İSTANBUL AKM’de 26 Aralık’ta İstanbul Devlet Opera ve Balesi için kadro sınavları yapılmış... Ankara’da olduğu gibi, İstanbul’da da, yakınları sınava giren bazı gençlerin aileleri sınavlarda usulsüzlük ve haksızlık yapıldığını iddia ediyorlar.
Jüri üyelerinin oluşumuna itiraz ediyorlar. Sınav yapılan sahnenin uygun olmadığını, söyletilen bazı aryaların tam okutturulmadığını, dekarasyon sınavında bu işle ilgisi olmayan kişilerin yer aldığını, sınav sonuçlarına itiraz edenlere baskı karşısında yanıt verilemediğini, müdürün, yöneticilere konuşma yasağı getirdiğini anlatıyorlar. Özellikle 200 başvurunun olduğu ve soloda 5, koroda 15 kişinin kadroya alındığı, buna karşılık halen bazı oyunlarda önemli rolleri bulunan sanatçıların kadroya giremediklerini iddia eden veliler, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Meriç Sümen Kaman’ın ’sınav sonuçlarına el koymasını’ istiyorlar.
Etiler’de çile
KOÇ Köprüsü ve çevre trafik düzenlemesine ilişkin düzenlemeyi yapanlar galiba Etiler’den intikam alıyor... Eski düzende sabah ve akşam saatlerinin dışında hiç trafik sıkışıklığı yaşanmazdı. Ancak yeni düzenlemeyle sabahtan akşama kadar rezil bir trafik söz konusu. Koç Köprüsü’nün tek şeride düşürülmesi ise tam bir gaflet. Köprünün üzerinde bir araç kaza yapınca, Ulus yönündeki kuyruk Ulus Parkı’na kadar uzuyor.
Trafik düzeni tekrar eski haline dönmediği sürece sorunun artarak süreceği inancındayım. Erdoğan ÜNAL
Tabip Odası’nın derdi mi
BİR okurumuz, İstanbul Tabib Odası’nın, hekim profilini saptamak ve hekimlerin sorunlarını belirlemek amacıyla bir anket çalışması yaptığını belirterek şöyle diyor:
"Bilinir ki, bu tür anketlerde sadece yanıtların değil soruların üzerinde de tartışılır, anketlerde sorulanlar da zaten belli amaç(lar)la soru olur. Ankette yer alan 36. soru oldukça ilginç... Soru şöyle:
Kamu işyerlerinde mesai saatlerinin cuma namazına imkan verecek şekilde duzenlenmesi konusunda ne düşünürsünüz?
1. Kesinlikle doğru bulurum. 2. Doğru bulurum. 3. Bu konuda çekimserim. 4. Yanlış bulurum. 5. Kesinlikle yanlış bulurum.
Anket nedeniyle hekim forumlarında hararetli bir tartışma başladı. Bakalım sonuç ne çıkacak?"
Ofis kuralıymış!
BEŞİKTAŞ Belediyesi’ne bağlı Beltaş A.Ş. Genel Müdürü U.Gökhan Sarı, ’Biliyor musunuz’ bölümümüzde çıkan ilginç ’ofis kuralları’ hakkında, göreve geldiğinde yeni bir anlayış ve bakış açısı getirdiğini belirterek "Burada amaç, şirket içi gizlilik prensiplerinin sağlanması olduğu kadar, siz değerli basın mensuplarının yanlış bilgilendirilmesini de engellemektir. Yönetim kurulu üyelerinin cep ve masa telefonlarının gazetecilere verilemeyeceği kuralı, sadece Beltaş’a değil tüm kurumlara özgü genel bir prensiptir" dedi.
Dileriz Sarı, BJK A.Ş.’deki görevindeki gibi BELTAŞ’a da İSO9001 Kalite Belgesi aldırır.
’Seyyar ahırlar’
İSTANBUL’da birçok semtte kurban pazarları kuruldu; yol kenarlarında ne kadar boş alan varsa, çadırlarla kaplandı. Bazı belediyelerin bundan ’kárlı’ çıktıkları biliniyorsa da sağlıklı çevre için aynı ölçüde özen gösterildiği söylenemez. Şişli Belediyesi’nin, Okmeydanı Hastanesi çevresinde kurduğu hayvan pazarının çağdaşı uygulamasına dikkat çeken okurumuz Osman Kahyaoğlu, "AKP İl Başkanlığı’nın dibindeki bu çağdışı uygulama İl Başkanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nu da mı rahatsız etmiyor?" diye soruyor. Kuş gribi ortalığı kasıp kavururken, ’seyyar ahırların’ yaratabileceği hastalıklara karşı ne gibi çaba gösteriliyor acaba?
GÜNÜN SÖZÜ
"Deprem oldu, askerler geleceğin geleceğini algılayan ilk kurum oldu. Askerler çok süratli öğreniyor, bilgiyi kapıp, değerlendirme hızı askerlerde refleks olmuş. Hava Harp Okulu en emin yerlerden bir tanesi. Deprem için ne yapılması gerektiği oradan öğrenilir.
(Prof.Celal Şengör)
KARAKÖY katlı otoparkın köşesindeki dolmuş durağı Denizbank tarafından adeta gasp edilip kendilerine otopark yapılmıştır. Yollar sokaklar halkın ortak kullanım alanı değil midir? Bilhassa sabahları acayip trafik tıkanıyor? İşin garip tarafı olaya ne trafik polisi nede belediye zabıtaları ses çıkartmıyor.
Ö.AKAR
LEVENT Kırca, AKP’nin politikalarını ve Tayyip Erdoğan’ı olumlu buluyormuş. Desenize, Nasrettin Hoca’lıktan istifa etti.
Süleyman EKİM
Bilgi değil yetiştirme
YENİ Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Genel Merkezi ve şubeleri adına Başkan Prof. Kemal Kocabaş, Köy Enstitülerini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği Başkanı Doç. Güler Yalçın ve Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Zeliha Kanalıcı; köy enstitüleri hakkında Süleyman Demirel’in sözleriyle başlayan tartışmalar üzerine bir açıklama yaptılar.
Açıklamada, köy enstitüleri konusunda anı, inceleme, araştırma olarak 200’e yakın kitap yayınlandığı belirtiliyor ve bu konuda bilgi sahibi olmadan yapılan bu felsefeye yönelik saldırılar kınanarak şöyle deniliyor.
"Köy enstitülerinde bilimsel eğitim ve sanat eğitimi ’öğrenci merkezli’ ve ’iş içinde eğitim’ yaklaşımı ile verilmiştir. Tümü ’okul’ değil, ’kurum’dur, klasik anlamda bilgi veren değil, tüm somutluğuyla ’yetişme’ vardır. Bu yaklaşım, bilginin işe yarar olmasını sağlamıştır; çünkü bilginin işe yaraması köklü bir sosyo-ekonomik dönüşüm projesi için gereklidir. Köy enstitüleri ile yapılmak istenen bu değişimdir ve bu proje ’köy’ ve ’köylülük’ kavramlarının içine sığdırılamayacak kadar geniş kapsamlıdır. Demokrasi eğitimi verilmiş, köylüye kendi gücü fark ettirilmiştir. İşte bu anlayışın topluma yaygınlaşacağı ve sosyo-ekonomik dönüşümü hızlandıracağı korkusudur aslında köy enstitülerine saldırıların nedeni... Bugün hálá ülkemizin bu yaklaşıma ihtiyacı vardır. Köy enstitülerine karşı olmak ise bu değişimi istemeyenleri işaret etmesi bakımından bir gösterge gibidir.
Yaşadığınız İstanbul’a, büyük kentlere bakın, dörtte üçü gecekonduyla çevrilmiş, köylü kentler olan sürecin yaratılmasında unutulan/unutturulan/oyları alınan/ama yazgısıyla baş başa bırakılan köy-köylü gerçeği hálá vardır."
Haksız eleştiriler ve düzeysiz karalamalarla ’komünistlik’ suçlamasını bir kez daha hatırlattığı belirtilen açıklamada özetle şöyle denildi:
"Köy enstitülerini kuranlar, burasını bitiren genç öğretmenlerin köylere gitmesini istediler. Amaçları on binlerce köy çocuğunun cumhuriyetin eşit bireyleri haline gelmesi ve daha da ötesiydi. Gelecekte bir bölge üniversitesi olması da düşünülmüş olan Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü de bu amaçla kurulmuş, aynı zamanda tıptan mühendisliğe, ziraate uzanan bilim-teknik alanında gençlerin çağdaş bir yaklaşımla yetişmesi planlanmıştır.
Bizim yanıtımız şudur: Cumhuriyetin temel ilkeleri yeterince yıpratıldı, ancak o cumhuriyet İslamköylü Süleyman Demirel’in İTÜ’ye gitmesini engellemedi, tersine o tür okulları açtı, geliştirdi."
’Sağlık’taki atamalara hukuki gerekçe
’SAĞLIK Bakanlığı’ndaki Tartışmalı Atamalar’ (20.12.2005) başlıklı yazının içindeki "Madalyonun Öteki Yüzü" bölümüne Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden bir açıklama geldi.
"Öncelikle belirtmek gerekir ki şef ve şef yardımcılarıyla ilgili olarak ’...Akdağ’ın kendisinden önceki bakanlar gibi bu yönde yaptığı tüm tasarruflar yargıdan döndü’ ifadesi gerçekle bağdaşmamaktadır. Hangi tasarrufların yargıdan döndüğü yazıda somut olarak belirtilmemiştir.
Diğer taraftan, herhangi bir kanuni ve idari düzenlemeye karşı yargı yoluna gidilmesinin o düzenlemenin yürütmesini durdurmayacağı hukukun temel ilkelerindendir. Zaten aksi kabul edilecek olursa hukuk düzeninden eser kalmaz. Bir düzenlemeye karşı yargı yoluna gidildiğinde onunla ilgili ’yargı merciince verilecek kararın bilinmesinden’ asla bahsedilemez. Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuş olması sebebiyle bakanlığın kanunu uygulamaması söz konusu olamaz. Kanunlar yürürlük tarihi itibarı ile uygulanması gerekli pozitif hukuk kurallarıdır. Dolayısıyla uygulamamak ’Hukuk Devleti’ ilkesiyle bağdaşmaz.
Yine düzenleyici işlemler hakkında verilen iptal ve yürütmenin durdurulması kararlarının, o düzenleyici işleme dayanılarak yapılmış ferdi işlemleri etkilemeyeceği ve öznel hakları ortadan kaldırmayacağı Anayasa’nın amir hükmüdür. Dolayısıyla kanun çerçevesinde yapılan ferdi işlemlerin Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre iptal edilmesi hukuken mümkün değildir. Bunun ’hukuka karşı hile’ olarak telakki edilmesi de söz konusu olamaz. Aksine ’ferdi işlemler geri alınmalıdır’ demek hukuka, Anayasa’yaaçıkça aykırı işlem yapılmasını önermek manasına gelmektedir. Ayrıca konu ile ilgili yargı süreci devam ederken bu kabil yayınların yargıyı etkileyebileceğine ve dolayısıyla bundan Anayasa gereği kaçınılması gerektiğine de işaret edilmelidir.
Özetle, kadrolaşmak gibi bir maksat ve ’Devlet geleneklerinin, yargı kararlarının hiçe sayılması’ gibi bir durum asla söz konusu olamaz. Aksine hukukun emrettiği doğrultuda hareket etmek isteriz."
5000 kişi mağdur oldu
İSTANBUL Gümrük Müşavir Yardımcıları Derneği Başkanı Osan Başta, gümrüklerde yılbaşından itibaren büyük bir kaos yaşandığını, gümrüklerdeki işlemlerin büyük ölçüde aksadığını söylüyor.
"Bizlerin yetkilerinin yılbaşından itibaren bloke edilmesi... Halbuki 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve buna bağlı yönetmelikteki bir geçici maddeyle müktesep hak olarak bu gümrük müşavir yardımcılığını sürdürüyorduk. Ancak altı yıldır yenilenen bu haklarımız bu yıl verilmedi. Çıkarılan yasaların geriye doğru işlemeyeceği kuralı varken ve kazanılmış haklar Anayasa’nın koruması altında olduğuna göre, bu bizlere karşı bir haksızlık değil midir?
Bu konuda Başbakanımız Erdoğan’a haksızlığa uğradığımızı dile getirmemize rağmen Gümrük Müsteşarlığı neden sessiz kalıyor?
Geçici tüzel kişilik adı altında faaliyetini sürdüren ve bünyelerinde 5000 kişiye istihdam yaratan, vergi mükellefi olan şirketlerin kapatılması karşısında gümrüklerde büyük bir kargaşa yaşanmaktadır. Bu uygulama neden sadece İstanbul’da yapılmaktadır? Bizim mağduriyetimizi kim önleyecek?"