Paylaş
1. bölüm, ‘Kasım Günleri’ olarak adlandırılırdı. Kasım Günleri, 180 gün olarak kabul edilir ve 8 Kasım tarihinde başlardı. Ne zamana kadar, ‘5 Mayıs’ tarihine kadar.
2. bölüm ise, ‘Hızır Günleri’ olarak kabul görür; ‘186 gün’ olarak hesaplanırdı.
Hızır Günleri de, ‘6 Mayıs - 7 Kasım’ tarihleri arasında kabul edilirdi. Halk arasında baharın gelişi, ‘cemrelerin’ birer hafta aralıklarla düşmesiyle ilişkilendirilirdi!
Cemre sözlükte, ‘ateş topu’ anlamına geliyor. İlk cemrenin, Kasım Günleri’nin 105. gününde, yani 20 Şubat günü havaya; ikincisinin, Kasım Günleri’nin 112. gününde, 26-27 Şubat günü suya; üçüncüsünün ise Kasım Günleri’nin 119. gününde, 4-5 Mart Günü toprağa düştüğü inancı yer alır. Mart ayının ilk haftasından itibaren, ‘havalar ısınmaya’ başlardı!
21 Mart tarihi, bizim kültürümüzde; ‘Nevruz veya Bahar Bayramı’ olarak kutlanır. Yazımızın başlığına, “Kış Gelmedi mi?” dedik!
21 Aralık, ‘en uzun gece’ olarak bilinir. 21 Aralık, aynı zamanda; “kuzey yarımkürede kış gündönümü” olarak da telaffuz edilir. İşte bazı ülkelerde 21 Aralık tarihi, ‘kışın başlangıcı olarak’ da ifade edilir.
Bilimadamlarının tespitlerine göre “kuru hava bu yıl tarımı, ulaşımı ve enerji üretimini ciddi şekilde etkiliyor”.
Artık günümüzde; “Ne eski kışlar ne eski soğuklar var” efendim. Bedrettin KELEŞDEMİR
GAZETECİLİĞİ SANATÇILIĞIN ÖNÜNE GEÇTİ
Pakize Suda’yı kaybettik, 70 yaş onun için erken ölüm sayılır. Çok hoş bir kadındı, canlı, dinamik ve sempatik... Sinema ve müzik yaşamında kendisini Sezen Aksu’nun yakın arkadaşı olarak bilirdik. Gazeteciliğe geçişinin bir ilginç bir yanı var. Suda, bir gün bizim magazin dünyasının saygın yöneticisi Selim Akçin’e bir yazı göndermiş. Selim Akçin, “O zaman bağlı olduğum Fikret Ercan’a gösterdim, o da çok beğendi ve Ertuğrul Özkök’le konuşarak Kelebek’te yazmasına karar verdik” dedi. Pakize Suda’nın yazıları daha sonra Hürriyet’e aktarılmış. Çok da iyi bir okuru olduğunu söylemeliyiz. İnandırıcı bir üslubu oluştu. Bir ara ünlü Ece Aksoy’un Arnavutköy’deki mekânında program yaptı.
Evet, sanatçılığında yakalayamadığı ‘şöhreti’ yazarlığı ile yakalaması herkesin dikkatini çekmişti.
Bu arada Hürriyet’in en keyifli kadını olmuştu. Barda oturduğunda çevresi ‘hayranları’ ile çevrilirdi. Her şeyi doğru, açık söylerdi, dürüst bir kişilik sahibiydi. İstanbul’da ablası ile otururdu. Onunla sık sık pazara çıktığını yazardı, bu tür yazıları çok dikkat çekerdi.
‘Balkan kızı’ denirdi kendisine. Ama aile kökeni Giritliydi.
Annesinin hastalığı ile İzmir’e dönmesine şaşırmıştık. Bir süredir demans hastalığıyla mücadele eden şarkıcının ölümünü yeğeni Dilara Elagözlü, sosyal medyada şöyle duyurdu:
“Bir süredir rahatsız olan ve tedavi gören sevgili teyzemiz Pakize Suda beynine pıhtı atması sonucu bu sabah yaşamını kaybetmiştir. Çok üzgünüz. Sevenlerine başsağlığı diliyoruz.”
‘Hayat Bilgisi’, ‘Davetsiz Misafir’ ve ‘Sevda Çiçeği’ adlı yapımlarda rol alan Pakize Suda, şarkıcı, oyuncu ve yazardı. Hürriyet dışında da yazarlığını sürdüren Suda’nın ‘Yenmiş Yutulmuş Sözler’ ve ‘Ağız Tadıyla Sevişemedik’ adında kitapları bulunuyordu. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda düzenlenen rapor üzerine mahkeme, geçen aylarda Pakize Suda’ya yeğeni Dilara Elagözlü’nün vasi olarak atanmasına karar vermişti.
Sevgi ile anıyoruz Pakize’yi...
KAYBETTİĞİMİZ DEĞERLER
Can dostlarımız öbür dünyaya göç ediyor. Ergin Konuksever ve Aydın Ilgaz’ı kaybettik.
- 1 Mayıs Marşı’nın söz yazarı ve bestecisi Sarper Özsan da bir başka kaybımız. Ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
- Korgeneral Vural Avar’ı kaybettik. Emekli, 85 yaşında, demans hastası, kaburgası kırık halde F tipi cezaevinde, odasında yaşamını yitirdi. Erdal Sarızeybek soruyor: “Aynı odada iki general daha var. Hakkı Kılınç ve Erol Özkasnak. Neden diye sormaz mıyız?” diyor.
GÜNÜN SÖZÜ
“İnsan neşeyi elden bırakmazsa, her felaketin üstesinden gelir.”
Giovanni VERGA
İKİ YILBAŞI BAYRAMI NARDUGAN BAYRAMI
- Türklerin yılbaşı 31 Aralık değildir. Türklerin yılbaşının 21 Aralık’ı 22 Aralık’a bağlayan gece olduğunu yazmış Can Aksun. Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ da kadim Türklerin yılbaşını değil, Nardugan Bayramı’nı kutladıklarını dile getirerek şunları söylüyor:
“Türkler güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu büyük şenliklerle ‘Akçam Ağacı’ altında kutlarlardı. Nardugan olarak bilinen bu bayram Hunlar tarafından Avrupa’ya taşındı. Hıristiyanlar Nardugan törenini İsa’nın doğumuyla ilişkilendirip Noel adıyla kutlamaya başladı.”
- Hanukkah Bayramı, İbrani takvimine göre Kislev ayının 25’inde başlar ve sekiz gün sürer. ‘Işıklar ve Tanrı’ya yeniden adanma bayramı’ olarak kutlanır. Hanukkah, İbranice adama veya kutsama anlamına gelir. Tüm Musevi/Yahudi dostlarımızın Hanukkah Bayramı’nı en iyi dileklerimizle kutlar, dünyaya huzur ve barış getiren dualarla geçmesini dileriz.
‘BÜTÜNŞEHİR İLÇE YÖNETİMİ’
Yeni bir yerel yönetim basamağı modeli: “Bütünşehir İlçe Yönetimi.”
İlçelerin belli bir büyüklüğe gelmiş olanlarının ‘il’ yapılması, genel bir modeldir.
Büyükşehir il modeline benzer bir şekilde; ilçeler topluluğunun da (il yapılmadan) ‘İlçe Bütünşehir Belediyeleri’ yapılabilmesine yönelik mevzuatta bağımsız yeni bir düzenleme yapılması, yeni bir yerel yönetim reformu ve gerekliliği olarak görülmelidir.
Tahir ÇALGÜNER- Şehir ve Y.Bölge Plancısı
HAZİNE YARDIMININ ANLAMI
Türkiye’de siyasi partiler, 100 yılı aşkın süre boyunca Hazine’den yardım almaksızın faaliyet yürüttüler. Ne İttihat ve Terakki ne Atatürk’ün CHP’si ne de Menderes’in Demokrat Parti’si Hazine’den yardım almış.
1960’lara kadar dünyanın hiçbir ülkesinde siyasal partilere Hazine yardımı verilmiyordu. Bu tarihlerden sonra parti faaliyetlerini kamu hizmeti sayan ‘Siyasi Partiler’ gerekli yasaları çıkarak Hazine’den para almaya başlar.
Siyasi partiler kamu yararına faaliyet yürüttükleri için giderleri kamu tarafından karşılanmazsa, ihtiyaç duydukları kaynaklar çıkar grupları tarafından karşılanmaya başlayabilir ve o grupların sözcüsü haline gelebilirler. S.Y.
Paylaş