Munzur Ulusal Parkı kurtuldu

AZINLIK, kültür ve çevre değerleri hukuku uzmanı, Avukat Murat Cano, 2001'den beri Munzur Vadisi'nin kurtulması amacıyla bir 'vatandaş' olarak mücadele ediyordu. Ve yargının verdiği son kararı şöyle yorumluyor:

"Devlet (Enerji Bakanlığı DSİ Gn. Md.), Tunceli coğrafyasında yer alan üç vadi (Munzur, Mercan, Pülümür vadileri) üzerinde enerji üretim amaçlı 8 baraj ve HES (hidroelektrik santralı) yapmayı planladı.

8 HES’in kurulu gücü 384.5 MW’tır. Bu kurulu güçle yılda 1.571 GWh enerji üretilecektir. Bu miktar enerji, hidrolik kaynaklardan bütün Türkiye’de üretilenin yalnızca yüzde 1’idir.

Üretilecek enerjinin ekonomiye yıllık katkısı 80.000.000 dolardır. Barajların ömrü azami 70 yıldır. 70 yılda elde edilecek ekonomik değer (70x80.000.000 dolar) = 5.600.000.000 dolardır.

Elbette ki kamu idareleri tarafından planlanan her yatırımda, kamu yararı vardır, hiç değilse var olması gerektiği kabul edilir. Ancak yatırımdan elde edilecek ekonomik faydanın, yatırımın zarar verebileceği diğer değerlerle karşılaştırılması da gerekir. Çünkü kalkınma amaçlı yatırım ile korunması gereken diğer değerler arasında uygulanabilir denge kurulmadan yapılan yatırım, öteki değerlerin yıkımına yol açar ve yitirilecek değerler, yatırımla elde edilen ekonomik faydadan çok daha yüksek değer ifade edebilirler. Sanayi Bakanlığı’nın verilerine göre Tunceli’nin çevre ekonomisi (hayvancılık, arıcılık, balıkçılık, av ve doğa turizmi faaliyetleri) aktive edilirse ekonomiye katkısı, yılda 1.000.000.000 dolardır.

AKDENİZ İKLİMİ

Baraj gölleri Tunceli’nin yıllık su potansiyelinin yüzde 37.3'ünü tutacaktır. Bu miktar suyun baraj göllerinde tutulması; su rejimini, yağış rejimini değiştirir. Bu değişiklik, iklim dengesini bozar. İklim dengesi bozulursa, bu denge içinde varolan bitki örtüsüyle, yabanıl ve içsu canlıları zamanla yok olur. (Tunceli iklimi; hem 'karasal iklim'dir, hem de 'Akdeniz iklimi'dir. Bu durum, Tunceli coğrafyasında literatürde endemik kabul edilen 47 bitki (sağlıkta kullanılan) ve istisnai sayılan canlıların (kırmızı benekli alabalık, Bezuvar dağ keçisi ve çengel boynuzlu dağ keçisi) varolmasına yol açmıştır.) Ayrıca tutulan suyun adeta 'ahlak'ı bozulmakta, akış halindeyken insanların tüketilebildiği canlılar üreten su, bu kez, 'virütük canlı'lar üretmektedir.

ÖRNEK KARAR

Danıştay’
ın iptal ettiği Konaktepe Baraj ve HES’leri, 47 km. uzunluğundaki Munzur Vadisi Ulusal Parkı içinde yapılmak istenmektedir. Baraj duvarının temelden yüksekliği 125 metredir. Tünel uzunluğu ise 16.4 kilometredir. Proje uygulansaydı, Munzur Vadisi Ulusal Parkı’ndan geriye herhalde hiçbir şey kalmazdı.

Eğer yanılmıyorsam; Türkiye’nin su kaynakları, iklimi, ormanları ile diğer bitki örtüsü, yabanıl ve içsu canlıları, tarihsel varlıkları, kalıcı varlıklarıdır. Bunlar, Türkiye için korunması gereken 'üstün değer'lerdir.

Ben; yukarıda özetlemeye çalıştığım nedenlerle Başbakanlık’tan projelerin uygulanmamasını, bu konuda alınan Bakanlar Kurulu Kararı’nın iptal edilmesini istemiştim. Başbakanlık, istemimi reddetmişti. Bunun üzerine, 'su-iklim-bitki örtüsü-hayat ilişkisi'ne dayalı bir düşünüşle, Başbakanlık aleyhinde iptal davası açtım. Danıştay, bu ilişkinin korunmasında kamu için hukuki yarar gördü ve projenin yapılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nı iptal etti. Başbakanlık, Enerji Bakanlığı ve DSİ Genel Müdürlüğü, kararın bozulması istemiyle, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvurdu.

Son sözü, Genel Kurul söyleyecek."

Evet, "Türkiye’de hákimler var".

Danıştay,
hukuk adına "ben istediğimi yaparım" diyen anlayışa karşı çıkıyor; Türkiye'nin varlıklarını koruyor. GSM'de, limanlarda ve Unakıtan'ın Galataport'unda olduğu gibi...

Esas mal varlığı TBMM'deki beyandır

"BEN bir avukatım... Maliye Bakanı'nın, CHP Lideri'ne yönelik sözleri üzerine 'mal beyanı-banka hesabı' tartışmasında işin özünün kaçırıldığını söylemek istiyorum. Basında, bilmem kim mal varlığını açıkladı, deniliyor ama aslında hiçbir lider gerçek mal varlığını açıklamıyor. (Bahçeli hariç...)

Söz konusu mal varlığı, gayrimenkul ve menkul değerler (tahvil, senet ve bono), varsa kiralık kasadaki mallar, borç ve alacaklar vs. listesini gösteren beyannamedir.

Medyada liderlerin sadece bankadaki hesapları mal varlığı olarak yer alıyor. Esas yapılması gereken; parlamentodaki lider ve milletvekillerinin, Meclis'e verdikleri beyannamelerinin açıklanmasıdır. Ne yazık ki bunu hiç kimse yapmıyor.

Bir lider "Bana kardeşim bakıyor" diyemez, bu konudaki borç ve alacağını da mal varlığında göstermek zorundadır. Aynı şekilde çocuğunun sünnetinde ve evliliğinde gelen ziynet eşyalarını da...

Eski Karayolları Genel Müdürü Atalay Coşkunoğlu bu mal beyanında taşınır taşınmaz varlıklarının, gelirinden fazla olmasından ötürü 5 yıl ağır cezasına çarptırılmış ve artı fark Hazine'ye gelir kaydedilmişti.

Parlamentoda bir parti liderinin, yasal mal beyanı vermediğinden dolayı ihtara muhatap olduğunu düşünürsek, mal varlığı yasasının çok önemli hükümler içerdiğini görebiliriz. Mal varlığında, maaşın üç katından fazla olan değerlerin tümü beyannamede yer almak zorundadır. Liderlerin cesaretleri varsa, Meclis'e verdikleri beyannameleri kamuoyuna açıklamalıdırlar."

Siyah buz

BİNALARIMIZIN önünü temizleyelim. Karları yola atmayalım, çünkü hava dona çekince hepsi buza dönüyor. Kapıcıları ve belediye ekiplerini uyaralım. Eğitim cehaleti biraz törpülüyor ama kafasızlık baki kalıyor. 'Siyah buz' istemiyoruz.

A. Sera ÖZBAŞAR

Biliyor musunuz

'MİLLİ Görüş'ün yayın organı 'Milli Gazete'nin, 34 yıllık yayın hayatında ilk kez önceki gün, trafik kazasında ölen bir yurttaşın (Cemal Uludağ) cenazesinin 'Gaziosmanpaşa Cemevi'den kaldırılacağına ilişkin 18x23 cm ebatında bir ilan yayınladığını...

Mesaj panosu

'ABDİ İpekçi, Muammer Aksoy ve Uğur Mumcu Anma Etkinliği'
çerçevesinde 'İrtica Tehdidinde Ulus Devlet ve Demokrasi' paneli 14.00'te İTÜ Maçka Mustafa Kemal Anfisi’nde. Konuşmacılar; Prof. Mete Tapan, Alev Coşkun, Nail Güreli, Tufan Türenç, Prof. Nur Serter, Tuncer Kılınç, Ali Sirmen.

Uçakta 24 saat

THY'nin, Münih'ten perşembe günü 11.30'da kalkması gereken uçağı kar yüzünden 18.30'da havalanabildi. Gece İstanbul'a indikten sonra biz Ankara yolcuları aynı uçak içinde cuma 10.00'a kadar her an kalkacakmış gibi bekletildik. Hatta yakıtı biten uçak yeniden yakıt aldı. Yaşlı insanların ayakları şişti, nefes darlığı çektiler. Bir insan 23 saat uçak içinde hareket etmeden durabilir mi? Bizlere, sizi terminale alalım, dinlenin diyen olmadı. THY, rekabet ortamında böyle mi hizmet edecek? Uçak kaldırılmayacaksa bu kadar yakıta, De-Icing'e (alkolleme) yazık değil mi?
Yazarın Tüm Yazıları