Paylaş
TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin gümrüklerinde ve çeşitli illerde 'Paraşüt', 'Balina' gibi isimler altında hayali ihracat, yolsuzluk, rüşvet ve vergi kaçakçılıkları operasyonları bütün hızıyla sürüyor. Bir üst düzey emniyet yetkilisinin, TV kanallarına vermiş olduğu beyanatta operasyonların maddi boyutunun daha şimdiden 1.5 katrilyonu geçtiği ifade ediliyor.
Gerçekte bütün yolsuzluklar 1994'ten itibaren Gümrük Müsteşarlığı tarafından yer, zaman ve olay bazında bütün ayrıntılarıyla biliniyor. Ancak tam 7 yıldır hiçbir kurum bu olayları incelemediği gibi üzerine de gitmiyor. İlkokul mezunu olan ‘‘Üstün Hizmet Madalyalı’’ tüccarlar göz göre göre Hazine'yi soyarken, her nasılsa Ankara'daki gümrük bürokrasisinin hiç haberi olmuyor ya da haberi olan kimi bürokratlar ve Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı, Gümrük İdaresi'nin Otomasyon Sistemi'nin açılışında ‘‘Bu olaydan (Paraşüt Operasyonu) bir şey çıkmaz’’ diyebiliyor.
Halen cezaevinde yatan Yasin Altınbaş'ın, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıkları ile Gümrük bürokrasisindeki bürokratların yardımı olmadan, usulsüz işlemlerle Hazine'yi nasıl soyduğunu hiç kimse sorgulamıyor. 'Paraşüt' ve 'Balina' operasyonları bütün hızıyla sürerken, birtakım gümrük memurları gözaltına alınıyor veya tutuklanıyor. Ancak, olaya karışan bürokratlar ve kimi siyasetçiler gözardı ediliyor. Hatta yıllar yılı gümrüklerin başında olan Gümrük Müsteşarı -Ramazan Uludağ- adeta ödüllendirilerek, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'na seçiliyor.
Kara para, gümrük kaçakçılığı, hayali ihracat ve vergi kaçakçılığı gibi olaylarla, gümdemin başköşesine yerleşen Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanlığı; son kıyağı gümrüklerde çalışan kimi bürokratlara yapıyor ve hazırladıkları 'Gümrük Kanunu' yasa tasarısı ile bu kişilere sınavsız-sözlüsüz 'gümrük müşaviri' olma hakkı veriyor. 5.2.2000 günü yürürlüğe giren 246 maddelik yeni 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun birçok maddesi açıkça İdari Yargılama Usulü Kanunu ile Amme Alacakları Kanunu'na aykırı iken Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı, ‘‘Ne yapalım, kanun böyle’’ diyebiliyor.
Japonya'nın Kobe Kenti'nde meydana gelen deprem felaketi hálá hatırlardadır. Kentin altı üstüne gelmiş, elektrik ve su şebekesi çökmüştür. Kobe Kenti'nin su işlerinden sorumlu müdürü, ‘‘Halkıma yeterli su veremiyorum’’ diye kendi elinde olmayan deprem felaketinden vicdani sorumluluk duyarak yaşamına son vermiştir.
Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanımızın, trilyonlarla ifade edilen gümrük kaçakçıları ve hayali ihracat yolsuzluklarından belki hiçbir şekilde haberi olmayabilir. Ancak, vicdani bir sorumluluğu da mı yoktur? Kendi sorumluluğu altındaki gümrük idarelerinde bütün bunlar olup biterken, sorumsuz bir şekilde hálá makamında nasıl oturabiliyor?
Bütün bu yolsuzlukların Japonya gümrük kapılarında olmasını mı beklemek zorundayız? En azından istifa müessesesi işletilemez mi?
Onurlu bir istifa için 'Paraşüt' ve 'Balina' operasyonlarından sonra bir de 'boşver aldırma' operasyonu mu düzenlemek gerekiyor?
Ahmet YAPINDI-Mali Müşavir-MERSİN
Polis neden yakalamıyor?
20.6.2000'de 34 VH 908 plakalı beyaz Opel Astra marka otomobilimi o dönemde Yüksel Aksoy olarak daha önce tanıdığım arkadaşıma birkaç saatliğine verdim. Uzun süre beklediğim halde ne otomobilimden, ne de bu kişiden haber alamadım. Daha sonra gerçek adının Fikret Serbest ve sabıkalı olduğunu öğrendiğim bu kişi, 3.7.200 tarihinde beni arayarak 100 milyon lira istedi. Ve parayı İzmir İş Bankası Altındağ şubesine yatırmamı aksi takdirde arabamı vermeyeceğini söyledi.
Durumu Fatih Cumhuriyet Savcılığı'na bildirdim. Savcılık da dilekçemi İstanbul Trafik Şubesi'ne gönderdi. Bu arada Fikret Serbest'in beni cep telefonundan İzmir'den aradığını tespit ettim. Durumu İzmir polisine bildirdim. Nedense İzmir Emniyet Müdürlüğü, bankada hesap açtıran Fikret Serbest'i adresinin belli olmasına rağmen pasif kaldığı için yakalayamıyor, olayın üzerine gidemiyor. Neden?
Reşat ALKAN-Fatih-İSTANBUL
Dönmesine dönelim de!
DEVLETİMİZ, 'köye dönüş' projesi başlattı. Biz de en büyük göçü yaşayan Sıvas'ın Divriği İlçesi Yağbasan Köyü halkı olarak bu projeye destek verdik ve köyümüze yavaş yavaş dönmeye başladık. Ama gelin görün ki, köyümüz yine bıraktığımız gibi... Yolu kışın yine az bir kar yağışıyla kapanacak. Hastalarımızı yine kızaklarla -40 derecede can çekişe çekişe taşıyacağız. Devlet yetkililerine soruyorum; biz neden köyümüze tekrar geri dönelim. İnsanlarımız yollarda ölsünler diye mi? Eğer geri dönüş projesinin gerçekleşmesini gerçekten isteyenler varsa doğduğumuz, büyüdüğümüz ve ölülerimizi gömdüğümüz ata-dede topraklarımızda insanca yaşamamızı sağlasınlar.
Dursun DELİBAŞ-Yağbasan Köyü Muhtarı-DİVRİĞİ
Dünyada başka
Kapadokya yok
UNESCO'nun gündemine Kapadokya bölgesinin de alınması için 'Dünyada Başka Kapadokya Yok' sloganı çerçevesinde bir kampanya başlattık.
Kapadokya'nın dünyanın 7 harikası arasında yer alması en büyük hedefimizdir. Bu konuda Kapadokya bölgesine karşı hayranlığını sık sık dile getiren Fener-Rum Patriği Bartholomeos ve Ermeni Patriği Mutafyan ile Katolikler'in ruhani lideri Papa'ya da, Kapadokya'nın dünya insanlığı için taşıdığı değeri belirtir mektup yazarak, destek isteyeceğiz. Dünyanın başka hiçbir merkezinde bulunmayan bu doğa harikalarının, dünyanın 7 harikasından biri olmaya değer bulunacağını umuyoruz.''
Bekir ÖDEMİŞ-Ürgüp Belediye Başkanı
Kuşlar düşüyor
BİR özel havayolu şirketinde yer hizmetlisi olarak çalışan bir okurumuz soruyor: ‘‘Özel havayollarının ekonomik olarak darboğazda olduğu ve iflasın eşiğine geldikleri herkes tarafından biliniyor. Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, bu havayolu şirketlerine gerekli kredilerin verileceğini ve kolaylıkların sağlanacağını aylar önce açıkladılar. Ama gelin görün ki, ne gelen var ne giden... Özel havayolu şirketleri şimdi sürekli adam çıkararak küçülmeye çalışıyor. Binlerce insan işsiz ve aç kaldı. Sayın bakanlara soruyorum bu kuşlara kanatlar kırılınca ya da motor yanınca mı yardım yapılacak?’’
İZMİR Balçova Belediyesi'ne arsa sahibi olmak için 1970'li yıllarda para yatırdık. Aradan geçen 20 küsür yıl içinde belediyeye yaptığımız tüm maracaatlarda, ‘Az kaldı arsalarınız dağıtılacak’ denildi. Pek çoğumuz, kendisi için kurduğu bu arsalarda ev sahibi olma hayalini çocuklarına devretti. Sonuç; şimdi bu arsaların gecekonduculara dağıtıldığını okuduk. Acaba biz de taşınmaz mal karşılığı para yatırdığımızı gösterir makbuzlarla müracaat yerine birer gecekondu mu yaptırmalıydık?
Nakim ÖZKAN-İZMİR
Paylaş