Paylaş
İşyerinde ek istihdam sağlayan patronlar, sigorta primi ve gelir vergisinden muaf tutulacak. 687 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile İŞKUR’a kayıtlı ve 2017’de son üç aydır işsiz olan kişileri istihdam eden işverenler sigorta primi, gelir vergisi ve damga vergisi de ödemeyecek. Ek istihdam sağlayan işveren toplam 773 lira teşvikten yararlanacak.
Terörün ardından ülkenin en önemli sorunu olan işsizlik giderek artıyor. TÜİK’in dün açıkladığı rakamlara göre işsizlik oranı yüzde 12.1 olarak gerçekleşti. Bu oran son ayların en yükseği... Resmi rakamlara göre işsiz sayısı 3 milyon 715. Ancak İŞKUR’a kaydı olmayanlar, yani gizli işsizlerle birlikte 6 milyonu aşkın kişi yana yakıla iş arıyor.
Şüphesiz böyle bir tablo karşısında hükümetin istihdam seferberliğini başlatması iyi niyetli, olumlu bir adım... Ne var ki çalışanın ödediği prim ile oluşan İşsizlik Sigortası Fonu’nun seferberlikte kaynak olarak kullanılması doğrusu tartışılır.
Çünkü 2002 yılında kurulan, işçinin brüt ücreti üzerinden yüzde 1, işverenin yüzde 2, devletin de yüzde 1 oranında ödediği primlerden oluşan fonun asıl amacı, kusuru olmaksızın işini yitirenlere belirli süre maaş ödeyerek katkı sağlamak.
Ancak 15 yıldan bu yana fonun işini kaybedenlere çok yararı olmadığı net şekilde görüldü. Fonda 104 milyar lira birikmesine karşın, bu paranın ancak yüzde 10’undan biraz fazlası işsizlere maaş olarak ödenebildi. Yararlanma koşullarının ağırlığı ve maaşın düşük olmasından ötürü işsizin derdine istenilen şekilde derman olamadı fon.
Fondan işsizlere çalışma sürelerine göre en fazla brüt asgari ücretin yüzde 80’i, en az yüzde 40’ı tutarında işsizlik maaşı ödenebiliyor. Yani en yüksek maaş bin 421, en düşük 711 lira. Ancak bu maaşı alabilmek için ağır olan yararlanma koşullarını yerine getirmek gerekiyor.
Hem maaşın düşük olması hem ödenme süresinin kısalığı hem de koşulların ağırlığından ötürü işsizlere 2002’den bu yana ancak toplam 13-14 milyar lira ödenebildi. Bu rakamlar fonun işsizlere çok yararı olmadığını açıkça gösteriyor.
İşçi uzmanı Şükrü Karaman’a göre, fondan toplam 12 milyar lira ek istihdamın teşvikinde kullanılacak. “Türk-İş’in talep ettiği gibi fondan yararlanma koşulları basitleştirilmeli, en düşük işsizlik maaşı halen net 1401 lira olan asgari ücret düzeyine yükseltilmeli, ödeme süreleri de uzatılmalı” diyor Karaman... Bakalım kim dinler.
TÜRKİYE VARLIK FONU MU DENETİMSİZ HAZİNE Mİ?
TÜRKİYE Varlık Fonu neden kuruldu diye bakınca, amaçları arasında büyüme oranına katkı sağlamak var. Bunun sağlanacak kaynaklarla büyük projelerin finansmanına katkı sağlamak yoluyla olacağı söyleniyor.
Burada biraz durup geriye dönelim. Eskiden Kamu Ortaklığı Fonu (KOF) diye bir fon vardı. Bu fon o zamanki otoyol ve baraj gibi büyük yatırımları finanse etmek için kurulmuştu. KOF daha sonra, aynen bugünküne benzer bir şekilde, otoyollar ve barajların gelecekteki gelirlerine karşılık Gelir Ortaklığı Senetleri çıkardı. Sonunda 2001 krizinde KOF’un borcunu temizleyene kadar anamız ağladı.
Bir soru var: TVF, Hazine’nin yapamadığı neleri yapacak? Dışarıdan borçlanacak ise, Hazine garantisi olmadan borç alması çok mümkün değil. Ama fon, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikle, Hazine Müsteşarlığı’nın izni olmadan garanti verebilecek. Neyiyle garanti verebilir? Tabii ki, elindeki şirketlerin hisselerini rehin vererek.
En yaygın İslami enstrüman örneği olan Sukuk nedir diye de soralım. Evet adı faiz olmayan ama oranı faiz kadar olan ve fonların ellerindeki varlıkların gelirlerine endekslenen kâğıtlardır.
Bu bağlamda TVF’nin her borç işleminin arkasında Hazine, ister istemez olacaktır.
Çok tartışılan Duyunu Umumiye borçlanması (1854-56) ile ilgili komisyon raporlarını okursanız çok şey öğrenirsiniz.
Hakan ÖZYILDIZ
BİLİYOR MUSUNUZ?
TROYA Folklor Araştırmaları Derneği’nin düzenlediği ‘24. Troya Kültür-Sanat Ödülleri Töreni’nin 19 Şubat Pazar 19.00’da, Bahçeşehir Üniversitesi, Beşiktaş Yerleşkesi, Fazıl Say Salonu’nda yapılacağını...
YÖK’ün ‘Mezun Belgesi Sorgulama Sistemi’ndeki mezun sayısının 8 milyona ulaştığını açıkladığını...
BÜTÇE Komisyonu’nda Gelir Vergisi Kanunu ile ilgili kanun teklifinin görüşülmesinde CHP’li Çakırözer’in “Ahilik sandığı adı altında esnaftan hükümete fon yaratılıyor. Yabancıya vergisiz konut, vatandaşa ayıp! ‘İşsizlik Fonu’yla kaçak işçiliği teşvik ediyorsunuz” diye konuştuğunu...
ŞİŞLİ'DE YÜZLERCESİ VAR
ŞİŞLİ Kurtuluş’ta 40 yıldır esnafım, terziyim. 58 yaşımdayım. Salı günü çıkan ‘Yapana değil yaptırana bak!’ yazısındaki içler acısı yapı tam Şişli Zabıta Müdürlüğü’nün karşısındadır. Bunlardan yüzlerce var, geneli Kurtuluş’ta. Bu bozuk sistem sayesinde benim borç harç krediyle açtığım işyeri ruhsatlı apartmanın bodrum dairesini mühürlediler. Neden? Namuslu vatandaş olduğumuz için. Şu an oturduğum evin yan binasının alt katı pavyon, üst katı kumarhane ve her şey alenen... Yani anlayacağınız deveye sormuşlar neren düzgün diye!...
İsmail AFŞAR
MEB’nin taslağında ciddi bir tutarsızlık var
TARİH Vakfı Öğretmenler Platformu, MEB tarafından 13 Ocak 2017’de askıya çıkarılan ortaöğretim Tarih dersi (9, 10 ve 11. Sınıflar) taslak programları üzerine bir atölye çalışması gerçekleştirdi. Bu çalışmada yapılan tespitler ışığında, programın felsefesi, kavramlaştırdığı tarihsel dönem ve kazanımlar, pedagojik ve bilimsel yaklaşımlar üzerine önemli sonuçlara varıldı. Platformun, MEB’e ilettiği inceleme sonucunda şu değerlendirme yapıldı:Tarihsel ilişkileri, siyasi ve ekonomik yapıları ‘güç’ üzerinden açıklayan ve güce indirgeyen, Türk-İslam toplumlarının dışındaki halkları ve insan gruplarını ötekileştiren, cinsiyetçiliğin izlerinin hâlâ derin biçimde hissedilmekte olduğu bu taslak programı; çoğulcu, sorgulayıcı, öğrenci merkezli, tarihi sosyal bilimlerin bir parçası olarak gören ve farklı disiplinlerden beslenen, dünya tarihiyle bütünleşen pedagojik yaklaşımların bir örneğiymiş gibi sunulmasını ciddi bir tutarsızlık olarak gördüğünü belirtti. Bu bağlamda ders kitaplarının yayınlanması ve programın aktif olarak uygulanmaya başlanması süreçlerinde de gözlemci olmaya devam edeceğini ve demokratik, bilimsel, seküler, toplumun ve insanlığın tüm kesimlerine sosyal bilimlerin sağladığı olanaklarla, ötekileştirmeden yaklaşan, çağdaş bir eğitim anlayışının ısrarlı savunucuları olacağını bildirdi.
“Turizm’de sorunun nedeni siyasidir”
TURİZM eski Bakanı Bahattin Yücel, krizi aşmak için önce teşhisinin doğru konması gerektiğini söyledi. Yücel, krizi aşmak için önce teşhisinin doğru konması gerektiğini belirterek “Tarihinin en ağır krizini yaşayan sektörde sorunun nedeni ekonomik ya da sektörel değil siyasidir” dedi.İstanbul Sultanahmet-Cankurtaran’daki Armadra Otel’de kısa adı TURAD olan, Turizm Araştırmaları Derneği’nin düzenlediği “Turizmde Çıkış Yolu” Çalıştayı’nın açılışında konuşan 54. Hükümet döneminin Turizm Bakanı Bahattin Yücel, Türkiye’de turizmin 2016’da tarihinin en ağır krizini yaşadığını 2017 yılında da işlerin iyi görünmediğini belirterek, soruna çözüm ararken önce sorunun nedeninin doğru teşhis edilmesi gerektiğini söyledi.Yücel, sektörün birçok sorunu olduğunu ama bunların hiçbirinin krizin nedeni olmadığını krizin nedeninin içeride izlenen politika ve dış politikaların eseri olduğuna işaret etti.Son siyasal gelişmelerin etkisiyle ortaya çıkar duruma çıkış yollarının aranması gerektiğini belirten Yücel, şunları söyledi:“Bütün pazarlarda ciddi bir düşüş var. Bu ilk kriz değil, son kriz de olmayacak. Biz sektör olarak pek çok şey söylüyoruz, ancak bunların hayata geçirilmesi biraz fazla zaman alıyor. Şunu söylemek zorundayız: Bu krizi daha az hasarla atlatmak mümkündü. “Sektöre farklı pencerelerden bakan; yurt içi ve yurt dışından profesyoneller, uzmanlar ve ilgili STK’ların bir araya gelerek yapılması gereken çalışmalardan birini yapıyoruz. Sektörün farklı kesimlerini temsil edenler ile sektör ile ilişkili kesimlerin temsilcileri bir araya gelerek hızla bilinmezliğe sürüklenen Türkiye’nin geneli ve sektör için çıkış yolu aramalı. Bunun içi önce sorunun nedeni doğru teşhis edilmeli. Gerçekçi çıkış yolu; eldeki olanakların küresel trendlere uyum hedefiyle belirlenecek çözümler sayesinde bulunabilir.Ben sektörün içinden gelen, siyasetin de içinde bulunmuş, ulusal ve uluslararası alandaki siyasal gelişmeleri izleyen biri olarak Türkiye’nin turizmde yaşadığı tarihinin en ağır krizinin sektörden kaynaklanmadığını biliyorum. Krizin nedeni siyasal kökenlidir.”
MESAJ PANOSU
BEN dayak yerim, posta yemem...
Meral AKŞENER
YAVRU köpeğin kuyudan kurtarılmasında özlediğimiz Türkiye’ye ait her şey var: Kolektif akıl, emek, vicdan, dayanışma, bilim.
Fatih YAŞLI
GÜNÜN SÖZÜ
İş bulma umudunu kesenlerle birlikte işsiz sayısı 6 milyona (yüzde 12.1) yükseldi. İşsizler ordumuz 85 ülkenin nüfusundan kalabalık hale geldi.
Umut ORAN
Paylaş