Okurken değil yazarken utanılır

HAKİM ve Savcılar Kurulu, hakim ve savcılara tavsiye niteliğinde bir rapor hazırlamıştı ya...

Raporda; kadına karşı şiddete kamu davası açılmasın, evlilik içinde şiddete uğrayan kadınlar için komisyon kurulsun, 15 yaş altı çocukla cinsel ilişkide, küçüğün rızası hafifletici neden sayılsın, tecavüze uğrayan kadının ruh sağlığı konusunda adli tıptan rapor alınmasın (raporun cezayı arttırdığı ileri sürülüyor, adeta kadının tecavüzden ruhsal bakımdan etkilenmeyeceği var sayılıyor), küçük yaşta evliliğe ceza verilmesin, (resmi evlenme yaşının altı kasdediliyor), kadın tecavüzcüsü ile evlendirilsin gibi hususlarda tavsiyelerde bulunuluyor.
Konu çok ciddi, bu konuda herkes görüşlerini belirtmeli.
Adeta isyan etmeli..
Hukukçu bir okurumuz, önerileri hukuk dili ile yorumluyor:
“Ceza Kanunu II. kısımda ‘Kişilere karşı suçlar’ başlığı altında, 2. bölümde ’Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar’ başlığı altında, 3. bölümde ‘İşkence Eziyet’ başlığı altında, 6. bölüm ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar’ başlığı altında tadat edilen eylemleri, kadına karşı işlendiği zaman, ‘kadına karşı negatif ayrımcılık yaparak’ neredeyse suç olmaktan çıkarabilecek mahiyette gözüküyor.”
Devam ediyoruz:
“Rapor, 15 yaşından küçüklerle cinsel ilişki halinde küçüğün ‘rıza’sını hafifletici neden olarak değerlendirmeye almayı öngörüyor. Bu ve benzeri fiiler, ‘çocukların cinsel istismarı’ kenar başlıklı 103. maddede, bırakın 15 yaş altı çocukla ilişkiye girmeyi, 15 yaşını doldurmuş olmakla beraber, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişememiş reşit olmayan çocuklara karşı (bırakın cinsel ilişkiye girmeyi) her türlü cinsel davranışı suç sayıyor.
Kocasından şiddet görmüş kadınları, evlilik birliğinin devamı konusunda ikna etmek için komisyon kurma fikri ise, -kadında gelenekler veya dini mülahazalar ile ikna edip evine döndürmek-, uğradığı şiddet ve hakaretten daha ağır travmalar doğurma ve kocada, şiddeti itiyad (alışkanlık) haline getirme (itiyadi suçlu) riski taşıyor.
Tecavüze uğrayan kadını, tecavüzcüsü ile evlendirmek fikri ise, hoşuna giden kadına tecavüz edip, ‘evlilik amacı ile yaptım’ kanuni mazeretini ileri sürecek tecavüzcüleri adeta teşvik ediyor.
Küçük yaşta evliliklerin suç olmaktan çıkarılması ise ülkenin, yüz karası bir gerçeği olan ‘çocuk gelinler’in sayısını arttırmak ve dolayısı ile çocukları istismar etmeyi kanunen meşru kılmaktan başka bir anlam taşımıyor.”
Dostumuzun gönderdiği notu okurken utandım. Ya sizler!

Ankara’nın gerçek amblemi!...

TAMAM, İç Anadolu’da üç bin yıl önce var olmuş Hitit Uygarlığı ait güneş kurşunun, Cumhuriyet Ankara’sını temsil edecek bir amblem olmayacağını kabul edelim.
Peki, ister bıyıklı, ister bıyıksız olsun kedi logosu başkent Ankara’ya temsil eder mi?
Başkenti temsil edecek başka hiçbir şey kalmamış gibi, bölgede yaşayan hayvan türlerinden birisini simge olarak kabul etmek ne kadar isabetlidir?
Tartışılır.
İlla bir hayvan olacaksa, Ankara için kediden başka, tiftik keçisi, diğer küçükbaş türleri ve tavuk da akla gelebilir.
Bunlar içinden kedi seçildiğinde, bir gözü mavi, bir gözü bal rengi olan beyaz kedinin, Ankara kedisi olduğunu söyleyenler olduğu gibi, Van kedisi olduğunu da söyleyenler olunca isabetlilik tartışması daha da büyür.
Keçi desen, sade Ankara’da değil Anadolu’nun her tarafında rastlanır.
Keza, diğerleri için de durum farklı değildir.
Kentin kimliğini yansıtacaksa? Ankara’nın amblemi, özdeşleştiği Cumhuriyet tarihinden bir figür olmalıdır.
Ulusal Kurtuluş savaşıyla birlikte doğan ve Cumhuriyetin başkenti olma onurunu taşıyan kenti, ancak bu geçmişini yansıtan bir simge temsil edebilir.
M.T.

GÜNÜN SÖZÜ


“Türkiye gazileri 19 Eylül 1983 tarihinde ‘Türkiye Muharip Gazileri Derneği’ altında bütünleşmişlerdir. 19 Eylül aynı zamanda Atatürk’e 1921 yılında Mareşallik rütbesi ile gazilik unvanının verildiği gündür. Her yıl ‘Gaziler Günü’ veya ‘Kahramanlık Günü’ olarak kutladığımız 19 Eylül’lerin, çocuklarımız için, gençlerimiz için, tarihimizi öğrenmeye, anlamaya vesile olmasını diliyoruz. Çünkü geçmişini bilmeyen, saygı duymayan, köklerine sahip çıkmayan milletler tarihte iz bırakamazlar ve yok olurlar.”
(Murat ALPARSLAN-AK Parti Ankara İl Başkanı)
Yazarın Tüm Yazıları