‘Hayır’cılar ise genel olarak UBP, DP, MAP ve YP’lilerin tabanından oluşuyordu.
Pazar günkü seçimde de, ‘Evet’çilerin toplam oyu bu kez yüzde 65’lerin çok gerisinde, yüzde 53’lerde kaldı; Aynı şekilde ‘Hayır’cılar da yüzde 50’yi bulamadı; yüzde 47’lerde kaldı.
CTP’ye yakın kaynaklar, Annan Planı’na verilen yüzde 65’in çözüm yanlılarına ait olduğunu savunuyor. Ancak ortada yüzde 12’lik bir eksik oy var.
Karşıt görüşlerde ise şu değerlendirme yapılıyor:
‘Hayır’cılar 14 ay önceki seçimde toplam 25 milletvekili çıkarmıştı ve oylamada yüzde 50-50 berabere kalmıştı. Şimdi yine yaklaşık olarak aynı tablo çıktı. Yani geçen seçimdeki gibi yazı-tura atılan para yine dik düştü, denilebilir. Bu durumda ne ‘Evet’çiler, ne ‘Hayır’cılar kendilerine pay çıkartabiliyor. Seçimlere katılım oranı yüzde 80 olduğuna göre, belirsizliği sandığa gitmeyen yüzde 20’nin rengi çözebilir. Onu da kimse bilemez.’
Bu da ‘belirsizliğin’ bir röntgeni olarak değerlendirilebilir.
CTP, BDH’Yİ YUTTU
Şu gerçek ki, tek kırılma noktası ‘sol’ seçmende oldu, BDH’nin (ve TKP’nin) oylarını ve 5 milletvekilini alan CTP oyunu yüzde 9 oranında artırdı; milletvekili sayısını 19’dan 24’e çıkardı. Yani sol oylar CTP’de toplandı. Sağdaki oylar açısından ise UBP’nin oyu 1 puan dolayında azalmasına karşın DP’den bir milletvekili aldı. UBP milletvekili sayısını 19’a yükseltti; DP’nin geçen dönem 7 olan milletvekili sayısı da 6’ya düştü.
Asıl ‘darbeyi’ yiyen ‘Kıbrıslı Türklerin kendi evinin efendisi olması’ görüşündeki BDH Genel Başkanı Mustafa Akıncı,‘Daha yeni örgütlenirken barajı aştık, bu bir başlangıç, bir süreç, ara istasyonlarda böyle olur’ diyerek durumu kurtarmaya çalıştı.
DP KİLİT PARTİ
Parti liderleri seçim sonuçlarını kendi açılarından farklı yorumluyorlar.
CTP’li M. Ali Talat, sandıklar açılmadan önce ‘DP ile nikáhımız yok ama dışlamıyorum’ dedi ancak DP’den de başka seçeneğin olmadığı görüldü. UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu, ‘Bir sonraki seçimde partimin neferi olacağım’ derken, tavrını cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçlarına göre belirleyeceği, bununla da genel başkanlığı bırakacağı eğiliminde olduğu izlenimi alındı. Ancak ‘Çekilme’ sözcüğünü ağzına almak istemedi.
CTP Lideri M.Ali Talat temkinli konuşuyor. Kendi güçlerini abartmayacaklarını söylerken, ‘Dilerim aramızda ‘çürük diş’ yoktur’ diyerek milletvekili transferinin önüne geçmeye çalıştı.
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, yüzde 1’in altındaki bir oranla oylarını arttırırken, ne sevindiklerini ne de üzüldüklerini söylüyor. Halkın CTP-DP hükümetinin icraatını onayladığını söyleme ihtiyacını duyuyor.
Sonuç; KKTC’de iç siyaset bakımından istikrarlı bir dönem başlayacak.
DP geçen dönemki gibi güçlü olarak CTP hükümetinde yer almayacak, belki bakanlık sayısını 5’ten 4’e veya 3’e inebilecek.
Kıbrıs’ta pazarlıklar bitmiyor; yeni bir seçim heyecanına giriliyor. İki gün sonra cumhurbaşkanlığı seçim süreci resmen başlıyor.
Kıbrıs’tan geri dönmesek mi?..
Eski tas eski hamam
Radikal ‘Afrika’ Gazetesi’nin dünkü sayısında ‘Değişim yok’ başlığı altında şu yorumlar yer aldı:
‘Bu seçim Kıbrıslı Türklerin seçimi değil, seçmenin ezici çoğunluğu Türkiyeli iken, biz hangi siyasi iradeden söz ediyoruz?.. Türkiye ne kadar değişirse biz o kadar değişiriz burada... Herkesin kaderini belirleyenler, Serdar Denktaş’ı hükümetten dışlamak istemediler.’
Odalarda yerel kavga
TOBB seçimlerinin ilçe ve illerdeki ön yerel oda seçimleri mart ayında başlıyor. Belirlenecek delegeler mayıs ayında TOBB Genel Kurulu’nda oy kullanacak. Örgütlerde müthiş bir ‘çekişme’ yaşanıyor. Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi’nden bir ticaret erbabı anlatıyor: ‘Lüleburgaz’ın son yıllarda ticari potansiyeli oldukça arttı.Odamızın 2700 üyesi var; bunlardan 1220 üye oy kullanabilecek.Diğerleri şimdiki yönetim tarafından safdışı bırakıldı. Naci Çarıkcı yönetimine karşı Ergin Okandeniz grubu çıkınca engeller başladı. Okandeniz grubu, 5 Mart’taki seçimlerde seçmen listesini almak istedi, oda yönetimi 60 sayfalık bilgisayar çıkışı için 13.800 YTL (13.8 milyar) talep etti. Bilgi Edinme Yasası’na göre bu doğru bir şey midir?
TOBB yönetiminin bu çekişmeden haberi var mıdır?
TOBB: Araziyi Orman Genel Müdürlüğü’nden ihaleyle satın aldık
ANKARA’dan okurumuz Mehmet Tandoğan, geçenlerde Atatürk Orman Çiftliği’nde (AOÇ) TOBB’un yaptırdığı üniversite yurdu inşaatının tabelasını görmüş ve tepkisini bir notla iletmişti. Bu yazı ‘AOÇ’de Talan’ (...) başlığıyla yayımlandı. TOBB Genel Sekreteri İsmail Köksal bir açıklama gönderdi ve olaya açıklık getirdi:
‘AOÇ arazileri, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü mülkiyetinden olup, gerçek veya tüzel kişilere devir ve temlikli ve kamulaştırılması AOÇ Kuruluş Kanunu’nun 10. maddesi hükümlerine göre özel bir kanunla izin alınmasına bağlıdır. Sözü edilen taşınmaz AOÇ arazisi değildir. Orman Genel Müdürlüğü’nün tapulu malı iken TOBB tarafından satın alınmıştır. Tapuda taşınmazın cinsi arazi veya fidanlık değil, arsadır.
Orman Genel Müdürlüğü, internet üzerinden takip edilebileceği gibi bu taşınmaz da dahil tapulu pek çok taşınmazını satışa çıkarmıştır. Bu taşınmazın satışı için ihale 17.9.2004 tarihinde kapalı teklif usulü ile Ankara’da yapılmıştır.
Bu arsa üzerinde TOBB Eğitim ve Kültür Vakfı’na ait ‘TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’ yurt binalarının yapımı planlanmaktadır.’
Açıklamada, TOBB’un en büyük hedefinin ülkemizin sanayide ve ticarette dünya koşullarında rekabeti sağlayacak insan gücünün yetiştirilmesi olduğu belirtilerek, bu hedeflerden birinin de üniversite olduğu ifade ediliyor. Köksal açıklamanın sonunda şöyle diyor:
‘TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Türkiye’de eğitim kalitesinin artırılmasını, her yıl yurtdışındaki üniversitelere giden milyonlarca doların ülkede kalmasını amaçlayan tersine beyin göçüne yol açacak birikim yaratmayı hedefleyen bir kurumdur.TOBB, Türkiye’nin orman varlığının artırılması için büyük çaba içindedir ve bu konuda TEMA Vakfı’na önemli destekte bulunmaktadır.’
Kadıköy Anadolu’ya kimler göz koydu
KADIKÖY Anadolu Lisesi velilerinden: Okulumuzun bahçesinden yol geçirilmek istediğini öğrendik. Şu an okulun sadece bir tarafı yola bakarken, açılacak olan yoldan sonra okulun 3 tarafı da yol ile çevrilecek. Okulun deniz tarafındaki kısmı doğayı katletmeye hazır bekleyen açgözlülerin işgaline açık hale gelecek. Yıllardır kulaktan kulağa yayılan bir söylenti var; ‘arazi mafyası okulu kapattırıp arazisini ele geçirmeye çalışıyor’, acaba bu oyunlar kimler tarafından ne amaçla oynanmak isteniyor. Biz okulumuzu yağmalatmamaya kararlıyız ve elimizden ne geliyorsa yapacağız.
Balıklara yuva
MARMARA Denizi’nin tamamında Trol ile avcılık yasak olmasına rağmen bir türlü önlenemiyor. Ne Tarım Bakanlığı ne de Sahil Güvenlik engel olamıyor. Yakalanlar mahkemeye sevk edilmesine rağmen ertesi gün avlanmaya devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi, elinde bulunan hurda otobüsleri Marmara’nın belli yerlerinde doğal resif yapılması için kulanabilir. Burada amaç denizi kirletmek değil balıklara üreme şansı vermek. Sina ŞEN
MESAJ PANOSU
TAKSİM’den Mecidiyeköy’e kadar, özellikle Halaskargazi Caddesi üzerinde araçların park etmesi yasak olduğu için trafik polisleri yasağa uymayan araçlara ceza yazıyor. Ama Günay Restoran’ın önü her gece otopark gibi kullanılıyor. Halaskargazi girişindeki Dormen Tiyatrosu, izleyicilerine araç park edecek yer bulamadığı için neredeyse kapanacakken Günay’ın önü neden görmezden geliniyor? Eşref YILDIRIM