Kartopu ve silah

ŞAİR-yazar Sunay Akın'la Best FM'in 10. kuruluş yıldönümü töreninde karşılaştık. Yurtdışından yeni dönmüştü... Savaş söylemlerinin sertleştiği bir dönemde Hollanda'daki şiir etkinliklerine davet edilmiş... İlginç gözlemleri var.

Hollanda'dan hangi izlenimlerle döndünüz?

- Hollanda yeryüzünde savaşmadan toprak kazanan tek ülke. Denizi doldurarak topraklarını büyütüyorlar. Biz ise ulaşım amacıyla denizi dolduruyoruz. Hem de, denizin yol olduğunu unutarak! Tarihin en büyük savaşlarından birine sahne olan Avrupa bu filmi görmek istemiyor.

Avrupa'ya gelen göçmenlere 11 Eylül sonrasında oluştuğu söylenen bakış değişikliğine dair bir gözleminiz oldu mu?

- 1 Şubat günü Rotterdam kentinde oynayan çocuklardan birinin arkadaşına attığı kartopu bir arabaya gelmiş yanlışlıkla... Sürücü arabasından inmiş ve çocuğu tabancasıyla öldürmüş. Ben oradayken, hava epey soğuktu. Ama bu cinnet Hollandalıların yüreğini üşüttü. Öldürülen, 13 yaşında Surinamlı bir çocuktu. Kartopuna karşı tabanca mermisi!..

Avrupa, eli silahlı insanların sokaklarda dolaştığı bir yer mi?

- Değil elbette. Ama savaş haberleriyle belirli bir hedefe doğrultulan silahların aylardır reklamı yapılıyor. Avrupa'daki yabancı düşmanlarının bundan etkilenmemesi hiç de sürpriz olmayacaktır.

Avrupa'daki vatandaşlarımızı tehdit altında mı gördünüz?

- Almanya Solingen katliamı unutulmamalı. Dört genç çocuğun macerası gibi gösterildi. Solingen davasının bir duruşmasına Halit Çelenk ile katılmıştım. Bir tanık, olayı otobüs durağında duyduğunu söylemişti. Duraktaki bir kadın ise beş kişinin öldüğünü duyunca sayının az olduğunu, hepsinin yakılması gerektiğini hiç çekinmeden söylemiş.

Göçmen olarak giden insanlarımıza sahip çıkmamızı söylüyorsunuz...

- Duyarlığımın nedeni belki de Amsterdam'a her gidişimde Anne Frank'ın evini mutlaka ziyaret etmiş olmamdır. Anne Frank, 2. Dünya Savaşı sırasında ailesiyle birlikte bir evin arka odalarında iki yıl gizlenmiş ve savaşın bitimine az bir süre kaldığında yakalanarak toplama kamplarında öldürülmüş bir kız çocuğu... Tek suçu Yahudi olmak! Onun müzeye dönen evinde sürekli olarak yabancı düşmanlığına karşı uyarılıyor ziyaretçiler. Bunu ben değil, Anne Frank'ın kendisi söylüyor.

Bir şair olarak Amsterdam'ı bize nasıl anlatırsın?

- Kanallarda kuğuların yüzdüğü, masal kitaplarındaki evlerin yan yana dizildiği bir Bisiklet Cumhuriyeti, Amsterdam!.. İçindeki çocuğu yaşatan bir insan görmeli bu kenti. Çocukluğumda en değerli gazoz kapağı Kızılay Maden Suyu'nun kapağıydı. Ne gariptir ki, bu kapaktan Amsterdam sokaklarında buldum, hem de ezilmemiş olarak iki tane. Birini Anne Frank'ın evinin bir köşesine gizledim, ötekini yanımda getirdim.

‘Madencilik’ denilerek hukuk devleti yok ediliyor


TEMA yine çok önemli bir konuyu gündeme getiriyor:

Madencilik Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı... Meclis gündemine gelen tasarı Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan ‘‘Sanayi , Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonun’’na havale edilmiş durumda. Tasarıda, madenciliğin gelişememesine, mevzuatın dışında ‘‘çevresel ve bu nedenle getirilen kısıtlamaların’’ neden olduğu ifade ediliyor.

Acaba öyle mi?

TEMA ise aksi görüşte:

‘‘Bu tasarı madencilik faaliyetlerini teşvik etmek ve kolaylaştırmak hudutlarını aşarak, doğayı talan yasası olacaktır. Tasarı; toprağın, ormanın, suyun, tarihi ve kültürel varlıkların, SİT alanlarının, turizm merkezlerinin, milli parkların, kıyıların ve çevrenin madencilik için hiçbir önemi yoktur temel görüşüyle mi hazırlandı? Maden arama faaliyetlerinde ÇED uygulaması kaldırılmakta, hiçbir kurumun -buna mahkemeler de dahil- madencilik faaliyetini engellemeyeceği getirilerek, hukuk devleti devleti yok edilmek istenmektedir. Sürdürülebilir bir yaşam için çevrenin korunması ile madencilik arasında denge sağlanmalıdır.’’

Milletvekillerine duyurulur.

İncirlik kábusu Adana’yı çökertti


EKSPRES Gazetesi sahibi Hakan Bülent Yardımcı dün arayarak ‘‘Adana'da sahipsisiz; halimiz ne olacak bilemiyoruz’’ dedi.

Yardımcı, savaş rüzgárlarının estiği İncirlik Üssü'ndeki yoğun faaliyetten son derece tedirgin olduklarını anlatıyor.

‘‘Dev kargo uçakları gelip gidiyor. Dönerken Amerikalı sivilleri de götürüyor. Peki biz ne olacağız; kısacası Adanalılar savaşın birinci bölgesinde canlı kalkan olarak mı kalacak?’’

Kargo uçakları ne getiriyor?

- Bomba, cephane getiriyorlarmış... Hatta bu uçakların içinden uçak da çıkıyormuş. Güneydoğu'ya trenlerle zırhlı araçlar gidiyor. Batman rafinerisi tamamen askeriyeye çalışıyormuş. Çok hareketli saatler geçiriyoruz.

Yoksa Adana'yı terk etmeyi mi düşünüyorsunuz?

- Olmaz öyle şey... Amerika, kendi sivil vatandaşlarını götürdü. Bundan endişe duyan birçok Adanalı aile başka illerdeki yakınlarının yanına göç etmeye başladı. Yaylalara çıkıp canını kurtarmak isteyenler bile var. Vatandaşların un-şeker gibi gıda maddelerini stokladığı dikkat çekiyor. Ne yazık ki hükümet ne bir uyarıcı açıklamada bulunuyor, ne de önlem alıyor.

Vatandaş ne yapıyor?

- O uçakların iniş-kalkışlarını endişeyle izliyor, geceleri de gürültüden uyuyamıyor. Hiçbir şey hayırlı gözükmüyor. Sanki Amerika bütün Ortadoğu'yu işgal edecek gibi hazırlanılıyor. Vatandaşın hiçbir umudu yok. Ekmek alacak, dolmuşa binecek parası yok; yiyeceği, içeceği ve maskesi olmayan bir vatandaş bombaya razı dersem bana gülmeyin. Yani Allah'a emanetiz.

İhaleci Mumcu!


MİLLİ Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, 58 bin ilk ve ortaöğretim okuluna fotoğraflarının asılmasını istedi ya...

Ankara'dan Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bir bürokrat aradı: ‘‘Bu yüzden muhtemelen tek elden resimlerin okula gönderilmesi için bir ihale yapılacaktır. Bunun devlete maliyetinin 800 milyar olduğu söylenmektedir. Ayrıca geçen akşam Kanal D'de Bakan Mumcu konuşurken, okulların bahçesine portatif spor salonları yapılacağını söyledi. Dikkat edin; bu da bir ihale konusu olacak. Mumcu tekstil işi yaptığından beri ‘ticareti' çok seviyor. Turizm Bakanı iken açtığı ihaleleri de yakınlarına nasıl dağıttığını gazeteler yazdı.’’

Mumcu’nun yeni yapacağı ihalelere gene dikkat!
Yazarın Tüm Yazıları