ÇİN’e hareket etmeden önce gazeteci dostumuz Kerem Çalışkan ‘Çin’deki kapitalist ve liberal sapmayı tespit etmek için mi Pekin’e gidiyorsun?’ diye takıldı.
Kıta Çin’ini öyle bir günde, bir haftada ‘kavrayabilmenin’ olanağı yok. ‘Ekonomik mucize’yi herkes farklı bir gözle anlatıyor. Sorularınız bir yerde sohbeti ‘tıkıyor’...
Hem zenginliği hem de yoksulluğu geçmişten bugüne hangi ‘renk’ içinde anlatacaksınız? Dün başka bugün başka çıkıyor.
Hep ‘kavgacı’ olmuş Çin toplumu... Bir önceki yüzyılda ‘uyutulmuş’, içinde bulunduğumuz yüzyılda ise ‘dev’ haline dönüşmüş; ancak yarın nereye gideceği sorgulanmaya başlayan bir ülke.
1990’dan sonraki ekonomik istatistikleri ve rakamları kıyasladıkça ortaya çıkan tablo gerçekten ürpertici sayılıyor.
Bir yanda dıştan ‘Amerikanlaşan’ bir kent dokusu, öbür yanda daha da büyüyen gelir adaletsizliği... Türkiye’de Çin’in ekonomisi, siyaseti ve kültürüyle ilgili çok az bilgi var; iyi ki (sayıları az da olsa) bazı gazeteci, siyasetçi ve araştırmacılar buraya gelip gördüklerini aktarmışlar; çok da iyi yapmışlar, hepsi birer belgesel olmuş.
Biz de gördüklerimizi sizlere zaman zaman aktaracağız.
Gerçekten birçok şeyi öğrenmemiz ve bilmemiz gerekiyor.
ÇİN, LALELİ DEĞİL
THY’nin Pekin-Şanghay uçağının kalkış saatini beklerken Atatürk Havalimanı’nda hemen hemen bütün yolcuların Çinli olması dikkatimizi çekti. Tatilden mi dönüyorlardı? Hayır, belki bazısı Türkiye’ye turist olarak gelmiş ama büyük çoğunluğu diğer ülkelerden Çin’e dönerlerken İstanbul yolunu tercih edenler... Türk yolcuların sayısı 20 dolayında idi. Bu 20 yıl önce Çin trenini nasıl kaçırdığımızın bir göstergesi! Eline valizi alan gelmiş ve burasının ‘Laleli’ olmadığını görünce çekip gitmiş. Çin’de tutunabilmek için ilk önce sermaye lazım. ‘Merdivenaltı’ ticareti kafasından uzak bir anlayış...
‘İş zekásını’ geliştirmemiş, global rekabeti ucundan da olsa kavrayamayan toplumlar bu gelişmelere ancak seyirci olacaklar.
Uçağa dönüyoruz.
Daha bilet kontrolü yapılmadan başka bir anons üzerine Çinli bir kadın yerinden kalktı, uçağa biniş kapısına yönelirken Çinliler arkasından hemen sıraya girdiler. Ta ki anons yapılıp yolcular uçağa alınıncaya kadar...
Bu manzarayı Pekin’e indiğimizde de gördük; bütün insanlara bu ‘itaat ve disiplin’ duygusu nasıl da aşılanmış.
Yolcu karşılamaları aynı bizdeki gibi... Her yolcunun mutlaka bir-iki karşılayıcısı bekliyor dışarıda. Otoparkta Çin yapımı Citroen’ler; Volkswagen Passat’lar; taksilerin üç türlü tarifesi var; İstanbul’da da uygulanması düşünülebilir.
Taksimetre açıldığında ilk beş km için 10 yuan (1 dolar= 8.2 yuan) yazıyor, daha sonra her km başına klimalı taksilerde 1.60, klimasızlarda ise 1.20 yuan işliyor. Ayrıca zenginler için 2 yuanlık taksiler de bulunuyor. Şoför fişinizi siz sormadan veriyor.
OLİMPİYATLARA HAZIRLIK
Günde yaklaşık 800 uçağın indiği Pekin Havalimanı tam bir şantiye... Belki 100 inşaat vinci vardı. 2008 Olimpiyatları için büyütüldüğünde dünyanın en büyük havalimanı olacakmış.
Bir kentte ne kadar vinç varsa; o kentte ‘imar’ hareketiyle birlikte zenginlik de olduğunu söylemek mümkün. İstanbul’da çevrenize şöyle bir bakın, yatırımlar bakımından ne kadar ‘fukara’ olduğumuzu düşünün.
Kente giderken üç gidiş-üç gelişli otoyolun kenarları kavak ağaçlarıyla gölgeleniyor. Bisikletli sürücülere lütfen dikkat; çekirge sürüsü gibi üzerinize geliyorlar sanki; kadını ve erkeği pedal basıyor özellikle işlerine giderlerken... Bir de o ünlü ‘çek-çek’ler’i var ya, bizim Adalar’daki eşekler kadar ilgi çekici.
Hava sıcaklığı 32 derece ve çok önemli...
13 milyon nüfuslu Pekin tarihi bir kent... Düzlük bir alanda kurulmuş. Şantiyelerin 2008’den önce bitirilmesi zorunlu; şimdilik sayısı üç olan ve toplam 13’e yükselecek olan metro hatları da öyle. (Bizim müteahhitler neden yoktur buralarda acaba? Bakın Çinliler, İstanbul-Ankara demiryolu projesi için teklif veriyorlar; bir yandan da Almanlara kendi hızlı trenlerini yaptırıyorlar.)
Geniş caddelerin her iki yanında dev binalar yükseliyor. Geçmişin karanlık ve dar sokaklı filmlerindeki görüntüler ortadan kaybolmuş mu, yoksa daha içlere mi çekilmiş? İkincisi doğru. ‘Çin mimarisini’ yok sayan bir anlayışla inşa edilen bu ‘dev’ beton yığınlarının her birinin içi birer ‘Akmerkez’ olmuş. Ve en önemlisi de dört ve beş yıldızlı otel sayısı 90’ı bulmuş.
‘Sağlık açısından’ yaptıklarını iddia ettikleri ağız-burun boşaltımını bir yana bırakırsak Pekin’de her yer temiz ve temizleniyor.
AMERİKAN İNGİLİZCESİ MODA
Pekin, kafeler ve çay evleri ile dolu; ‘zengin’ ve yabancı üniversite öğrencilerinin bulunduğu yerlerde ise barlar görebiliyorsunuz. Evlerde yemek yapmak daha pahalı geldiğinden, muazzam bir yiyecek-içecek sektörü göze çarpıyor.
Kimse kimseyi rahatsız etmiyor; ‘kapkaç’ın olmadığını da söylüyorlar. Ne yazık ki, gençlerin en büyük sevdası İngilizce öğrenmek ve ‘Amerikan İngilizce’sini konuşmak.
Chang (Çanan) Bulvarı 56 kilometre uzunluğunda; kentin ortasında ünlü Tiananmen Meydanı’nda, ‘Yasak Kent’in girişinde başka yerde hemen hemen hiç göremeyeceğiniz Mao’nun ünlü resmi, resminin karşı ucuna gelen ve sabahları açık olup kuyruğun hiç eksilmediği Mao’nun mozolesi, parlamento binası ve askeri müze.
Moskova’daki ‘Kızıl Meydan’dan daha büyük, aynı zamanda dünyanın en büyük meydanı.
Meydanın ziyaretçileri, yabancı turistlerden daha çok orta sınıf ‘Çinli turistler’ oluyor.
Bundan 14 yıl kadar önce Tiananmen Meydanı’ndaki o tankın önüne çıkan gencin o ünlü görüntüsü artık unutulmuş gibi.
Burada Bülent Tanla, Hikmet Çetinkaya, Necati Doğru, Serpil Yılmaz ve DHA’nın yeni Pekin muhabiri Levent Uluçer’le birlikte fotoğraf çektirdik. DHA, AA ve CHA’nın kadrolu elemanları Türk kamuoyuna Asya’dan nefes aldırırken, işadamlarımızın esamesi okunmuyor.
Çin’i anlatmaya devam edeceğiz.
Mesaj Panosu
THY, yurtdışından Türkiye’ye yaz aylarında gelen özürlülere yüzde 40 indirim yapıyordu. Ancak bu yaz kaldırıldı. Benim gibi yüzlerce özürlü bu karar karşısında anavatanımıza gelemeyecek. Bu sorunun çözülmesini diliyoruz.
Erol ARICI-BRÜKSEL
GÜNÜN SÖZÜ
‘Her gün yurdun dört bir yanına şehit cenazeleri gönderiliyor. Ancak güvenlik güçleri terörü kurutmaya çalışırken, terörü önceden önleyecek bütün yollar bu iktidar tarafından kapatıldı. Bu iktidar, terör yüzünden bu devletin ve bu milletin uğradığı bütün zararlardan sorumludur ve günü geldiğinde bunun hesabı sorulacaktır.’