Paylaş
Bu yasa kanımızca, bir 'Sansür Yasası'dır.
Türkiye'yi bireysel özgürlükler açısından AB kategorisinden çıkartıp Tunus, Suudi Arabistan, İran, Çin, Vietnam kategorisine koymuştur.
Biraz geç olmakla birlikte, kampanya.org.tr altında "İnternete sansür değil, sürat gerek" kampanyasını başlatıyoruz.
STK'lardan, toplum önderlerinden, özel sektörden ve yurttaşlardan, bu konularda görüşlerini foruma yazmalarını, kampanyaya imza ve banner'la destek olmalarını bekliyoruz.
Türkiye'nin bu ayıptan dönmesi için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Bizler internetin demokrasimizi geliştirecek, ülkemizi sıçratacak bir araçlar topluluğu olduğunu, dünyanın sancısını çektiği bilgi toplumunun öncüsü ve taşıyıcısı olduğunu düşünüyoruz.
Bu nedenle "İnternete Sansür Değil, Sürat Gerek!"
Mustafa Akgül
GÜNÜN SÖZÜ
"AB ülkelerinde ve Almanya'da bazı çevrelerin terörü sınıflandırarak PKK terörü karşısında çoğu zaman sustuğunu, hatta haklı kılmaya çalıştıklarını görüyorum. Kim tarafından ve hangi gerekçeyle olursa olsun, terör kesinlikle reddedilmeli ve kınanmalıdır.(...) Siyasi istemler terörün özrü olamaz!"
(Almanya Sol Parti Milletvekili Prof. Hakkı Keskin)
Alevi adaylar
LAİK demokratik Cumhuriyetimizin başta gelen güvencelerinden Alevi-Bektaşi yurttaşlarımıza yapılabilecek en büyük hakaret, bir köktendinci/İslamcı partide ve bir de ırkçı/faşizan partide bir Alevinin boy göstermesidir. Bu konunun bireysel hak ve özgürlüklerle bir ilişkisi yoktur. Alevi kesimce anlayışla ve hoşgörüyle karşılanması beklenmemelidir. Sözün özü, Tunceli'de MHP örgütünü oluşturmakta bir sakınca görmeyen birkaç bahtsız Alevi ile araştırmacı aydın kimliğini yalanlarcasına AKP'den aday adayı olan Reha Çamuroğlu'nu şiddetle kınıyorum. Biz Alevilerin terminolojisindeki 'düşkünlük' sınırlarında dolaştıklarını üzülerek anımsatıyorum.
Aziz Naci DOĞAN
Biliyor musunuz
Moğultay ve Kul bağımsız aday oluyorlar
MALİYE Bakanlığı eski Personel Müdürü, Kamu İhale Kurumu emekli üyesi, hesap uzmanı Arif Şimşek'in DP'den, ANAP'lı eski bakanlardan Prof. Ahat Andican'ın, DP İstanbul 3. bölgeden... 12 Mart ve 12 Eylül'ün çilelerini çekmiş olan Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan'ın CHP'den, uluslararası teknoloji danışmanı, enerji sektörü uzmanı Prof. Mehmet Erdaş'ın, MHP İstanbul 1. bölgeden, eski Gelirler Başkontrolörü, Yeminli Mali Müşavir Dilek Kurt'un CHP İzmir'den; İSKİ eski Genel Müdürü, Gaziantep ve İzmir Büyükşehir eski Genel Sekreteri Hasan Mani'nin CHP'den... Petrol Ofisi'nin eski Başkanı ve Gençlerbirliği Kulübü'nün eski Basın Sözcüsü Mehmet Hacıalioğlu'nun MHP Ankara 1. bölgeden; Bahçeşehir Belediye Meclis üyesi Nurhan Şanlı'nın İstanbul 3. bölgeden aday adayı olduklarını...
TEKİRDAĞ CHP'de aday adayı sayısı 25'e yükselirken, bunlar arasında İl Başkanı Burhan Karaevli, Çorlu Ticaret Odası Başkanı Tarkan Ersin, Av. Ayhan Civan, işletmeci Özer Yavuz'un, Çorlu eski Belediye Başkanı Dr. Rauf Çetiner'in, Dr. Ahmet Yılmaz'ın ve Av. Egemen Güngör'ün isimlerinin de bulunduğunu... ADALET eski Bakanı (SHP/CHP) Mehmet Moğultay'ın İstanbul 1. bölgeden, Mustafa Kul'un Erzincan'dan bağımsız aday olma kararı verdiklerini... SOLDA bağımsız ortak adaylar için İstanbul Forumu bugün 13..00'de İTÜ Maçka Sosyal Tesisler Konferans Salonunda toplandığını..
'Sayın' ve 'kelle'...
SORUYORUM; Ankara'daki bombalı eylemi, Tayyip Erdoğan'ın 'Sayın' dediği zihniyet yapmadı mı?
Bu zihniyete göre "Şırnak'ta 'sayın'ların döşediği mayın sonucu 5 'kelle' öldü, 9 'kelle' yaralandı."
O şehitlerimizin bedduası bir gün birilerini bulacaktır.
Yahya DUMAN
K. Irak konusunda kararı Kumbarı balıkçıları versin
GENELKURMAY Başkanı K. Irak konusunda verdiği brifingde "Asker olarak K. Irak'a girmeli miyiz? derseniz evet girmeliyiz" cevabını vermişti. Ancak buna hükümetin karar vermesi gerektiğini söylemişti.
Hükümet buna sıcak bakmamış, koordinatörler ve görüşmeler yoluyla sonuç aramıştı. Muhtıradan sonra da Genelkurmay Başkanı'nın kendisine bağlı olduğunu belirterek son sözü ve kararı kendisinin vereceğini, amirin kendisi olduğunu ifade etmişti.
Ancak Başbakan Erdoğan 22 Mayıs'taki açıklamasında "Ordu talep ederse K. Irak'a müdahale ederiz" dedi.
Hükümet şaşkın, bir dediği diğerini tutmuyor.
Hem "TBMM her şeyin üstündedir. Hakimiyet Meclis'in, dolayısıyla hükümetindir" diyeceksiniz, hem de savaş ilanı anlamına gelebilecek sınırötesi harekât için topu Ordu'ya atmaya çalışacaksınız.
Bu ülkede halka karşı sorumlu olan TSK mıdır, yoksa hükümet midir?
Ordu sizin astınızdı hani, siz ne derseniz onu yapardı. Nitekim bu konuda Genelkurmay Başkanı daha önceden "Hükümet ne karar verirse ona uyarız, bizce K.Irak'a girilmeli ancak buna hükümet karar verir" demişti.
Anlaşılan Erdoğan, işine gelmeyen hiçbir açıklamayı dinlemiyor. Dinleseydi Genelkurmay'ın bu açıklamasından sonra bu lafları eder miydi. Demek ki Ordu'yu da ana muhalefet gibi görüp; dediği, söylediği hiçbir şeyi dinlemiyor ve dikkate almıyor.
K. Irak konusunda bence Kumkapı balakçıları karar versin. En doğruyu onlar biliyor çünkü.
Ersoy ÖNGÜN
PANO
- MARMARA İletişim Mezunları Derneği (İLMED), geleneksel 'Pilav Günü'nü bugün 12.00'den itibaren üniversitenin Nişantaşı Kampusu'ndaki bahçede gerçekleştirecek. Mezunlarımızı etkinliğimize bekliyoruz. Arif Esen ilmed.org.tr'de
- 'RUMELİ Pikniği' yarın Kemerburgaz Eyüp Belediyesi Piknik Alanında yapılacak.(0212-588 28 22)
- SEÇİMLERDE ulusalcı bir anlayışı desteklemek üzere TSK'lardan oluşan 'Ay Yıldız Birliği'nin kurulduğu açıklandı. ulker.durukan@gmail.com; 0212-543 01 94
- MALKARA İlköğretim Okulu ve Malkara Lisesi'nin (40. yılı) pilav günü yarın okul bahçesinde 13.00'te.
- BEŞİKTAŞ Belediyesi'nin '1. Çiçek ve Bahçe Şenliği', Akatlar Sanatçılar Parkı'nda sürüyor.
- MALKARA (Tekirdağ) İlköğretim Okulu ve Malkara Lisesi'nin (40. yılı) pilav günü yarın okul bahçesinde 13.00'de
- MHP İstanbul İl Başkanlığı Kadın Kolları'nın düzenlediği 'Türk Kadın Kurultayı' pazar günü 11.00-17.00 arasında B.Çekmece G.Bilge Spor Salonunda...
CHP adayı 30 yaşındaki Didem Engin'i tanımak ister misiniz?
HAZİRAN ayında 30 yaşını dolduracak olan Didem Engin, CHP'den İstanbul'dan aday adayı oldu.
İktisatçı bir baba ile ev hanımı olan bir annenin ilk çocuğu olarak Ankara'da doğmuş Engin...
Fransız Büyükeçiliğine bağlı 'Charles de Gaulle Lisesi'ni bitirmiş. Galatasaray Endüstri Mühendisliği'ni ikinci olarak bitirdikten sonra Avrupa Komisyonu Jean Monnet Bursu'nun yazılı sınavını 1. olarak kazanarak Belçika Bruges'deki College of Europe'de 'Avrupa Ekonomisi' alanında yüksek lisans yapmış. AB kurumları için üst düzey bürokrat yetiştiren bu okuldan mezun olanlar genellikle Avrupa Komisyonu, Parlamentosu gibi görev alıyorlar. Engin daha sonra Ankara'ya dönmüş ve AB fonları ile yürütülen projelerin ihalelerini düzenleyen 'Merkezi Finans ve İhale Biri'minin
kuruluşunda görev almış ve bir yıl kadar da ihale yöneticisi olarak görev yapmış. Engin "Ne yazık ki Türk şirketlerinin AB fonlarından yeterince haberdar olup yararlanamadığını üzülerek gördüm.
Çünkü teknik ve idari olarak yeterli teklif verilemiyordu. Onları bu süreç içinde daha fazla destekleyebilmek için ayrılarak kendi danışmanlık şirketimi kurdum. Bu yolla Türk şirketlerine AB başta olmak üzere Dünya Bankası, BM ve hatta Avrupa'daki kamu ihaleleri konusunda destek veriyoruz. Bunun yanında başta DPT olmak üzere pekçok bakanlık çalışanlarına yapısal fonlar, AB proje hazırlama teknikleri, uluslararası finansman kaynakları ve lobi teknikleri üzerinde eğitim programları uyguluyoruz."
KENDİME GÜVENİYORUM
- Peki ne için siyaset?
- Sadece kendim için yaşayan birisi olmak istemiyorum. Başarılı bir şirketim var, ülkem için, CHP için bir şeyler üretmek istiyorum. Biz aslen CHP'li bir aileden geliyoruz. Dedem 30 yıl Kiğı'da ilçe başkanlığı, amcam da Belediye Başkanlığı yapmış... Yaşadığımız zor dönemeçte Türkiye'nin
hem AB açılımı, hem de ekonomik ve sosyal uyum programları konusunda partime katkı sağlayabileceğime inanıyorum ve kendime güveniyorum.
- Bazı çevreler CHP'yi AB'ye karşı olarak göstermek istiyorlar.
- CHP'nin AB'ye karşı olduğu düşünelemez. CHP, Atatürk'ün partisi; bütün reformların temelinde zaten Avrupa var. CHP'nin AB'ye yönelik politikalarının çok doğru anlaşılmadığına inanıyorum. Hem yurtiçinde, hem de yurtdışındaki basında maksadını aşan yanlış değerlendirmeler yapıldığına inanıyorum. Asıl üzüldüğüm Türkiye'nin Avrupa'da yeteri kadar tanınmadığı... Örneğin Sarkozy'nin Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olmasının nedeni Türkiye'nin AB'ye kazandıracağı avantajları yeteri kadar görememesi nedeniyle olduğuna inanıyorum. Benim gibi Fransız kültürü ile yetişmiş Türk gençlerinin Avrupa'daki Türkiye'deki imajını değiştireceğini biliyorum.
Erkek kardeşi de New York'ta Citigroup'da analist olarak çalışan Engin, bekar. Fransızca ve İngilizce dışında İspanyolca da biliyor. Şirketlerin 'entellüktüel sermaye'lerin ölçümü konusunda makaleleri bulunuyor.
PARTİ YÖNETİCİLERİ BENİ DİNLER Mİ
Didem mütevazi kişiliği yanında çok şeyler anlatmak istiyor bize...
Adaylık dilekçesini verdikten sonra gazeteye geldi, onunla uzun konuştuk. Siyasete hiç de yabancı değil, "AB konusunda Avrupalılar Türkiye'yi, bizler Avrupalıları tanımamız lazım. Bunun çok da sorun olmadığını biliyorum. Ancak kendimi partimin yöneticilerine tanıtabilecek miyim? diye de endişesini belirtiyor.
Daha sonra babası kızının şirketinde koordinatör olarak çalışan Fazıl Mümtaz Engin'le tanıştık. Ankara'da bürokrat olarak uzun yıllar çalışmış, iki çocuğunun okuması için büyük emek vermiş. Şimdi kızının şirketinde 'koordinatörlük' yapıyor.
Kızının başarılarını CHP'de sürdürmesini istiyor.
Didem'i, önümüzdeki günlerde televizyon ve gazetelerde çok izleyip söylediklerini okuyacağız.
CHP'li adaylar konusunda bir feryat
(Yalçın Bey, gerçekten çok kızgın ve kırılganım. Bu duruma daha fazla sessiz kalamayacağız. Lütfen bu yazıyı yayınlayın. Ben lösemili yavrularım dolaylı zarar görmesinler, diye adımı ortaya koymuyorum. ama ülkem için gerekirse bunu da yaparım. CHP yıpranmasın diye sustuk ama kanaatimce artık parti dışı muhalefeti yükseltmek zorundayız sanırım. Çevremde herkes te bu görüşte. yılların tecrübesi ve birikimi ile bunu da başarabilecek güçteyiz. Saygılarımla)
CHP'nin Baykal tarafından kesinleştirmeye başlanılan milletvekili adaylarını okudukça; Deniz Beyin tek başına iktidar olmaya niyeti olmadığını açıkça anladım. Geçen seçim öncesi (2002) tek seçici olarak uzun süre kimseyi kabul etmeyen ve görüşmeyen Baykal'ın, milletvekili yaptığı onlarca vekilin önce bağımsız istifaları sonra DYP, ANAP ve de en acısı AKP'ye geçmeleri sanırım benim değil Baykal'ın hatası ve ayıbıdır.(Kemal Derviş'ten İnal Batu'ya Yaşar Nuri Öztürk'ten AKP'e geçen vekillere kadar )
Şimdi daha büyük hatalar sürüyor. Öncelikle ben ve benim gibi düşünen milyonlarca Cumhuriyetçi, Atatürkçü aydın Tandoğan'a, Çağlayan'a, Gündoğan'a boşuna gitmedik. Mesajımızın birisi Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarınaydı. Ama ikinci ve esas önemli mesaj ülkenin bu hale gelmesine seyirci kalan, partiyi soldan olabildiğince sağa çeken, ABD, IMF ve AB'ye sessiz kalan arlanmaz, ders almaz
yöneticilereydi. Tam bağımsız Türkiye istiyoruz, eşitlik istiyoruz, ulusalcılık istiyoruz diyen milyonlar açıkça CHP ve Baykal'a sarı kart gösteriyorlardı. Sandığa gitmeyen 9 milyon kişi ve oy veren en az o kadar kişi içlerinden şöyle seslendiler; Ey Baykal bak sen çağırınca hiç birimiz gelmiyoruz, sana oy vermiyoruz ama birisi bir ıslık çalınca hepimiz sokağa dökülüyoruz.
Lütfen bundan bir ders çıkar ve aklına başına topla.
BAYKAL DERS ALMIYOR
Ama sağın meşhur ve kemikleşmiş ismi , geçmişte önce DYP sonra ANAP'ta yer alan, bu partiler içinde huzur bulamayarak kendisine parti kurmak isteyen, bu seçimde de DP'den aday olmak için kapılarını aşındıran, seçilme şansı olmadığını anlayınca 1 günde sola çark eden İlhan Kesici'yi telefonla arayarak milletvekillği öneren Baykal'ın hiç ders almadığını anlıyorum. Ben bu durumdan utanıyorum. Baykal sağdan oy alacağım diye partiyi bitireceğine mesajları algılasın ve Atatürk'çü çizgiye çeksin. Ben ve benim gibi düşünen milyonlar artık yeter diyorlar. Yeter Baykal...
Gazetelerde Özel Kalem Müdürü Nesrin Baytok'un Çankaya I. bölgeden milletvekili adayı olacağını okudum. Ve gerçekten Baykal'ın iktidar olmak istemediğine bir kez daha karar verdim. Partililer, milletvekillerine, halka-sivil toplum kuruluşlarına randevu vermeyi bırakın bir cevap bile vermeyen, partiyi küçülten, kocasıyla birlikte yönetmeye kalkan, hakkında bir sürü usulsüzlük iddiaları olan bir sekreterin milletvekili adayı olmasından daha acı bir durum olur mu?
Kendisine şöyle sesleniyorum:
PARTİYİ SİZ KURMADINIZ
Nesrin hanım oturun oturduğunuz yerde... Ya da gidin en zor yerden aday olun ve çalışarak mi,lletvekili olun. Size garanti seçilecek bir yerden aday olma hakkını kim veriyor. Halk ve CHP'liler vermiyor.
Eğer bizi dinlemez ve zorla aday olursunuz bırakın bizim oyumuzu almayı, üzülerek söyleyeyim ki ne bizden ne de gerçekleri anlatacağımız kimseden oy alamazsınız. Elbette parti kaybedecektir. Ama siz de aklınıza başınıza toplayın ve aday olmayın, partiyi yıpratmayın.
İnanın ki seçilmemeniz için çalışırız.Ve de sizi seçtirmeyiz.
Unutmayın bu partiyi siz kurmadınız, Atatürk kurdu. Ne Atatürk, ne de Atatürk'ün partisi kimsenin tekelinde değildir. Sahipsiz de değildir. Ne size ne de sağcılara peşkeş çektirmeyiz.
Deniz Bey bu ülkenin kaderi ile oynamayın. Başka bir başka bir şansımız yok, bizi zor durumda bırakmayın.
Dr. E.Ü.
Paylaş