PaylaÅŸ
Büyükşehir'e bağlı olarak hemen her daldan 600 mimar ve mühendisle İstanbul'u ve çevresini dizayn ediyorlar. Başında bulunduğu kurumun adı; 'İstanbul Metropoliten Planlama ve Tasarım Merkezi'...
Bir vesile ile Prof. Kaplan'la karşılaştık.
¦ Hocam çalışmalar nasıl gidiyor?
- Hemen müjdeyi vereyim, İstanbul'un 'Çevre Düzeni Planı'nı bitirdik; Büyükşehir Belediyesi'ne sunduk. Kimse bizim bitiremeyeceğimizi sanıyordu ancak çok iyi şeyler ortaya çıkardık geleceğin İstanbul'u için... Bu bir 'İstanbul Anayasası' sayılabilir; alt planları da parça parça sunacağız; Nazım Plan çerçevesinde...
¦ İmar mı, çevre mi?
- Günümüzde ekonomik-ekolojik savaşı yaşanıyor. Bu savaşta dileriz ekoloji kazanır. Ekoloji hayatın sürekliliği demektir.
¦ İstanbul'un 1/100.000'lük planlarını hazırladığınıza göre İstanbul'un hattı nereden başlayıp nerede bitiyor.
- Çevre Düzeni Planı, İstanbul'un il genel meclisi sınırlarını kapsıyor. Arazi kullanım kararlarının stratejik değerlendirmeleri ile birlikte Avrupa yakası 4, Anadolu yakası ise 2 alt bölge olarak planlanıyor.
Fakat Ä°stanbul'un bütünüyle ÅŸekillendirilmesi için Marmara bölgesini (TekirdaÄŸ sahilleri dahil) de planlama çalışmalarının içine aldık. Yani Edirne il sınırından Düzce'ye kadar uzanan bir coÄŸrafya; lojistik olarak Bursa da var. Ä°stanbul'da 13 milyon insan yaşıyor; bunların lojistiÄŸinden ulaşım sistemine kadar herÅŸeyi düşünüyoruz. Bu kadar hammadde girip, üretilip çıkıyor.ÂMarmara bölgesinin belediyelerinin verilerini, kriterlerini, potansiyelini koruyoruz. Korumaya çok önem veriyoruz.
¦ Neden bu kadar büyük bir coğrafya?
- İstanbul, mevcut taleplere sığmıyor artık.
¦ Su havzaları...
- Alarm veren çok büyük bir tehlike su havzaları. Bunları korumak için Trakya ve Anadolu yakasında birer çöp bertaraf etme tesisleri de kuracağız.
Prof. Kaptan, İstanbul'un nüfusunun 16 milyon olarak planlandığını söylüyor.
HERŞEY RANT DEĞİL
İstanbul'u oluşturan iki yakanın coğrafyası, yeni yerleşim alanlarıyla 'şiştikçe' bu kadar nüfusa su nasıl temin edilecek? Bunlar hiç düşünülmezken, 10 yıl içinde İstanbul sınırlarına 500 bin konut yapılacağı öngörülüyor.
Boş bulunan her tarla ve araziye; özellikle de orman ve yeşil alanları yok ederek siteler kondurmak, bu ekonomiyi daha ne kadar sürdürebilecek?
Metropoliten Planlama Merkezi Başkanı Prof. Kaptan ekibiyle bu çalışmaları yaparken, önüne geçilemeyen rant amaçlı imar hareketleri karşısında, aylardır emek verilen 'İstanbul Çevre Düzeni Planı'nın uygulanması ne kadar başarılı olacak? Yerel ve genel siyasetçiler, rantın peşini hiç bırakmayacaklar mı?
DUBAİ Towers'a baştan 3 emsal olarak düşünülen planın 5.18 olarak geçerken, Büyükdere Caddesi bu yoğunluğu taşıyabilecek mi?
Erhan Öztürk (Tercüman) yazdı... Haydarpaşa'da hayırsever Saffet Lütfü Tozan tarafından Darüşşafaka Cemiyeti'ne bağışlanan araziye Büyükşehir Belediyesi, hastane ve ticaret alanı için plan değişikliğine 'hayır' derken, kurumun araziyi sattığı TOKİ'nin partner inşaat şirketi Taşyapı, başvurunca 1.5 olan emsal plan nasıl 3 emsale çıkarıldı?
Mahmut Övür (Sabah) yazdı... Ataköy 6.Kısım'da Ayamama Deresi yakınındaki araziye projede 650 daire yapılması gerekirken, burayı TOKİ marifetiyle alan, Florya'nın ünlü 'kaçak müteahhitleri' diye adlandırılan Keleşoğlu ve Gül'ler gibi firmalar, fazladan 300 daireyi nasıl kondurdu buraya? Burada kamuya terk edilmesi gereken yeşil alanlar nasıl işgal edildi? Albayraklar'ın, Esenler'de Mimar Sinan su kemeri bitişiğinde, mezarlık yanında süratle yükselen 664 konutluk inşaatın, imar planı tadilatı SP'liler tarafından yargıya götürülmüşken, İstanbul Çevre Planı Düzeni ne kadar geçerli olacak?
Başbakanlığa bağlı olarak faaliyet gösteren ve bugün dünyanın en büyük 'inşaat firması' sayılabilen TOKİ, 'kaynak' yaratmanın dışında nefes alacak yeşil alanları korumayı hiç düşünmez mi?
İstanbul'da Sayın Prof. Kaptan iyi niyetle "İstanbul için işaret fişeği attık" diyor ama kimsenin kimseden haberi yok, "dur arkadaş, bu kadar yoğunlukla İstanbul işin içinden çıkılmaz" demiyor.
O zaman sormak lazım; "Türkiye'yi Rufailer mi idare ediyor."
¦ DEMOKRAT Parti'nin 14 Mayıs 1950'de iktidara gelişinin 56. yıldönümü nedeniyle Aydın Menderes Başkanlığında Hacı Filiz, Halit Dağlı, Nevzat Ceylan ve Süleyman Soylu'dan oluşan davet heyetinin, DP, AP ve DYP'li eski yöneticileri, milletvekilleri ve il başkanlarını Çankaya Park Otel'de yarınki etkinliğe davet ettiklerini...
¦ DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın da aynı gün İstanbul Bayrampaşa'da partisinin irtibat bürosunun açılışını yaptıktan sonra akşam Büyük Kulüp'te verilen yemeğe katılacağını...
GÜNÜN SÖZÜ
"Bana yapılan saldırı aslında kendisinden farklı düşünenlere yönelik bir saldırıdır. Kaba kuvvetten hiç korkmuyorum, yine Gazi Üniversitesi'ne gidip konuşacağım."
(Saldırıya uğrayan sanatçı-gazeteci Metin Uca)
KÖŞEMİZDEN İNTERNETE TAŞDIĞIMIZ
Marmara Üniversitesi’nin 123. Yıldönümü
Atatürk’ü sevmeyen bırakın Türk olmayı
bizim nazarımızda insan bile değildir
"SAYGIDEĞER konuklar, bizler gelip geçiciyiz. Ancak unutmayalım ki, Cumhuriyetin kurumları ve üniversiteler ebedidir. Ben Marmara Üniversitesi'nin, Atatürk'ün bizler için çizdiği yolda bir marka olarak ilerleyeceğine ve onun meşalesini hiçbir zaman elinden düşürmeyeceğine, laiklikten, ülkenin bölünmez bütünlüğünden hiçbir ödün vermeyeceğine ve laik Cumhuriyet'in çok önemli bir kalesi olmaya devam edeceğine içtenlikle inanıyorum. Ben ve öğretim üyesi arkadaşlarım laik Cumhuriyeti karalayan, yıpratan ve aşındıran her hareketin karşısında dimdik duracağız. Atatürk ve Cumhuriyet sevgisi bizim kalplerimizdedir. Atatürk'ü sevmeyen, bırakın, Türk olmayı, bizim nazarımızda insan bile değildir."
İşte bu konuşmayı yapan Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Tunç Erem, son cümlesinden sonra salondakiler tarafından uzun süre alkışlanıyordu.
Marmara Üniversitesi’nin önceki akşamki 123. kuruluş yıldönümü için Atatürk Kültür Merkezi'nde verilen davette yaşanıyordu bu sahneler. Konuklar önce 'Carmen' operasını izlediler.
Davete, Vali Muammer Güler ile 1. Ordu Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ birlikte gelmişlerdi.
100 BÄ°N MEZUN
Marmara Üniversitesi'nin kuruluş tarihi 1883 yılına kadar uzanıyor. Bugüne kadar mezun edilen öğrenci sayısı 100 bini geçiyor.
14 kampüste 13 fakülte (7'si İngilizce), 11 Enstitü, 8 yüksek okul ve 32 araştırma merkezinde 52 bin öğrenci okuyor. Profesörden uzman-okutmana kadar 3 bin öğretim üyesi, 1400 çalışanı bulunuyor.
Bu durumda Marmara Üniversitesi, 50 binin üzerinde öğrencinin okuduğu İstanbul ve Konya Selçuk ve Ankara Gazi'den sonra en çok öğrencinin okuduğu 4. büyük üniversite sayılıyor.
KÄ°MLER VARDI
Konuklar arasında, YÖK üyeleri Prof. Türkan Saylan, Prof. Ömer Faruk Batırel, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Mesut Parlak, İTÜ Rektörü Prof. Faruk Karadoğan, Bilim Üniversitesi (FN) Rektörü Prof. Canan Efendigil ile YÖK'ün konuğu olarak İstanbul'da bulunan New York State Üniversitesi Rektörü Vekili Prof. Robert Gosende ile bazı Alman profesörler de davete katıldılar.
Ayrıca Japon ve Çinlilerin de bulunduğu sekiz başkonsolos, Marmara Grubu Başkanı Akkan Suver, TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy da konuklar arasındaydı.
Davetin diğer konukları da; 22 ve 23. Genelkurmay Başkanları İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu, geçen dönemin kuvvet komutanları, emekli orgeneraller İlhan Kılıç, Özden Örnek, Aytaç Yalman, Fikret Özden ve Şener Eruydur ile GATA Komutanıydı.
Rektör Erem'i konuşmasından ötürü kutlayan komutanlardan, Emekli Orgenaral Karadayı'nın "Marmara Üniversitesi Cumhuriyetimizin kalesidir, bunu da son dört yıldaki gayretleriniz gösterdi" dedi.
BAŞARILI ÖĞRENCİ VE
ÖĞRETİM ÜYELERİMİZ
Rektör Prof. Erem, üniversitenin gösterdiği başarılarla övündüğünü ifade ederken şunları söyledi:
"Daha üç gün önce üç öğrencimiz, 125 ülkede 40 bin üniversite öğrencisi arasında internet üzerinden düzenlenen '2006 strateji oyunu'ndan 'Dünya L'Oreal Ödülü'nü kazanmışlardır. Bu yarışmada birincilik ödülünü alan öğrencilerimizin isimleri Seçkin Karataş, Abdullah Bozcam ve Onur Yurtcanlı'dır. Ayrıca bu yıl üç öğretim üyemiz de 'Bilimsel Atıf Endekslerinde' dünyada ilk 50 kişi arasına girmişlerdir. Üniversitemiz onlarla ve dünya çapında isim yapmış diğer akademisyenleri ile gurur duymaktadır" diye konuştu.
Öğretim üyelerinin adlarının Tıp Fakültesi'nden Prof. Necmettin Pamir ile Prof. Berrak Yeğen, Eczacılık Fakültesi'nden de Doç. Göksel Şener olduğu öğrenildi.
EREM EMEKLÄ° OLUYOR
Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Erem'in görev süresi 9 temmuzda sona eriyor. Resepsiyonda, rektör seçimi konusunda kulislerin şimdiden hareketlendiği dikkat çekiyordu. Bazı öğretim üyeleri, seçilecek rektörün
"14 kampuste eğitim yapan böyle büyük bir üniversiteyi yönetecek kişinin vizyon sahibi ve en önemlisi de çok iyi dil bilen bir isim isim" olması gerektiği üzerinde görüş belirtiyorlardı.
Bu arada, AKP'nin, üniversite içindeki 'tarikatçı' olduğu söylenen bazı öğretim üyeleri arasında şimdiden bazı ilişkiler kurulmasından rahatsızlık duyulduğu da açıkça ifade ediliyordu.
Ve 'Çünkü' denilerek şöyle deniliyordu:
"Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, Marmara Üniversitesi mezunudur. Burasını rahat bırakmaz."
MHP'li bazı isimlerin de 'rektör' seçiminde için kulise girdikleri belirtiliyordu.
Bir öğretim üyesi ile konuşurken "Kaç aday çıkar?" diye sorduk.
Yanıtı "En aşağı 6-7 olabilir. Hazirandan itibaren kulislerin daha da hareketlendiğini göreceksiniz. Ancak, Rektörümüzün yerini doldurabilecek bir isim üzerinde birleşmemiz gerekiyor" diye oldu.
Tunç Erem'in, 4 yıllık görev süresi içinde 'Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu'nun (BESYO) bulunduğu Anadoluhisarı; Diş Hekimliği ve İletişim Fakültelerinin bulunduğu Nişantaşı ve Tıp, Hukuk ve Ezacılık Fakülteleri'nin bulunduğu Haydarpaşa kampuslerini yenilediği, bu konuda İstanbul Valisi Muammer Güler'den gerekli desteği gördüğü söyleniyordu.
Atatürk’ün 125. doğum günü
BÜYÜK Atatürk doğum günü sorulduğunda '19 Mayıs olsun' diyerek yeni ve modern Türkiye’nin kuruluşuna başladığı tarihi aynı zamanda kendi doğum günü olarak saptamış, bu suretle "Atatürk’ün izini takip edecek ve Atatürk cumhuriyetinin koruyucusu olacağına inandığı Türk gençliğine' hediye ettiği '19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın kutlamaları ile birlikte doğum gününün de hatırlanıp kutlanmasını yeterli bulup, kendisine has o çok üstün 'alçak
gönüllüğünü' de bir kez daha göstermiştir.
Åžimdi biz inançlı ve bilinçli Atatürkçülere düşen görev; onun tüm eserlerinin satılıp yok edildiÄŸi, ülkenin her kurum ve kuruluÅŸundaki izlerinin silinmeye çalışıldığı, milli eÄŸitimin hızla onun yolundan saptırıldığı, sözün özü ordusunun dışında her alanda hem de devlete hakim olan siyasi iradenin gayretleri ile dış odaklarınÂAtatürk'ün kurduÄŸu cumhuriyeti yıpratarak yok etme amaçlarına destek olunduÄŸu bu dönemde 125. doÄŸum gününü anarken, tüm bu sorunlaraÂ'dur' diyebilecek yetenek ve bilinçte bir siyasi iktidarı erken seçimle iÅŸbaşına getirmek olmaktadır.
Ancak o zaman, hem atamızın ruhunu ÅŸad ederiz, hem de başımızı dik tutarakÂ'Ne mutlu Türküm diyene' diyebiliriz. AyrıcaÂ'Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir' inancıyla Atatürk Cumhuriyetini her yönden yıpratma gayretindeki dış odakları ve iç destekçilerini, bu fırsattan istifade ile laiklik ilkesini çarpıtıp din devletine yönelmeye çalışan takiyeci siyasileri gerektiÄŸi gibi cevaplamış da oluruz.
Ömer SUNMAN
PaylaÅŸ