Paylaş
UZUN zamandır Kırklareli’nin Vize ilçesi Istrancalar bölgesini inceleyen arkeolog-prehistoryen Ufuk Baş Arığ izlenimlerini Kadıköy’e taşıyor. Bugün saat 14.00’te Kozyatağı Kültür Merkezi’nde ücretsiz bir sunum gerçekleştirecek olan Arığ, ‘Istrancalar kayalık dağlar, kutsal alanlar bölgesi’ adlı sunumunda, bölgeyi ve çalışmalarını anlatacak. Ardından da Romanya’nın başarılı canlandırma grubu olan Omnis Barbaria, Istrancalar’da yaşamış olan savaşçı ve denizci kavimleri görsel bir şovla sahneye taşıyacak.
Ufuk Baş Arığ bakın neler anlatıyor: “Bu çalışmaları 17 yıl Istrancalar’da, Kırklareli Vize’ye bağlı Akpınar dağ köyünde yaşayarak yazdım. 17 yıl bahar ve yaz aylarında buranın havasını kokladım, suyunu içtim. Orada yaşayanların doğumdan ölüme yaşamlarının, geleneklerinin içinde oldum. Düğünlerine, cenazelerine, asker düğünlerine, bayramlarına, hasat zamanlarına katıldım. Eğitimim ve eğitim sonrası saha araştırmalarımda, görev aldığım üniversitelerde araştırmacı bir arkeolog hoca olarak etkin olmayı seçtim ve en çok Toros ve Istranca dağlarında olmayı sevdim. Ormanlık ve dağlık bölgeler benim için daima gizem dolu oldular. Araştırmalar ilerledikçe yaşamdaki devamlılığı keşfettim. Katıldığım bütün arkeolojik çalışmalarda her zaman geçmişte orada yaşanan hayatları düşündüm. Mesleğimi anlamlı kılanın geçmişin ruhu olduğuna inanıyorum. Bu evrensel mesleği seçmemin Toroslar ve Istrancalar’da bulunmamın tesadüf olmadığını biliyorum.”
Arığ, Bizans sanatı ve Doğu sanatı üzerinde dersler verdi; daha sonra Trakya bölgesi Istrancalar araştırmalarına yöneldi. 1994 yılında Trakya bölgesinde Istranca dağlık ve ormanlık alanlarında yüksek kültürlerin, Trakların izlerini araştırdı. Bir süredir de, ‘Vize Oppidum (kutsal kale yerleşimi) ve Megalitik Kutsal Alanlar Arkeopark Projesi’ üzerinde çalışıyor. Eski belediye başkanı Selçuk Yılmaz’ın da desteğini almış olan proje, Vize (Bizye) ve Istrancalar bölgesinin sahip olduğu doğa, kültür ve turizm potansiyelini aktarmayı ve yaşama geçirmeyi amaçlıyor.
GÜNÜN SÖZÜ
“Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir.”
(Blaise Pascal)
Türkiye’deki üniversitelerin sıralamaları gerçekçi değil
Üniversite değil tekke!
DÜNYADA çeşitli yerlerde yayımlanan üniversite sıralamalarını katiyen ciddiye almayınız! Bunların hiçbiri bilim dünyasının toplam üretimine ve bu üretimin öğrenciye nasıl yansıtıldığına dayanmamaktadır. Tüm üniversite sıralama kriterleri son 40 yılda üretilen ve ‘siyantometrik’ denen verilere, üniversite bütçelerine ve bunların türevlerine dayanır. Bunların tamamı anlamsızdır. En yaygın kullanılan siyantometrik veriler tüm dünya bilimini değil, sadece İngilizce yapılan yayınları kapsar. Bunlar içinde mesela 1975 yılından beri Almanya’nın ABD’den fazla kitap yayınladığı verisi yoktur. Hocalarının maaşlarını ödemekten başka parası ve kütüphanesi olmayan bir üniversite mesela Londra’nın veya Paris’in veya Berlin’in veya Moskova’nın göbeğindeyse pek çok konuda dünyanın en iyisi olarak “sıralanan” üniversitelerden çok daha kaliteli bilim üretebilir. Buna mukabil dolgun bütçeli bir üniversite parasını kütüphane yapmak yerine stadyum veya öğrenci merkezi veya yurt yapmaya yatırıyorsa, tüm zenginliğine rağmen hiçbir başarı elde edemez. Üniversite kalitesinin tek göstergesi vardır: Öğretim üyelerinin bilime kalıcı katkıları ve bu katkı yapma işini öğrencilerine ne kadar öğretebildikleri. Bu açıdan bakıldığında Türkiye üniversitelerinin sıralamalardaki yerleri gerçekçi değildir; çok daha aşağılarda olmalıdırlar. Başarısız öğrencisini kapının önüne koyamayan kuruluşlara üniversite değil, tekke
denir. A.M. Celal ŞENGÖR
‘Karapara’yı çöple aklıyorlar
TRAKYA’nın en önemli ‘çevreci’lerinden mühendis Murat Sevgi yeni bir olayı ortaya çıkardı ve diyor ki: “Kaynağı belirsiz paralarla, karaparalarla Türkiye’ye giren haydutlar, fabrikaya gidiyor ‘Bana atığını ver’ diyor. Fabrika da atığı veriyor. Haydut, bu iş için ona yüklü bir fatura kesiyor. Bu yüklü fatura ile para kazanmış gibi ‘karaparasını’ sisteme sokuyor. Fabrika sahibi yahut yöneticisi de fatura ödemiş gibi o iş için ödendi gözüken parayı kendi hesabına geçiriyor. Her ikisi de bu işten kârlı oluyor! Atıklar nereye mi dökülüyor, kiraladıkları köy merasına, yahut yol kenarlarına, boş arazilere boşaltılıyor. Burada ölümcül bir oyun oynanıyor.
Nereden bakarsan bir pislik.”
Başlangıç: Artık açık olarak belli oluyor
AKP iktidarını devretmez!
ŞATAFAT, kibir vb gibi imanı çürüten ahlak zaafları, ancak yalan ikliminde yaşar. Kibre teslim olmayan, israfı haram gören bir müminin hiç ihtiyacı olmayacağı tek şey riyadır. Neysen ‘o’sun... Ahlak terazisinde tartılamayan hiçbir şey, iman terazisinde tartılamaz... Korku da var, tehdit de... İktidarı kaybetmemek için başka bir yöntem bulma çırpınışları da var. Tam bu sırada Celal Başlangıç’ın, T24’teki ‘Muhtaç oldukları kudret, fıtratlarındaki yalancılıkta, yasakçılıkta ve zorbalıkta mevcuttur!’ yazısı düştü önümüze. AKP’nin iktidarda kalma çırpınışlarının getirdiği bir yöntemin itirafını gösteriyor bize. Binali Yıldırım’ın AKP’nin “Azınlık hükümeti kurar, bir yıl içinde tekrar seçim olur ama buna ihtimal vermiyorum” dediğini... Başlangıç devam ediyor: “Aman efendim, anayasa, babayasa falan demeyin. En tepesindekinin ‘Parlamenter sistemi bekleme odasına aldık’ dediği, en önemli kadrolarından bir eski bakanın mevcut Anayasa’yı tanımadığını göğsünü gere gere söylediği bir iktidar anlayışı var ülkenin yönetiminde. Neredeyse açık açık söyleyecekler tek başlarına hükümet kurmaya yetecek bir çoğunluğa ulaşamasalar bile başka hiçbir partiyi iktidara ortak etmeden ‘azınlık hükümeti’ yöntemiyle bir yıl daha iktidarda kalıp erken genel seçime gideceklerini...
Yaparlar mı? Neden olmasın.”
Paylaş