Kararnamelerle işler sağlıklı gitmez: Cumhurbaşkanlığı ve istihbarat

CUMHURBAŞKANI, makama intisabının sene-i devriyesinde, istihbarat başkanlığının doğrudan kendisine bağlanmasını, ortak ve çabuk reaksiyon verme bakımından önemli ve zorunlu olduğunu söylemiş.

Haberin Devamı

İstihbarat, uzun zamandan bu yana fiilen kendisine bağlı, 15 Temmuz’da ağır istihbarat zaafı sonucu, derin çete ortalığı kana buladı.

Fiili durumda, karşılıklı bağlılık yeterli olmadı, artık, kararname ile hukuken, doğrudan ve mutlak bir tabi olma durumu var.

Cumhurbaşkanı, istihbarat kurumunun 15 yıl öncesine göre çok iyi durumda olduğunu ileri sürmüş. Uluslararası portföyünün çok gelişmiş olduğunu iddia etmiş.

Kurumun teknik kapasitesinin eskiye oranla çok arttırıldığı gerçek Genelkurmay’ın çok gelişmiş, elektronik izleme birimi de kuruma devredilmişti.

GES adı verilen birim, MİT’i takviye etmek için, askeriyeden alınıp, kuruma tahsis edildi.

Elektronik istihbarat bakımından en son teknoloji ile donatılan istihbarat kurumu, 15 Temmuz kalkışmasını sezemedi.

Haberin Devamı

Söz konusu sistemin, elindeki uydu kapasitesi ile Türkiye’nin içi ve mücavir dış alanında izleyemeyeceği telefon ve elektronik cihaz bulunmuyor. Sinek uçsa, izini takibe alabilir.

Ama derin çete, Bylock programı ile ülke içinde, her yerde konuşlandı ve düğmeye basabildi.

MİT’in nereye nasıl bağlı olacağı değil, nasıl efektif çalışacağı konusu, esas mesele.

15 Temmuz kalkışmasında, devlet erki, hasara uğradı, milletin fedakar evlatları canlarını ortaya koyarak, darbeyi engellediler.

Kararnameler ile bir yere kadar, kurumsal liyakatin geliştirilmesi gerekmiyor mu?

‘BOŞA KURBAN KESMEYİN’

İLAHİYATÇI yazar İhsan Eliaçık, Kurban Bayramı ile ilgili çok konuşulacak bir yazı kaleme aldı. Kurbanın yanlış anlaşıldığını savunan ve hayvanların boşa kesildiğini belirten Eliaçık, bunun İslam öncesi bir kültürün devamı olduğunu anlattı ve şöyle konuştu: “Bakın, açık açık söylüyorum. Ben kendimi söyleyeyim, yirmi yıldır bayramda hayvan kesmiyorum. Ama, kurban, yakınlaşma, garip gureba ile yoksulla yakınlaşma bayramını çok seviyorum. Hayvan kesmiyorum ama bayram kutluyorum. Bayram çok güzeldir.” (Radikal-05.10.2014)

#FreneDeğilKuralaGüven

İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu bayram öncesinde uyarıyor:

“Özellikle trafik konusunda son bir yılda ortaya koyduğumuz gelişmeler ve attığımız adımlar olumlu sonuçlar vermekte ve bu sonuçlar istatistiklere de yansımaktadır. Aldığımız tedbirler neticesinde son 13 yıldaki 4 gün süren Ramazan bayramlarında trafikte hayatını kaybedenlerin günlük ortalaması 2017 Ramazan Bayramı’nda %36 oranında azalmıştır.

Haberin Devamı

Sizlerin katkısı bizim için çok önemli. Bütün uğraşımız, trafikte fazladan bir hayat daha kurtarabilmek, bir kazayı daha engelleyebilmek içindir. Bunu bir memleket meselesi olarak görüyoruz. Bu önemli meselede sizleri de yanımızda göreceğimize inanıyor, hassasiyetiniz için şimdiden teşekkür ediyoruz.”

GEÇEN YIL YILKİ PALAMUT YOK

HAMSİ YOKSULU SEVİNDİRECEK

DENİZLERDE 15 Nisan’da başlayan avlanma yasağı bitiyor.

Sezonun başlayacağı 1 Eylül’ün kurban bayramına denk gelmesinden ötürü profesyonel balıkçıların bayramın 3 ve 4’ncü günü denize açılması bekleniyor. Balıkçılar bu sezon hamsiden hayli umutlu.

Ağustosun sonu olmasına karşın, sezonun başlangıcı sayılan ‘çingene palamutu’ hala kendini fazlasıyla göstermedi. Az sayıda avlanan balığın fiyatı cep yakıyor. Oysa geçen yıl bu zamanlar bolca palamut avlanıyordu. Yıllarını denizde geçirmiş deneyimli balıkçılar geçen sezonun aksine bu yıl palamutun az olacağını, hamsi de ise bolluk yaşanacağını belirtiyor. Dileriz hamside kıtlık olmaz.

Haberin Devamı

Zaten hamsi yiyerek beslenen palamutun bereketli olduğu yıllarda hamsi az avlanıyor.

AB’de kişi başı balık tüketimi yılda 24-25 kilogram iken, Türkiye’de 7.5-8 kilo düzeyinde. Yani Türkiye’de kişi başına tüketilen balık miktarı Avrupalı tüketicinin üçte biri kadar.

Gırgırla gerçekleştirilen vahşi avlanma sisteminden uzak durmayan kaptan ve tayfalarına yine de rastgele! Şükrü KARAMAN

ACİL SERVİSLER NEDEN KALABALIK

AĞIR METAL ZEHİRLENMESİ

BİR süredir Ankara’da özellikle çocuklar başta olmak üzere birçok kişide karın ağrısı ve halsizlikle seyreden bir hastalık artarak sürüyor. Tatil ayı olması, okulların kapalı olmasına rağmen hastane poliklinikleri ve acil servisler dolup taşmaktadır. Kızılırmak’a başta 20 den fazla fabrikası olan MKE ve çok sayıda metal içeren sanayi tesislerinin atıkları akmaktadır. Ankara Büyükşehir Belediye başkanı kente Kızılırmak suyu verildiğini açıklamış ve Çernobil faciasında etkilenmiş olması kesin olan çayı içen bakanın yaptığı gibi su içerken yaptığı gibi fotoğraf çektirme gösterisi yapmıştır..

Haberin Devamı

Bence bu tablonun adı ‘ağır meta zehirlenmesi’ olup çok ciddiye alınması gerekmektedir. Prof. DR. Akın YILDIZ

ZAFER HAFTASINA DÜŞÜNDÜKLERİM

YAZAR Zeki SARUHAN ‘Zafer Haftası’nın düşündürdükleri’ başlıklı yazısında ‘Hangi milletler bağımsız olmalı, hangileri olmamalı’ diye sorduktan sonra şöyle diyor:

“Bu konuda karar vermek size mi kaldı. Böyle bir politika, Amerikan emperyalistlerinden öğrenilmiştir. Lenin, hem de 1. Dünya Savaşı bütün hızıyla sürerken ve Rusya İtilaf emperyalistleri tarafından kuşatılmışken milletlerin kendi kaderlerini tayin ilkesini ortaya attı? Rus Çarlığı’nda yaşayan bütün milletlerin bağımsız olabileceklerini kabul etti? Neden? Adam gibi adam olduğu için! Bu politika Türkiye halkı da içinde olmak üzere milyonlarca Müslüman’ın da onu sevmesine ve alkışlamasına sebep oldu. Kars, Ardahan, Artvin bugün Türkiye’nin bir parçası ise bu durum esas olarak Sovyet politikaları sayesindedir.

Haberin Devamı

Zafer Haftası bana bunları düşündürüyor. Bu hafta nedeniyle siyasetçilerin demeçlerine hiçbir değer vermiyorum. Çanakkale’de düzenlenen Adalet Kurultayı’nın adalet kavramı ile milletler arasındaki hak eşitliği arasında bağ kurmasını bekliyorum.”

“ESAS ‘GAZİ MECLİS’ VE ONUN ‘REİS PAŞASI’NI YAZIYOR

EMPERYALİZMİN tetikçisi olarak donatılıp, Küçük Asya’nın (Anadolu) yeniden fethi rüyasıyla 15 Mayıs 1919’ da İzmir’e çıkarılan Yunan Ordusu, 3 yıl sonra ‘Küçük Asya Felaketi’ne uğrayacaktır.

Ankara yakınlarına kadar ilerleyen girdikleri her yeri yakıp yıkan, sivil halka karşı tecavüz, talan ve  katliam uygulayan istilacılar için Sakarya yolun sonudur.

Uzun bir hazırlık döneminin ardından Milli Mücadelenin meşruiyet organı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Reis Paşası, TBMM  Ordularının Başkomutanı Mustafa Kemal Paşa’nın sevk ve idaresindeki Mehmetlerin, 26 Ağustos 1922 sabahı başlayan taarruzu, 30 Agustos günü Dumlupınar’da Yunan Ordusunun asli unsurlarının imhasıyla sonuçlanır.

30 Ağustos-9 Eylül arası ise işgalcilerin kaçışı, Mehmetlerin kovalaması ile geçen süredir.

Mustafa Kemal Paşa’nın (Askerlik şerefinden yoksun katiller sürüsü) olarak nitelediği tetikçiler, 9 Eylül 1922’de karaya çıktıkları yerden, İzmir’den (Alıcı adreste bulunamamıştır) notuyla göndericiye iade edilir.

İade mektubunun mürekkebi Türk halkının alınteri ve kanıdır. Kalemi ise Mehmetçiklrrin parıltılı süngüsüdür.

Başta Gazi Meclis ve onun Reis Paşa’sı olmak üzere, toprağın vatanlaştırılmasında alınterini ve kanını ortaya koyan Kurtuluş Kahramanlarına  Zaferin 95. yılında saygı ve minnetle.... Av. Hüseyin ÖZBEK

ÇANAKKALE KURULTAYI’NDAN NOTLAR: KADINLARLA ADALET GELECEK

- CHP Kadın Kolları MYK üyesi Av. Nevin Zaimoğlu, ilginç bir noktaya dikkat çekti: “Böyle bir kampta koşullar açısından kadınların kalması zor olmasına rağmen görüyoruz ki, gelenlerin en az yarısı kadın... Çünkü en çok kadınlar tehlikede görüyor. Yürüyüşte de en çok kadınlar vardı; Maltepe’deki adalet mitinginde de kadınlar ağırlıklıydı. Sayın Kılıçdaroğlu, kadın örgütünün çalıştayında ‘Kadınlar siyasette daha fazla yer alın, demokrasiyi daha çok savunun, sesiniz daha çok çıksın... İnanıyorum ki, kadınlarla adalet gelecek...”

AMERİKA 4. BÜYÜK İL

- CHP Amerika Temsilcisi Yurter Özcan, her zamanki gibi CHP etkinlikleri hiç aksatmıyor; geliyor.

Adalet Yürüyüşü’nden sonra Çanakkale’ye de beş günlüğüne gelmiş. Diyor ki: “Yurtdışında yaşayan seçmen sayısı 2.9 milyon; yani Türkiye’nin dördüncü büyük ili oluyor. Ona rağmen bir tane bile temsilcimiz yok.  Meclis(te bu konu ile ilgili verilmiş, kanun tasarıları vaar. Tayyip Bey’in bu konuda, ‘yurtdışını temsilen milletvekili kontenjanı’ verileceğine dair sözü var. Buna rağmen bu sözler hep unutuluyor.”

İZMİR VEYA ESKİŞEHİR Mİ OLMAYLIYDI

- ADALET Kurultayı’nın zamanı ve yeri uygun muydu?

Bazı partililer, kurultayın Çanakkale yerine İzmir veya Eskişehir’de olabileceğini savundular; “Daha ses getirebbilirdi” dediler. Fiziki koşullar da daha uygun olabilirdi. Ama 26-30 Ağustos Büyük Zafer bu kurultayın burada yapılması en anlamlı yer olarak tespit edildiği, mekan olarak yanlış bir şey yoktur dedi bir CHP yöneticisi...

 

Yazarın Tüm Yazıları