Paylaş
OKUR HATTI
TÜRKİYE, Irak devleti ile 1.400.000 tonluk fuel-oil ithalatı için anlaşma yapmış... Yakında bu petrol ülkemize gelmeye başlayacak. Yurtiçinden 400'e yakın firma, ithalat izni için Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'ne müracaat etmiş.
Aldığım duyumlara göre, Türkiye'nin batısında kurulu 12 firmaya ithal müsaadesi verilmiş.
Nasıl mı verilmiş?
Çünkü, ortada güzel bir rant çarkı var.
Devlet organı ile bu firmaların dişleri birbirine bağlı mı?
Milyonlarca dolar yine yalnızca birkaç kişinin cebine girmeyecek mi?
Güneydoğu'nun kalkınması için kaynak bulmakta zorluk çeken hükümetimiz için bir önerim var:
Bu petrolün tümünün ithalatı benim firmama devredilsin, tek fiyattan pazarlayacağım. Fuel-oil'in gelirinin % 15'i dışındaki -%15'inin yarısı da Mehmetçik Vakfı, Eğitim Vakfı'na- bütün gelirleri ile Hakkari, Şırnak, Batman ve Diyarbakır illerine, hisselerinin % 40'ı o ilin özel idaresine -Valilik emrine-, geri kalan % 60 hissesi çalışanlarına hibe edilmek üzere, işsizliğin hızla tırmandığı bu illerimize üretim ve istihdama yönelik adam akıllı birer fabrika kurmak isterdim.
Sayın Enerji Bakanımıza bu durumu bildirdim, Allah'ın selamını bile göndermedi.
Beyler, oturup bir kere değil bin kere düşünelim.
Geleceğin parlayacak yıldızı olacak bu güzel vatanımız için geçmişten ders alarak ne gerekiyorsa yapmanın artık vakti gelmiştir.
Bazı ileri gelenler yolsuzluğun, irtica ve bölücülük kadar tehlikeli olduğunu beyan ediyorsa bundan sonra lütfen rant çarklarına yağ sürmeyelim, seyretmeyelim...
Alaettin UZUNBOYLU-BATMAN
Sadece Atatürk
ATATÜRK en büyük Türk'tür. Atatürk adı başka hiçkimseye verilemez. Atatürk isminin başına büyük, ulu önder gibi sıfatların eklenmesine hiç gerek yoktur ve bunların eklenmesi bu değere hiçbir ilave katkı getirmez. Büyük İskender, büyük İskender; Büyük Frederik büyük Frederik'tir.
Ama Atatürk, Atatürk'tür. Atatürk ismi zaten en üstün değer ve sıfatları kapsamaktadır.
Bu bir Osmanlı ve Şark alışkanlığıdır. Sanki bunu kullanmaz isek değerini tam vurgulamıyor, yeterince saygılı ifade kullanılmıyor zehabı yanlıştır.
Onu en iyi bilen rahmetli İsmet İnönü'nün hiçbir konuşmasında Atatürk'e ilave bir sıfat kullandığını duymadım. Tek ve yalın, yalnızca Atatürk...
Prof. Emin A. NİRON-ANKARA
Unutmayın
SEVGİLİ liderlerimiz ve vekillerimiz... Bir sonraki genel seçimlere ne kadar zaman kaldı ki?
Adam gibi bir yeni ‘‘Seçim Yasası’’ ve ‘‘Siyasi Partiler Kanunu’’ lafını hiçbiriniz ağzınıza almıyorsunuz.
Her geçen gün, gelişmiş ülkelere kıyasla geriye gittiğimizi gördükçe, müdahale edememenin çaresizliği içinde, en çok canım kızım Yasemin ve canım oğlum Emre için üzülüyorum. Onlara, vatandaşı oldukları ülkede, medeni bir gelecek bırakamamanın utancını şimdiden içimde taşıyorum.
Lütfü KARABACAK-BURSA
TELEONCULAR'a... Bir süreden beri futbol karşılaşmalarında atılan golleri izlerken, Türk halkının anlama özürlü olduğunu mu düşünüyorsunuz? İki veya üç kez tamam ama dakikalarca tekrarlardan bıkıyoruz. Lütfen bize saygı gösterin.
SSK, çift emeklilere savaş açtı
BAZI okurlarımızın, yurtdışında çalışırken sosyal yardım yardım alıp, Türkiye'ye kesin dönüş yapmadığı halde usulsüz beyanlarda bulunarak aylık alanların bize yansıyan sorunları üzerinde ortaya çıkan şikayetlerini Çalışma Bakanlığı'ndan bir uzmanla konuşuyoruz.
- SSK, bazı kişilere ödediği aylıkları geri istiyormuş, Almanya'dan maaş ve sosyal yardım aldıkları için...
- Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye'den de emekli olabilmeleri 3201 sayılı yasayla düzenleniyor. Bu yasaya göre, emekliliğe hak kazanabilmenin koşulu; Türkiye'ye kesin dönüş yapmış olmak, çalışmamak ve yurtdışından sosyal yardım veya işsizlik yardımı almamaktır. Başlangıçta biz, vatandaşlarımızın beyanlarını esas alarak doğru kabul ediyoruz. Ancak bir de uyarı yaparak, Almanya'da çalışmadıkları ve sosyal yardım almadıklarına ilişkin kendilerinden bir taahhütname alıyoruz.
- Burada vatandaşlar yanlış beyan mı veriyorlar demek istiyorsunuz?
- Evet... Sosyal güvenlik sözleşmeleri uyarınca yapılan yazışmalar sonucunda zamanla bazı taahhütnamelerin doğru olmadığı anlaşılıyor. Bu durumda kanuna aykırı davrananların aylıkları kesilmekte ve Amme Alacakları Kanunu gereğince kurumu zarara uğratmaktan faiziyle birlikte, yapılan ödemeler geriye doğru tahsil edilmektedir. Okuyucunuzun size yazdığı konu bu usulsüzlüğe bir örnektir. Ayrıca Yargıtay'ın işsizlik, hastalık ve sosyal yardım alanların Türkiye'ye kesin dönüş yapmadığının anlaşılması halinde aylıklarının kesilmesi yönünde bir kararı da bulunmaktadır.
- Peki, vatandaşın borçlanmak için döviz cinsinden ödediği para ne oluyor?
- Sosyal güvenlik kurumlarının hesaplarında döviz tevdiat hesapları olmadığından, günde 2 dolar karşılığı TL cinsinden borçlanma yapılıyor. Bu durumda kurum hesaplarına TL girdiğinden, hakkında işlem yapılan gayrimeşru aylık sahiplerine de TL olarak faizsiz geri ödeme yapılmaktadır.
- Bu haksızlık değil mi?
- Devleti dolandıran adama neden faiz ödensin. Maalesef, bazı vatandaşlarımız hak etmediği ve yasaların kapsamadığı bir hakkı kullanmaya kalkışıyorlar. Bu sonuç bilerek yanlış yapmanın bedelidir. Dileriz, bundan sonra bu tür yollara başvurulmaz ve üzücü sonuçlarla karşılaşmayız.
- Bu yasanın anlamı ve hedefi nedir?
- Bir dönem, vatandaşların dövizini Türkiye'ye çekmek için başlatıldı. Bugün için geçerliliğini kaybetti. Şöyle ki; ilkinde yanlış beyanda bulunanlar... En önemlisi de, 3201 sayılı yasa, REFAHYOL döneminin sendikacı kökenli bakanı Necati Çelik tarafından kapsamı geniştilerek, kurum aleyhine popülist bir yapıya dönüştürüldü. Bugün çıkan Sosyal Güvenlik Reformu ile çelişkili olan bu yasaya göre, emeklilik işlemi dört yıl sonra, aktüeryal dengeyi bozarak kurum aleyhine işlemeye başlıyor. Sonuç olarak hem kurum, hem vatandaş açısından geçerliliğini kaybetmiştir. Ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Türkiye'de bugüne kadar 3021 sayılı yasaya göre borçlanma yoluna gidenlerin sayısı 100 bin kadarken, bunun 10 bininin yanlış beyanda bulunduğu ve tespit edildikçe aylıklarının kesildiği, yapılan ödemelerin faiziyle geri alındığı öğrenildi.
Paylaş