Paylaş
‘‘BEN hastane yapıyorum, hayır yapıyorum, göz yumuverin.’’
Yasalar karşısında herkes eşittir; bazıları daha fazla ayrıcalıklı değildir.
Aksini düşünürsek, ‘‘Bana trafik cezası yazmayın, hoşuma gitmiyor, ben hız yapmak istiyorum’’ denilebilir mi?
Başkent Hastanesi Rektörü Prof. Mehmet Haberal, yaptığı hizmetleri yasalara uygun şekilde ortaya koymalıdır. Hele Başbakan Ecevit tarafından cumhurbaşkanı aday adayı gösterilen bir kişi olarak daha da özen göstermesi gerekmiyor mu?
Cumhuriyetin gerçek savunucularının temel görevi cumhuriyet yasalarına uymaktır.
Ankara, hukuk devletinin başkentidir.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve Çankaya Belediye Başkanı Haydar Yılmaz, aldıkları bu çelişkili kararlarla kenti yaşanılmaz hale getiriyorlar. Küçüğü dört katla Bahçelievler sokaklarının hastane koridorlarına dönüşmesine neden oluyor, büyüğü ise ‘‘Dört kat da benden’’ diyerek, Anıtkabir'in siluetini gölgeletiyor.
Gökçek'i bir kenara bırakalım... Onun cumhuriyete olan 'sempatisi' tartışılabilir. Peki CHP'li Çankaya Belediye Başkanı Haydar Yılmaz'a ne demeli?..
Yılmaz, ‘‘Anıtkabir çevresinde sekiz kata izin verilmesi Atatürk için bir hakarettir’’ derken, konut alanına bu izni nasıl verdiğini sormak gerekiyor.
Ankara'da bir sürü kaçak bina var; herkes birbirini emsal gösterirse bu işin sonu nereye varır? Anıtkabir, Ankara'nın ortasına gömülmez mi?
Cüneyt Canver köşesinde iki gün üst üste yazılar yazdı, üniversite vakfının 8 katlık inşaatının kaçak olduğunu belgelerle ortaya koydu. Biz de ‘‘Anıtkabir'i Gömün Bari!’’ (13.7.2000) diyerek, imar planlarının nasıl delindiğini gözler önüne serdik.
Milliyet'in dünkü manşeti ilginçti:
‘‘Gölge etme Gökçek... FP'li belediye başkanı kanunsuz bir uygulamaya imza atarak Anıtkabir'in çevresine yüksek yapılaşma izni verdi.’’
İnşaatın ruhsata aykırı olarak yapıldığını ve bu yasadışılığın Danıştay tarafından onaylandığını yazıyor.
Bütün bunlara karşın Başkent Üniversitesi'nden gönderilen açıklamada, ‘‘Çevrede yüksek katlı binanın olduğu doğruysa Anıtkabir'in çevresindeki güzelim ağaçlar da görünümü engelliyor’’ gibi garip bir mantık ortaya atılarak, anlamsız şekilde bizim üniversiteye karşı önyargılı olduğumuz belirtiliyor.
Evet yasalara karşı önyargılıyız.
Bu olay sonunda şu olacaktır: ‘‘Canım bir kere yapılmış, milli servettir, yıkmayalım.’’
İşte Türkiye'yi imar yolsuzlukları ve batağına gömen mantık!
ALANYA'DA OLANLAR
Peki bir başka olayı anlatalım:
'Yeni Alanya' Gazetesi'nin dünkü sayısında, Başkent Üniversitesi'nin bir başka yasadışılığı ‘‘Vay, vay, vay’’ başlığı ile verilmiş, bizim yazımızdan alıntı yapılmış. Haberal'ın vakfı, 10 trilyonluk bir yatırımla Alanya'da Kemal Reisoğlu Eğitim ve Sağlık Vakfı'nın mülkiyetindeki iki bloku tam teşekküllü bir hastaneye dönüştürmüş... Bu apart otelin hastaneye dönüşümünde imara aykırı olarak birinci kat genişletilmiş, bina yollara taşırılmış. Belediye yok sayılmış. Haberal, geçen pazartesi günü bu hastaneyi açmış; konukları da bakanlar Edip Safder Gaydalı, Yaşar Okuyan, Erkan Mumcu, İstemihan Talay ile MHP'den Şevket Bülent Yahnici ve DYP'den Nevzat Ercan olmuş... ANAP'lı Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu ise, 'imara aykırı' diye açılışı protesto ederek katılmamış...
Unutmayın... Başkent Üniversitesi'nin İstanbul'da Kuzguncuk Bostanı'nda, Hazine'den 49 yıllığına kiraladığı, boğaz manzaralı yeşil alana sağlık merkezi yaptırmak üzere harekete geçmesi karşısında çevrecilerin nasıl tepki gösterdiğini daha bir ay önce gazetelerde okuduk...
Başkent Üniversitesi'nin Ankara, İstanbul, Yalova ve Antalya'da sağlık hizmetlerini yayması, özellikle organ nakli üzerinde olumlu çalışmaları olduğu bilinmektedir. Ancak neden bu hizmetler yasadışı yollara sapılarak yapılır? Yoksa, tanınan ayrıcalıklardan mı?
Kaynaşlı'da gişe vurgunu
TÜRKİYE'nin her tarafına nakliyat işi yapan bir firmanın yöneticisi, bir soygunu haber veriyor:
‘‘Firmamızın sözleşmeli ve kendimize ait araçlarımız ile faaliyet gösteriyoruz. Önce şunu belirtmek istiyoruz; otoyol gişelerinden elde edilen gelir hangi kuruma gitmektedir? Bu işin yasal sorumlusu olan kurum bu gişeleri denetliyor mu?
Şundan dolayı soruyoruz: Özellikle Kaynaşlı (Bolu) gişe girişleri kamyonlar ve taksiler için ayrı ayrı kartlar kullanmaktadır. Çift dingil kamyon ücreti 2.750.000 TL., taksi 1.250.000 TL.
Kamyonlar gişelere geldiği anda ilgili görevli, taksi kartını kullanarak kamyoncudan 2 milyon lira almaktadır, aradaki farkı da 'üstü senin olsun, zararın olmaz' diyerek, hem şoförden rüşvet alıyor, hem de devletin sırtından haksız kazanç sağlıyor. Bir gün içinde bu gişelerden binlerce kamyon geçtiğini düşünün, ne kadar büyük bir hırsızlık olayı olduğunu anlarsınız. Bu aleni hırsızlığın hesabını soracak bir kurum yok mudur? Artık bu yolsuzluğa bir el atılsın, ülke bu kadar sahipsiz değil.’’
İşkenceden farksız
MARMARA Adası'ndaki Çınarlı Köyü'nde 15 yıldır turizm sektörüne hizmet veren 'Demos Kültür ve Spor Tesisleri'nin sahiplerindenim. Sabit ikametgáhım Bakırköy'dür. 12.7.2000 günü 15.00'te jandarma tarafından işyerinden alınarak köy meydanından geçirilip 20 saat gözaltında tutuldum. Nedeni, Marmara Sulh Ceza Hákimliği'nin bir dosyasında tanık gösterilmiş olmam nedeniyle ifademin alınacağı hakkında ihzar müzekerresi bulunmasıymış. Turizm yoğunluğu sırasında itirazım, kefalet göstermeme rağmen dinlenmedi. 75 yaşında sabit ikametgáh ve işyeri sahibi bir insana yapılan bu muamelenin işkenceden farkı olmadığı kanaatindeyim. CMUK'un 45-46. maddelerini yanlış yorumlayan ve uygulayanlar ile uygulama emri verenlerin tespit edilerek cezalandırılmasını istiyorum.
Fahri TOPRAKOĞLU MARMARA
YALVAÇ 5. Pisidia Antiocheia Kültür, Turizm ve Sanat Festivali'nde bugün yerel yemek yarışması, trap atışı, bisiklet gezisi, ses yarışması; yarın da sünnet töreni, yağlı güreş, folklor gösterisi ve bazı açılışlarla İbrahim Tatlıses'in konseri var.
ANTALYA'dan, Otel Markez Turizm Ltd. Şti'nden bir hanım aradı, ‘‘80 milyon öderseniz, Türkiye'nin çeşitli otellerinde bedava 2 gün konaklayabilir, üye kartınızla çeşitli indirimler alabilirsiniz’’ dedi. Bazı arkadaşlarımın da üye olmalarını sağladım. Ben bedava hakkımı bir gün kullandım. Ancak hiç kullanmayan arkadaşlarımız var. Şimdi arıyoruz, muhatap bulamıyoruz. Sanıyorum bizleri çarpmışlar. Haberiniz olsun.
Bahri ÇOLPAN OSMANİYE
Osman Durmuş’a
‘‘Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var.’’
Paylaş