Paylaş
40’a yakın siyasetçi, bilim adamı ve işadamları AB-Türkiye ilişkileri üzerinde çarpıcı değerlendirmeler yaptılar.
Türkiye’nin AB üyeliğinde can alıcı nokta şu olarak göründü.
Bazı Hıristiyan milletvekillerinden Türkiye’yi AB üyeliğinde destekleyenler olduğu gibi kendi partisini eleştirenler de bulunuyor. Ancak Türkiye’nin üyeliğine neden karşı olunduğu belli değil. Parti üst kademesinden olan insanlar, neden karşı olduklarını cesaret edip söyleyemiyorlar. Türkiye’nin şikâyetlerine karşı da açık tavır alamıyorlar. Bunlara cevap verecek siyasetçi ortaya çıkamıyor.
Türkiye’nin NATO ülkesi olarak AB’nin güvenlik mekanizmasına
niye karşı çıkılıyor, onu da söyleyen yok.
İşte bu konuşmalardan bazı görüşler:
GÜMRÜK BİRLİĞİ BÖYLE YÜRÜYEMEZ
? PROF. Haluk Kabaalioğlu (İKV Yönetim Kurulu Başkanı): 1963’teki anlaşma ile Türkiye kaderinin Avrupa olduğunu söylemiştir. O zamanki liderler Türkiye, Avrupa’nın ayrılmaz gücü demişlerdir. (Schröder) Türkiye, 1996’da Gümrük Birliği’ne girerken, bunu tam üyelikten önceki bir durum olarak görmüştür. Ama AB, Türkiye’nin GB’den doğan haklarını ihlal etmektedir. Kore ile iki taraflı anlaşmalara girerken, Türkiye’yi dışarda bırakıyor. Aslında bu tür ortak görüşmelerde, Türkiye’nin görüşünün alınması gerekir.
Avrupa, Gümrük Birliği’ni ihlal etmektedir. Halbuki eşit rekabet koşulları işlemektedir. Türklere uygulanan vize, Avrupa hukukuna aykırıdır. AB, (kamyon şoförü olayı) Adalet Divanı kararlarını uygulamıyor. Halbuki, Adalet Divanı’nın kararları tüm devletler için bağlayıcıdır. Yoksa bu şekilde Gümrük Birliği yürüyemez. Adaylık görüşmelerini sürdüren bir ülkeye bu muamele yapılamaz. Vizenin bir an önce kaldırılması gerekir. Almanya’ya malını satan Türk işadamına, ilgili fuar kapandıktan sonra vize verilmesi samimiyetsizliktir. Bu sorunun çözülmesi şarttır. Kıbrıs konusunda, Rum tarafı AB’ye alınırken, Türkiye’ye şantaj ve baskı uygulanmıştır. Şimdi Türkiye’ye dönülüp Kıbrıs meselesini halledin denmektedir. Türkiye’nin garantör olduğu anlaşmalar ihlal edilmiş, Kopenhag kriterleri göz ardı edilmiştir.
Birbirimizi kandırmayalım
ONUR Öymen (CHP Milletvekili): AB, Kıbrıs konusuna tarafsız bir örgüt değildir. Türkiye, Kıbrıs meselesini halletmediği için üye olamıyor sözleri doğru değildir. Evet, Kıbrıs, Kürt, insan hakları denir... Esas mesele bunların hiçbiri değildir.AB’nin, Türkiye’nin örgüte alınmamasının isteksizliğinin altında ne yatıyor? Araştırmamız gereken budur. Biz karşılıklı menfaatlere dayalı, sağlıklı bir işbirliği istiyoruz. Türkiye, AB’ye üye olursa, büyük devletler arasında denge değişecektir. Türkiye, Litvanya, Slovenya gibi olmayacaktır. Almanya ve Fransa gibi olacaktır.
Türkiye’den bakarsak ciddi bir eksen kayması vardır. Demokrasi, insan hakları, yargı bağımsızlığı... Uluslararası endekste Türkiye geri gidiyor. Biz bunları çözmek zorundayız, gene biz çözeceğiz. Lütfen birbirimize karşı samimi ve dürüst olalım. Birbirimizi kandırmayalım, çözümler bulalım.
Güven azalıyor
SÜHA Umar (Emekli Büyükelçi): AB, üyelik için bir tarih vermezse Türkiye, Gümrük Birliği’nden çıkmak, vazgeçmek zorundadır. Bugüne kadar statüsü ve gelişmişlik düzeyi ne olursa, olsun, bütün ülkeler üye oldular. Bunun tek istisnası Türkiye’ye mi yapılmaktadır. AB’ye olan güven giderek azalıyor. Türkiye kamuoyu artık bu ilişkinin devam etmesinden bıkar hale gelmiştir.
Öger: Avrupa tıkandı
VURAL Öger (Avrupa Parlamentosu eski üyesi, işadamı): Avrupa’daki konjonktür, Avrupa’nın genişlemesi, yeni üye alma konusunda artık müsait değil. Türkiye için de değil... Makedonya ve Sırbistan’a da olumlu bakmayacaklardır. Ulusal devletlerin ağırlığı hâlâ geçerli. Avrupalıların nereye gidecekleri de tespit edilmiş değildir. Brüksel’den çıkacak bir karar için Almanya, muhakkak anayasasına uygun olmasına bakar. Almanya, böyle bir karar karşısında bir gün Avrupa’yı bloke Edebilir. Bir Amerikalı gelse, ben kiminle muhatap olacağım dese hâlâ bir muhatap bulamaz. Merkel mi Sarkozy mi, belli değil.
Beni al, almama diye bir zorlama içinde olmamak durumdayız. Şunu bilelim; bu iş ağır gidecektir. Müzakereleri durdurmak mümkün değildir. Biz ağır ağır yasaları geçirip başlıkları açmak durumundayız. Avrupa’nın devamını beklemek lazım. Ama şunu da sormamız gerekir: Bizi AB’ye almayacaksanız niye ömür boyu eziyet ediyorsunuz.
Almanya’ya bakarsak... Son bir-iki yıl içerisinden geriye doğru bir göç başladı. Özellikle de Almanya’da doğup büyüyen, eğitimlerini tamamlayan mühendis gibi akademisyenlerin % 40’a yakınının Türkiye’ye gidip geleceklerini şekillendirmek düşüncesi dikkat çekiyor. Daha önceki dönemlerde buna aldırış etmeyen Alman politikacıların bu sorunun üzerine ciddi şekilde kafa yormaları ilginçtir.
Eksen kayması yok
UFUK Uras (Bağımsız Milletvekili): Türkiye demokratik laik mi, otoriter bir cumhuriyet mi olacaktır? Esas mesele budur.
AB’nin hem derinleşmesinin hem genişlemesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Eksen kaymasına ilişkin bir işaret görmüyorum. Kıbrıs meselesinde limanların açılmasıyla Türkiye’nin talepleri senkronizasyonu sağlamalıyız.
Kur savaşı
CAN Baydorol (Öğretim üyesi, AB uzmanı): AB konusunda Türkiye de hatalar yaptı. İçinde bulunduğumuz konjonktürde tartışılması gereken şey yaşanan kur savaşıdır. ABD 600 milyar daha basıyor. Yuan’ı değerlendirmemek için baskı yapıyor. Avrupa’da Euro aşağıya iniyor. Türkiye’nin yaşadığı en önemli sorun; sıcak paranın yarattığı risktir. Bir kriz patlayacaksa sıcak paranın maliyetinden patlayacaktır.
Paylaş