Paylaş
Kendirin ‘anayurdu’ sayılan Kastamonu da yıllar önceki üretim kapasitesinin çok uzağında. Bunları çiftçilerin yakınmalarından da dinledik.
DEVLET İRADESİ GEREK
Yılda 6 milyon dolarlık kuşyemi ihracatı yapan Baykal Güner; Erdoğan, Oktay, Pakdemirli ve Pekcan’a mektuplar yazıyor.
“Kendir tohumunun ithalinde 85 derecede 15 saat ısıl işlem yapılarak yüzde 5 çimlenir, yüzde 95 ölü tane oluşur raporu ile ithaline, üretimine, ihracatına imkân verilmiyor. Tarım Bakanlığı’nın bu uygulaması dünyada örneği olmayan bir uygulamadır. Yüzde 5 çimlenmeyi tutturma imkânı yoktur. 26 bin kg endüstriyel kenevir tohumumuz THC yüzde 0.03 belgeli Çatalca Muratbey Gümrük Müdürlüğü özel antredepoda bekletilmektedir. Bize dost görünen düşmanlar ülkemden kenevir üretimini aldı diyen Cumhurbaşkanımız çok haklı. İçerde bunları biz biliyoruz.”
Gümrüğe getirilen ürüne ‘düşmanlık’ edenler kimdir? Yemlik getirilen bir keneviri ısıl işleme tabi tutulursa o tohum ölmez mi? Bunu hayvan yer mi? Koçak, Tokat Üniversitesi’ndeki bugünkü konferansta bütün bunları anlatacağını söyledi.
KKTC’de de kenevir ekimi başlayacak, bakalım engelleme olacak mı?
Sonuç mu? Kenevir ekimi ve üretiminde bir güç, bir irade lazım. Bir politika yaratılmalı.
CİDE VE İNEBOLU’NUN TURİSTİK POTANSİYELİ
Rıfat Ilgaz’ın memleketi Cide (23.400) ve Oğuz Atay’ın doğduğu yer olan İnebolu’nun (22.200) kıymetini bilmiyoruz. Dağ taş yeşil de orman ürünleri için ne kadar fabrika varsa satılmış ve kapanmış, Cide’de belediye AKP’den (Necdet Demir) CHP’ye (Mehmet Eşref Mutlu); İnebolu MHP’den (Engin Uzuner) AKP’ye (Mustafa Huner Özay) geçmiş... İki başkanın da ilçelerinde çok şey yapması gerekiyor. Cide’nin sahilleri mükemmel, 30 yıl kadar önce dikilen çınar ağaçları Cide’ye eşsiz bir güzellik katmış... İnebolu’da ise özeleştirilen bakımsız limanı ve Kastamonu’ya giden karayolu devletin şefkatini bekliyor.
Küre’deki bakır madeni dahil üç ihalenin verildiği müteahhit Mehmet Cengiz, bu yatırımlarını bitirdiğinde toplumun kendisine olan ‘malum’ kızgınlığını bir ölçüde giderebilir mi? Bunu söyleyen çok insanla karşılaştık.
Doğu Karadeniz’in Arapların istilasına uğrayan yaylaları bu bölgede ‘kültür’le birlikte bütünleştirilerek ciddi projeler gerçekleştirilebilir. Çünkü bölge bu tür turizm yatırımlarıyla çok şey kazanabilir.
İnebolu’nun limandan ötürü plajı gitmiş... Göreve başlayan belediye başkanı Mustafa H. Özay yeni bir plaj yeri hazırlıyordu, belki bugünden itibaren vatandaşları denize girmeye başlamış olabilirler.
KIR İLE KENTİ EVLENDİRMEK
Kadıköylü mimar Ahmet Erkurtoğlu, memleketi olan İnebolu’yu sık sık ziyaret ediyor, sorunlarıyla ilgileniyor. 350’ye yakın aşıboyalı konak var, görülmeye değer. Ailenin konağını da restore etmiş, geldiğinde çocukluk anılarını yaşıyor. ‘Geridönüşüm, yenileme ve canlandırma’ diye özetleyebiliriz.
İnebolu geçmişte Rusya ile başta ‘tuz ve gaz’ olmak üzere Ankara ve İç Anadolu ticaretinin deniz yolu ile yapılması ‘zenginlik’ katmış ilçeye, Osmanlı konaklarıyla donatılmış. Sahil ise son yıllarda betonlaştırılmış. ‘Fakirlik’ varsa, korumak olanaklı değil.
Erkurtoğlu’nun İnebolu’yu geliştirme projesi şöyle:
“Devlet İnebolu’ya daha fazla yatırım yapmalı, tarihi eserlerin korunması için de restorasyon kredisi sağlamalıdır. Bunun içine ‘yeşil mimarlık’, ‘yeni sanat’, ‘doğayı kente getirmek’, zengin ve fakirin göçlerle oluşumuna ‘sosyal karışım’ı katalım. Yani ‘kır ile kenti’ niye evlendirmeyelim?”
KASTAMONU’DA KADIN GÜCÜ
Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 100’üncü yıldönümü olmasının yanı sıra Kastamonu’da düzenlenen 10 Aralık Kadın Mitingi’nin de 100’üncü yıldönümü. Anadolu’nun işgal edilmesi üzerine Kastamonu’da Kız Öğretmen Okulu bahçesinde toplanan 3 bin kadın postaneye giderek işgal devletleri başkanlarının eşlerine telgraf çektiler ve işgalin derhal sonlandırılmasını istediler. Kastamonu’da her 10 Aralık günü etkinliklerle kutlanan 10 Aralık Kadın Mitingi’nin bu yıl 100’üncü yıldönümü ve Kastamonulu kadınlar bu kez seslerini yurtdışına duyuracak program düzenlemek istiyorlar.
Paylaş