‘100 milyon dolarlık Sümerbank fabrikası 44 milyon dolara gitti’ (28.5.2004) yazısına Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’den açıklama geldi.
Şahin yazıda belirtilen Sümer Holding’e bağlı Bakırköy Konfeksiyon İşletmesi özelleştirmesinin, hükümetleri döneminde öngörülen bir uygulama olmadığını, konunun bir diğer önemli yanının da son dönemde yürürlüğe giren yeni Kamu İhale Kanunu olduğunu belirtti.
Şahin, Bakırköy Konfeksiyon İşletmesi’nin 2002’ye kadar Milli Savunma Bakanlığı ve Jandarma’nın hazır giyim ihtiyacını karşıladığını, ancak yeni ihale yasasıyla diğer özel sektör kuruluşları gibi ihalelere katılma ve rekabet koşulları nedeniyle bu işletmenin pazar dışında kaldığını; bunun sonucunda da ihale alamayıp çalışamaz hale gelmesiyle 2000’de 9.4; 2001’de 14.3 ve 2002’de 18.5 trilyon ve 2003’te de 672 milyarlık zarara uğradığını bildirerek şöyle diyor:
‘Piyasa ve rekabet şartlarına uyum sağlayamayan, yeni ihale kanununun geçmiş pazar payını ortadan kaldırdığı ve her yıl büyük miktarlarda zarar ederek kamu kaynaklarını tüketen bir işletmenin önceden öngörüldüğü gibi özelleştirilmesi siz de takdir edersiniz ki doğal ve rasyonel bir sonuçtur.
MAĞDURLARI KORUYORUZ
Ancak böyle bir uygulama yapılırken kuşkusuz iki noktaya çok dikkat etmek gerekir.
1- Bakırköy’deki işletmenin yine piyasa şartlarına göre ve rekabet içinde satılmasıdır. Yani konunun ekonomik boyutudur. 1999’da o dönemin TBMM’sinde bir İstanbul milletvekili olarak konuyu gündeme getirdiğimde bu arazinin bir üniversitemize (Galatasaray) bedelsiz verilmesini eleştirmiş ve özelleştirmenin temel amacının kamuya kaynak sağlamak olduğunu vurgulamıştım. Bugün bu fabrika 44 milyon dolara ihale edilmiştir ve bu satıştan vergilerle birlikte devletin kasasına girecek miktarın 70 trilyon TL’ye ulaşacağı hesaplanmıştır. Yani fabrika bedelsiz el değiştirmemektedir ve kamu kaynaklarına katkı sağlanmaktadır.
2- Özelleştirmenin sosyal boyutuna bakarsak; yine 1999’da yaptığım konuşmada Bakırköy işletmesinde çalışan işçilerimizin durumunun ne olacağını sormuş ve insanlarımızın özelleştirme ile birlikte ortada bırakılacağını, buna dikkat edilmesi gerektiğini özellikle seslendirmiştim. Biz bu düzenlemeyi yaparkan konunun sosyal boyutuna ilgisiz kalmadık; işsiz kalan ve kalacak olanları korumak amacıyla ‘geçici görevlendirme’yi kabul ettik.
Bütçe ve Özelleştirme kanunlarında yapılacak değişiklerle önümüzdeki hafta içinde tamamlanacak bu düzenleme ile 1994’ten bu yana çeşitli özelleştirmeler nedeniyle mağdur olmuş, emekliliğini hak edememiş ve iş bulamamış çalışanlarımız ve tabii bu arada Bakırköy’deki fabrikamızın çalışanlarını da koruyup gözeteceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu, endişesi olmasın.’
120 milyon dolarlık ihale
SSK Radyoloji ve Görüntüleme Tetkikleri İhalesi bugün 2. kez yapılacak. Radyoloji hizmetlerinin taşeronlaştırıldığını öne süren Tabip Odaları feryat ediyor; bu ihale kurumun zararınadır, diye. Şartnamesi üç kez değişen ihalenin tutarı 120 milyon doları buluyor. İhalede GE, Siemens, Toshiba ve Philips çekişecekleri bildiriliyor.
AKP yanlısı olduğu bildirilen 8 hastane buradan ballı börek bekliyor.
Kat Mülkiyeti Kanunu olmuyor
SOSYAL yaşamımızın başlangıç noktası olan apartman ve sitelerimizde, bütünü etkileyen yapıcı yöndeki genel kurul kararlarına bir malikin itiraz yetkisinin bulunması, tüm kat maliklerini büyük sıkıntılara sokmaktadır.
Yüksek haneli sitelerde bile, bir kat maliki tüm gelişimleri engellemekte ve bunu bir iftihar vesilesi yapmaktadır. Kat Mülkiyeti Kanunu, bu kişiye hak tanırken, diğer taraftan yüzlerce kat malikinin elini kolunu bağlamaktadır. Dileğim, en az yüzde 10’luk bir muhalefet karşı koyduğu zaman alınan kararların haksız olduğunun benimsenmesidir. Aksi takdirde dengeler ters düşmekte, bir kişi, yüzlerce kişiyi hakkı olmadığı halde taciz etmektedir. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 44. maddesinin bir kez daha gözden geçirilmesi gerekmektedir.
M. Bülent KARAGÖZ-Mimar-ANKARA
Emekli maaşı geri alınır mı?
İSTANBUL’dan Neriman Eren isimli okurumuz, 1991-2004 yılları arasında SSK’dan babasından bağlanan yetim maaşı aldığını belirtiyor. Bu arada kendisine 2001’den itibaren 2004’e dek bir de SSK’lı annesinden ikinci bir yetim maaşı bağlanıyor. Eren, ayrıca 1991 yılının Mayıs ayında emekli oluyor ve Emekli Sandığı’ndan SSK’ya devir yaptırıyor.
Şimdi devlet verilen yetim maaşlarını, yani baba ve anneden aldığı maaşları yüzde yüz geri istiyor. Bu da yaklaşık 30 milyar + faizle birlikte kabarık bir rakam tutuyor. Eren bu durumda 40 bin kişinin bulunduğunu belirterek feryat ediyor: ‘Ben şimdi emekli maaşımla bu parayı nasıl öderim.’
Yıllardır verilen emekli maaşlarını faiziyle -yasaya uydurulsa da- geri istemek ne kadar doğru? Böylece emeklinin sırtına büyük bir yük binmez mi?
ÖTV ile halkın canı yakılıyor
MALİYEMİZ ne yapıyor? ÖTV konusunda yaptıklarının ele avuca gelir tarafı var mıdır?
Artan vergilere rağmen pazar kaygısı endişesiyle zam yapamayan sigara üreticilerini, ek vergi tehdidi ile iki hafta sonra yüzde 12 oranında zamma mecbur bıraktılar.
Ardından hurda otomobilde ÖTV indirimini kaldırdılar; otomobil almak isteyenleri perişan ettiler. Daha doğrusu vatandaşı hülleye zorladılar, sonra kaldırdılar.
Peki, Gebze olayına ne diyeceğiz? Solventten ÖTV aldırmadılar; solvent diye Türkiye’ye gazyağı girişinde kaçakçıları özendirdiler. 7.5 trilyonluk vurguna neden oldular. Palm, ayçiçeği, soya ve mısırda da aynı şeyler olmadı mı?
Vatandaş kazık yedi; ‘babalar’ malı götürdü.
Gelirler Genel Müdürlüğü, bu ciddiyetsizlikle vatandaşı enayi yerine mi koyuyor?
Biliyor musunuz?
ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım’ın halasının oğlu olan TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’ın (eski İETT Genel Müdür Yardımcısı), tüm tren istasyonları ve hat boylarındaki reklam alanlarının, geçmişte Okmeydanı’nda duvar káğıdı ve mobilya işleri yapan Alucralı Bilal ve Ünal Kavrazlı (İpekçioğlu Ltd.Şti.)kardeşlere verilmek üzere hazırlık yaptığını; bu kardeşlerin ayrıca Aria-Aycell’in açıkhava reklam kampanyalarının organizasyonunu yaptıklarını; ayrıca Bağcılar,Bayrampaşa, Eyüp ve Zeytinburnu belediyelerine yeni kurdukları reklam pano yerlerini Büyükşehir Belediyesi’nin Kültür A.Ş. eliyle pazarlattıklarını... Bazı kişilerin bu ilişkileri yürütürken Bakan Yıldırım ile Karaman’ın adını kullandıklarını...