Paylaş
- Hizbulluhçılar, ‘Peygamber Sevdalıları Platformu’ olarak Zeytinburnu’nda ‘Kutlu Doğum Haftası’nda 500 bin kişi topladılar. Aslında, Mustazaf-Der adı altında legal olarak örgütlenen grup, önümüzdeki günlerde ‘Kürdistan-i İslam-i Parti’ adı altında partileşecek.
- İstanbul’un Fethi’nin yıldönümünde Anadolu Gençlik Derneği (AGD), Ayasofya önünde namaz kıldı, daha sonra İnönü Stadyumu’nda Fethi Şöleni yaptı.
- Bunların sonuncusu ‘Mavi Marmara’ şehitlerinin 2. yıldönümü için İnsan Hakları ve Hürriyetleri Vakfı’nın (İHH) önceki gün Taksim’de 19.00’da başlayan etkinliğiydi. ‘Mavi Marmara onurumuzdur’, ‘Mescidi Aksa onurumuzdur’,‘Suriye’de insanlık ölüyor, dünya nerede?’, “Kahrolsun işgalci İsrail’ ‘Mescidi Aksa’nın kurtuluşu, Şam’dan geçer’ şeklinde taşınan pankartlar ayrıca Arapça, İngilizce ve İbranice de yazılmıştı.
Hollanda, ABD, İsveç, İrlanda, Yunanistan, Ürdün, Suriye ve Körfez ülkeleri dışında ilk defa S. Arabistan’dan da aktivistler gelmişti. İHH Başkanı Av. Bülent Yıldırım, Türkiye’de İsrail Genelkurmay Başkanı ile operasyon timi hakkında dava açılmasından başka, ‘vicdan sahibi’ Yahudilerin kendilerine gönderdikleri istihbarat bilgileri ve fotoğrafları da sunarak yeni bir dava açacaklarını bildirdi.
Bu arada İHH tarafından özel olarak yaptırılan helyum gazlı yüzlerce ‘Özgürlük Fenerleri’ Taksim semalarını aydınlatması ilginç bir görüntü oluşturdu.
TRT Arapça kanalından başka Kudüs TV, El-Arabia, Mısır resmi devlet televizyonu ve yeni kurulan Arap kanalı El Hurriye TV ile birlikte ulusal kanallar da canlı yayınladılar etkinliği...
Saat 20.00’de Taksim’den başlayarak yürüyüşte ‘Kahrolsun İsrail, kahrolsun Esed, kahrolsun Rusya ve Çin’ sloganları dikkat çekerken, Taksim’den Tünel’e giden İstiklal Caddesi’nde sürekli tekbir, salavat getirildi. Yürüyüş sırasında İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Yunan, Belçika, Norveç ve Rusya Başkonsolosluğu önünde, bu ülkeler aleyhine sloganlar atıldı ve giriş kapılarına ‘Özgür Suriye Devleti’nin bayrakları asıldı. Ve en önemlisi akşam namazı vakti geldiğinde, yüzlerce katılımcı daha önce yanlarında getirdikleri bezleri İstiklal Caddesi’ne sererek cemaat halinde akşam namazı kıldılar.
Bu Beyoğlu’nda ilk kez bir toplu namaz eylemiydi!
‘Rüşvet camisi’
“ÜLKEMİZDE yaklaşık 85.000 cami vardır. Her 900 kişiye bir cami düşüyor. Camiye ihtiyaç duyulmadığı bir ortamda sanki cami yokluğu çekiliyormuş gibi cami yapımını teşvik eder gözükmek riyakârlıktır. Kaldı ki İslam’a göre sadece camiler değil, yeryüzü ibadet yeridir.
Siteler, rezidanslar ve bazı tesisleri yapanların cami yapmak durumunda kaldığında ‘zoraki cami’ veya ‘rüşvet camisi’ yapılmaktansa, teşvik camisi olması daha ehvenişer gözükebilir. Şirketlerin yaptıracağı cami harcamasını vergiden düşmesi doğaldır. Fakat hayır yapmak, sevap işlemek niyetiyle cami yapan şahıslar asla vergiden düşürme amacı gütmezler. Camiye ve Kuran kursuna harcanan meblağın vergiden düşüldüğünde yapılan hayrın Allah rızası için mi verildiği, vergiden muaflık için mi verildiği tartışılacaktır. En makbul sadaka Hz. Muhammed’in buyurduğu gibi ‘sağ elin verdiğini sol elin görmediği’ sadakadır.
‘Ne kadar paran varsa, o kadar imanın var’ anlayışına doğru gidiliyor. İktidarın esas amacı camilere ve Kuran kurslarına yardım değil, din örtülü hileli bir kapı açarak zenginleri korumaya yöneliktir. Hiçbir İslam ülkesinde Türkiye’de devletin dine ayırdığı bütçe kadar büyük bir bütçe yoktur. Şeriatla yönetilen İslam ülkelerinde dahi Diyanet bütçesinin onda biri din işlerine ayrılmıyor. Buna rağmen Türkiye’deki bidat ve hurafeler, dinin siyasallaşması gibi yozlaşma, bozulma hiçbir İslam ülkesinde yoktur. Çünkü din siyasetin vesayetinde yürütülüyor. İktidar Diyaneti toplum mühendisliğinde taşeron olarak görüyor.” (Bunları anlatan CHP İstanbul Milletvekili -emekli müftü- İhsan Özkes’tir. Bu konuşmanın tümü Meclis zabıtlarından bulunup herkesçe okunmalıdır.)
Mimar Sinan’ın aklına gelmedi mi
OSMANLI İmparatorluğu 650 yıl Çamlıca Tepesi’ne baktı ama aklına cami yapmak gelmedi! Hem de Mimar Sinan’a camiler yaptırılırken, bir medeniyet inşa edilirken... Çünkü koca Mimar Sinan “Ben köprü, cami, medrese, külliye yapmıyorum, ben bir şehir inşa ediyorum” demiştir. İstanbul’un merkezini rant için talan edeceksin, gökdelenleri dikeceksin, sonra gösteriş merakını Çamlıca’yı yok ederek tatmin edeceksin. Buna da muhafazakarlık diyeceksin. Pardon, neyi muhafaza ediyordunuz? N.S.
Damardan asıl darbe Ecevit’e yapılandır
ECEVİT’in Koruma Müdürü Recai Birgün, Başkent Üniversitesi Hastanesi’nden Prof. Dr. Nur Altınörs, dönemin tanıklarından DSP Saymanı Mecit Şekercioğlu, DSP eski İstanbul Milletvekili ve Bakan Ahmet Tan ve Ecevit’i ‘gizlice’ tedavi edip ayağa kaldıran Dr. Mücahit Pehlivan, A Haber’de önceki gece Sevilay Yükselir’in ‘%100 Siyaset’ programında, Ecevit hükümetinin ‘yıkılması’ ile ilgili çarpıcı konuşmalar yaptılar.
Ecevit’in 56. hükümetinin Turizm Bakanı ve Cumhuriyet yazarı Ahmet Tan, Ecevit hükümetinin hem içerden hem dışardan yapılan bir darbe ile nasıl devre dışı bırakıldığını anlatırken, “Meclis’te, Nimet Baş (Çubukcu) başkanlığında ‘Darbeleri Araştırma Komisyonu’ var; sağlık raporundan öte hangi güçler tarafından devrilmiştir? İstifalar nasıl yaptırılmıştır, önemli olan budur” dedi. Tan’ın programda konuyla ilgili konuşması şöyle:
“Ecevit hükümetinin ve Ecevit’in partisinin bölünmesi damardan bir darbedir. Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidar bu şekilde ortadan yarılır gibi ayrılmamıştır. Bunun siyasi olarak nedenleri ne? Bunun aktif pasif aktörleri var. Altyapısını hazırlayan bir medya dönemi var. Asıl yargı sürecine tabi tutulması gereken budur. Bunun için de siyasi yapı ve ortam da son derece müsaittir. Bunun araştırılması lazım. Hazır Meclis’te böyle bir komisyon görev yapıyorken, bu görevin içerisine 57. Hükümet’in ve DSP’nin çökertilmesi ile ilgili sürecin de dahil edilmesi gerekir.”
Biliyor musunuz
ÇANAKKALE’nin Çan ilçesinde Etili pazaryerinde yarın saat 14.00’te ‘Siyanürcü şirket memleketi terk et’ mitingi yapılacağını... DOĞADER’in, Bursa Valisi Şahabettin Harput’a “Başköy’deki mermer ocağının ticari çıkarları, yüzyıllardır temiz akan içme suyu ve bu suyla yaşamını sürdüren köylülerden daha mı değerlidir?” diye sorduğunu... CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın “Askeri Liseler ve Bando Astsubay Hazırlama Okulu Sınavı’nın (ALS) soru ve cevap anahtarının, sınavdan sonra aynı gün içinde açıklanmamasının nedeni nedir?” diye sorduğunu...
Paylaş