Paylaş
Öksüz, Telekom'un özelleştirilme bedeli konusunda direniyor
TÜRKİYE'nin üçüncü uydusu Türksat 2A'nın uzaya fırlatılışını izlemek için Güney Amerika'daki Fransız Guyanası yolundayız. Başkent Cayenne'ye akşam üzeri vardık. Yüzölçümü 86 bin kilometre kare olan ülkenin başkentinin nüfusu 117 bin. Fransız Guyanası'nın komşuları Brezilya ve Surinam. Kuzeyinde uçsuz bucaksız Atlas Okyanusu bulunan ülkenin nüfusunun % 87'si Katolik. Fransız Guyanası 1500 yıllarında İspanyollar tarafından keşfedilmiş. Sırasıyla Hollanda, İngiltere ve Portekiz yönetimlerinden sonra 1817'de Fransız sömürüsü haline gelmiş. Bu sömürge devlet Fransız Meclisi'nde iki üye ile temsil ediliyor.
Uzaya fırlatılışı bir gün ertelenen Avrupa'nın en büyük ve modern uydusu Türksat 2A, Koura Hava Üssü'nden Ariane Füzesi ile bu akşam fırlatılarak uzaydaki yörüngesine oturtulacak. Türksat 2A ile Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar her türlü dijital analok ve TV yayını yüksek teknoloji ile yapılabilecek. Türksat 2A, Türk Telekom ile Fransız Alcatel şirketlerinin ortak yapımı. Türk Telekom uydu üzerinde % 75 hisseye sahip. Alcatel'in de % 25 hissesi bulunuyor. Orta Asya ve Kafkaslar'ı dünyaya bağlayacak olan Türksat 2A hazineden yardım almadan Monaco'daki Eurasisat şirketine yaptırılmış ve 300 milyon dolara mal olmuş.
Ulaştırma Bakanı Öksüz'e göre yeni uydu, yeni yüzyıla damgasını vuracak şekilde süper donanıma sahip özellikler taşıyor.
Sivil ve askeri amaçlı kullanılacak olan Türksat 2A, uzaydaki üçüncü uydumuz olacak. Halen uzayda Türksat 1B ile Türksat 1C görev yapıyor. Daha önce uzaya gönderilen Türksat 1A teknik bir arıza nedeniyle düşmüştü.
İki bakan, iki milletvekili, Posta Telgraf genel müdürleri, Ankara'dan bazı bürokratlar, Fransız Alcatel yetkilileri ile 30'a yakın gazetecinin katıldığı Fransız Guyanası gezisi boyunca Bakan Öksüz, Türk Telekom'un özelleştirilmesi konusunda kendini hakkında çıkan yazılara tepki gösterdi.
Bakan Öksüz, ‘‘ Herkes biliyor bu ihaleyi geciktiren değil satışa hazırlayan bakan benim. Niye ben suçlanıyorum. Yani Telekom ile ilgili özelleştirme kanununu çıkaran benim. Adam gibi özelleştirme yapalım diyen de benim’’ diyor.
UYDURUK KOMPLOLAR
Öksüz ile konuşuyoruz:
- Özelleştirmeye karşı olduğunuz iddialarını atan kişilere bunlar ahlaksızdır, şerefsizdir diyorsunuz.
- Neden demeyeyim. Bana sen çekil biz özelleştirelim diyorlar. Kıytırık, şişirme komplolar, uyduruk sansasyonlar bana vız gelir. Karnım tok. Önümde benim çıkardığım yasa var, yoluma devam ediyorum, millet benim neyin mücadelesini yaptığımı biliyor.
- Siz tepki gösterirken; 'onlar, bunlar' ifadesini kullanıyorsunuz. Kimi kastediyorsunuz?
- Ben ve karşımdakileri.
- Peki telekom özelleştirmesi bu tartışmalardan sonra nereye gidiyor?
- Adamlar kararlı, gidiyorlar bakalım göreceğiz
Bakan daha önce komuoyuna yansıyan ihale bedelinin 10 milyar dolar olduğu yönündeki tartışmaların da altını özellikle çiziyor ve diyor ki:
‘‘Telekom'un doğru kıymeti bugüne kadar hiç yapılmadı. Kamuoyunda söylenen atmasyon bir rakam, bunu herkes biliyor. 10 milyar dolar para mı efendim. Eskiden çok yüksekmiş de şimdi düşmüş. Ben mi düşürdüm. 6 yıldır neredeydiler. Bu özelleştirmeyi şimdiye kadar yapmayanlar bunun fiyatını düşürenlerdir. Ben Telekom'un gerçek fiyatından satılmasını ve stratejik ortağımı tanımak istiyorum. Bu mücadelemde de yılmam.’’
Eğer özelleştirme gerçekleşirse uzaydaki üç uydumuzun da bu özelleştirme kapsamına dahil olup olmayacağı belirsizliğini korurken, Bakan Öksüz eğer bu tartışmalardan yenik düşürse istifa eder mi sorusu da kafaları kurcalıyor. Bu sorunun yanıtı ilerleyen günlerde belli olacak. Öksüz, bu konuda ‘‘Niye istifa edeyim. İstifam için bir neden yok’’ diyor ve yürüttüğü işlerde bir eğrilik ve kusur aranmamasını istiyor.
Cayanne'de hava 28 derece. Pardösülerimizi bavullarımıza koyduk, tişörtlerimizi giydik. Bir gün önceden fırtına tehlikesinden söz ediliyordu.
Biz Türksat 2A'yı kazasız belasız uzayda görmek istiyoruz.
Haydi hayırlısı.
Ünlü'ye soruları Mutlu yanıtladı
‘‘SPORUMUZUN başıbozukluğu’’ (6.12.2000) başlıklı yazıda okurumuz Sebatay Acar spor camiası ile ilgili genel bir eleştiri yapmıştı. Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün bu yazıdan üzüntü duyduğunu öğrendik. Onun yerine Gençlik ve Spor Genel Müdürü Kemal Mutlu bir açıklama yaptı. Bizce, bu açıklama eleştirinin içeriğine uygun olmayıp bir makale havasında. Neyse... Mutlu, iddia edildiğinin aksine 38 federasyon başkanlığı seçimlerinin, Bakan Ünlü'nün talimatı uyarınca tam bir tarafsızlık içerisinde gerçekleştirildiğini belirterek, ‘‘Genel Müdürlüğümüz hiçbir adayla ilgili destek çalışması yapmamıştır. Hiçbir başkanı da 'değiştirmek' gayreti içinde olmamıştır. Eğer böyle bir politika izlenseydi seçim yapılmaz atama yoluna gidilirdi. Federasyon başkanlığı fahri bir görevdir. Kendilerine sadece resmi görevli oldukları seyahatler için harcırah ve yol gideri ödenmektedir. Federasyon çalışanları devlet memurudur. Federasyon çalışmaları her yıl denetlenmektedir. Dolayısıyla başkanın rant sağlaması mümkün değildir’’ diyor.
Daha etkin, verimli görev yapılabilmesini teminen yapılan değişiklikler dışında siyasi görüşüne bakılarak hiçbir memurun tayin yerinin değiştirilmediğini anlatan Mutlu, Spor Eğitim ve Araştırma Merkezi'nin (SESAM), sauna ve cimnastik salonuna dönüştürüldüğü eleştirisi için de şu açıklamada bulunuyor:
‘‘SESAM kapatılmamış, bir protokolle Ankara ve Hacettepe Üniversitelerimize 5 yıllığına verilmiştir. Buradaki amaç, sporcu sağlığı konusunda ihtisaslaşmış akademik personelin bilgi birikimlerinden yararlanılmasıdır. Boşalan yere yapılan modern fitness salonu tüm halkımıza açık olarak hizmet vermektedir. Günde ortalama 80-100 vatandaşımız, modern bir ortamda ve antrenör nezaretinde bu tesisten istifade etmektedir. Ayrıca bu salonda milli takım sporcularımız da kondisyon ve sportif rehabilitasyon çalışmaları yapmaktadırlar.’’
Mutlu görevini titizlikle yürüttüğünü, şahsının ve çalışma arkadaşlarının suçlanmasının gülünç iddialar olduğunu bildirirken, hizmet şevklerinin kırılmamasını istiyor.
Keşke bu yazıyı, çekinmeden her yönüyle Devlet Bakanı Fikret Ünlü yanıtlasaydı da spor camiasında çektiği sıkıntıları öğrenseydik.
İnsanca yaşamak istiyoruz sürünmek değil
BEŞİKTAŞ'tan postaya atılan bir mektubu yazan genç isyan ediyor:
‘‘Hükümet; vergilere karşı gösterdiği hassasiyeti keşke binlerce aç ve açıklara, hastalara, geçim sıkıntısı çekenlere gösterse.
Vatandaşın kafası iyice karışmış vaziyettedir. Bu zamlar, vergiler bu toplumu bitirmiştir.
Biliyorsunuz Allahlık bir nüfus sayımı geçirdik. Aslında bu sayımda vatandaşa sorulacak şöyle bir soru olmalıydı:
- Bu şartlarda bu ülkede yaşamaya devam etmek ister misiniz?
- Yoksa başka bir ülkede insanca, huzurlu, refah bir şekilde yaşamak mı istersiniz?
Sanıyorum ki, nüfusun % 85'i ikinci şıkkı kabul edecekti.
Bizi o denli bezdirdiler ki, cennet vatanımızda ya zehir içip yaşamaya çalışacağız ya da insanca yaşamak için içimiz kan ağlaya ağlaya terk edeceğiz ülkemizi.’’
Paylaş