GAZETECİ dostumuz Vecdi Seviğ “Köşenizde mahallemle ilgili ‘Çiğdem’de çiğdem açmıyor’ başlıklı bir yazı çıkınca bende yazayım” diyor.
Öğretici, bilgilendirici hoş bu yazıyı birlikte okuyoruz: “Çiğdem Mahallesi, Türkiye’nin en örgütlü, en düzenli yerleşim birimlerinden biri. Bunu bilen Melih Gökçek de mümkün olduğunca hizmetin aksaması için çaba harcıyor. Ama yaklaşık 20 yıldır yaşadığım mahallemin Çukurambar ile kıyaslanmasına gönlüm razı olmadı. Rant düzeninin en çarpık yapılaşma alanları arasındaki Çukurambar ve Çiğdem’in kıyaslamak biraz zorlama olur. Kurucu üyesi olmaktan her zaman onur duyduğum Çiğdemim Derneği, mahallenin yaşam alanı olması için her çabayı harcıyor. Birçok platformda bu mahalle örgütlenme biçimi ve sorunlara çözüm arama açısından örnek gösteriliyor. Köşenize konuk olan okurunuz Ahmet Keskin, “herhangi bir semtten evime gelirken aradaki farka hayret etmeme ve sinirlenmeme rağmen bu mahallenin diğer sakinlerinin aynı şekilde düşünüp düşünmediğini ya da bugüne kadar kime nasıl tepkilerini gösterdiklerini de hep merak ederim” diyor. Sayın Keskin, 26 Aralık günü Dernek merkezine uğrayıp komşularıyla tanışma ve ‘Sağlıklı Yaşam İçin Beslenme ve Diyet’ konulu seminerine katılma fırsatı bulabilir, böylece mahalle ile ilgili bilgi edinme olanağı da elde eder. Bu mümkün olmazsa 26 Aralık’ta komşularıyla ‘Kerbela’ oyununu izlemeye gelebilir, ulaşımı Dernek sağlıyor. Tarih uymuyorsa, hep birlikte 30 Aralık akşamı ‘Bilkent Senfoni Orkestrası Yıl Sonu Konseri’ni izlemeye yine derneğin sağladığı ulaşım olanağı ile gidilebilir. Son bir not... Çiğdemde çiğdem açıyor. Çiğdem mevsimi geldiğinde ODTÜ orman alanı olarak korunan bölgede çiğdemler, mahallenin birçok köşesinde de gelincikler açıyor. Bu yıl kalmadı ama, gelecek yıl mahallemden topladığım gelinciliklerle yaptığım şuruptan içmeye beklerim.”
Ali Coşkun’un kulakları çınlasın
DÜNYA’nın marka AVM’si (İkea), Paris’in 90 km dışında... Fransızlar, buna müsaade ediyor. Alışverişe çıkanlar, 90 km yol kat etmek zorunda. Şehri ve değerlerini böyle koruyorlar. Büyük şehirlerimizin her yerini AVM ile dolduranlar, tarihi, meydanları, dünyaca ünlü mimari eserleri karartan-yok eden, Cumhuriyetimizin simgeleriyle dolu Ulus Meydanı’na dahi AVM projeleri geliştirenler ve görüntü kirliliğine hizmet edenlerin, Paris gibi örnekler neden işlerine gelmez? AKP hükümetinin eski Sanayi Bakanı Ali Coşkun, Alışveriş Merkezleri ile ilgili yasayı çıkartmak için ne kadar uğraşmıştı. Ama ama kendisine imkan vermediler; AVM lobisi ağır bastı ve görevinden ayrıldı. Coşkun, AVM’lerin kent dışına taşınmalarını da ya da oralarda yapılmalarını öneriyordu. İstanbul, Ankara gibi kentlerimiz yeşil alanları, spor alanları AVM’ler uğruna yağma ediliyor. Yabancı kaynaklı ‘fon’ şirketleri, bu yatırımlarıyla karlarını alıp götürüyor, bizim gençlerimiz de orada ‘taşoron’ olarak asgari ücrete çalışıyorlar. Belediyeler, ‘inşaat’ ve ‘iskan’ ruhsatı vermek için göbek atıyorlar; böyle projeler gelsin diye... Çünkü kasalarına para giriyor... Başkanlar, aslında kentlerine kötülük ettiklerini ilerki yıllarda anlayacak ama o zaman da vakit çoktan geçmiş olacak... Son söz; vatandaşa park, yeşil alan bırakma, AVM’lere gönder. M.A.