Paylaş
Bir mevzuat taraması yaptık... Buna göre, 2007 tarihinde yayımlanan 5578 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’ndaki değişikliğe göre, en küçük alana sahip ve daha fazla küçülmemesi gereken bölünemez parsel büyüklükleri ‘mutlak tarım arazileri’, ‘marjinal tarım arazileri’ ve ‘özel ürün arazileri’nde 20 dekar olduğunu gördük.
Ancak arazi görüntüleri böyle değil. Kanun 2007 tarihli ama görüntüler son bir-iki yıla ait... ‘Yasadışı parseller’le talanın yolu açılmış. Yani 3. köprünün altyapısı çoktan hazırlanmış, ilgili yasası çoktan çıkmış, köylüler kandırılmış, araziler toplanmış... Kimler tarafından diye sorulmaz bu dönemde...
Trakya bölgesinde tarım topraklarının elden çıkarılmaması için mücadele eden Prof. Dr. Hasan Tok’a sorduk konuyu...
2005 ile 2008 yılları arasında İMP (İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi) tarafından yürütülen İstanbul ili 1/100.000 ölçekli Stratejik Çevre Düzeni Plan çalışmalarının Tarım ve Toprak Araştırma Grubu Proje Yürütücüsü olan Prof. Dr. Tok’a “İstanbul nasıl elden gidiyor” diye sorduk.
“Bu tür uygulamaların arazide oluştuğu ile ilgili haber ve görüntüler bana da ulaştı. Ne yazık ki doğru...” dedi ve şunları anlattı:
ARNAVUTKÖY VE ÇATALCA
“Bilindiği gibi, 31.01.2007 tarih ve 5578 sayılı kanunla değiştirilen 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun ‘Tarım Arazilerinin Sınıflandırılması ve Arazi Parsel Büyüklüklerinin Belirlenmesi’ başlıklı 8. maddesinin nasıl uygulanacağına dair tereddütlerin belirmesi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü arasında 2007’de ‘5578 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 2. Maddesinin Uygulanması ile İlgili Protokol’ düzenlenmiştir. Bu protokol ile minimum arazi alanları mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 20 dekar, dikili tarım arazilerinde 5 dekar ve örtü altı tarım yapılan arazilerde ise 3 dekar olarak yeniden belirlenmiştir. Kanunun 8. maddesinin son fıkrasında, ‘bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda, bu araziler ifraz edilemez, payları üçüncü şahıslara satılamaz, devredilemez veya rehnedilemez’ ifadesi yer almaktadır.
LİMİT 20 DEKAR
Buna göre, bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinde oluşmuş hisselerin üçüncü şahıslara satılması, devredilmesi veya rehin edilmesi yasaklanmakta, ancak hissedarların kendi aralarında kısmi ya da tam hisse aktarımlarının mümkün olmasına karşın ifraz yapılırken bölünemez büyüklüklerin altında parsel oluşturulmasının mümkün olmadığı ortaya çıkmaktadır. Arazide oluşan ve özelliklede Arnavutköy ilçe sınırları içerisinde bazı köylerde yoğunlaşan ve kenarları duvarla çevrilerek üç, beş ya da on dekarlık arazi parçalarının yürürlükteki 5403 sayılı kanun gereği yapılmış olan haritalama değerlerine göre, söz konusu alanlardaki tarım arazilerinin büyük çoğunluğunun mutlak tarım arazileri veya özel ürün arazileri olması ve bu alanların 1/100.000’lik İstanbul İli Stratejik Çevre Düzeni Planı’ndaki eşik analizlerine göre ekolojik üretim alanları etiketi taşımaları nedeniyle bu alanlardaki minimum parsel büyüklüklerinin 20 dekarın altında olmaması gerekmektedir.
BÖLÜNEMEZ ARAZİLER
Bir başka ifadeyle, bir tarım arazisinin ikiye bölünebilmesi için en az 40, üçe bölünebilmesi için de en az 60 dekar olması gerekmektedir. Örneğin 38 dekarlık bir alan ikiye bölünemez. Bu bilgiler ışığında söz konusu alanlarda arazi üzerinde oluşmuş olan küçük parsellerin yasal olmadığı ortaya çıkmaktadır. Zaten bir oldubitti ya da emrivaki statüsü altında arazide oluşan bu zahiri görüntünün kadastral bir öneminin de olmaması gerekiyor. Zira devlet son yıllarda başta miras hukuku olmak üzere diğer arazi satışları ile beraber ortaya çıkan arazi büyüklüklerinin azalmaması için yeni yasal düzenlemeler yaparken, diğer taraftan da arazi toplulaştırılması yolu ile de sorunun rehabilitasyonuna çalışmaktadır. Bu tür olumsuz yasadışı görüntülerin fırsat kollayan yapılaşma spekülasyonlarının uzantısı olduğunu sanıyorum. Yetkili kurumların bu tip uygulamalara izin vermesi de esasen mümkün değildir Zira protokolün 9a maddesi ‘... Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerinden bildirilen birlikte mülkiyet olarak tasarruf edilen bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinde, 5578 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 09/02/2007 tarihinden sonra haricen yapılmış olan hisselerin aynen veya parçalara ayrılmak suretiyle üçüncü kişilere satışı kabul edilmeyecektir ve kadastro tutanağının beyanlar hanesine 5403 sayılı kanunun 8. maddesine tabiidir şeklinde şerh verilmesi gerekmektedir’ demektedir.”
GÜNÜN SÖZÜ
“Hem globalci, ABD’ci, AB’ci ve hem de milliyetçi olunmaz mı? Olunur, niye olunmasın! Kaynar buz, hain yurtsever, dinsiz dindar olunduğu zaman...”
(Namık Kemal Zeybek)
‘Haliç metro geçişi’ne uyarı
HALİÇ Metro Geçiş Köprüsü 2005 yılında onaylandı... Köprü hakkındaki tartışmalar hep gündemde kaldı. Başkan Kadir Topbaş da mimar Hakan Kıran da kamuoyunun önüne çıkıp halkla tartışmadılar çünkü Topbaş’ın da bir damgası olsun isteniyordu İstanbul’a... Ama İstanbul Serbest Mimarlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Öztuzcu bu konuda bir çıkış yaptı ve özetle “Haliç siluetini bozmadan bir köprü yapmak mümkündür... Köprü inşa edilme noktasına varmadan proje bir kez daha düşünülsün... UNESCO’nun çevreye duyarlılığın gösterilmediği uyarısını almanızın üzüntü verici olduğunu biliyor musunuz? Kendi kültürel mirasımızı koruyacak bilince ve gelecek nesillere örnek tasarımlar bırakacak tasarımcılara sahip olduğumuz konusuna olan inancımızı bildiririz... Projeyi yeniden gözden geçiriniz” dedi.
Çünkü İstanbul biziz!
İSTANBUL’da çeşitli kentsel dönüşüm projelerine karşı yapılacak haksızlıklara karşı büyük bir hareket başlatılıyor. Arnavutköy’den Ataköy’e, Ayazma’dan Beylerbeyi’ne, Sulukule’den Fener-Balat-Ayvansaray’a kadar bölgeleri için bir araya gelen 30 sivil toplum örgütü ‘istanbulkenthareketleri.wordpress.com’ adı altında birleşmişler... “Bu kentte uyanmadığımız gün yok ki bir bölgede kentsel dönüşüm ilan edilmemiş olsun. Bu kentte yaşayanlar artık güne hep aynı soruyla başlıyor: Bugun sıra nerede? Hangi mahalle, hangi tarihi bölge... Hangi kültür varlığı, hangi hafıza mekânı, hangi kamusal mekân, park, orman, sahil...”Bu rant makinesine karşı direneceklerini duyuruyorlar. Bugün 11.00’de ‘tüm ağaçları, kesilmek üzere işaretlenmiş’ Taksim Gezi Parkı’nda serbest kürsüde bir araya geliyorlar. Yani örgütlü bir kent mücadelesi için destek istiyorlar. Dileriz ki, hak ararken ‘odun’ yemezler!
Paylaş