Paylaş
Savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi, zararsız geçiş hakkı Montrö Anlaşması hükümleri gibi teknik konular bir yana, trajikomik bir görüntü belleklere kazındı. Gemideki askerlerden biri omzu üzerinde bir silahı İstanbul’a doğru çevirdi, gösteri yaptı. Boğaz’da, NATO güçlerine ait savaş gemileri de bulunuyor. İspanyol, Portekiz, Kanada bayraklı gemiler de sancak gösteriyorlar.
Bizler Ruslarla ‘limoniyiz, onlar Ruslarla sözde aynı düşmana karşı ittifak halinde. Musul’daki askeri gücü değiştirirken sayı ve gücü biraz arttırınca, ABD, “Biliyoruz ama koalisyon gücünün dışında bir operasyon” açıklaması yapmak ihtiyacı hisseti. Akdeniz, harp gemileri ile kaynıyor, hava bombardımanları sürüyor, devasa güç IŞİD’e karşı (!) dünya bir araya gelmiş, neredeyse, ‘Normandiya çıkarması’na benzeri bir güç seferber ediliyor. Koalisyon güçleri nereye çıkacak, Rusya kimin üzerine çıkıyor, bizim sınırın akıbeti ne olacak? Sınır kevgire dönmüşken, Musul’a hamle mi yapıyoruz, sırada Kerkük mü var? Güneydoğu’da hendekler kazılıyor, hendekler kapanıyor, sıkıyönetim yaygınlaşıyor mu?
Diyarbakır’ın göbeğinde, suç mahallinde keşif yapılamıyor. İktidara yakın arkadaşlar, ‘100 sene sonra Osmanlı’yı ihya ettik, İslam medeniyeti, dünyaya nizam verecek, büyük uyanışın içindeyiz, bu sefer tamam deyip’ yazılar döşeniyorlar.
Hatta Katar’da askeri üs hazırlığındayız... Hiçbir yeri boş bırakmıyoruz, enerji hatları, havzalar, İpek Yolu, her şey kontrolümüzde... Kıskananlar çatlasın moodundalar.
Osmanlı vilayeti Suriye, küffar tarafından işgal edilmek üzere, ‘yeni Osmanlılar’, bu işin neresinden tutarız gailesine düşmüş haldeler.
Irak gitti, Libya gitti, Mısır koalisyon güçlerinin kalesi, biz bu hercümercin neresindeyiz?
Bilen var mı?
İki diplomat, iki görüş
-DIŞ politika konusundaki tüm öngörüleri doğru çıkan bilge diplomat, eski milletvekili Şükrü Elekdağ’a, Uğur Dündar, Rus uçağının düşürülmesiyle başlayan krizi sormuş. Bakın Elekdağ ne diyor: “Türkiye dünyaya ilan ettiği angajman kurallarını uyguladı. Hukuken haklı” dedi. Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını da hatırlatarak ekledi: Ancak siyasi akıl olarak hata yaptık. Bunu Erdoğan da söylüyor. Krizde Ankara’nın ‘stratejik öngörü’ körlüğünün payı var.”
-ONUR Öymen: Ortadoğu ateş çemberindeyken Türkiye neyi yapmalı, neleri kırmızı çizgisi kabul etmelidir? Türkiye, başta Suriye olmak üzere bölgeye yönelik politikalarını gözden geçirmeli, ülkemizin güvenlik çıkarlarına zarar verebilecek çatışmalara sürüklenmekten kaçınmalı, din ve mezhep
unsurlu dış politika beklentilerinin dışında tutmalı, bütün bölge ülkeleri ile karşılıklı güvene dayalı bir dostluk ve işbirliği politikası sürdürmeye çalışmalıdır.”
Mesaj panosu
-BAŞKANLIK sistemi ile demokratik parlamenter sistemin harmanlanmasında kendini bulan, yani yürütme gücü halk tarafından seçilen devlet başkanı ile meclis güvenine dayanan hükümet başkanı arasındaki görev paylaşımı olan ‘yarı başkanlık’ diyorum.
Şevket ÇORBACIOĞLU
-ERMENİLER “Demokrasi” dedi ve başkanlık sisteminden parlamenter sisteme geçtiler. (Birileri Mersin’e
birileri tersine) İ.S.
-DİYARBAKIR Sur’da tarihi yapılar tahrip ediliyor: Camide ezan, kilisede çan sesi sustu. Yavuz BAYDAR
Biliyor musunuz?
-TÜRKİYE’ye ilk yatırımını 1956 yılında yapan ve dünya genelinde 150’ye yakın ofisi bulunan Japon devi Mitsui&Co. Çevre Fonu’nun, bu kez Çanakkale’de Türk Boğazlar Sistemi’nin önemini anlatan ve Çanakkale Boğazı içerisindeki biyolojik çeşitliliğin korunması için yetişkinler ve üniversite öğrencileriyle bilinçlendirme çalışmalarını kapsayan eğitim projesi için TURMEPA’ya Ocak 2016’dan Aralık 2018’e kadar hibe desteği vereceğini açıkladığını...
-AP’de ve DYP’de uzun yıllar basından sorumlu il başkan yardımcılığı görevlerinde bulunan Ercan Coşar’ın 20 gün önce vefat ettiğinin Facebook’ta da paylaşıldığını, cenazesinde bulunan eski DYP il başkanı Orhan Keçeli’nin “Ercan ne yazık ki kansere yakalanmıştı. Çok değerli bir arkadaşımızdı; büyük üzüntü duyduk” dediğini...
-CHP Besni ilçe başkanı Hüseyin Keleş’in, cumartesi günkü kongrede yeniden seçildikten dün geçirdiği kalp krizi sonucunda vefat ettiğini...
-NOBEL Ödülü sahibi Prof. Aziz Sancar’in Nobel Konferansı’nı 8 Aralık’ta (bugün) TSİ 11.50’de izlenebileceğini (http://facebook.com/itu.usa’dan)...
CHP kurultayının anlamı
CHP’deki yönetim değişikliği, önümüzdeki kurultayda mı olur, iki yıl sonraki kurultayda mı olur, bilinmez. Ancak CHP, 2019 seçimlerine, kesinlikle Kılıçdaroğlu ve mevcut yönetimle giremez. Girerse, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümünde, 2023’te, Türkiye Cumhuriyeti tarihe karışır.
O nedenle, CHP ilçe ve il kongrelerinde, bunun bilincinde olan yöneticilerin ve kurultay delegelerinin seçilmesi, sağlam bir altyapının oluşması bağlamında, yaşamsal önemde bir konudur. CHP’de hafta sonu tüm ilçelerdeki kongreler tamamlandı. Bundan sonra il kongreleri ve kurultay süreci şu anda Türkiye’nin en önemli gündem maddesidir.
Bu süreç, CHP üyelerinin, partilerine ve Türkiye’ye sahip çıkması için, samimi bir biçimde ‘Önce Türkiye’ demesi için, son fırsattır.
Prof. Dr. Örsan K. ÖYMEN
Türkiye’ye zarar veriyor
BAHÇELİ, öteki muhalefet partileri başarılı görünmesin diye hep AKP’yi destekliyor. RTÜK Başkanlığı’nı da AKP’ye verdi. Böylece tek ve en önemli muhalefet partisi olacağına inanıyor. Ama bunun işe yaramadığını senelerdir anlayamadı. 2002’de MHP’yi baraj altına düşürmüştü. Tekrar baraj altına düşüp vekilsiz kalmak mı istiyor?
Türkiye’ye de zarar veriyor. Ona kızan seçmen AKP’yi yeniden tek başına iktidar yaptı, kendi kendini vurdu. Ya parti mensuplarına ne demeli? O kadar adam var partide... Ama hiç biri sürekli başarısızlıklara ve AKP’ye destek olunmasına ses çıkarmıyor.
Bahçeli’nin koruma görevlilerinden mi korkuyorlar?
Dinçer ÖNAL - Hukukçu
Paylaş