Paylaş
BAYRAMIN 1. günü saat 13.00 sıralarında Ankara-Bolu yönünde otobanda Bolu/Batı çıkışında yol kesilmişti ve tüm araçlar batı çıkışından otobanı terk etmeye zorlanıyordu. Abant çıkışına kadar olan yol kesiminde bir problem olacağını düşündüm ve çok garipsemedim. Bolu/Batı çıkışında iki gişe çalışıyordu ve kuyruk vardı. Sıram geldiğinde 750 bin lira ödedim. Görevli oralı olmayınca fiş istediğimi belirttim. ‘‘Cihaz bozuk, veremiyoruz’’ dedi. O anda soygunun farkına vardım. Yol kesilmiş, tüm araçlar bu gişelere yönlendirilmişti ve hiçbir araca fiş verilmiyordu.
Toplanan paraların devlete -Karayollarına- aktarılması ya da cebe atılması arasındaki tercih hakkı bir görevlinin vicdanına nasıl bırakılabilir?
Kaynaşlı gişelerinde durumu bir yetkiliye bildirebilmek için 45 dakika harcadım ve hiçbir kimse bulamadım. Fakat buradan, Bolu/Batı çıkışı ile Abant çıkışı arasında yolu kapatmaya neden olacak hiçbir sorun olmadığını da öğrendim. (Oradaki yetkili bulma çabalarıma o günkü jandarma komutanı ve jandarmalar da şahittir.)
Durumu, irili ufaklı her türlü hırsızlar tarafından sürekli soyulan zavallı ülkemizin ve istikbalimizin yüzü suyu hürmetine arz ediyorum.
Ahmet KAVUS-ANKARA
Deve görüntülemek bile 2 milyon oldu
DÜNKÜ köşenizde ‘‘Bu kadar mı medeni olunur’’ başlıklı yazıyı okuyunca kendi kendime sordum: ‘‘Acaba biz medeniyetin neresindeyiz?’’
Kısa bir anımı anlatmak istiyorum. Geçenlerde annem, babam, eşim ve ben hafta sonu tatilimizi değerlendirmek için Hacıbektaş'a gittik. Buraya kadar gelmişken Ürgüp ve Göreme'yi görmeden olmazdı ve Göreme'ye gittik. Ta dünyanın öbür ucundan bu güzellikleri görmeye geliyorlar, biz neden görmeyelim ki?
Açık hava müzesine giriş ücretinin 2 milyon lira olduğunu öğrenince dumura uğradım. 4 kişi 8 milyon lira eder. Bununla bitmiyor; içeri girdiğimizde dünya harikası kiliseleri görmek istedik. Onlar için de ayrıca kişi başı 5 milyon lira ödeme yapmamız gerektiğini söylediler. Yani 20 milyon lira daha vermemiz gerekiyormuş. Etti mi size 28 milyon. Bu tarifeleri belirleyenlerin sanırım memur maaşından haberleri yok.
Çıkışta eşim oradaki develeri kameraya alıyordu. Bir de baktık, devenin sahibi bizden para istiyor. Ne parası? Kamera çekim ücreti 2 milyon imiş. Devenin sahibiyle tartışırken durumu yanımızdan geçen jandarmaya ilettik. Onlar bize sadece güldüler.
Evet hep beraber güldük...
Uğruna şehit olduğumuz, vergi verdiğimiz, askerlik yaptığımız ülkemizde kendi kültür mirasımızı göremiyoruz. Soyuluyoruz.
Acaba biz medeniyetin neresindeyiz?
Erdoğan KARAKUŞ-ANKARA
Cumhuriyeti kuranlara saygı
İNÖNÜ'ye rağmen ‘İsmet İnönü’ adı verilmesi, önce İnönü'ye saygısızlıktır. Çünkü İnönü oraya ‘Esenboğa’ adını veren heyet ve anlayışın ikinci kişisidir. Şimdi, İnönü'yü, M.Kemal'i aştınız da mı o kararı değiştiriyorsunuz? O heyet ‘ulusçu’ bir heyetti. Tarihi Áli Osman'dan oluşmuş sayan hanedan yardakçısı, tarihçilik peşinde değildir. Timur onlar için saygındı ve tarihlerin bir parçasıydı.
600 yıl boyunca unutturulanı hatırlatmışlardı. Bugün, Esenboğa'yı hatırlatan bu adlandırma, geçmişten daha anlamlı ve gerekli durmaktadır.
Osmanlı'yı kıskandırırcasına, tarihimizi son yetmiş yıla hapsetmek isteyenler İsmet İnönü adını koysun. Ama bilsinler ki sıkıntı, İnönü'den sonra İnönü'ye layık bir eser dikememeleridir.
- Üçüncü binyılı, henüz ikinci binyıl bitmeden bir yıl erken kutlayan,
- Dekanların, birbirlerinin kafalarında okey ıstakası kırdığı,
- Profesörlerin, bar kadınlarının bacak arasında maişet aradığı,
- Ekonomik ve siyasi kararların batı memurlarınca başbakanların eline tutuşturulup, ‘‘perşembeye kadar bunu basına açıkla’’ dediği ve açıklattığı bir Türkiye'de, kimseden cumhuriyeti kuranlara saygı da beklemiyoruz doğrusu.
Adnan ATABERK-İZMİR
‘Gecelik’ parası
GEÇEN ay eşimi doğum yapmak üzere Samsun Doğumevi'ne götürdüm. Doğumu başlamıştı. Ama hastaneye yatmadan önce bize 5 milyon liraya gecelik satmak için uğraştılar. Hastanenin malıymış ve her yatanın bunu alması gerekiyormuş. Ben dar gelirli bir vatandaşım, yeşil kartım var.
Kendi geceliğimiz var, dedim, almak istemedim. Ama Başhekim Alaattin Balcı mecbur tutuyor, almak zorundasın, deyip sattılar.
Sonra baktım ki bütün hastalara aynı gecelikten mecburen satılıyor.
Ben devletin hastanesinde niye 5 milyona gecelik alayım. 5 milyon çocuğumun yemek parası. Boşa verdiğimiz gecelik parası kimlerin cebine giriyor, öğrenmek istiyorum.
Rasim AYDIN SAMSUN
Uçurumu görün
BAYINDIRLIK Bakanlığı'na bağlı işyerlerinde işçilerin, kendilerinden fazla maaş aldıklarından yakınan mühendislere yanıttır:
Sanat sınıfı sürveyan işçiler, iş akitleri gereği olduklarından yazın güneşin altında, kışın soğukta şantiyelerde 8 saat çalışır (İmalatın başında fen ve sanat kaidelerine uygun olarak yapılmasını sağlamak için). Mühendisler şantiyede en fazla bir saat kalır ve giderler. Bayındırlık il müdürlüklerinde proje çizmezler; projeleri müteahhit firmalar çizer, daireye tasdik için sunarlar. Mühendislerin yaptıkları iş, şantiyedeki imalatın metraj ve miktarlarını tespit etmek için altlarına imza atmaktır. Bu işleri sürveyan ve teknisyenler rahatlıkla yapabilirler. Mühendisler hasta olduklarında üniversite hastaneleri dahil tüm devlet hastanelerinde tedavi olurlar. Emekli olduklarında aynı maaşı alırlar; maaşları düşmez. Buna rağmen büyük kısmı 10-15 sene neden fazla çalışmayı tercih ederler? Kamuoyunun dikkatine; uçurumu görün.
Orhan ERYILDIZ-Emekli işçi ve sendikacı-İSTANBUL
MESAJ
BİZLER 1 Ekim 2000 tarihinde yapılan Devlet İşçilik Sınavı'na girdik ve kazandık. O günden beri sınav sonuçlarıyla ilgili herhangi bir bilgi alamadık. Türkiye çapında 505 bin kişinin sınava girdiğini biliyoruz, ancak kaç kişinin kazandığı, işe alımların ne zaman yapılacağı konusunda bilgi verecek yetkili bir makam arıyoruz.
Mustafa SABUNCU HATAY
KÖŞENİZDE, Frankfurt'tan Asuman Gündüz, Türkiye'ye normal olarak gönderdiği mektupların ulaşmadığından yakınıyordu. Ben de buna tamamen katılıyorum. İki ay önce bir banka cüzdanımı postaladım. Ama hálá yerine ulaşmadı. Paramı çekerler diye korku içindeyim. İlgililerin bu soruna acil çözüm bulmaları gerekiyor.
Hanife GÖK FRANKFURT
Paylaş