Paylaş
Üreticiler de buna inanıp o partiye oy verirmiş. Hem de ne oy! Fındık üretilen yerlerde o parti hep birinci çıkarmış. Yine bir yıl üreticiler ‘Mahsulümüz para etmiyor’ diyerek devlet babaya yani o partiye seslenmiş. Seslenmeye bir yıl boyunca devam etmiş. Üretici seslenmiş, o parti duymamış, üretici ağlamış, o parti görmemiş. Üreticinin mahsulü yerlerde sürünmüş, devlet baba bunu görmemiş. Bir anda ülkede bir referandum süreci başlamış ve o parti bu kez üreticilerin sesini duymuş/duymaya çalışmış.
Hemen kükremeye başlamışlar; ‘Üreticilerimizi yedirtmeyiz, sahipsiz bırakmayız’ demişler. Sonrasında hemen fındık alımı yapmaya başlamışlar ve üreticinin bir yıllık ‘gazını’ almışlar.
Aradan zaman geçtikten sonra üreticiler tekrar seslenmeye başlamış. Bu sefer seçim olmadan müdahale etmek istemişler. Hemen o partinin tarım bakanı çalışmalara başlamış ve nihayetinde önceki alımı gerçekleştirdikleri fiyattan fındık alacaklarını söylemiş. Tabii bu arada fındığın bir kilosunun maliyetini hesaplamışlar.
Demişler ki; 1 kilo fındığın maliyeti üreticiye 8.75 TL. Üretici alım yaptıkları fiyatı duyunca yine ağlamaya başlamış. Çünkü bir yıl boyunca bir kiloda 1.25 TL kâr için beklemişler.
Anlattığımız bu hikâye bizim ülkemizde oldu. Hafta sonu Ordu’da gezdiğimiz fındık bahçelerinde tam da buna tanık olduk.
Üreticilerin % 80’i AKP’ye oy vermişti. Bugün de olsa AKP’ye oy verirler. Çocukları üniversitede okuyan bir üretici, (4 ton fındık bekliyor, 4 aile bölüşecek parayı) gerçeğin altını çizdi:
“Çünkü her seçim dönemi kandırılmaya alıştılar. Yine kandırılırlar.”
Bugün üreticiye para vermekten korkan AKP’nin aslında hiçbir şeyden korkusu yok. Böyle olmazsa AKP’liler, kendilerine Kurban Bayramı’nda 20 bin lira ikramiye hakkı vermezdi. Hem de bunu üreticiler uyurken yaptılar.
Siz ne ihracatçıya ne de sanayiciye suç bulun. Kendinize ise bulmayın.
“Devletin malı deniz, yemeyen keriz.”
KARADENİZLİLERE FİYAT TESPİTİNDE KİM YANLIŞ YAPTI
ANTEPFISTIĞI, FINDIĞI EZİYOR
BÖLGEDE herkes fındık hesabı yapıyor: Hemen satayım mı, fiyat beklentisine mi gireyim, ‘büyükler’ bizi yine yatırır mı?
Fındık yılda ortalama 2.5 milyar dolar döviz girdisi sağlıyor. 6 ilin ekonomisinin çarkını çeviren, 8 milyon dolayında nüfusa geçim kaynağı oluyor.
Ama sonuçta ‘fındığı’ abiler kazanıyor (buna baronlar da deniyor).
Bu yıl üründeki fiyat dengesizliğinden üretici gene ağlıyor.
CHP Giresun Milletvekili Bülent Bektaşoğlu bölgesinin tepkisini şöyle dile getiriyor:
“Fındıkta bu yıl tarihinde yaşanmamış şeyler oluyor. Üretici ilk defa fındığının fiyatını, alıcısını ve tahmini rekoltesini bilmeden ürününü toplamaya başladı. Rekolte açıklanmadan geçen yılki fiyatla alım yapılacak olmasıdır (TMO 10 TL) bir garabet örneğidir. Mücadelemiz ve kamuoyu baskısı, tepkisi konusu TMO’ya bir fiyat verdirilmiştir ama bunun üzerine kim çıkacaktır. Çıkılmayacaktır tabii, aksine inecektir.”
Bakanlığa yeni getirilen Dr. Fakıbaba, asker, Urfalı ve SSK başhekimi olarak bölgede sevilen bir doktordu. 2004 yerel seçimlerinde AKP’den aday oldu ve kazandı. 2009 seçimlerinde AKP tarafından aday gösterilmemesi üzerine Fakıbaba bağımsız aday oldu. Seçim öncesinde AKP’li bazı vekiller ve yandaşlar Fakıbaba’ya “Genel Başkanımız Erdoğan ceketini koysa kazanır” diye propaganda yaptı. Belediye başkanlığını yeniden, bu kez bağımsız olarak kazanıyor. Bu seçimde SP Genel Başkanı olarak Numan Kurtulmuş, Fakıbaba’ya destek veriyor. Kurtulmuş SP’yi bırakıp Has Parti’yi kuruyor; bir süre sonra da ondan ayrılıp uzun süre katılmamakta direndikten sonra AKP’ye geçiyor; ardından Fakıbaba da... Ve ikisi de AKP’de buluşuyor. Fındık fiyatları biraz da bu gözle değerlendirilmelidir.”
KURTULMUŞ-FAKIBABA
Ordu’da üretici bölgesinde şöyle bir muhabbetle de karşılaştık. Siyaseti izleyenler Fakıbaba’yı sever: “Fakıbaba fıstığı bilir, fındığı bilmez... Baba tarafı Ordu’nun Ünye ilçesinden olan Prof. Dr. Kurtulmuş fındığı bilir tabii... Önlerine şu hesabı koymak isteriz. İç antepfıstığının 120 liraya satıldığını önceki gün gazeteler yazıyordu. Baklavacılar isyan ediyormuş... Spekülatörler ‘altın’ gibi fıstık alıp stokluyormuş. Fındıkta böyle bir durum yok. Fabrikalarda ve toptancılarda kırılmış iç fındık 20 TL, marketlerde ise 40 TL dolayında... Karadenizli üretici bu bakımdan büyük bir haksızlıkla karşı karşıya...”
Gel de işin içinden çık!
FİYAT REVİZE EDİLMELİ
- TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: “Hükümetimiz acilen TMO fiyatlarını revize ederek tepkiyi dindirmelidir.”
- FATSA’dan İbrahim Ethem Kibar: “Bizi kimse dinlemiyor; fındık üreticilerinin miting talebi niye dikkate alınmıyor?”
- AKÇAKOCA’dan Balatlı Köyü Muhtarı Mehmet Çil: “Bakanlık sadece maliyeti karşılayan bir rakam verdiğinden sadece faizleri ödeyebilecek, ana para borçları altında inim inim inlemeye devam edeceğiz.”
- FİSKOBİRLİK başkanı Lütfi Bayraktar: “Kamuoyuna çok güçlü bir mesaj verilebildiğini düşünmüyorum ama TMO’nun öyle ya da böyle fındık alımı için piyasada olması iyidir.”
KÖTÜ GİDİŞE TÜRK-ALMAN AKİL ADAMLARI EL KOYMALI
ALMANYA’da 50 yıldır yaşayan, bunun 40 yılında turizmci olarak iki ülkede çalışan TÜRSAB Yurtdışı Temsilcisi Hüseyin Baraner İstanbul’dan Berlin’e gelmiş diyor ki: “Havaalanındaki taksi şoförü ‘Niye bizi azarlıyorsunuz’ dedi. ‘Bu siyasetçiler arasında bir olay, bizim birbirimizle bir sorunumuz olmamalı’ dedim. Merkel’in yanlışlarını anlattım ona. Hep itiraz etti. Türk düşmanı olamazdı bu taksici. Acilen ‘Türk-Alman Akil Adamlar Komisyonu” kurulmalı, sorunlar komisyonunda masaya yatırılmalıdır. Almanya’da çok etkili olan Dr. Yaşar Bilgin’i öneriyorum. Saydığım ve sevdiğim Mevlut Çavuşoğlu’na konuyu ileteceğim. Avrupa’da STK’lar hükümet kadar güçlü. Bu böyle gidemez.”
Bernoulli ile yelkencilik
GEÇEN hafta dostum 50 yıllık turizmci Kadir Uğur’u uğurlamıştık. Avrupa’daki turizm duayeni, BenTour’un sahibi 50 yıllık turizmci Kadir Uğur yelkenlisiyle dünya turuna çıktı. BenBwissyacht isimli 17 metrelik Alman Hanse teknesiyle Antalya Lara’daki Delphin BE Grand Resort’un iskelesinden start aldı. Nisan 2019’da tamamlayacağı dünya turunda kendisine kaptan Murat Baltutan ve skipper Volker Braun eşlik ediyor. Bazı etaplarda eşi, kardeşi İhsan ve ben de eşlik edeceğiz...
Kadir Uğur, bu seyahati turizmci gözüyle yapıyor, dönüşünde kapsamlı bir rapor hazırlayacak... Dünya turunu ben ve Kadir ortaklaşa yazıya döküyoruz... Lara’dan Delphin BE Grand Resort’tan yelken açan Uğur ve ekibi Cuma sabahı 08.30’da Kaş Marina’ya varmış... Gece 22.00-02.00 nöbetini Kadir, 02.00-06.00’yı Murat, 06.00-10.00 nöbetini Volker tutmuş... Rodos yakınlarında Kadir, taze fasulyeleri ayıklayıp yemek yapmış... Oradan da yelken basıp 12 saat sonra Kuşadası’nda Setur Marina’ya girdiklerini bildirdi...
Temel olarak yelkeni, deniz, tekne ve rüzgar olarak ifade edebiliriz... Çevren sadece rüzgar, dalga ve göz alabildiğine deniz... Denizde tek hakim, doğadır. Doğaya uymak zorundasın, o sana uymaz... Bu durumu kabullenerek deniz ve rüzgarın bir parçası olup keyif alırsın...
“İŞTE RÜZGAR ŞİMDİ SANA SIĞINIYORUM”
Yelkenli tekneler eski Mısır’da da varmış... O dönemler kare yelkenlerin prensibi rüzgarı arkadan alıp onun itici gücünü kullanmak üzerine... Pupa yelken yani... Rüzgar seni seçiyor, sen rüzgarı değil... Ama yelkenciliğin en keyifli yanı rüzgar yön değiştirdikçe, veya rüzgar aynı kalıp sen yön değiştirdikçe tekneye yol aldırmak veya yol aldıracak denemeler yapmak...
İşte burada üç kuşaktan bilimadamı, matematikçi bir aileden Daniel Bernoulli’nin (1700–1782) bulduğu prensip devreye giriyor; ayrıntıya ya gerek yok. Onun bulduğu prensiple rüzgara karşı da küçük bir sapmayla olsa bile gidilebilmekte... Teknenin salmasındaki Newton’un kuvvet kanunları ile yelkendeki Bernoulli prensibi yol almayı sağlamakta... Tabiiki Arşimed’in kanunu da unutmayalım... Yazar ve şair Sabahattin Ali, ‘Rüzgar’ isimli şiirinde şöyle diyor; “İşte Rüzgar şimdi sana sığınıyorum.”
Halit ÇELİKBUDAK
Paylaş