Paylaş
İbni Sina, 980-1037 yılları arasında İran’ın Hamadan kentinde yaşayan tıp adamı ve filozof... Bu yıllarda doğuda ‘tepe’ noktasına ulaşan modern tıp temelini atan İbni Sina’nın, özellikle 1030’da yazdığı tıp kitabı uzun yıllar referans kitabı olarak kabul edilmişti. Türk Alman Sağlık Vakfı Başkanı Dr. Yaşar Bilgin ve bilim adamları, doktorlar ile siyasetçilerden oluşan jüri, tam bir yıl önce Wiesbaden’deki toplantısında ödülün Şirin Ebadi’ye verilmesini kararlaştırmış, ancak ödülü kabul edip etmeme durumu ve güvenlik gerekçesiyle ismi açıklanmamıştı. Dr. Yaşar Bilgin, Alman gazetecilere “Sürpriz bir aktivist kadın ödülü alabilir” demekle yetinmişti.
Dernek, ödülün İranlı insan hakları savunucusu Şirin Ebadi’ye verildiğini 15 gün önce açıkladı ve anlamlı tören de önceki gün Frankfurt’ta yapıldı. 1949’da Alman Anayasası’nın kabul edildiği ve Almanya’nın ‘devlet kutsalı’ sayılan Paul Kilisesi’ndeki töreni 800 kişinin izlemesi dikkat çekiciydi. Saygın kişi ve kurumlarla ilgili ‘tören’lerin yapıldığı bu klisede daha önce Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk’a, Alman Yayıncılar Birliği’nin ödülleri verilmişti.
İbni Sina Ödülü, 2005’te, BM’nin himayelerinde kurulan ‘Medeniyetler İttifakı’na; yani Kofi Annan’a, Başbakan Erdoğan ve İspanya Başbakanı Zapetero’ya verilmişti. ‘Özgürlük ve insan onuru’ için çaba gösterdiği için 50 bin Euro’luk ödülü alan Dr. Şirin Ebadi “Terörizme, adaletsizliğe ve fanatizme karşı hep birlikte mücadele edelim” çağrısında bulunurken, konuklardan büyük alkış aldı. Törene katılanlar arasında Hessen Eyaleti Başbakanı Volker Bouffier, Hessen Kültür Bakanı Nicola Beer, Wiesbaden Anakent Belediye Başkanı Dr. Helmut Müller, Avusturya Eğitim, Sanat ve Kültür Bakanı Dr. Claudia Schmied, Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı ve ABD Başkonsolosu Edward Alford ile Alman siyaset ve bilim dünyasından seçkin konuklar; Alman ve Türk STÖ temsilcileri ile Almanya’da sayıları 140 bin kadar olan İranlılardan bir grup, Türkiye’den TBMM Başkanvekili Prof. Dr. Mehmet Sağlam, eski milletvekili ve Turizm Bakanı Ahmet Tan, Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Şimşek vardı.
Ebadi’nin sürgün yaşamı
ŞİRİN Ebadi (64), gerçekten cesaretli bir kadın; İbni Sina’nın yaşadığı Hamandan’da doğmuş. İran’ın ilk kadın yargıcı olarak 1975’te Tahran’da hakimliğe başlamış. Ancak ‘İslam Devrimi’ sonrası görevden uzaklaştırılmış. Avukatlık izni alınca muhalifleri savunmaya başlamış. Hep baskı görmüş; 2000’de hapse atılmış, daha sonra meslekten ihraç edilmiş. 2003’te Nobel Barış Ödülü verilmiş kendisine... “Bu ödülü sadece kendim için değil, İran’daki demokrasi ve özgürlük için mücadele eden, cezaevinde tutuklu bulunan herkes için alıyorum” demişti. Ancak Ahmedinejad hükümeti, Kasım 2009’da, Şirin Ebadi’ye ait bir banka kasasındaki Nobel Ödülü diploması ile madalyasına el koymuş...
Daha sonra sürgün hayatı başlamış; Amerika ve İngiltere’de bulunan iki kızının yanında kalıyor. Rejim, eşinin dışarı çıkmasına izin vermiyor. Nobel ödülü kazanmış 10 kadınla birlikte insan hakları için bir STÖ kurarak çalışmalar yapıyor, Tahran hükümetini, insan haklarını yerine getirmesi için zorluyor. Ebadi, Türkiye’ye dört kez gelmiş; Koç Üniversitesi’nde 2004’te kendisine şeref doktorası verilmiş.
İran’da monarşiden Ahmedinejad iktidarına kadar olan süreçleri anlatan 14 kitabı yayımlanmış; İran’da demokrasi, insan hakları ve İslam, psikolojik ve sosyal kültüre bakış üzerinde değerlendirmeler yaptığı ve milyonlarca insanın göç etmesine sebep olan olayları anlattığı kitaplarından Türkiye’de en bilinenleri ‘İran’ın Uyanışı’ ve ‘Altın Kafes’..
Benden niye nefret ediyorsunuz
EBADİ Şirin’in, Almanya’daki üç günlük temasları medyada geniş yer buldu. Alman ve Türk gazetecileri ile ayrı ayrı görüştü. Bizlerle görüşmesinde ve iki özel yemekteki konuşmaları şu başlıklardan oluşuyordu:
- Bağımsız ve özgürlük dediler, bu devrimin ilk ayaklarını oluşturacak dediler. Ne yazık ki bir diktatörlük rejimi kurdular. Mevcut diktatör gitti, yeni diktatör ile de özgürlüğe kavuşamadık.
- İran’daki rejim bizim haklarımızı, özgürlüklerimizi ve de sağlıklarımızı elimizden nasıl alabilir? Bu kadar insan mağdur edilebilir mi?
- Bir gün kendi kendime sordum; benden neden bu kadar nefret ediyorsunuz? Ben kadınım, eğitim aldığım için mi?
- Ölüm tehditleri alsam da demokrasi, temel haklar ve özgürlüğümüzü sonuna kadar savunacağım. Hakikatleri anlatacağız ve sabırlı olacağız.
- İran’da bugün AB’nin egemenliğinin yerini Çin almıştır. İran’ın büyük sözleşmeleri artık Çinli yapılmaktadır. İran’ın ulusal çıkarları göz ardı edilmektedir.
- (Almanya’ya sitem) Alman-ya’nın da aralarında bulunduğu Batılı güçler, İran’la nükleer çalışmalar konusunda görüşmeler yürütüyor. Bunun ilki İstanbul’daydı, haziran ayında da Bağdat’ta ikincisi yapılacak. Bu görüşmeler sonunda İran atom enerjisi konusunda boyun eğerse ona dost eli mi uzatacaksınız? Terörist eylemlerde bulunup insanları hapse atan bu ülkede yıllardır insan hakları ihlalinde bulunulması sizin için önemsiz mi? (Yoğun alkış...) Burada bir anlaşma gerçekleşirse İran hükümeti, o zaman ABD ile benzer bir şekilde bazı güvenceler verecekler, müeyyideler ortadan kaldırılacaktır.
- Biz askeri bir müdahaleye karşıyız. Aksi bir gelişme olursa insanlar acılar çekecektir. Dost elinizi uzatın. Sadece nükleer sorunu için değil, öteki konular için de elinizi uzatın. Bunu İranlı politikacılara iletin; BM ile birlikte çalışın. Bugünkü yönetime güvenemezsiniz. Demokrasi ve barışı tesis edilsin istiyoruz.
Özetle: Şirin Ebadi Hanım, İslam dinini eleştirmiyor. Demokrasi, insan hakları gibi ‘modern değerlerle’ İslam’ı bağdaştırıyor. Çünkü bunlar İslam’da da var.
YARIN: Dr. Yaşar Bilgin, daha önce gündeme getirdiğimiz şeker hastalığında kök hücre tedavisi konusunda son gelişmeleri anlatıyor.
Paylaş