Nükleere izin verilirken rüzgâr enerjisine geçit yok

NÜKLEER Enerji Yasası, geçen hafta Meclis’ten geçti... Muhalefet bu yasa üzerinde çok ağır eleştiriler yaptı.

Haberin Devamı

Peki Yenilenebilir Enerji Kanunu ne oldu? Günlerdir Meclis gündeminden geriye iteklenip duruyor.
Öncelikle 5346 Sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEK) Kanunu’nun geçirdiği safhaları göz önüne alındığında bu ülkede birtakım güçlerin
‘engelleme’si kime yarar sağlıyor diye düşünüyorsunuz.
Özetleyelim.
2002 yılından 2005 yılı mayıs ayına kadar süren hazırlık çalışmalarından sonra 5346 sayılı YEK Kanunu, Mayıs 2005’te yürürlüğe girdi. Nisan 2007 ve Temmuz 2008 tarihlerinde yapılan değişiklikler ile YEK Kanunu bugünkü mevcut durumuna getirildi.
Ancak tecrübelerden anlaşıldı ki kanun mevcut şekli ile özellikle güneş, jeotermal, biyokütle ile küçük ölçekli rüzgâr ve hidrolik kaynaklı projelerin elektrik üretimi amaçlı kullanılmasında yeterli olmuyor.
TBMM Enerji Komisyonu, ilgili kamu ve özel sektörün tüm temsilcilerini davet ederek öncelikle Enerji Bakanlığı’nca hazırlanan bir kanun değişikliği etrafında birçok toplantı yapıldı. Muhalefet partilerinin üyelerinin de tam desteği alındı ve sonuçta kanun teklifinin Meclis gündemine sunulması sağlandı.
Ancak Haziran 2009’dan beri bir görüşme olmadı.
Son 15 gün içinde tasarı bir ara görüşülecek tasarı ve tekliflerin 9. sırasına kadar indi, şimdi yeniden gerilere iteklendi.
Bu arada Enerji Bakanlığı’nca 5346 sayılı YEK Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkında yeni bir kanun tasarısı üzerinde çalışıldığı öğrenildi.
Rüzgâr Enerjisi Santralleri Yatırımcıları Derneği (RESYAD) Başkanı
Selahattin Baysal, bu arada bir açıklama yaptı “Tasarının akıbetini öğrenmek istiyoruz” dedi.
Bir el, bu tasarının Meclis gündemine getirilmesini engelliyor.
Yatırımcılar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci’ye
soruyorlar:
“6 Haziran 2009’da TBMM gündemine gelen YEK Kanunu tasarısının bekletilmesi yerli ve yabancı yatırımcılar üzerinde çok büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Hiçbir yerli ve yabancı firma yeni YEK Kanunu beklentisi dolayısıyla yeni yatırımlara başlamamıştır. Keza yerli ve yabancı finans kurumları ve bankalar da aynı beklentilerle hareket edemez duruma gelmişlerdir.”
Enerji Bakanı Yıldız, gerek YEK Kanunu, gerekse özellikle de rüzgâr enerjisi projelerinin lisanslanmalarına olumlu bakıyor ama bir adım atamıyor.
Olayın arkasında bakanlığa dönük bir güvensizlik, yetkisizlik, etkisizlik vb. olumsuz bir kanaat oluştuğunu söylüyor yatırımcı işadamları...
“Bize niçin hiç danışılmıyor, toplantı yapılmıyor” diye soruyorlar.
Ali Babacan niye yenilenebilir enerjileri sevmiyor acaba? 2005’ten beri neden muhalefet ediyor. Dıştaki büyük enerji gruplarının kendisine dönük bir baskısı mı var acaba?
Biz de soruyoruz, yerli üretimler neden teşvik edilmez!

Haberin Devamı

Enerjide ‘boğdurulma’ tablosu

Haberin Devamı

ENERJİ sektöründe iki grup var: 1- Kaynağına para ödenmeyen enerji... Allah’ın rüzgârı, suyu, jeotermali... Kömürün çıkarılmasının bir bedeli var. 2- Petrolü ve doğalgazı dışardan alıyoruz, ağır bir maliyeti var. Rüzgârda kaynak maliyeti ise sıfır.
- Rüzgârda Türkiye’de, bugüne kadar 15 dolayında firma 1 milyar dolarlık yatırım yaptı.
- Halbuki, son 10 yıl içinde Almanya 20 milyar Euro, Amerika 30 milyar Euro’luk yatırım yaptılar.
- Türkiye’de rüzgârdan 1000 megavatlık güç varken, bu üretimler Almanya’da 25 bin megavat, İspanya’da 24 bin megavat, Amerika’da ise 35 bin megavat.
Yani bize diyorlar ki, sen bunları bırak, enerjini nükleer, doğalgaz ve kömür santrallarından üret!
Korkunç bir şey bu.

Haberin Devamı

Sanatçının telif hakları sahipsiz

SELMİ Andak sadece bir müzik adamı değil, tiyatro, opera ve bale dünyasının önemli bir eleştirmeniydi. Cumhuriyet Gazetesi’nin 58 yıllık ‘Sanat Âlemi’ köşesinin yazarıydı. Andak, yaş itibariyle Cumhuriyet’ten iki yaş büyüktü. Nadir Nadi, Cevat Fehmi Başkut ve İlhan Selçuk dönemleri onun en parlak yazarlık dönemidir. 1960’lardan itibaren Türk müziğini Batı’ya açan öncülerdendi. Telif hakları Türkiye’de tam işlemiş olsa, yaşamının son yıllarında ailesi bu kadar zor duruma düşmezdi. MESAM Başkanı Faruk Demir, duayen sanatçı Andak’ın hastalığı süresince kendisine katkı sağlamaya çalıştıklarını söyledi. Sanatçıların eserlerinin ancak % 19’unu toplayabildiklerini, sanatçıların ileri yaşlarda yaşamlarını zor sürdürdüklerini anlatırken, “Şu camide ne devlet var, ne de sanat camiasının bilinen ünlüleri...” diyordu. Aslında çok dostu ve seveni vardır Andak’ın... Siyaset dünyasını Mustafa Sarıgül ve Berhan Şimşek temsil ediyordu. Şimşek’in “Anadolu’da çok güzel bir söz vardır. Ağaç devrilince gölgesini ararız” sözleri sanatçıya gösterilen ilgisizliğin bir ifadesiydi. Sarıgül dostu Andak’ın 800 bestesi olmasının çok önemli olduğunu belirtirken “O besteler bize sevinç ve mutluluk duyguları yaşatırken ağlattı da” diyordu. Teşvikiye Camii’nde cenaze töreninde görülen isimleri sayarsak... Bülent Özveren, Korhan Abay, Ayşegül Aldinç, Erol Evgin, Nil Burak, Garo Mafyan, Esin Avşar, Atilla Atasoy, Bedri Baykam, Ara Güler, Halit Kıvanç, Ali Sirmen, Orhan Erinç, Hüseyin Baş, Orhan Karaveli ve Selahattin Beyazıt... Çiçek gönderenlerin arasında Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere Ajda Pekkan, İdil Biret, Yaşar Kemal, Asım Ekren, Erkut Taçkın, Suna-Erol Keskin, Hayrettin Karaca’nın isimleri dikkat çekti.

Yazarın Tüm Yazıları