Karayolları ile
Üstyapı İnşaat firması arasında ihalenin tüm aşamalarında mali, hukuki ve idari yönden anlaşmazlıkların sürdüğünü, firmanın ilgili çevreleri 'karalamaya' çalıştığını belirten Dinçer,
‘‘KKTC'deki karayolu ihalesine fesat karıştırılmış mıdır?’’ sorusunu sorarak şöyle diyor:
‘‘Üstyapı firmasının C. Başsavcılığı'na şikáyeti üzerine şahsımın da dahil olduğu 13 üst düzey yönetici hakkında 4483 sayılı yasa kapsamında her türlü inceleme ve soruşturma yapılmış olup,
Danıştay 2. Dairesi ile Ankara C. Başsavcılığı'nın anılan ihalenin rekabet ilkelerine uygun olarak yapıldığını, ihaleye fesat karıştırılmadığını, ihalenin yasalara uygun yapıldığını, ihaleyi alan ve katılan firmaların suç teşkil eden eylemlerinin bulunmadığını açıkça ifade eden 9.7.2001 tarih ve 14.11.2001 tarihli kararları sunuyorum. O halde İdari Yargı ve C. Başsavcılığı kararları ile ihaleye fesat karıştırılmadığı açık olarak belirlendiği halde
Üstyapı firması neden hálá kamuoyunu yanıltmaya yönelik asılsız ve gerçek dışı iftiralarını ileri sürebilmektedir? Yoksa bir ihaleye fesat karıştırılıp karıştırılmadığı konusunda
Danıştay ve
Cumhuriyet Savcılığı değil de
Üstyapı firması mı karar vermektedir?’’
DİNÇER'DEN 3 İDDİA
Yiğit, Üstyapı'nın anılan ihaleye, daha önce aldığı Ankara-Pozantı-Sivrihisar (2. kısım) yolu inşaatında, ihale şartnamesine uygun çalışması için uyarıldığı iddiasında bulundu. Ayrıca
Üstyapı'ya sadece
Karayolları'nın değil Ulaştırma Bakanlığı
DLH'nin de, KKTC Ercan Havaalanı pist-apron, taksi sahalarının onarım işinin de, yeterli bulunmadığından davet edilmediğini söyledi.
Üstyapı'nın 1998'de
Aydın-Denizli otoyolu inşaatı işine de başvurduğunu, ancak idarece verilmiş olan kredi niyet mektubunun CSFB bankasının bilgisi ve izni dahilinde hazırlanmamış olduğunu, bazı belgelere dayanarak ileri sürdü. Ve ‘‘Yukarıdaki bu açıklamaların Üstyapı firmasının teknik gücü, kapasitesi, tutum ve davranışı hakkında yeterli bilgiyi verdiği kanısındayım’’ dedi.
Yiğit, KKTC'deki ihalenin durdurulması için
Üstyapı'nın Ankara 8. İdare Mahkemesi'ne iptal davası açtığını (22.12.2000), bu arada
Maliye Bakanlığı'nın vize işlemini tamamladığını 6.5.2001), mahkemenin yürütmeyi durdurma kararının iptal edildiğini (9.5.2001), daha sonra ihalenin
Sayıştay'ca tescil edildiğini (19.7.2001), firmanın ikinci kez yürütmeyi durdurma talebinde bulunduğunu ve reddedildiğini (17.8.2001) belirterek ‘‘Aynı mahkemece iki kez yürütmeyi durdurma talebi reddedildiği halde 11.12.2001'de mahkeme başkanının karşı oyu ve 2'ye 1 oy çokluğu ile bu defa ihalenin iptaline karar verilmiştir. Bu karar üzerine idaremiz Danıştay 10. Dairesi nezdinde kararı temyiz etmiş ve öncelikle yürütmenin durdurulması talebinde bulunmuştur. Danıştay 10. Dairesi'nin 19.2.2002 tarihli kararı ile yürütmeyi durdurma talebimiz reddedilmiş olup, halen davanın esastan incelenmesi devam etmektedir’’ dedi.
Dinçer'e göre, 10. Daire'nin ret kararı 8.4.2002'de tebliğ edildi, 18.4.2002'de de ihale iptal edildi. Yargı kararları, geciktirilmeden ve kamu zarara uğratılmadan uygulandı.
Genel Müdür
Dinçer, ‘‘Gerek teşkilatım gerekse şahsım yargı kararlarına daima saygılı olmuş ve hiçbir zaman gereklerini yerine getirmekte tereddüt etmemiştir’’ dedi.
Firmasına yönelik haksız uygulamaları yargıya götürüp bir hukuk savaşı veren
Hüseyin Gündoğdu'nun söyleyecekleri var mıdır acaba?
Coşkunoğlu iş ortağıymış
KKTC'deki karayolu ihalesini, daha önce iş ortaklığı oluşturan
Kolin ile
Murtezaoğlu firmalarının özel davetle aldığını yazmıştık. Ancak, ‘‘... Karayolları eski Genel Müdürü
Atalay Coşkunoğlu'nun da ortak olduğu Kolin firması...’’ ifademiz üzerine
Kolin İnşaat Yönetim Kurulu üyesi
Celal Koloğlu ve
Coşkunoğlu'ndan açıklamalar aldık.
Koloğlu, ‘‘Coşkunoğlu, Murtezaoğlu firması ortakları arasında olup, firmamız halen KKTC'de yürütmekte olduğu yol yapımında
Murtezaoğlu ile iş ortaklığı (joint-venture) halinde çalışmaktadır’’ dedi.
Coşkunoğlu da,
Kolin'le ortaklığı olmadığını yinelerken, ‘‘
Kolin ile hissedarı olduğum
Murtezaoğlu, ortak olarak biri
Kıbrıs'ta (Ercan-Magosa yolu) ve diğeri
İstanbul'da (Mahmutbey Kavşak düzenlemesi) olmak üzere iki iş yapmaktadır. Bir, iki işte ortak olmak, bütün işlerin ortak yapılacağını tazammun etmez. Nitekim, hissedarı olduğum
Murtezaoğlu şirketinin, yazınızda belirttiğiniz karayoluyla veya ihalesi ile hiçbir ilişkisi olmamıştır. Aslı esası olmayan bu kabil haberler geçmişte benim ve ailemin çok acı çekmesine sebep olmuşlardır.’’
3. köprü
İSTANBUL Arnavutköylülerden: Yıllar önce 'tüp değil, köprü olmalı' diyen köprücüler, bu aşamada ‘‘İstanbul'un büyüyen sorunları için hem köprü, hem de tüp yapılmalı’’ demektedir. Daha önceki bakanlar gibi, şimdiki Ulaştırma Bakanı Oktay Vural da ‘‘tüp geçiş projesinin 10 köprünün kapasitesine eşdeğer olduğunu’’ söylemektedir. Ancak 3. köprü projesi hakkında olumsuz yorum yapmamaktadır.
Köprücüler bu raundu kaybedeceklerdir.