"BEN Rabia Karapınar, Emir Musab Karapınar’ın annesiyim, oğlum 4 yaşında. Geçen yıl temmuz ayında oğluma lösemi teşhisi kondu. Biz Elazığ’dan Ankara’ya geliyoruz. Burada bütün lösemili çocukların aileleri adına konuşuyorum. Hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz: Lösemi çok sabır ve emek gerektiren bir hastalık, çoğumuz şehir dışından geliyoruz.
İl dışından gelen bizim gibi aileler tedavi gördüğümüz devletin hastane banklarında, bahçelerinde kartonların üzerinde aylarca banyo yapma imkánsızlığı içersinde çok zor şartlarda mücadele ediyoruz. LÖSEV Vakfı’nın yaptığı konak sayesinde bizler şanslı hasta grubundayız. Çünkü LÖSEV sayesinde beş yıldızlı otel gibi her şeyi içinde eksiksiz bir yerde hastanede günlük tedavileri yapıldıktan sonra, akşam kendi evimiz kadar rahat ve güvenilir bir ortamda kalıyoruz. Her türlü ihtiyacımız LÖSEV tarafınca karşılanıyor. Çocuklarımız için özel yemekler, hijyen ortamında hazırlanıp ikram ediliyor. Böylesine gereksinimlerimizi eksisiz ve ücretsiz olarak sunan LÖSEV yetkililerine, çalışanlarına çok çok teşekkürlerimizi, memnuniyetimizi iletmeyi ben bir hasta yakını olarak borç biliyorum. Böyle güzel mekánların Türkiye genelinde çoğalması gerektiğini canı gönülden inanıyorum.
Bununla birlikte bizler geride diğer çocuklarımızı bırakıp burada, Ankara’da aylarca kalmak zorundayız. Çocuğumuzun emin ellerde olduğunu biliyoruz ama geride bıraktığımız çocuklarımızı da düşünüyoruz. Bir anne olarak LÖSEV, Lösemili Çocuklar Kenti kurulursa ailemiz bölünmeden diğer çocuklarımızı da anne sevgisinden mahrum etmeden tedavimizi sürdürebiliriz. Çünkü bu hastalık moral isteyen bir hastalık. Bu kent kurulursa bize ait evlerimizde hep beraber kardeş baba özlemi olmadan, tedavi imkánımız olacak. Üniversite son sınıfta okuyup da kardeşine maddi destek için eğitimi yarıda bırakan çocuklarımız, bir yaşında çocuğunu bırakıp lösemili çocuğunun yanında kalan annelerimiz var. Bu hastalık ister istemez bir ailenin parçalanmasına neden oluyor. Tedavisi 3-5 yıl arasında değişiyor.
Buradan devlet büyüklerime sesleniyorum. Çocuklarımızı ve bizleri yaşama bağlayacak ’Lösemili Çocuklar Kenti’ için bizlere destek olsunlar ve en kısa zamanda arsamızı versinler."
Ruacan’ın yazısını haksız gördüm
BEN bir Çayyolu sakini olarak 26.5.2008 tarihinde köşenizde yayınlanan Sn. İpek Ruacan’a ait yazıyı çok haksız, konunun geri planına bakmadan, işin özünü anlamadan yazılmış bir yazı olarak gordüm. Orada konu içki yasağı değil şenliğin huzurlu bir şekilde geçmesiydi... Geçmiş yıllarda yapılan şenliklere yazıyı yazan bayan tahminimce katılmadı. Katılsa idi gece olan olayları bilirdi ve size boyle bir yazı göndermezdi. Sadece şunu belirtmeliyim ki, bazı kendini bilmez kişiler Türk Sanat Musikisi konserlerinde arkadan yabancı cisimleri koro elemanlarına defalarca atmışlardır ve verilen onca emek yine iki kendini bilmezin kontrolsuzca aldığı içki yüzünden heba edilmeye çalısılmıştır. Alanda bazı tatsız olayların yaşanmasına sebep olmuştur. Yapılan uyarı şenliğimizin huzurlu geçmesi için alınan bir önlemdir. Bu konuya hassasiyet göstereceğinize inancım tamdır.
Dilek MAYBEK-Konutkent
Gökçek, Kızılırmak suyundan içmiş midir
MUĞLA Milletvekili Dr. Ali Arslan’ın, Kızılırmak suyu konusunda Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a yönelttiği sorular şöyle:
Ulusal bir basın kuruluşunda yer alan habere göre Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, ’21 gündür Ankara, Kızılırmak suyu içiyor.Kimse bunun farkına varmadı.İshal vakalarında artış olmadı.Özür dilerim" demiştir. 21 gündür yapılan uygulamayla vatandaşlarımızı kobay olarak kullanan Büyükşehir Belediye Başkanı halkımızın sağlığını riske atarak bu suçun sorumluluğunu da kendi sözleriyle üstlenmiştir. Söz konusu Kızılırmak suyunun, bir çok şehrin kanalizasyon sularının aktığı ve tarımsal ilaçlama yapılan yerlerden geçtiği bilinmektedir.
1- Belediye Başkanının 21 günlük uygulamasından haberdar mıydınız?
2- 21 gün kullanılan su, ishal vakalarına neden olmayabilir. Ancak suyun içinde yer alan zehirli maddeler, uzun dönemde tehlikeli sonuçlar doğurabilecektir. Böyle bir durumda aynı partiye mensup olduğunuz Belediye Başkanıyla birlikte bu sorumluluğu üstlenecek misiniz?
3- Belediye Başkanı, Kızılırmak’tan verilen suyun son derece kaliteli ve sağlıklı bir su olduğunu söylemiştir. Bakanlığınızca yapılan böyle bir araştırma ya da onay söz konusu mudur? Hangi bilimsel verilere dayanılarak bu açıklama yapılmıştır?
4- Partinize mensup Belediye Başkanı’nın gerekli analizler ve suyun sağlıklı olup olmadığının tespiti yapılmadan vatandaşlarımızın sağlığıyla oynayarak Kızılırmak suyunu şehir içme suyu kullanımına vermesi nasıl bir anlayıştır? Bu konuda kendisiyle ilgili soruşturma yapılacak mıdır?
5- Bir Belediye Başkanının halkın sağlığıyla oynama ve halkı kobay olarak kullanma hakkı ve yetkisi var mıdır?
6- Sn. Gökçek, 21 günlük deneme süresi için vatandaşlarımızdan özür dilemiştir. Vatandaşlarımızın sağlığıyla oynayan bu Belediye Başkanı’nın tarzını ve akıldışı yönetim anlayışını Başkent Ankara’ya yakıştırıyor musunuz?
7- Özür dilemek, farkında olmadan yapılan bir hatanın sonucunda tercih edilen bir davranıştır. Oysa Belediye Başkanı; bilinçli, kasıtlı olarak halkımızı kandırmış ve aldatmıştır. Siz bir Sağlık Bakanı olarak bu özrü kabul edilebilir buluyor musunuz?
8- Ankara’da çoğu vatandaşımız damacanayla su alacak güce sahip değildir ve içme suyu şebekesindeki suyu kullanmakzorunda kalmaktadır. Belediye Başkanı, halka kullanmak zorunda bıraktırdığı sudan 21 gün süresince kendisi de kullanmış mıdır? Şayet kullanmışsa diğer yöneticiler gibi kendisi de kameraların önüne geçip bu sudan içerek şov yapacak mıdır?
9- Vatandaşlarımız denek olarak kullanıldıkları için yasal olarak savcılığa suç duyurusunda bulunma hakkına sahiptir. Siz bir Sağlık Bakanı olarak bu vahim olaya nasıl tepki vereceksiniz?
Kendi paramızla
zehirlenmek bu
MELİH Gökçek, çok acil şekilde bir basın toplantısı yaparak durumu itiraf etti. Gökçek’i itiraf ettirmek sorunu çözmüyor. Kızılırmak suyu arıtılmadan kullanılırsa çok büyük sorunlar çıkacak. Bunu kendisi de çok iyi biliyor. Ama şimdilik yaptığı %12.5 seviyesinde karıştırıp vermek... Daha sonra bu oranı kademeli olarak artıracak. Bir nevi Desıgn of Experiment metodu ile optimum karışım oranı bulunacak. Deneyde kullanılanlar ise Ankara’lılar... Ankara’lılar bu proje ile kaptırdıkları milyonlarca dolar yetmiyormuş gibi bir de kendi paraları ile hastalanacaklar. Kızılırmak suyu sorunlu değılse neden karıştırılıp veriliyor. Bir gün boyunca Ankara’ya Gökçek sadece Kızılırmak suyu versin de görelım bakalım. Ayhan ÖZDEMİR