüzü, Davutpaşa, Şişli, Sarıyer, Bakırköy, Ataköy, Kadıköy ve Özgürlük Parkı’nda yüzlerce kedi-köpek öldürüldü. Bunun dışında da evlerinde hayvan besleyenlere birbiri ardına mahkeme açılıyor. Ramazan ayında herkes hayvan düşmanı oldu.
Bunun en son örneğini ben yaşadım. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 18. maddesine göre 10 yıldır oturduğum evimdeki iki kedi ve iki köpeğim yüzenden mahkemeye verildim.
Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle usulsüz uygulama olmaz. Hem AB’ye uyum yasaları çerçevesinde Hayvan Haklarını Koruma Yasası çıkaracaksın, hem de 3-5 kişinin kasıtlı başvurusuyla hayvanseverlere mahkeme açacaksın.
Eğer bu usulsüzlük böyle devam edecekse, yasa işletilmeyecekse bizlerin de cevabı AB Komiserliği’ne durumu bildirmek ve AİHM’ye dava açmak olacak.
Çünkü bu bir sevgi ve yaşam hakkına saygı mücadelesidir.’
Bize hayvan hakları için de mi bir ‘komiser’ lazım!
310x2
8 Ağustos gecesi Laila’ya gittim, 310 milyon TL’lık hesabı kredi kartımla ödedim. Kartın ilk hesap ekstresi geldiğinde adeta yıkıldım. İki kez slip çekilip 620 milyon alınmıştı. Birçok telefon açtıktan sonra Laila yetkililerine (Ayhan Bey’e) ulaştım; bana ‘Pardon hatalı çekmişiz, buyrun gelin bir gece misafirimiz olun telafi ederiz’ gibi saçma sapan bir laf etti. Bir daha gidip keriz yerine düşmek istemem tabii.. Bu durumu farketmemiş olduğumu düşünsenize... Eğlence sektöründe ‘marka’ olarak bildiğimiz Laila’nın ciddiyetsizlikten uzak bu davranışını kınarken, beni dolandırdıkları iddiasıyla haklarında dava açtığımı tüm mağdurlara duyururum.
Abdullah Savaşçıoğlu
Batıklar ve balıkadamlar
HÜRRİYET’te yer alan ‘Joule denizaltısı ilk kez görüntülendi’ haberini ilgi ve merakla okudum. Yakın geçmişte Avustralya denizaltısı AE-2’yi de bulan araştırmacı Selçuk Kolay’ın bu konudaki çalışmalarının gerçekten övgüye layık, benzersiz işler olduğunu düşünüyorum.
Ancak bu haber, uzun zamandır çeşitli kurumlara sorduğum; ama henüz doyurucu bir yanıt alamadığım bazı soruları hatırlattı bana...
Örneğin; Çanakkale Savaşları dönemine ait sualtı batıklarının sahibi kimdir? Yaklaşık 50 yıldır, hem soyulup hem tahrip edilen bu tarih ve kültür değerleri kimin ilgi ve sorumluluk alanı içindedir? Tekneler dolusu profesyonel veya amatör sualtı meraklısını gece-gündüz o batıklara daldıran ticari dalış merkezleri herhangi bir kurumdan izin alırlar mı? Sahil Muhafaza ya da ilgili merci, bu kişi ve kuruluşlara hangi kıstaslara göre izin vermektedir? Bu merciler, kafasına estiği her batığa dalıp, koleksiyoner olmadığı halde, çıkardıklarıyla evinde adeta bir müze oluşturan televizyoncuyu tanımakta mıdır? Çanakkale Savaşı tarihi ve sualtı meraklısı turistleri para karşılığı batıklara indiren, yörede herkesin tanıdığı bu ‘dive master’ kimdir? Yabancı TV kanallarının çekip yayınladığı (Discovery ve CNN Türk’te de yayınlanan) belgesellerde batıklardan çıkardığı patlayıcı maddeleri yakarak şov yapan bu ‘field guide’ kimden cesaret almaktadır?
Öte yandan, ‘Biz sadece dalar gezeriz, elimizi hiçbir şeye sürmeyiz, hocalarımız midye çıkarmamıza bile izin vermez’ diyen sualtı meraklıları, dalış okulları ve hocaları ile federasyonlar, yasadışı işler yapan bu tip ‘dive master’lar hakkında ne gibi yaptırım uygulamaktadır?
Yetkin İŞCEN İSTANBUL
O araç benim
MESAJ Panosu’nda yayınlanan yazıda 06 CU 220 plakalı aracın bir motosiklete çarpıp kaçtığı yazmaktadır. Tunalı Hilmi çevresinde meydana gelen bir trafik hadisesiyle ilgili olarak bahsi geçen 06 CU 220 p1akalı Land Rover’ın sahibiyim. Motosiklet sürücüsü, motosikletin ön tekerleğinin viraj esnasında aracın arka kısmına olası dokunmasını hissetmemiştir. Hadisenin trafiğin yoğun olduğu akşamüzeri olması, aracın hızla uzaklaştığına dair hipotezi mümkün kılmamaktadır. Buna rağmen, sürücünün sorumluluklarından ve trafik davranış kurallarına uyma zorunluluğundan kaçmasına yönelik olası bir teşebbüsü kesinlikle mevzu bahis olmaz. Burada sayın okurun ifadesiyle tamamen hemfikirim, yani trafik davranış kuralları, herhangi bir vatandaşın olduğu gibi diplomatik plakaya sahip olan kimseleri de kesinkes bağlamaktadır. Hadisenin reel oluşumu ile ilgili olarak her türlü ilave bilgiyi sağlamaya hazır olduğumu belirtirim.
Gianni PICCATO- Elçi Müsteşar, İtalya Büyü kelçiliği ANKARA
MESAJ PANOSU
BALTALİMANI Kemik Hastalıkları Hastanesi’nde kendisine ‘Sağ Enfekte Tibia Peodoartrozu’ tanısı konulan Gerede’den Şerafettin Eren, erkek enfekte vakalar içinde 5. sırada olup Kasım 2004’de tedavi için çağrılması planlanmıştır. Prof.Erman