BEN 23 yıllık evliliğimi, 3 yıl önce eşimin sürekli at yarışı ve içkiyi ön plana alıp beni ve iki oğlumu ihmal etmesi, aşırı tacizleri nedeniyle annemin evine sığınarak bitirdim.
Hiç çalışmadığım için herhangi bir gelirim yok. Annemin, rahmetli babamdan aldığı SSK emekli maaşına iki yetişkin oğlumla ortak olarak 3 yıldır hayatımı sürdürüyorum. Daha doğrusu geçinmeye çalışıyoruz.
Eşimin açtığı boşanma davası dün 80 milyon lira yoksulluk nafakası, 300 milyon da eşime mahkeme ücreti ödemem şeklinde son buldu. Oysa ben barodan avukat yardımı almıştım. Eşimin üzerine olan evin temelinde benim ve eşimin babasının ve benim ziynetlerimin olduğu, hatta bu evden önceki evin üzerime olduğunu, satılarak şu andaki tek eve dönüştürüldüğünü tapu kayıtları ile ispatladığım halde, maddi talepte bulunmam reddedildi. Üstüne üstlük hiçbir gelirim olmadığı halde, masraf üstüme yıkıldı. Bu mudur medeni hukukun kadına verdiği hak? 45 yaşında hiç çalışmamış; ama 25 ve 21 yaşında iki erkek çocuk yetiştirmiş ağır işçi ev kadınına verdiği hak.
Soruyorum, şimdi ben ne yapayım?
Annemin SSK maaşıyla hangi masrafı karşılayayım? Lütfen, benim durumuma düşürülen tüm kadınlar adına sesimi duyurur musunuz? Hicran ANAKÖK
ANAP ve CHP’ye ‘sınır’ cezası
BÜYÜKŞEHİR Belediyesi, geçen cuma günü İstanbul’un imar planını değiştirdi; sınırlar yeniden belirlendi ya... Şimdi bunun tepkileri, ‘Biz insan değil miyiz; kimliğimizi nasıl değiştiriyorsunuz’ başlıklı gazete ilanlarında görülmeye başlandı.
Örneğin, 46 yıl önce belediye olan Büyükçekmece Belediyesi’nden sınırlarından koparılan 4 bin nüfuslu Çakmaklı mahallesi (köyü) (TÜYAP’ın Kuzey kesimi Hadımköy yolu çevresi) komşu Kıraç; Ahmediye köyü de Tepecik belde belediyelerine bağlandı. Üç dönem önce belediye alın Kıraç’ın 11, Tepecik’in 26 çalışan kadrosuna karşı Büyükçekmece’nin 267 çalışanı var. Çakmaklı’da 10’a yakın banka varken, Kıraç’ta hiç banka şubesi yok. Kıraçlı öğrenciler, belediyenin yaptırdığı buradaki ilköğretim okulu ve liseye gidiyorlar. Büyükçekmece imar sahası içinde olan Çakmaklı’nın yarısı zaten göl havzasında kalıyor. Belediyenın tüm altyapısını tamamlamış; doğalgaz gelmiş; Türkiye’nin en büyük sokak hayvanları rehabilitasyon merkezi yine bu mahallede; belediyenin yapacağı toplu konut projesi ve OSB alanları ile rezerv mezarlık alanları da... İşin garibi bu yerler Büyükçekmece belediyesi tapusunda yeralıyor.
Bu arada kaçak yaptırdığı inşaatları yıktırdığı için Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’le arası olan açık olan Çakmaklı muhtarı Süleyman Kıran ‘baskı’dan kurtulmak için bölgenin Kıraç’a bağlanmasını istiyordu. Ne tesadüf ki, muhtarın ‘dolandırıcılık, yüz kızartıcı suçlardan’ hüküm giydiği için YSK tarafından görevden alındığı anlaşıldı. Böylece Büyükşehir Belediyesi, Büyükçekmece tarafından ciddi şekilde korunan Büyükçekmece gölü havzası üç belediye sınırlarına geçmiş oldu.
CHP’li Binkılıç beldesinin Yalı köyü Karacaköy beldesine... 1923’de belediye olan Çatalca’nın Nakkaş, Çanakça, Kestanelik, Dağyenice, Boyalık, Dursunköy ve Yazlık gibi köyleri de, son üç dönemdir belediye olan Hadımköy beldesine (yasadaki adıyla ilk kademe belediyesine) bağlandı. Anadolu yakasında sınır değiştirmelerde aynı rahatsızlıklar doğdu.
AKP’li Büyükşehir Belediyesi galiba bir şeyi unuttu; sınırların değiştirilmesini halka sormadı. Yargıdan iptal ve AB’nin yerel yönetiminden bu konuda tepki gelirse şaşmamak gerekiyor.
İşkenceyi kime şikáyet edeyim
HÜRRİYET’in 16.9.2004 tarihli sayısında TCK’ya göre işkencenin suç olduğu yazıyordu.
İşkence zaten suçtu. Ancak mesele işkencecileri kime şikáyet etmemiz konusunda düğümleniyor.
İşkenceyi kime şikáyet edeceğiz.
Ben bir yıldır Kuşadası’nda bulunan işkenceci polisleri şikáyet edecek makam bulamıyorum.
Şikáyet ettiğinizde bütün kurumlar ölüm sessizliğine bürünerek size cephe alıyor.
Ya Çanakkale Adliyesi...
Başbakanlık ve bakanlıklar vatandaşa cevap verme ihtiyacı dahi duymuyor.
İşkenceye, zulme ve haksızlığa uğrayan vatandaş, bu padişah yetkileriyle donatılmış, devlet içindeki organize suç örgütleriyle nasıl baş edebilir? Şikáyet ettiği zaman, şikáyet ettiği memurlardan veya kurumun diğer personelinin intikamından nasıl kurtulabilir?
Veya benim gibi ülkesini terk etmesi mi gerekir efendim...
Kenan ÖZGÖREN-İşadamı-müteahhit
Atatürk yolunda gidilseydi AB’ye ihtiyaç olur muydu?
TÜRKİYE’nin kırk yıllık AB macerasını Newsweek Dergisi 10 sözcükle en mükemmel şekilde özetlemiş:
‘Türkiye tam modern bir toplum olsa, AB üyeliğine ihtiyacı olmazdı!’
Yani bunu tercüme edersek: ‘Türkiye şıhlar, şeyhler, tarikatçılar, kara çarşaflılar, irticacılar ülkesi haline getirilmeyip de Atatürk’ün gösterdiği yoldan gitmeye devam etseydi, AB’ye ihtiyacı olmazdı!’
Bizi AB’ye davet edenlere de İsviçrelilerin şimdi yaptığı gibi, ‘Arkadaş, siz önce benim yaşam standardıma ulaşın, ondan sonra görüşürüz’ derdik. Akar DURU
Milli Eğitim’e duyurular
LGS sınav kılavuzunda, II. önkayıttan sonra yerleştirme yapılmayacağı yazılmasına rağmen, Anadolu liselerine II. önkayıttan sonra öğrenci alınmış ve bu konuda hiçbir duyuru yapılmamıştır. Bu skandal uygulama soruşturulmalı ve haksızlık giderilmelidir.
Cumali TAŞTEKİN
NİCE hayallerle sınıf öğretmenliği sertifikası alan başka branşlardan öğretmen adayları, 2004 atama döneminde sınıf öğretmeni olarak atanmak için başvuru yapamadılar. Bu kişiler de bu ülkenin evlatları. Umarım Milli Eğitim Bakanlığı, 2005 atama döneminde bu kişilerin mağduriyetini önleyerek başvuru hakkı tanır.
Şevki ŞAHİNOĞLU-ISPARTA
BİZLER öğrenci affı bekleyen müzmin öğrencileriz.Ankara, Yüksel Caddesi’nde öğrenci affı için 1 milyon imza kampanyası adı altında stant açtık, ancak ajansları aramamıza rağmen kimse kulak vermedi.Lütfen 1 Ekim’e kadar açık kalacak standımızı duyurmamıza yardımcı olun.
Kadir YILMAZ
ASKİ sayaçlarında bir gariplik var
ÇAYYOLU semti sakinleri olarak her ay 70-150 milyon arasında su faturası ödemekteyiz.
Tüm gün mesaide olan komşuma da, karı-koca iki kişi yaşayan bize de 100 milyondan aşağı su faturası gelmiyor. Oysa diğer semtlerde oturanlara bizden daha az fatura gelmektedir. Faturalar konusunda ASKİ’yi defalarca uyardık. Su sayaçlarını gelip kontrol ettiler ve gittiler. Bir iki görevliyi sıkıştırmam sonucunda takılan su sayaçlarının kalitesiz, imalattan hatalı ve bozuk olduğunu, sayaçların ayarlarının iyi yapılmadığını ve numaratörlerinin boşa döndüğünü, bunu ASKİ’de herkesin bildiğini fakat yine de aynı sayaçların alımına devam edildiğini söylediler. Bozuk ve hatalı üretim ürünü sayaçları takmak suç değil mi? ASKİ’yi denetleyen bir kurum yok mu?
Belediyenin, ASKİ’nin gelir kaynağı Çayyolu halkı mıdır?
Hatice DUYAR
BİR ÖNERİ
HÜKÜMET madem zinanın suç olduğu görüşünde; o zaman biz de ilk iş olarak zina yapan milletvekillerini ihbar edip kamuoyuna teşhir edelim. Ülkenin geleceğini birkaç oy uğruna yok sayanları baş sayfalara taşıyalım. Murat ŞAHİN
Mesaj Panosu
RAHMİ Koç’un ‘Nazenin 4’ adlı teknesiyle İstanbul’dan dünya turuna çıkışını televizyonlardan haber olarak izlerken şaşırdım. Çünkü tekne İngiliz bandırası taşıyordu. Koç gibi dev bir kuruluşun teknesi Türk bayraklı olsaydı daha anlamlı olmaz mıydı?
Oktay DENİZMEN-Amatör kaptan
12. ULUSLARARASI Su Yönetimi ve Hidrolik Mühendislik Tarihi Konferansı 2-10 Ekim tarihleri arasında Selçuk’ta toplanıyor. Konferans yöneticisi Gilbernt Wiplinger’den bilgi alınabilir.
gilbert.wiplinger@oeai.at
GÜNÜN SÖZÜ
‘Kendi dilini tam olarak bilmeyen, başka dil de öğrenemez.’