BELEDİYE Başkanı Kadir Topbaş, Ağa Han Mimarlık Ödülü Genel Sekreteri Süha Özkan, IMP Başkanı Prof. Hüseyin Kaptan, New York City College’in Kentsel Tasarım Fakültesi Dekanı Amerikalı Prof. Michael Sorkin, Bangkok’tan kentsel tasarımcı Taylandlı ünlü mimar Dr. Sumet Jumsai, Barcelona’dan kentsel tasarımcı İspanyol mimar Elias Torres Tur ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Necati İnceoğlu’ndan oluşan Değerlendirme Kurulu’nun, sonuçların açıklanmasını çarşamba gününe bıraktı.
Kurul’un birincilik için karar vermekte zorlandığı bildiriliyor. Özellikle, Kartal’daki projeye dahil alanın büyük bölümünün özel mülkiyete konu olması karşısında altı proje arasında bir derece yapılmasının güçlüğüne dikkat çeken bir öğretim üyesi "Bu nedenle her proje için ’değerlendirmeye uygun bulunmuştur’ diye bir seçim yapılabilir. Ancak ünlü mimarların böyle bir karara tavırları ne olur şimdilik bilinmez" dedi.
TMMOB Başkanı Oktay Ekinci’nin projelerin tanıtımına katılmaması dikkat çekti.
Türk mimarların katılmadığı yarışmada projeler, dünya emlak pazarına çıkarılarak yatırımcılara sunulacak. Bir mimar, ünlü mimarların hazırladığı projelerden Kartal’daki emlak fiyatlarının patlaması dikkate alınarak, konutlarına elkonulacak sahiplerin zarar görmesinin önlenmesi gerektiğini söyledi.
Türk mimarlar neden katılmadı
İSMD: Türk ve yabancı mimar ayrımı yapıldı
İSTANBUL Belediyesi Metropolitan Planlama Dairesi Başkanı Prof. Hüseyin Kaptan, planlama çalışmaları ve öncelikli projeler hakkında görüşlerimizi almak üzere İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’ne (İSMD) başvuruda bulundu. Yönetim olarak konular hakkında bilgi edinmek amacıyla bu davetlere katıldık. Metropolitan Planlama, İstanbul kenti için yeni alternatif merkez olarak düşündüğü Kartal ile Küçükçekmece-Avcılar Projeleri için uluslararası yarışma açılmasına karar verdiğini, bu konuda İSMD’nin katkılarını beklediğini belirtmiştir. İSMD bu çağrıya katılarak, şartnamenin hazırlanması, yarışmanın şekli, yarışmaya katılacak yerli ve yabancı mimarların belirlenmesi ve hatta jüri üyelerinin seçimi hakkında yazılı olarak görüş bildirmiştir, ancak bu görüşler dikkate alınmamış ve bu güne kadar da yazılı olarak bir yanıt alınamamıştır. Katıldığımız son toplantıda Belediye’nin yarışmaya davet edilecek yabancı mimarların kimler olduğu öğrenilmiştir. Bu davetli yarışmaya özellikle Türk mimarlarının da katılmasını gerekli olduğu konusundaki uyarılarımızın dikkate alınmadığı, bu konuda özellikle Büyükşehir Belediye Başkanı, ısrarla yarışmaya Türk mimarlarını davet etmeyi düşünmediğini fakat Türk mimarların "Eğer isterlerse ücret talep etmeksizin yarışmaya katılabileceklerini" beyan etmiştir. Bu gelişmelere rağmen Dr. Topbaş, dernek Başkanımızı yarışmaya katılan yabancı mimarlar ve jüri üyeleri ile tanışmak, hazırlanan projelerin tanıtımı ile ilgili düzenlenen toplantıya davet etmiştir. Dernek Başkanımız, Türk mimarları ile yabancı mimarlar arasında ayrımcılığı ortaya koyan böyle bir organizasyonda yer almamaya karar vermiştir. Cafer BOZKURT- İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İSMD)
Doç. Yıldırım: Kartal projesi heyecanlandırdı
KARTAL sanayi bölgesinin yeniden yapılandırılması üzerine, Kartal Belediyesi'nin desteğiyle Beykent Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü olarak, 2005 Temmuz’unda, Paris’den Sorbonne, Lozan’dan Athenaeum, Londra’dan South Bank üniversitelerinin katılımıyla, Uluslararası Tasarım Atölyesi düzenledik. Atölyede teşhis ve öneriler geliştirildi. Geliştirilen öneriler temel olarak bu bölgede farklı problematik noktalara odaklanılmıştır. Bu bölgeler, taş ocağı gölet alanını; Sanayi Caddesi Bölgesi; E-5 Karayolu paralelelinde yer alan göletler alanı; Yunus Çimento Fabrika alanı ve kıyıdır. Önerilerde bu alanların bir bütün olarak ele alınması gerekliliği ortaya çıkmış, problem, 'mega ölçek'te bir tasarım problemi haline getirilmiştir. Bu boyut, Kartal’ı Anadolu yakasında dönüşüm potansiyeline sahip en önemli nokta haline getirmektedir. Metropol ölçeğinde tasarımı gerekli hale getiren bu büyüklük, deniz ve orman ile buluştuğunda daha da cazip hale gelmekte, tasarımcıları heyecanlandırmaktadır. Dünyanın önde gelen mimarları projelerini anlatırken bu özel konuma özellikle dikkat çekmişlerdir. Ancak çözüm önerileri birbirlerinden farklıdır; Fuksas ve Kurokawa projelerinde alanı bir bütün olarak ele geçirmeye yönelik olarak kentsel bir omurga önermişlerdir. Fuksas çeperlerinde farklı işlevlerde binaların yer aldığı 'Bulvar' aksını denizden taşocağına kadar yumuşak bir çizgide geliştirmiştir. Kurokava ise konut dahil içinde tüm kentsel işlevlerin bulunduğu 'urban snake' olarak tanımladığı bir bütünü Kartal’ın kentsel omurgası olarak önermektedir. Zaha Hadid ise üstünde uzun bir süredir çalıştığını ifade ettiği yeni bir kentsel topoğrafya önerisini Kartal için geliştirmiştir. Fuksas ve Kurokawa projelerinde konvansiyonel bir dil kullanırken, Zaha Hadid alışılmışın dışında bir jargon geliştirmiştir. Anlaşılması için yeni mimarlık düşüncelerinin yakından takip edilmesini gerekli kılan bu jargon ada, parsel ve mülkiyet ilşkilerini yeniden tanımlamaktadır. İstanbul her yeniliğe açık bir kent olarak karşımızda durmaktadır. Doç.Dr. Seran ÖZGENCİL YILDIRIM- Beykent Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı.
Mimar Kıran: Keşke Türk mimarlar da katılsaydı
BOĞAZDAKİ Galatasaray Adası'na işadamı Ünal Baysan'ın 'tekneli' projesini hazırlayan Yüksek Mimar Hakan Kıran, projeler için şunları söyledi: "Projelere bir çok acıdan bakılabilir. Müthiş bir şey mi vardı; hayır... Projelerde bir çok görüş ve yenilik vardı ancak yabancı mimarlar, çok üstün ve mucize şeyler yarattılar diye bir şey yok. Türkiye'deki mimarlar da keşke katılsaydı. Ama bu projeler için bizim tecrübe sayılabilir. Şahsen ben buradan alacağımı aldım. Yabancı mimarların, İstanbul'a nasıl baktıklarını gördüm. Ben de artık Paris'e gidip bilgi ve görgümü arttırır, kendime güven duyarım." İstanbul'an dikkat çekildi
İSMİNİ vermek istemeyen mimar: "Biz güvensizlik değil, kendimize daha güven duymalıyız. Bilimde küsme yoktur. Onlar vizyonlarını ortaya koydular. Bunlar İstanbul'a dönük projeler. Başlıbaşına önemli bir şey ama, ille de bunlar uygulanacak diye bir şey yok. Sadece dünyanın dikkatini İstanbul'a çekildi."
Kartal ve Küçükçekmece projeleri tartışılıyor.
- Serbest Mimarlar: Türk ve yabancı mimarlar arasında ayrımcılık yapıldı, görüşlerimiz dikkate alınmadı.
- Doç. Seran Ö. Yıldırım: Kartal önemli bir nokta oluyor, deniz ile orman birleştiriliyor
- Mimar Kıran: Müthiş bir şey mi vardı, hayır. Türk mimarlar da katılabilirdi.
Biyodizel üretimi daha doğarken ÖTV’lendi
BURSA’da biyodizel üreticisi bir firmanın sahibi "Meclis’ten yeni çıkan ÖTV ile AKP’nin kendi ayağına ateş ettiğini" ileri sürüyor. Kendisinin anlattıklarını not ediyoruz:
"Küresel ısınmayı yakın takibe alan gelişmiş ülkeler ciddi önlemler alırken, yenilebilir enerji kaynaklarını yöneliyorlar.
İsveç aldığı bir kararla 20 yıl içinde, petrol tüketimini tamamen bitirmek istiyor. Çünkü sera gazlarının en önemlisi karbondioksitin %80-85’i fosil yakıtların (petrol ve türevleri, doğalgaz) kullanımıyla atmosfere karışmaktadır. AB, biyoyakıtlarave özellikle çevre dostu biyodizeleçok önem veriyor. Bunun için tarımsal ürün yelpazesini geliştirmiş ve ’Kanola’ gibi enerji bitkilerini destekleme kapsamına alıyor.
Gelişmiş ülkelerin bu konuda paniklemelerinin nedeni belli. Alpler’de ve Himalayalar’da buzullar hızla eriyor. Antartika’da son 50 yıl içinde hava sıcaklığı 2.5 derece artmış ve 7 dev buzul kiltesinin alanı, 1974 yılından bu yana 13.500 km2 daralmış, ünlü Larsen-B buzulu son beş yılda 5.700 km2’lik bölümünü kaybetmiş. Bunların anlamını hiç düşünebiliyor muyuz?
İklim değişikliği; bir yanda seller bir yanda kuraklık... Tarım ürünlerinin verimi düşecek, ormanlar zarar görecek. Yani ’tükenmeye’ başlayacağız.
Hep uzaktan seyrediyoruz.
GETİR TOHUMU, GÖTÜR MAZOTU
Bir grup sanayici Batı’daki uygulamayı Türkiye’ye getirip yatırım yaptılar.
Biyodizeli gündeme soktular. Bu sektör gelişecek diye beklerken, bu kez Gelir Vergisi Kanunu’nun görüşülmesi sırasında getirilen 65 Ykr’lık (650.000 TL) ÖTV ile önü kesildi.
Nerede kaldı Kanola ürününe verilen prim; nerede kaldı ’enerji tarımı’! Hükümet "getir tohumunu, götür mazotunu" sözünü unutuverdi.
Biyodizel sektörü, emekleme sürecinde bitirilirse kim, ne kazanacak bundan?
İktidarın vekilleri, soruna dar kalıplar içinde bakıyorlar. Batı niçin biyodizeli tercih etmeye başladı; çünkü küresel ısınma artık herkesi korkutuyor. Bir litre biyodizelin 3 kg. karbondioksiti yok ettiğini öğrenmek o kadar da zor değil.
Bundan kimler rahatsız oluyor?
Atık yemeklik yağlar kanalizasyonları tıkıyor. Yılda 350.000 ton atık yağ çıkıyor ama nereye gittiği belli değil? Atık kızarmış yağlardaki kansorojen maddeyi, yine bir şekilde bizler yiyoruz. Hani, atıklar biyodizele dönüştürülecekti?
Sorular o kadar çok ki... Hangisini anlatayım bilemiyorum."
Kestel Gölü
GÖLLER yöresinin şanssız göllerinden biri olan kurutulmuş Kestel Gölü’nün ve yakın çevresinde yaşayan insanların dramı artıyor.
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Antalya Şubesi’nin göllerle ilgili yaptığı çalışmanın sonuçları dikkat çekici. Yapılan açıklamada şu hususlar vurgulanıyor:
Kestel Gölü’nün kurutulmasının ardından içme, kullanma, tarımsal sulama ve yeraltı sularında çok ciddi sorunlarla karşılaşılmış ve su rejimi değişmiştir. Kestel Gölü’ne en yakın yerleşim yerlerinden biri olan Gündoğdu Beldesi’nde daha önce üç metreden çıkan yeraltı suları şu an 140 metreden çıkıyor. İçme, kullanma ve sulama amaçlı yeraltından su çekilmesi giderek zorlaştığı için kullanılan pompalar yanıyor ve her ay bir pompa tahrip oluyor. Yeraltından fazla su çekilmesi, su ihtiyacının giderek arttığını ve yeraltı suyunun zarar gördüğünü ortaya koyuyor.
Meyve-sebze üretimi durma noktasına geldi.
Göl mevcut olduğu zamanlarda yöreye gelen bolca göçmen kuş artık buralara uğramaz oldu.
Gölün yeniden kazanılması ile birlikte balıkçılık alternatif geçim kaynağı olabilir.
Kestel Gölü çevresinde yer alan belde ve köylerde halk ekonomik olarak gittikçe fakirleşmekte ve şehre göç vermektedir. Tarımsal üretimin çok düşmesi bu süreci hızlandırmaktadır. Üretim oranı yüzde 50 oranında düşmüştür.
Kuraklığa karşı ülke olarak kurutulmuş göllerin yeniden geri kazanılması ve kuraklığa karşı kısa vadede tedbir alınması gereklidir.
’Sarmısaklı’ satılamaz
TEKİRDAĞ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Temel Gençtan, yarın yapılacak miting öncesinde yaptığı açıklamada, tüm yurtseverlere seslenerek "Sarmısaklı Tarım İşletmesi’ne sahip çıkalım" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Lüleburgaz’da Sarmısaklı Tarım İşletmesi; verimli toprakları, sulama olanakları, tarımsal yapı ve tesisleri başta olmak üzere her türlü donanımı ile ’üstün’ niteliğindedir. Yurdumuzun tüm bölgelerinde görev yapan teknik elemanlara modern tarımın öğretildiği, yeni tarım tekniği uygulamalarının yapıldığı, üreticilerin gereksinme duyduğu kaliteli tohumluk ve damızlık hayvanlarının üretildiği bir merkezdir.
İşletmenin 16.000 dekarı işlenebilir, toplam 18.000 dekar alana sahip olması ve arazisinin tamamının Türkiye’yi Avrupa’ya bağlayan karayolu ve demiryolu ulaşım ağı içinde yer alması, Sarmısaklı’nın tarım dışı amaçlı olarak arazi değerini artırmaktadır. Bu durum, kanımca özelleştirme adı altında işletmenin elden çıkartılması çabalarının temel amacını oluşturmaktadır.
Atamızın emaneti olan Cumhuriyet döneminden günümüze ulaşan en önemli tarımsal işletmelerden biri olan Sarmısaklı Tarım işletmesi’nin özelleştirme adı altında yok edilmesine seyirci kalınamaz."
Sarmısaklı’nın satılmasına karşı yarın Lüleburgaz’da yapılacak ’Toprağına Sahip Çık!’yürüyüş ve mitingi için Belediye Başkanı Emin Halebak"Sarmısaklı,Lüleburgaz’ın bir mahallesidir, asla satılamaz" diyor.
Türk Şeker Şirketi’ne ait Sarmısaklı Tarım İşletmesi, 1.12.2005’te ÖİB’ye 18 ay içinde satışının yapılması amacıyla devredilmişti. Şirket, yerin satışından 60 trilyon bekliyordu; ancak satış gerçekleşmeyince ÖİB’ye devredilen yerin ’değeri’nin 36 trilyon liraya kadar düştüğü belirtiliyor. Halen işletmenin 7 bin 900 dönümlük alanına tohumluk buğday ekilmiş durumda.
Tarım Bakanı Mehdi Eker’e soru: Atatürk’ün kurduğu bu işletmeyi sattıktan sonra Trakya bölgesinin tohum ihtiyacı, ’uluslararası tohum tekelcileri’nden mi karşılanacak? Bu ülkenin kendisi bir şey üretmeyecek mi?
Okullarda şiddet serbest, yazar ve kitap yasak!
BU ülkede yazarlığa 26, çizerliğe 28 yıldır emek vermiş bir insan olarak son 15 yıldır ülkemi karış karış geziyor, özellikle de ilköğretim okullarında ve liselerde öğrencilerle bir araya gelip söyleşiler yapıyor ve kitaplarımı imzalıyorum. Karadeniz Ereğli’de "Kütüphaneler Haftası" kapsamında Ezgi Kitabevi’nin düzenlediği söyleşiye İzmirli yazar Aydoğan Yavaşlı ile davet edildik.
Etkinliğe izin verme niyeti olmayan İlçe Milli Eğitim Müdürü Turan Akpınar, bizden "sabıka kaydı" istedi. Son 15 yılda 650’ye yakın söyleşi ve imza günü yaptığım okullarda hiç böyle ’aşağılayıcı’ bir istekle karşılaşmamıştım. Bunca yıllık yazarlığımdan bana kalan en önemli şey, hálá ’onur sahibi’ bir insan olmam. Eğer bir cani, katil, mafya üyesi, uyuşturucu satıcısı filan olsaydık o okullara çok daha kolay, elimizi kolumuzu sallayarak girecektik; ama yazar olduğumuz için, ’kitap’ ve ’kalem’ taşıdığımız için giremedik. Bizim suçumuz yazar olmak.
Cihan DEMİRCİ
Biliyor musunuz
CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek bir günde Milli Eğitim ve Ulaştırma Bakanlıkları ile ilgili dört soru önergesi verirken, bunların en ilgincinin "TCDD Genel Müdürlüğü santralında ’Kara tren gecikir, belki de hiç gelmez’(Söz ve beste Özhan Eren) türküsünün melodisinin bekleme müziği olarak neden kullanıldığını" sorduğunu...
İSTANBUL’da AKP’li belediyelerin 2. yılında Ankara ASKİ’de bugün, İstanbul’da CRR’de de çarşamba günü, belediye başkanlarının bir araya geleceğini...
BÜYÜKŞEHİR Spor Kulübü’nün futbol altyapısına seçilen Recep Kızıltepe, "İran’a hiç gitmediğini belirtmek isterim. Vesile olursa İran, Azerbaycan ve Afganistan’a gitmek isterim" dediğini...
SATIŞINDAN 36 trilyon lira beklenen Sarmısaklı Tarım İşletmesi’nin ÖİB tarafından satışını protesto etmek için yarın Lüleburgaz’da ’Toprağına Sahip Çık!’yürüyüşü ve mitingi yapılacağını...
UYAN!
Yemek pişirdin yavan / Çoktan devrildi kovan / Mahşere kaldı davan / Kuzunu kurt yiyor / Uyan vatandaş uyan!
Erhan TIĞLI
Mesaj panosu
DİDİM Gazi İlköğretim Okulu kütüphanesi kitap bağışlarınızı bekliyor. (Özgür Şedele, 0256-811 21 20, sedele23@gmail.com)