Paylaş
MYK’dan sonra konu önceki gün PM toplantısına geldi. Kılıçdaroğlu’na tek tek isim soruldu. Anlaşılan Halit Toraman dahil CHP’liler, ‘başkanın adamlarını’ merak etmişti.
Peki tartışma konusu olan isimler kimdir:
VELİ ÖZDEMİR: Gazeteci, ANKA Haber Ajansı sahibi. Günaydın, Akşam, Özgür Gündem, Evrensel’de ve UBA Ajansı’nda muhabir, haber müdürü olarak çalıştı. 13 Mayıs 1998 yılında UBA Ajansı’nda Baki Özilhan’ın yardımcısı iken, Akın Birdal’ın ağır yaralanmasında yaptığı insani yardım ve soğukkanlılığı ile biliniyor. Saldırı sonrası olay yerine ilk ulaşan İHD’nin iki bina yanındaki UBA’dan koşan gazeteci Veli Özdemir, “Ölüyorum beni kurtarın” diyen Akın Birdal’ı Sevgi Hastahanesi’ne yetiştirdi. 1999 seçimlerinde EMEP-DEHAP destekli bağımsız listeden Kırşehir adayı olan Veli Özdemir daha sonra CHP’ye katıldı. Son seçimlerde önce PM üyesi, ardından da Ankara 1. Bölge Milletvekili adayı oldu. Kılıçdaroğlu tarafından CHP iletişim danışmanı olarak atandı.
RASİM BÖLÜCEK: Tıp doktoru. Siyaset reklamcısı. Reklam ajanslarında yaratıcı yönetmenlik yaptı. Seçim kampanyaları üzerinde uzmanlaşmış bir isim. MHP’nin iktidar olduğu 1999 seçim kampanyasını yürüttü. Daha sonra Devlet Bahçeli’ye danışman oldu. Birçok siyasi partinin genel seçim kampanyasını yönetti. Siyasi çevrelerde profesyonel olarak biliniyor. Deniz Bölükbaşı ‘Siyaset İskelesi’ kitabında Bölücek’i şöyle anlatıyor: “Rasim Bölücek tıp doktorluğu, siyaset stratejisi, halkla ilişkiler, yazılı ve görsel siyasi kampanya uzmanlığını bünyesinde toplayan, bunları harmanlayarak birinci sınıf fikri üretim yapma özelliklerine sahip özel bir insan, dost ve arkadaştı. Beşeri hasletleri, kişilik ve karakter yapısının özellikleri de zihni fikri ve mesleki üstün yetenek ve vasıflarıyla at başı giderdi.” Bölücek bir süredir Kılıçdaroğlu’nun siyasal iletişim başdanışmanlığını sürdürüyor
ŞÜKRÜ KARACA: 1991 yılında Diyanet Vakfı Dış İlişkiler uzmanı, Diyanet’in Hz. Muhammed’e sevgiyi anlatan dal olan na’t yarışması ikincisi, Allah aşkını anlatan şiir dalı olan münacaat yarışması birincisi... Stratejist, şair, yazar, avukat. Kendisiyle pek anlaşamasa da 1994 yılında çalışmaya başladığı Çiller’e danışmanlık günleriyle hafızalara kazındı. DYP’de Mehmet Ağar, ANAP’ta Erkan Mumcu ile çalıştı. 1999’da DYP Ankara Milletvekili adayı oldu.
Başbakan Erdoğan’ın teknik kadrosunu yakından tanıyor, çoğuyla da eski dost, hatta ağabeyi konumunda... Bir yıldır Kılıçdaroğlu ile siyasi danışman olarak bire bir çalışıyor. İlginizi çekerse Şükrü Karaca’nın kadim dostu merhum Elçibey’in zor günlerinde Nahçıvan’ı ziyaretinde okuduğu ‘Yemen Türküsü’nü ‘Elçibey Yemen Türküsü’ ya da www.yotube.com/watch?v=daxrl1vOrCc’den izleyebilirsiniz.
İstanbul’a veda, Antalya’ya selam
Otyam’a vefa...
ESKİ ve yeni yılın son ve birinci ayları (aralık-ocak) neredeyse ‘Fikret Otyam Ayı’ oldu. Önce Çırağan Oteli’nde ‘Hoşçakal İstanbul’ adlı bir resim sergisi açtı; ardından dostları kendisi için bir yaş günü düzenlediler Ortaköy’de...
Sonra Antalya’daki dostları Abdullah Keleş, Kadir Dursun, Bülent Ecevit, Haşmet Öyken, Dursun Gündoğdu, Salih Uçar, Mevlut Yeni, Sümer Ezgü ve Ramazan Aslan bir yemek hazırladılar. Aslında Fikret Otyam, Edip Akbayram ve Kadir Dursun’un bir yerde yaş günleri de bu arada kutlandı. İstanbul’dan Hıncal ve Öcal Uluç, Ertekin, Ünal Özçüak, Güven Osma, İbrahim Yıldız ve bizler vardık. Bir başka sürprizi Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın hazırlamıştı cumartesi günü. Yeni restore edilen Demircileriçi Sanat Galerisi’ne Otyam’ın adı verilen ‘Selam Sana Antalya’ sergisinde Filiz ve Fikret Otyam’ın eserleri bir ay süreyle sergilenecek. Doğan Hızlan, Ataol Behramoğlu ve Nebil Özgentürk gibi bizler de Otyam’ı yalnız bırakmadık. Özgentürk, bu kadar kısa bir belgeselde 60 yılı ne güzel anlatmış...
Otyam, konuşmasında Gazipaşa günlerine de yer verdi. “Ancak bir cemaatin ilçede okul açmasından sonra orasını terk ettim ve Antalya’ya geldim. Ama Gazipaşalıları hiç unutmadım” dedi.
Behramoğlu, “Bizim kuşağımız, halk sevgisinin en önemli kaynaklarından birini Fikret Otyam’ın röportajlarında bulmuştur. Onun ‘Gide Gide’ adını verdiği röportajları, Türkiye’de gazeteciliğin, bir edebiyat yeteneğiyle birleştirilmesinin ve halk sevgisiyle yoğurulmasının en seçkin örnekleridir” diye konuştu.
Başkan Akaydın da şöyle bir anısını anlattı Otyam’la ilgili olarak:
“Ben üniversitede rektör iken Fikret Abi geldi hastaneye. Çift görme rahatsızlığı vardı. Yanına gittim. Yine çok espriliydi. ‘Yahu hocam’ dedi; ‘Bu hastalığın en kötü yanı ne biliyor musunuz, görmeye tahammül edemediğim adamları şimdi çifter çifter görüyorum.” 87 yaşına basan Otyam ne kadar seviliyormuş...
Prof. Fatih Hilmioğlu ölsün mü isteniyor!
PROF. Dr. Fatih Hilmioğlu, eski İnönü Üniversitesi Rektörü...‘Belli olmayan’ bir suçtan dolayı yıllardır Silivri’de tutuklu yargılanıyor.
Ve o şimdi ölümcül bir hastalıkla mücadele ediyor... Hilmioğlu, kendisi ölümle pençeleşirken bile kendini düşünmedi.
Savunmalarını, cezaevinde bulunan hayatında hiç tanımadığı-görmediği insanların ‘sağlık sorun’larına dikkat çekmek üzere yaptı.
Hekimlik onurunu hep dik tuttu...
Gencecik oğlunu, yakın bir geçmişte talihsiz bir kaza sonu kaybeden Fatih Hilmioğlu’na tam donanımlı bir hastanede tedavi imkânı bile verilmiyor.
Üniversite hastaneleri ‘Cezaevinde tedavisi mümkün değil’ demesine rağmen, bırakın özgürlüğü, tedavi edilmesine bile izin verilmiyor.
Bu ülkenin yazarları, aydınları, vicdan sahibi kimseler bir açıklama yaparak, “Elbette herkese ve elbette Fatih Hilmioğlu’na, adil yargılanma ve yaşamını sağlıklı şekilde sürdürme hakkı verilmesini talep ediyoruz. Çok ağır sağlık sorunları yaşayan Fatih Hilmioğlu’na hemen şimdi özgürlük istiyoruz” diyorlar; bunun için de Taksim’deki Taxim Hill Otel’de bugün 11.00’de bir araya geliyorlar.
Paylaş