Paylaş
İstanbul'dan bir grup imam ve vaiz, bu sözlerin insan haklarına aykırı olduğunu belirterek "Utandık"dediler.
Prof. Çağrıcı, bir tarikat camisine imam atamak üzere hangi kriterleri arıyor?
"Bir atamada mesleki ehliyet mi yoksa yakışıklılık mı önemlidir? Hangi kritere bakıyorsunuz Sayın Çağrıcı! Yoksa, bütün bunlar bahane de de Mahmut Hoca'cı veya Cübbeli'ci mi olmak sizin kriterleriniz arasında yeralıyor. Aslında siz, 1997'den beri Diyanet dışı tarikatın imamlarının göreve devam etmesini istiyorsunuz. Aslında bizlere hakaret ediyorsunuz; sınava girmek isteyenleri fiziğini düzgün bulmamakla ayrımcılık yapıyorsunuz. Nur yüzlü olmak için ille de Nurcu mu olmak gerekiyor. Sizin hakkınızda insanlara hakaret ettiğiniz için dava açılması gerekiyor. Bir kişi densiz bir laf ederken ilk önce aynanın karşısına geçip kendisine bakmalıdır; sonrada il müftülüğünü gerçek anlamda yapıp yapmadığına...
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Bardakoğlu, 10 bin imam kadrosuna daha ihtiyaç olduğunu söylüyor. Devlet daha ne verecek; Diyanet'te binlerce kadro var. Bazı camilerde ikili-dörtlü çalışan hocalar var. Ne yazık ki, bu kadrolar verimli kullanılmıyor ve cami kürsüleri tarikat hocalarına teslim ediliyor.
Amaç, Diyanet'e tarikatçı kadroları daha da doldurmak... Öldürülen Bayram Ali Öztürk’ün vaaz verme yetkisi olup olmadığını niye söylemiyor? Bunun gibi kadrolu imamlar boş dururken, tarikat hocalarına görev veriliyor. Sayın Bardakoğlu topu taça atarak gerçekleri gözden uzak tutuyor. Diyanet müfettişleri önce çeşitli işler yapan cami hocalarını tespit etmelidir.
Milli Eğitim'de bir sürgün öyküsü
'DİYARBAKIR İl Milli Eğitimi'nde haksızlıklar' (8.4.2006) yazısında mağduriyeti bildirilen Diyarbakır İlköğretim Müfettişi Arsun Gözen, Batman iline sürgün edilmiş. Gözen'in 2005-2006 tarihindeki ilköğretim müfettişleri yıl ortası toplantısında Milli Eğitim Müdürü Mustafa Tekdemir'e toplantı tutanaklarında ve de gıyabında 'Milli Eğitim Müdürü konuştu ve bizi dinlemeden çekti gitti' dediği iddiası nedeniyle Müdür Tekdemir tarafından hakkında soruşturma başlatılmış.
Bu soruşturmaya muhakkik olarak da Milli Eğitim Müdürü'nün emrinde çalışan müdür yardımcıları Süleyman Manap ve Şahin Demirkol atanmış.
Adı geçen muhakkikler, Arsun Gözen'e disiplin olarak 'kınama' ve idari olarak da başka ilde görevlendirilmesi teklifi yaptı. Bu teklif Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde bulunan inceleme-soruşturma-değerlendirme komisyonunca uygun bulunmadı. Yeniden değerlendirilmek üzere çevrildi. Ancak Mustafa Tekdemir sorumluluğu üzerine alarak bakanlığa yolladı. Bakanlık da bu dosyayı uygun görmedi. Olayı tekrar değerlendirmek üzere Bakanlık Başmüfettişi Yaşar Aygördü ve Bakanlık Müfettiş Yardımcısı Remzi Katmış'ı görevlendirdi. Adı geçen müfettişler hem bu konuyu hem de 8.4.2006 tarihinde köşemizde çıkan yazı için Arsun Gözen hakkında açılan soruşturmayı incelemeye aldılar. Sonuç olarak Bakanlık Müfettişleri Yaşar Aygördü ve Remzi Katmış, Gözen'in çalışma ortamını bozduğuna, valilik yazısını da dayanak göstererek kanaat getirdiler. Bakanlık da bu kanaate göre Gözen'i Batman'da görevlendirdi. Ne yazık ki, köşemizdeki yazıyı Gözen'in kendisinin yazdığı iddialarıyla ilgili olarak Müdür Tekdemir hakkında hiçbir işlem yapılmadı.
Müdür Tekdemir hâlâ görevini sürdürüyor.
Biliyor musunuz
- SONAR'ın "Bugün bir seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?" (görüş belirtmeyenler değerlendirmeye alınmamış) sorusuna verilen yanıtların AKP 25.5, CHP 20.0, DYP 13.0, MHP 12.2, DSP 7.1, ANAP 6.3, GP 5.0, DTP 4.4, SHP 2.9, diğer 3.1 olduğunu...
- AKP Genel Başkan Yardımcısı Av. Hayati Yazıcı (Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı), İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Başsavcı Vekili Hasan Eker, Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Şefik Mutlu ile Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er'in (Yazıcı'nın ortağı) önceki gün 'Sultanahmet Köftecisi'nde birlikte yemek yediklerini...
- TÜKETİCİ Bilincini Geliştirme Derneği'nin bugün 11.00'de köprü ve otoyol zamlarını protesto etmek, köprü ve otoyol çalışanlarının iş yavaşlatma eylemini desteklemek için Boğaziçi Köprüsü gişelerinde bir basın açıklaması yapacağını...
- İSTİKLAL Caddesi'nde yenilenen 'Çetinkaya' mağazasının açılışına katılan Ali Coşkun, Muammer Güler, Kadir Topbaş, Necati Çetinkaya ve Prof. Burhan Kuzu'nun Saray Muhallebicisi'nde çorba içip dondurma yediklerini...
- AVRUPA'nın en büyük 3. fuarı olan Zuchex Züccaciye ve Elektrikli Ev Gereçleri Fuarı'nın, TÜYAP'ta 15-19 Eylül tarihleri arasında yerli ve yabancı 500 firmayı buluşturacağını (www.zuchex.com, 0532-244 46 29)...
GEÇENLERDE Çengelköy, Bahçelievler Mahallesi Atabeki Sokak’taki, Hazine arazisi üzerinde bulanan 32 gecekondu belediye tarafından yıkıldı. Yıkım sırasında gecekondu sahiplerine bir 'müteahhit' tarafından 4.000 YTL para verildi. Gecekondu sahipleri. Hazine arazisinden çıkartılırken burası hangi müteahhite verilmiş olabilir? 35 senedir Çengelköy'de ikamet eden, Rize-Güneysu doğumlu, AKP'li Üsküdar Belediye Meclis Üyesi mimar-müteahhit Mehmet Cevahir Türk'e olabilir mi?
Z.K.
Halas örneği varken
HİÇ gereği yokken yeni vapur tipi seçildi, daha doğrusu seçtirildi. Son derece çirkin. Yeni dizayn için yeni üst yapı gerektirmez. Yılların güzel kızları Halas, Güzelhisar gibi enfes formlar varken, su hattını ve onun altını yeniden dizayn ederek gemilerimizi yenileyebilirdik.
Aslında yeni gemiye de ihtiyaç yok. Marmaray hizmete girince vapur ihtiyacı daha da azalacak.
Kadıköy-Karaköy İskelesi saçma bir dizayna kavuşturuluyor. Yanında Beşiktaş İskelesi, İDO’nun son yaptığı Beşiktaş Barbaros Hayrettin İskeleleri varken, saçma bir dizayna ne gerek var?
Şehir hattı gemilerinde çay keyfi unutturuluyor. Yetersiz, deneyimsiz, ilgisiz personel çay servisini savsaklıyor.
S.E.
Teşekkürler
RUMELİHİSARI Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Orhan İpek, "Rumelihisarı özelleştiriliyor" (31.7.2004) başlıklı yazımızın kendilerine yol gösterici ve harekete geçiren bir kıvılcım olduğunu belirterek şöyle konuşuyor:
"Köy halkı olarak PTT binamıza sahip çıkarak Ankara'lara giderek kapatılan hizmet binasını tekrar açtırdık. Bize yardımcı olan PTT Genel Müdürü Osman Tural ve İstanbul Başmüdürü Ali Selvi'ye ve size sonsuz teşekkürlerimizi sunarız."
Sandviç kazığı
GALATASARAY-Bordeaux maçına gidenlerin çektiği trafik rezilliği dışında iki şikâyet:
Mehmet Sayan: "40 YTL'ye maça girdim, bir ayran ve bir sosisli sandviçe 10 YTL verdim. Dünyanın hiçbir stadyumunda bu boyutta bir kazık olamaz. Maçtaki bir büfede su 2 YTL'ye, bir sandviç de 12 YTL'ye satılıyordu."
Yusuf Çekme: "Olimpiyat Stadyumu'ndaki fiyatlar, TAV'ın işlettiği Atatürk Havaalanı seviyesine gelmiş. Bir su 2 YTL, sandviç ise 12 YTL... Bu fırsatçılıktır. Bu vurgunun sorumlusu GSGM midir, Galatasaray mıdır?
Milleti enayi yerine koyanlara biraz insaf demek gerekiyor.
Şehit isimleri
GÜNEYDOĞU'da şehit olan askerlerimizin isimlerini, duyarlı belediye başkanlarının meclis kararıyla bazı sokaklara verdiklerini okuyoruz.
AKP'li belediyelerin ise böyle bir duyarlılığı olmadığını görüyoruz.
AKP'den önceki RP-SP'li belediyelerde de öyle şehit adlarını sokaklara vermek yoktu. Gerekçeleri ise şöyleydi: "Biz Güneydoğu'dan oy alıyoruz."
Başbakan Erdoğan da konuşmalarında, Güneydoğu'dan aldığı oylara sık sık vurgulamaya yapıyor.
Peki o zaman bu yıl içinde 70'e yakın şehit verdik; hangi belediyeniz hangi sokağa bu şehitlerin adını verdi?
Yoksa şehit adı vermemek AKP'ye prim mi sağlıyor?
Çin korkutuyor
ÇİN her yıl büyüyor. Yarattığı ekonomik güce dayanmak mümkün değil.
Geçmişte olduğu gibi AKP de Çin'i anlayamadı.
Ürettiği her çeşit mal sınırlarımıza yığılıyor.
Çok önemli bir holding, bazı üretimlerini Çin yüzünden rekabet edemediği için kapatıyor.
Birçok holding, üretimini Çin'e kaydırmış durumda.
Konya'daki incik-boncuk satıcıları bile üretimlerini Çin'de yaptırıyor.
1.3 milyar nüfuslu Çin, üretimiyle bütün dünyaya bakacak duruma geliyor.
Çin artık dış ülkelere gitmeye başladı.
Biz ise Afganistan'a, Lübnan'a gidebiliyoruz ancak. Çünkü en önemli ihraç ürünümüz 'asker'... Taşeronlukla hiçbir şey olmuyor.
Geçen gün eğitimci bir dostumuzla konuşurken, bu yıl üniversitelerden mezun olan öğrencilerin yüzde 10'unun dahi iş bulamadığını söylüyordu.
İktidar bizi hâlâ tarikat ve cemaatlerle meşgul ediyor.
Erhan UYAROĞLU
Mesaj Panosu
- İETT'nin geçen 6 aylık süre zarfında artan benzin fiyatlarını sebep göstererek üst üste Mavi Kart ve bilet ücretlerinde yaptığı zamlar, benzin fiyatlarındaki gerilemeye rağmen geri alınmıyor. Mavi Kart'ı 100 YTL yapan Büyükşehir, asgari ücretin 380 YTL olduğunu bilmiyor mu?
Fatih ALTINUS
- MERSİN bağımsız milletvekili Ersoy Bulut'tan: "Tarsus'ta yapılmak istenen atık bertaraf tesisi yeri için Tarsus halkının duyarlılığı dikkate alınmalıdır. Bu tesis o yere yapıldığı takdirde Mersinliler musluktan akan suyu dahi içemeyecek hale gelecektir. Konuyu TBMM gündemine getireceğim."
Kars Festivali
KARS, binlerce yıllık geçmişinde, parıltısı hiç solmamış bir uygarlık merkezi, bir serhat şehri... Dokusu ve konumuyla bir hayranlık anıtı; insanı ve toprağıyla doruklar kenti...
Ama, bir süre önce işsizlik ve yoksulluğa yenik düşmüş, 'metruk' bir şehre dönüşmüştü. Milliyet Gazetesi, 14.12.1989 tarihinde, yaşanan bu acıyı hafızalarımızdan silinmeyecek şekilde sürmanşetten veriyor; Kars’ı 'Satılık şehir' olarak tanımlıyordu. Kentin içine düştüğü durum, gazetede "50 milyarı olan Kars’ı alabilir" sözleriyle özetleniyordu.
Ardından Refik Durbaş, 30.4.1990’da, Cumhuriyet Gazetesi’nde Kars’ı, "Karanlığın bile terk ettiği kent" olarak niteliyor ve ekliyordu:
"Evler tek tek değil, takım olarak, sokak sokak, cadde cadde satılıyor Kars'ta. Bütün Kars ‘satılık’ levhalarıyla donatılmış.”
2000’li yılların başında yepyeni bir süreç gelişti. Anadolu’da ender görülebilecek bir yerel yönetim anlayışı egemen oldu Kars’ta... Yaşanan acılar geçmişte kaldı. Yerellik, paylaşma ve katılımın tüm unsurları harekete geçirilerek, kentin kültürü ve kimliği taçlandırıldı. Tarihsel miras sahiplenildi. Yapılan kurultayların 'Sonuç Bildirgeleri' kentin yol haritasını oluşturdu. Azerbaycan’dan Gürcistan’a, Almanya’dan Norveç’e, ABD’den Küba’ya kurulan 'Kardeş Kent' ilişkilerinde 'yerel kalkınmanın' motorunu ateşleyecek arayışlar sürdürüldü; sponsorlar, paydaşlar bulundu.
Kars, şimdilerde tüm yönleriyle bir kentsel dönüşümü gerçekleştiriyor...'Dünya kenti'” olma yolunda önemli mesafeler kat etti. Ve “Kafkasların Davos”u olma peşinde. “Sınır Ötesi Bölgesel İşbirliği”nde öncü bir rol üstleniyor.
15-17 Eylül 2006 tarihlerinde gerçekleştirilecek “III. Uluslararası Kafkas Kültürleri Festivali” ve INTA (Uluslar arası Kentsel Kalkınma Birliği) ile birlikte aynı tarihlerde yapacağımız “Sınır Ötesi Bölgesel İşbirliği ve Kafkasya’da Yerel Yönetimler Konferansı”nı onurlandırmanızı diler;bu vesileyle kentin değişim ve dönüşümüne tanıklığınızdan büyük bir heyecan duyacağımızı belirtir, saygılar sunarım.
Naif ALİBEYOĞLU
Kapadokya'da özgün bir yüksek okul
ALEV Alatlı, Kapadokya'da özgün bir yüksek okul kurmuş. KMYO, bölgeden genç nüfusun göçünü önlemeyi, eğitilmiş gençleri yörede tutmayı, iş edindirmeyi amaçlıyor.
Ürgüp’ün Mustafapaşa beldesinde Türkiye’deki ilk yerel vakıf yüksek meslek okulu Kapadokya Meslek Yüksekokulu, İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından 2005’te kurulmuş. YÖK tescilli okul, 'Asmalı Konak' dizisinin çekildiği tarihi mekânda eğitim yapıyor.
Eğitim verilen konular, Nevşehir valisiyken bölgenin kalkınma dinamiklerini araştıran Yusuf Erbay’ın başkanlığında hazırlanan 'Kapadokya Kalkınma Planı'na göre şekillendirilmiş.
Kapadokya’nın kültürel mirası, bölge insanının gelirini temin edebileceği bir kaynak olmaktan uzak. Kişi başına düşen gelir rakamları Türkiye ortalamasının üzerinde olmasına rağmen başta Nevşehir, Niğde, Aksaray hatta Kayseri ciddi oranlarda net göç veriyor.
Okulun kuruluşunda büyük emeği geçen yazar-düşünür Alev Alatlı bu konuda şöyle diyor:
"Hiç kimse, evine ekmek götüremeyen, götüremediği için aşağılanan, çaresiz bir genç erkek kadar öfkeli olamaz. Genç nüfusumuzu kendilerinin ve ailelerinin geçimini sağlayabilecek becerilerle donatmamız gerek.Hele de bizimki gibi erkeğin geleneksel rolünün tedarik olduğu bir toplumda!"
Okulun 7 bölümü var: Turizm ve Otel İşletmeciliği, Mutfak Sanatları Yönetimi (Aşçılık), Turizm Rehberliği, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği, Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama, El Sanatları, Şarap Üretim Teknolojisi ve Bağcılık, Üniversite-sanayi işbirliği
KMYO’da eğitim, klasik bir meslek eğitimi değil. Her bölümün sanayi/hizmet sektöründe saygın birer hâmisi, 'mentor'u var. Bu mentorlar öğrencinin eğitimi ile 'gerçek dünya' birlikteliğini sağlamakla görevli:
Turasan şirketi: Bağcılık şarapçılık konusunda,
Anadolu şirketi: Çömlekçilik-seramik konusunda,
Sentez şirketi: Halıcılık konusunda,
Dedeman otelleri: Otelcilik,
Hazerfen ve Top Air: Sivil havacılık,
Babil Turizm: Seyahat acentalığı,
Ece Bar’ın sahibesi Ece Aksoy: Ahçılık konusunda...
Öğrenciler hafta 7 gün, 24 saat okulda kalıyor. 12 ay boyunca okul açık. Yazın mentorların denetiminde 2 ay staj yapıyorlar.
Kolej ayarında, haftada 12 saat İngilizce öğretiliyor. Bu yıl ayrıca Rusça başlatılacak. Meslek İngilizce’sine azami özen gösteriliyor. Bilgisayarlar sabaha kadar açık. 1500 DVD’lik bir kütüphane var.
KMYO ile Rusya, Ukrayna, Japonya üniversiteleri arasında eğitim işbirliği yapılıyor. Kazan Devlet Üniversitesi, Kazan Devlet Pedagoji Üniversitesi,
Moskova Uluslararası Turizm Akademisi, Ukrayna Bilimler Akademisi,
Japon Nagoya ve Tokyo Üniversiteleri’nden bilim adamları gelerek KMYO’da ders verecekler.
BURS İHTİYACI
Öğrencilerin mümkün olduğu kadar az ücret ödediği, giderlerin hayırsever yurttaşlar tarafından karşılandığı bir 'burs düzen' kurulmaya çalışılıyor. Burada önemli olan, Kapadokya’lı gençlerin hızla ve çağdaş ölçütlere uygun biçimde eğitilip topluma kazandırılması.
Paylaş